GENEL GEREKÇE
Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere pek çok ülkede son dönemde esneklik kavramı yerini güvenceli esneklik kavramına bırakmıştır. Güvenceli esneklik, işgücü piyasasında esneklik ve güvencenin bir arada sağlanabileceğini öngörmektedir. Güvenceli esneklik ile bir yandan, işgücü piyasasının esnekleştirilmesi ile işletmelerin rekabet gücünün ve değişen koşullara uyum yeteneğinin artırılması hedeflenirken, bir yandan da işgücü piyasasında yer alan kişilerin istihdam ve gelir güvencesinin sağlanması hedeflenmektedir. İşin korunmasını ve aynı işte kalabilme güvencesini ifade eden iş güvencesi yerine, istihdamın korunmasını ve tek bir işverene bağlı olmadan çalışmanın sürdürülmesi güvencesini ifade eden ve aktif işgücü piyasası politikaları ile desteklenen istihdam güvencesi önem kazanmaya başlamıştır.
İş ve işçi bulmaya aracılık hizmetleri de söz konusu değişim sürecinden payını almıştır. 20 nci Yüzyıl başlarında kötü niyetli uygulamaları önlemek amacıyla, iş ve işçi bulmaya aracılık hizmetine getirilen kamu tekeli ilkesi günümüzün dinamik iş piyasasında sorgulanmaya başlanmış ve son yıllarda kamu istihdam kurumlarının yanı sıra özel istihdam büroları da yaygınlık kazanmıştır. Özel istihdam büroları, artan işsizlik sorununun çözümü ile işletmelerin değişen piyasa koşularına uyum sağlanmasında ve nitelikli işgücü talebinin karşılanmasında önemli bir rol üstlenmişlerdir.
Türkiye ekonomisinin yakın geçmişi ve bugünkü durumu birlikte analiz edildiğinde makroekonomik istikramı istihdam yaratma açısından gerekli fakat yeterli olmadığı görülmektedir. Bu nedenle, işgücü piyasasında yapısal sorunların çözümüne yönelik reformların gerekliliği her geçen gün kendisini daha güçlü hissettirmektedir.
İşsizlik sorununun çözümü noktasında güvenceli esneklik yaklaşımı korunarak; yeni çalışma şekillerinin yaygınlaşması, işgücünün uyum yeteneğinin ve istihdam edilebilirliğinin artırılması ve istihdam hizmetlerinde etkinliğin sağlanması önem arz etmektedir.
Ülkemizde güvenceli olan ancak esnek olmayan kayıtlı çalışanlar ile esnek olan ancak güvencesi olmayan kayıtdışı çalışanlar arasındaki farklılıklardan dolayı bölünmüş bir işgücü piyasası mevcuttur. Bu nedenle, ülkemizde esneklik-güvence dengesinin henüz sağlanamamış olduğunu söylemek mümkündür.
Türkiye, esneklik ve güvence göstergeleri açısından diğer Avrupa Birliği ülkeleri ile kıyaslandığında esnek çalışma biçimlerinin yaygın olarak uygulanmadığı bir ülkedir. Nitekim, işgücü piyasalarının esnekliğine ışık tutan ve OECD tarafından yayınlanan İstihdam Koruma Mevzuatı Endeksi, bu tespiti teyit eder niteliktedir. 2013 yılı verilerinin yer aldığı söz konusu endekse göre, Türkiye istihdam koruma mevzuatı açısından otuzu OECD ülkesi olmak üzere toplam kırk ülke içinde en katı mevzuata sahip ülke konumundadır. Söz konusu endeksteki yerimizi belirleyen önemli hususlardan biri de özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisinin yasal olarak düzenlenmemiş olmasıdır.
Türkiye’de 4857 sayılı İş Kanunu ve 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu ile daha önce yasaklanmış olan özel sektörün iş ve işçi bulmaya aracılık faaliyetine imkân sağlanmış, ancak mesleki anlamda geçici iş ilişkisi faaliyetinde bulunmasına izin verilmemiştir. Bu kapsamda, 2016 Ocak ayı itibarıyla Türkiye İş Kurumundan izin alarak iş ve işçi bulmaya aracılık yapan 438 adet özel istihdam bürosu aktif olarak hizmet vermektedir.
Özel istihdam büroları aracılığıyla yürütülen geçici iş ilişkisi, son yıllarda kullanımı yaygınlaşan bir çalışma şekli olmuştur. Son yirmi yılda, özellikle Avrupa’da bu kapsamda çalışan kişi sayısında artış görülmüştür. 2015 yılında yayımlanan Özel İstihdam Büroları Avrupa Konfederasyonu (Eurociett) ekonomik raporuna göre, tüm çalışanlar içinde özel istihdam büroları aracılığı ile çalışanların oram yüzde 1,6’dır. Bu oran Avrupa Birliğinde yüzde 1,7, Amerika Birleşik Devletleri'nde yüzde 2,1, Japonya’da yüzde 2’dir. Avrupa Birliğinde, bu çalışma şeklinin en yaygın olduğu ülkelerin, Birleşik Krallık, Hollanda, Lüksemburg, Belçika, Fransa, İrlanda ve Almanya olduğu görülmektedir.
Geçici iş ilişkisi, işletme açısından, rekabet ortamına, değişen koşullara ve ortaya çıkan ihtiyaçlara uygun olarak işgücü talebinin karşılanmasını ve üretim talebindeki dalgalanmaların karşılanabilmesini kolaylaştırmaktadır. Eurociett tarafından yapılan bir araştırmaya göre, işletmelerin geçici iş ilişkisini tercih etmelerinin en önemli sebebi, talep dalgalanmalarını karşılamak ve hastalık, doğum gibi sebeplerle boşalan bir pozisyona geçici olarak çalışan bulmaktır.
Çalışan açısından ise, geçici iş ilişkisi, işgücü piyasasında istihdam olanaklarının artırılması için önemlidir. Özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi, özellikle gençlerin iş tecrübesi kazanmasına; uzun dönemli işsizlerin işsizlikten kurtulmasına ve işgücü piyasasının dışında kalmış olanların motivasyonlarını artırmasına katkı sağlamaktadır.