GENEL GEREKÇE
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 5 inci maddesinde 5237 sayılı Kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı düzenlenmiştir. 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinde de, 5326 sayılı Kanunun genel hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hükümler gereğince mülga 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun suç ve kabahate ilişkin genel düzenlemelerinin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ile uyumlu hale getirilmesi amacıyla 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu yürürlüğe konulmuştur.
Ancak, 5607 sayılı Kanunda yer alan kabahat fiillerinin birçoğu ya da bu kabahat fiillerinin benzerleri aynı zamanda 4458 sayılı Gümrük Kanununda kabahat olarak düzenlenmiş ve ayrı cezalar öngörülmüştür. 5607 sayılı Kanunda yer alan kabahatlerin ancak kasten işlenebileceği hükme bağlanmışken, 4458 sayılı Kanunda idari para cezası verilebilmesi için söz konusu fiillerin taksirle işlenmesi yeterli görülmüştür.
Gümrük idareleri, fiilin 4458 sayılı Kanunda da yer alması halinde, hem 4458 sayılı Kanun hükümleri uyarınca idari para cezası düzenlenmekte, hem de fiilin kasıtla işlenip işlenmediği hususunu mahkemelerin takdirinde görmeleri nedeniyle, fiilde kasıt unsuru bulunup bulunmadığı yönünden araştırma yapmaksızın 5237 sayılı Kanun ve 5607 sayılı Kanun hükümleri uyarınca konu Cumhuriyet Başsavcılıklarına intikal ettirilmektedir.
Aynı fiil için birden fazla Kanunda hüküm bulunması, aynı fiil için iki ayrı ceza uygulanmasına ve iki ayrı dava açılmasına ve gümrük idarelerinin yanı sıra yargının yükünün de artmasına neden olmaktadır.
Tasarı ile, 5607 sayılı Kanunda yer alan "kabahat" fiilleri 4458 sayılı Kanuna aktarılarak mükerrerliğin giderilmesi ve mevzuatın sadeleştirilmesi amaçlanmaktadır.
Sanayileşmenin gerçekleştirilmesi, gümrük kapılarının teknolojinin sağladığı modern imkânlarla donatılması ve her bakımdan sağlıklı bir altyapıya kavuşturulması temel hedefler arasında yer almaktadır. Bu çerçevede, söz konusu modernizasyon çalışmaları; ileri teknoloji ve yüksek maddi kaynak ihtiyacı gerektirdiği de gözönünde bulundurularak yap-işlet-devret modeli kapsamında yürütülmektedir. Ancak, gerek gümrük kapılarının gerekse lojistik merkezlerinin işletme dönemi bitiminden itibaren ne şekilde işletileceğine dair herhangi bir hüküm ilgili mevzuatta bulunmadığından 4458 sayılı Gümrük Kanununda düzenleme yapma gereği hasıl olmuştur.
Ayrıca tasfiyenin hızlandırılması, tasfiyelik hale gelen eşyaların bir an önce ekonomiye kazandırılmasını sağlamak ve bu eşyaların değer kayıplarının önlenmesi amacıyla 4458 sayılı Kanun ve 5607 sayılı Kanunda düzenleme yapılmaktadır.
Kaçak petrol ile ilgili ceza hükümleri 5015 sayılı Kanunda, kaçak tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkiler ile ilgili ceza hükümleri ise 4733 sayılı Kanunda düzenlenmiş bulunmaktadır. Ancak bu fiillerin büyük bir kısmı aynı zamanda 5607 sayılı Kanuna göre de kaçakçılık fiilini oluşturmaktadır. Bu durum, idari açıdan olduğu kadar yargı organları arasında da tereddüte ve farklı uygulamalara yol açmakta, açılan davalarda müdahil idarenin belirlenmesi zorlaşmaktadır. Fiilin 5607 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi halinde zarar gören idare Gümrük İdaresi, 5015 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi halinde zarar gören idare Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, 4733 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi halinde ise zarar gören idare Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumudur.
Kaçakçılıkla mücadelenin etkin bir şekilde ve uzman personel eliyle yürütülmesi, uygulamadaki tereddütlerin ve sıkıntıların ortadan kaldırılması amacıyla 5015 ve 4733 sayılı Kanunlarda kaçak olarak nitelendirilen eşyalara ilişkin kaçakçılık fiilleri 5607 sayılı Kanuna aktarılmıştır.
20/12/2003 tarihinde yürürlüğe giren 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ile akaryakıt piyasasında faaliyet gösteren bayi ve dağıtıcıların işlemleri lisansla alınan izinlere bağlanmış, idari cezalar belirlenmiş ve denetim faaliyetleri başlamıştır. Bununla birlikte akaryakıt kaçakçılığını önlemek amacıyla ulusal marker uygulamasına da geçilmiştir.
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununda gerekli düzenlemelerin yapılmasıyla akaryakıt kaçakçılığı faaliyetlerinin en aza ineceği, sektörün daha sıkı denetleneceği, rekabet ortamının iyileştirileceği, çevre ve insan sağlığının korunmasının yanı sıra vergi kaybının da engellenmesi suretiyle Devletin gelir kaybının önleneceği değerlendirilmektedir.
Anayasanın 171 inci maddesinde, Devlet tarafından, millî ekonominin yararları dikkate alınarak, öncelikle üretimin arttırılmasını ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirlerin alınacağı öngörülmektedir. Anayasanın söz konusu hükmü de gözetilerek hazırlanan ve Yüksek Planlama Kurulunun onayı ile yürürlüğe konulan Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planında tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin yapılarının iyileştirilmesine yönelik önemli hedef ve eylemlere yer verilmektedir. Bu kapsamda, fiilen tamamlanmış bulunan Yeniden Yapılandırma Programının sonlandırılması ve bu kuruluşların sürdürülebilir idari ve mali yapıya kavuşturulması amacıyla 1/6/2000 tarihli ve 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanunda değişikliğe gidilmektedir.