Aşağıda bir kısmını gördüğünüz bu dokümana sadece Profesyonel veya Profesyonel +
pakete abone olan üyelerimiz erişebilir.
Enerji alanında dışa bağımlılığın azaltılması amacıyla Ülkemizin bölgesel ve küresel etkinliğinin artırılması ve tabii kaynaklarımızın en iyi şekilde değerlendirilmesi elzemdir. Enerji ve tabii kaynaklar alanında oluşan küresel ve bölgesel gelişmeler, uluslararası piyasalardaki dinamikler ile Milli Enerji ve Maden Stratejilerimiz de göz önünde bulundurularak; enerjinin, nihai tüketiciye sürekli, sürdürülebilir, çevre ile uyumlu, kaliteli, güvenli ve en düşük maliyetlerle arzı ile enerji temininde kaynak çeşitlendirilmesi esas alınmalı; yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının azami düzeyde değerlendirilmesi, enerji israfının azaltılması ve Ülkemizin uluslararası enerji ticaretinde stratejik konumunun güçlendirilmesi, maden kaynaklarımızın etkin bir şekilde değerlendirilmesi ile madenciliğin verimli noktalara taşınması öncelikli hedefler arasında yer almalıdır. Ayrıca günümüzde enerji ithalatının azaltılması amacıyla yeni politikalar geliştirilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Ülkemizin enerji arz güvenliği noktasındaki risklerinin bertaraf edilmesi adına yerli ve yenilenebilir kaynaklı enerji üretiminin artırılması gerekmektedir.
Bu doğrultuda Kanun Teklifimiz ile uygulamada ortaya çıkan ihtiyaçların karşılanması amacıyla bazı kanunlarda değişiklikler yapılması öngörülmektedir. Bu anlamda;
3213 sayılı Maden Kanununda yapılan değişiklikler ile ruhsat temdit başvurularında idareden kaynaklanan değerlendirme süresinde gecikme halinde işletmenin faaliyetine devam edebilmesine imkan sağlanması, maden işletmecisinden 6183 sayılı Kanunun 22/A bendi kapsamında 18 ayrı konuda talep edilen borcu yoktur belgesinin maden arama ve işletme ruhsatlarının verilmesi, birleştirilmesi, sürelerinin uzatılması, devir ve intikalleri ile çevreyle uyum bedeli iadelerine ilişkin müracaatlar dışında aranmaması yönünde düzenleme yapılarak madencilik sektörünün muhatap olduğu bürokratik süreçlerin azaltılması amaçlanmaktadır.
4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanununda yapılan değişiklikler ile doğal gaz kullanımının ülke genelinde yaygınlaştırılması hedefleri çerçevesinde, yatırımların hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi, boru hatlarının ulaşmasının teknik ve ekonomik olarak mümkün olmadığı bölgelere de doğal gazın ulaştırılabilmesi ve acil durum ve kriz anlarında tüketicilerin doğal gaz arz sürekliliğinin sağlanabilmesi ve mevcut doğal gaz iletim ve dağıtım şebekelerinin LNG veya CNG yöntemleriyle beslenmesine imkân tanınması, doğal gaz piyasasının derinleşmesi ve rekabet ortamının artırılması amacıyla uluslararası piyasalarda örneği görülen piyasa yapıcı (market maker) kavramına benzer bir yaklaşımın geliştirilmesi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile ilgili kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların bağlı ortaklıkları tarafından yurt dışında kurulan ve hâlihazırda özellikle petrol, doğal gaz ve madencilik alanlarında faaliyet göstermekte olan şirketlerin ülkemiz enerji ihtiyacı ve ekonomisi açısından büyük ehemmiyet arz eden faaliyetlerinin etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirilebilmesi amacıyla ilgili şirketlerin Türkiye’deki şubelerinin bulunduğu yerlerde Cumhurbaşkanı kararıyla aynı şirketlerin ortaklarınca işletme konuları, ticaret unvanları, sermayeleri ve ortaklık payları aynı kalmak kaydı ile ayrı birer şirket kurulabilmesi amaçlanmaktadır.
4734 sayılı Kamu İhale Kanununda yapılan değişiklik ile, tüm Türkiye enerji piyasasını olumsuz etkileyen kış aylarında doğal gaz kaynaklı yaşanması muhtemel kesinti ve kısıntıların bertaraf edilebilmesi, sistem ve arz güvenliğinin sağlanabilmesi amacıyla Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi tarafından yapılacak doğal gaz alımlarının 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu dışında tutulması ve Ülkemiz enerji arz güvenliğinin temini hususunda önemli ve kritik görevler üstlenen; petrol ve doğal gaz arama, sondaj, üretim, taşıma, depolama ve gazlaştırma faaliyetlerini ve bu faaliyetlerine yönelik yatırımlarını süratle gerçekleştirme zorunluluğu bulunan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına sağlanan istisnaların Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi ve bu şirketlerin bağlı ortaklıkları ile yurt dışında kurdukları şirketleri de kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmesi ve belirtilen istisnanın karadaki faaliyetleri de kapsaması amaçlanmaktadır.
5686 sayılı Kanunda yapılan değişiklikler ile jeotermal kaynağın ortaya çıkarılmasının ardından en kısa sürede işletmeye alınması ve ekonomiye kazandırılması, akışkanın doğrudan ve/veya dolaylı olarak elektrik üretimi ve konut ısıtması dışında sera, kaplıca ve diğer alanlarda jeotermal kaynağın tüketiminden alınan idare payının, kaynağın kullanıldığı tesislerde ısı enerjisi ve su miktarı dikkate alınmak sureti ile m3 başına belirlenen üst sınırı geçmeyecek şekilde belirlenmesi sureti ile mevcut uygulamada yaşanan sıkıntıların giderilmesi, ruhsat sahibinin kullanılan su miktarının belirlenmesinde usulsüzlük yapmasını veya kaçak kullanımı engellemek için cezai müeyyide getirilmesi, MTA’nın jeotermal kaynak varlığını tespit ettiği sahaların kısa sürede işletmeye alınmasının sağlanması ve buradan sağlanacak öz kaynak geliri ile yeni alanların aranması için bütçe geliri oluşturulması amaçlanmaktadır.