GENEL GEREKÇE
17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 depremlerinden sonra, işyeri ihtiyacını karşılamak üzere yapılan ve hak sahiplerine teslim edilen iş yerlerinin önemli bir kısmı işyerlerinin şehir dışında yapılması veya ihtiyaca uygun olmamasından dolayı hak sahipleri tarafından kullanılmamaktadır. Taahhüdünden dönecek hak sahipleri için öngörülen 500-2000 TL arasındaki tazminat ödeme zorunluluğu, bu binaların hak sahipleri tarafından kamu kurum ve kuruluşlarına devrine mani olmuştur. Teklifle, işyerleri yapıldıktan sonra, borç taksitlerinin hak sahipleri tarafından üst üste üç kez ödenmemiş olduğunun tespiti veya hak sahiplerinin hakkından vazgeçmesi halinde, il idare kurulu kararı ile hak sahipliğinin düşürülmesi öngörülerek, hak sahipliğinin idare kurulu kararı ile düşürülmesi halinde, hak sahiplerinin tazminat ödememesi, düşürülme tarihine kadar ödenen miktarın faiziyle birlikte hak sahibine geri ödenmesi imkanı getirilmektedir.
Hukukun temel ilkelerinden biri, cezalardaki “orantılılık” ilkesidir. Bu maksatla, seçim yasaklarını ihlal edenlere verilen hapis cezası adli para cezasına dönüştürülmektedir. Bilgi ve iletişim çağının özellikleri dikkate alındığında bilgi ve belgeye erişebilmenin çok daha hızlı ve kısa sürede gerçekleştiği bilinmektedir. Buna göre de seçimlerin bittiği tarihten itibaren 2 yıl gibi bir uzun sürenin korunması bu gerçekliğe, ceza yargılamasının genel ilkelerine uygun düşmemektedir. Yargının hızlandırılması temel amaç ve hedeftir. Bütün bu gerekçelerle 298 sayılı Kanunun 180 inci maddesinin birinci fıkrasındaki dava açma süresi olarak öngörülen 2 yıllık süre 6 ay’a düşürülmektedir.
Ülkemizdeki üniversite sayısının hızla artması neticesinde artan öğrenci sayısına bağlı olarak ülke çapında öğrencilerin yurt ihtiyaçları da artmaktadır. Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından artan talebi karşılamak için yoğun şekilde yurt inşa çalışmaları devam etmektedir. Diğer yandan kiralama yöntemiyle bina temini çalışmaları da yürütülmektedir. Ancak, yurt olmaya elverişli bina sayısı sınırlı olduğu gibi konut ve işyeri olarak inşa edilmiş binaların kiralanıp yurda dönüştürülmesi halinde ise barınma ile ilgili sorunlarla karşılaşılmaktadır. Hali hazırda 351 sayılı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanununun 7 nci maddesinin sekizinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan hükme dayanılarak Yönetim Kurulu Kararıyla beş yıla kadar kiralama yapılabilmektedir. Özellikle ön protokollerle yurt binası yaparak Kuruma kiralayacak yatırımcılar açısından bakıldığında, yatırım maliyeti oldukça yüksek olan yurt binalarının beş yıla kadar kiralanması yatırımcılar açısından cazip gelmemektedir. Teklifle, Yönetim Kuruluna verilen beş yıla kadar kiralama ibaresi oniki yıla kadar şeklinde değiştirilmek suretiyle, özel sektörün yurt inşaatına daha fazla yatırım yapması sağlanarak, öğrencilerin barınma sorunlarına çözüm geliştirilmektedir.
Bilindiği üzere, UBTYS 2011-2016’da belirlenen hedefler arasında, araştırma sonuçlarının ticari ürün ve hizmete dönüşümünün teşvik edilmesi ile çok ortaklı ve çok disiplinli Ar-Ge ve yenilik işbirliği kültürünün yaygınlaştırılması ile KOBİ’lerin yenilik sisteminde daha güçlü aktörler olmalarının teşvik edilmesi hususları da bulunmaktadır. Belirtilen hedeflere ulaşılabilmesini teminen, TÜBİTAK’ın araştırma ve geliştirme faaliyetlerinden elde edilen ticari değeri olan bilgi ve buluşların ticarileştirilebilmesi için özel nitelikli şirketlerin kurulabilmesi amaçlanmakta, ayrıca söz konusu ticari değeri olan bilgi ve buluşların ticarileştirilebilmesi için bir ara yüz görevi üstlenecek yapıların kurulması öngörülmektedir. Yine buluşların ticarileştirilebilmesine yönelik faaliyette bulunan tüzelkişi ve fonlara Kurum tarafından destek sağlanması ile yönetiminde yer almayı sağlayacak şekilde imtiyazlı pay sahibi olmak kaydıyla, bu amaçla şirket kurmak veya kurulmuş bir şirkete ortak olarak bizzat bu faaliyetleri yönlendirmesi, böylelikle erken aşamadaki gelişme potansiyeli olan buluş sahibi girişimcilere verilen desteklerin arttırılması amaçlanmaktadır.
Diğer taraftan, Teklif ile, Milli Eğitim Bakanlığına tahsis edilen serbest öğretmen kadrolarından boş bulunan 40.000 öğretmen kadrosuna, 6260 sayılı 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunundaki sınırlamalara tabi olmadan 2012 yılı içinde atama yapılabilmesi amaçlanmaktadır.
Ülkemizde satılan otomobillerin belirli bir kısmı otomatik vitesli araçlardan oluşmaktadır. Özellikle bayan ve ileri yaş grubunu oluşturan sürücülerin, düz vitesli araçla eğitim görmeleri bir takım güçlüklerin yaşanmasına neden olmaktadır. Sürücü adayları, eğimli yollarda araçlarını kullanamamakta ve sahibi oldukları veya olacakları otomatik araçlarda yaşamayacakları bu durumdan dolayı ciddi sıkıntılar çekmektedir. Belki de ömrünün sonuna kadar otomatik araç kullanacak olan bir sürücünün, eğitimde otomatik vitesli bir araç yerine düz vitesli bir araçla eğitim görmesi, mantık açısından da doğru değildir. Diğer taraftan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 41 inci maddesi (b) bendinde öngörülen sürücü belgesi alacak olanlarda aranan eğitim şartının, 5/7/2011 tarihinde yürürlüğe girmesi ile ilkokul mezunu vatandaşlarımız Al, A2, B, C, D ve E sınıfı sürücü belgelerini alma haklarını kaybetmiş bulunmaktadır. Yine, daha önceden herhangi bir sürücü belgesi (otomobil, traktör, motosiklet, kamyon) olup da bu belgesini farklı sınıf (otobüs, çekici vb.) bir sürücü belgesiyle değiştirmek isteyen ilkokul mezunları bu haktan mahrum bırakılmaktadır. Teklif ile, bu sıkıntıların aşılması amaçlanmaktadır.