ᴀ⇣ Yazı karakterini küçült
Metnin ilk hali
Aşağıda bir kısmını gördüğünüz bu dokümana sadece Profesyonel veya Profesyonel + pakete abone olan üyelerimiz erişebilir.
MADDE GEREKÇELERİ
Maddeyle, Kanunun 20 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır.
Maddede yapılan birinci değişiklikle, Anayasa Mahkemesinin 10/2/2016 tarihli, 2015/96 Esas ve 2016/9 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda düzenleme yapılmaktadır. İptal edilen hükme göre ilk derece mahkemesinin görevsizlik veya yetkisizlik kararının, verildiği anda kesin olması durumunda, karar tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurulması ve dosyanın görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi gerekmekteydi. Anayasa Mahkemesi, ilk derece mahkemesinin kesin nitelikli kararının taraflara tebliğ edilmeden iki haftalık hak düşürücü sürenin başlatılmasını hak arama hürriyetine aykırı bularak iptal etmiştir. Yapılan değişiklikle, görevsizlik veya yetkisizlik kararının kesin olması halinde de kararın taraflara tebliğ edilmesi, dosyanın görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesine ilişkin iki haftalık sürenin tebliğ tarihinden itibaren başlaması açıkça hükme bağlanmaktadır. Birinci fıkrada yapılan diğer değişiklikle, Kanunda öngörülen süre içinde dosyanın görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesi için gerekli başvurunun yapılmaması durumunda davanın Kanun gereği açılmamış sayılacağı ve mahkemenin bu konuda resen karar vereceği hususu daha açık bir şekilde düzenlenmektedir.
Maddeyle, Kanunun 28 inci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Maddenin ikinci fıkrasında yapılan değişiklikle, duruşmaların bir kısmının veya tamamının gizli olarak yapılması halleri arasına “yargılama ile ilgili kişilerin korunmaya değer üstün bir menfaatinin bulunması” hali de eklenmektedir. Buna göre mahkeme yargılamayla ilgili kişilerin korunmaya değer üstün bir menfaatinin bulunduğunu tespit ederse duruşmanın bir kısmının veya tamamının gizli olarak yapılmasına karar verecektir. Düzenlemeyle duruşmaların aleni olarak yapılmasına ilişkin ilkeye kişilerin haklarının korunması için bir istisna getirilmektedir.
Maddeyle, Kanunun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine ibare eklenmektedir. Düzenlemeyle, hâkimin reddi sebeplerine daha önce aynı uyuşmazlıkta arabuluculuk veya uzlaştırmacılık yapmış olma halleri eklenmektedir. Arabulucu veya uzlaştırmacının daha önce taraflarla uyuşmazlık konusuyla ilgili temas kurması, davada delil olarak değerlendirilmesi yasak olan bir takım bilgi veya belgelere bu görevi nedeniyle vukufiyet kesbedecek durumda bulunması böyle bir düzenleme yapmayı gerekli kılmıştır.
Maddeyle, Kanunun 38 inci maddesinin altıncı, yedinci ve dokuzuncu fıkraları maddeden çıkarılmaktadır. Maddenin mevcut altıncı ve yedinci fıkraları, ret talebinin incelenmesine ilişkin usulü düzenlemektedir. Usule ilişkin bu düzenlemeler, ret talebinin incelenmesi konusuyla doğrudan ilgili olduğundan bu fıkralar teklifle 42 nci maddeye eklenmektedir. Bu nedenle, ilgili hükümler maddeden çıkarılmaktadır.
Maddenin mevcut dokuzuncu fıkrasında hâkimin reddine ilişkin kararlar aleyhine ancak hükümle birlikte kanun yollarına başvurulabileceği belirtilmiştir. Diğer taraftan 6100 sayılı Kanunun “Ret talebine ilişkin kararlara karşı istinaf başlıklı 43 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, esas hüküm bakımından istinaf yolu açık bulunan dava ve işlerde ise ret talebi hakkındaki merci kararlarına karşı tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir. Merci kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurmanın amacı, yargılamayı yapacak hâkimin bir an önce belirlenmesinin sağlanmasıdır. Her iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde, merci kararına karşı esas hükümle birlikte mi yoksa merci kararının tebliği tarihinden itibaren mi kanun yoluna başvurulacağı ve yine hangi kanun yoluna başvurulacağı noktasında çelişki bulunmaktadır. Merci kararlarına karşı esas hükümle birlikte kanun yoluna başvurulacağına ilişkin hükmün kabul edilmesi halinde, esas yargılama bittikten sonra davaya bakacak olan hâkim kanun yolu incelemesi neticesinde belirleneceğinden bu durum, yargılamanın tekrar edilmesini gerektirecektir. Dolayısıyla, davaların gereksiz yere uzamasının önlenmesi ve çelişkinin giderilmesi amacıyla dokuzuncu fıkra maddeden çıkarılmaktadır. Buna göre, hâkimin reddine ilişkin merci kararlarına karşı dava konusunun miktar ve değerine göre derhal istinaf kanun yoluna başvurulabilecektir.
Maddeyle, Kanunun 42 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Teklifle, Kanunun 38 inci maddesinin altıncı ve yedinci fıkralarının 42 nci maddeye taşınması amacıyla bu fıkralar 38 inci maddeden çıkarılmaktadır. Bu değişikliğin sonucu olarak maddeye yeni ikinci ve üçüncü fıkralar eklenmektedir.
Maddeyle, Kanunun 94 üncü maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Düzenlemeyle, hâkim tarafından kesin süre verilen hallerde yine hâkim tarafından yapılacak açıklama ve ihtarata ilişkin hüküm getirilmektedir. Yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmasını ve bu kapsamda kesin sürenin kanunun öngördüğü şekilde uygulanmasını sağlamak için maddenin ikinci fıkrasına eklenen cümleyle, kesin süreye konu olan işlemin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklanması ve süreye uyulmamasının hukuki sonuçlarının ihtar edilmesi öngörülmektedir. Kanunun aradığı şartlara uyularak verilen kesin süre içinde kesin süreye konu işlem, kendisine kesin süre verilen tarafça yerine getirilmezse bu kişiye aynı işlemi yerine getirmesi için bir daha süre verilmez. Yargılama bir disiplin içinde yürütülürken hâkimin ilk kez kesin olarak tayin ettiği veya hâkim tarafından ikinci kez verildiği için kesin olan sürede, tarafların hukuki dinlenilme haklarının ihlal edilmemesi ilkesi doğrultusunda, yapılması gereken işin net bir şekilde açıklanması ve sonuçlarının ihtar edilmesi gerektiği hükme bağlanmaktadır. Düzenlemeyle ayrıca, yargılamanın uzamasına sebep olan uygulama hatalarının da önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.