Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. yıl dönümünü büyük bir gurur ve mutlulukla idrak ediyor, Kıbrıs Türk Halkı’nın Barış ve Özgürlük Bayramı’nı içtenlikle tebrik ediyoruz.
20 Temmuz, yıllardır çektiği acı ve zorluklara cesaret ve sabırla karşı koyan Kıbrıs Türk Halkı’nın kurtuluş günüdür. Ada’daki egemenlik haklarının ve eşit statüsünün korunmasının sembolüdür.
1963 yılında, Kıbrıslı Rumların ortaklık devletini gasp etmesiyle başlayan, sürgün ve katliamlarla devam eden karanlık dönem bu harekâtla son bulmuş, Kıbrıs Türkü’nün varlık ve güvenliği teminat altına alınmış, Ada’da huzur ve güven ortamı tesis edilmiştir.
İzleyen yarım asır boyunca Kıbrıs Adası’nda kan dökülmemiş olması, Barış Harekâtı’nın kalıcı mirası ve başarısının tartışılmaz kanıtıdır.
Adını barıştan alan, Kıbrıs Türkü’nü mutlak bir yok oluştan kurtaran bu harekât, Türkiye Cumhuriyeti’nin 1960 Garanti Anlaşması’ndan kaynaklanan hak ve yükümlülükleri temelinde icra edilmiştir. Bu sayede Ada’nın Enosis hayalleriyle ve bir oldubittiyle ilhakının da önüne geçilmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kahraman askerleri ve Kıbrıslı mücahitlerin el ele ulaştıkları zafer, bağımsız Kıbrıs Türk Devleti’nin teşekkülünde atılan ilk adım olmuştur.
Bu vesile ile, harekât kararını alan Başbakan Bülent Ecevit’i, Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’ı, zorluklarına rağmen harekâtı büyük bir başarıyla icra edip zaferle sonuçlandıran Genelkurmay Başkanı Semih Sancar’ı, bağımsızlık mücadelesinin öncü isimleri Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’ı saygıyla, minnetle ve rahmetle anıyoruz.
Kıbrıs Türkü’nün varoluş mücadelesinde omuz omuza çarpışan Mehmetçik ve mücahitlerimizi, harekâtın isimsiz kahramanlarını, şehit ve gazilerimizi rahmet ve şükranla yâd ediyoruz.
Geride bıraktığımız 50 yılda Barış Harekâtı’nın açtığı yolda başarı ve güvenle yürüyen Kıbrıs Türkleri, 1983 yılında, Kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş’ın önderliğinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan ederek egemenlik mücadelelerini taçlandırmıştır.
Kıbrıs Türk Halkı, Türkiye’nin de desteğiyle adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm için iyi niyetle çaba sarf etmiştir. Ancak, 50 yılı aşkın süredir devam eden müzakere sürecinde Türk tarafının yapıcı rolüne rağmen, Rum tarafının uzlaşmaz tavrı nedeniyle sonuç alınamamıştır. Kıbrıslı Rumlar Avrupa Birliği üyeliği ile ödüllendirilirken Kıbrıslı Türkler haksız ve insanlık dışı bir izolasyona, kısıtlama ve ambargolara maruz bırakılmıştır.
Kıbrıs Türkü bu duruma ne layıktır ne de razıdır!
Oyalanmaya, siyasi eşitliği ve Ada’nın doğal kaynaklarını eşitlik temelinde paylaşımı öngörmeyen önerilerle zaman kaybına tahammülleri de kalmamıştır.
Artık Ada’da tek ve kesin çözüm, Kıbrıs Türk Halkı’nın özden gelen haklarının teslim edilmesi, egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesidir.
İki devletli çözüm siyaseti, Akdeniz bölgesinde istikrar ve kalıcı barışı sağlamanın da yegâne yoludur.
Ada’da iki ayrı halkın ve iki ayrı devletin varlığı daha fazla göz ardı edilmemelidir. Kıbrıs meselesinin çözümüne yönelik teşebbüslerin, bu gerçek üzerine inşa edilmesi şarttır. Kıbrıs Türk Devleti’nin, uluslararası toplumun bağımsız ve eşit egemen bir üyesi olarak hak ettiği yeri alması daha fazla tehir edilemez.
Bu çerçevede, Türk Dünyası’nın ayrılmaz bir parçası olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Devletleri Teşkilatı’nda ve Türk Devletleri Parlamenter Asamblesi’nde gözlemci üye statüsü kazanması memnuniyet vericidir.
Bu gelişmelerin ileri adımlarla tamamlanması en tabii beklentimizdir.
Uluslararası toplumu Ada’daki gerçekleri kabul ederek, Kıbrıs Türk Halkı’nın maruz kaldığı insanlık dışı izolasyona bir an önce son vermeye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni hak ettiği şekilde tanımaya davet ediyoruz.
Kıbrıs Türkü kardeşlerimizle birlikte bu yöndeki gayretlerimizi sonuca ulaşana dek sürdüreceğimizi vurguluyoruz.
Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de Kıbrıs Türklerinin özgürlük ve refahının teminatı olmaya devam edecek; “Garantör Devlet” ve “Anavatan” olarak sorumluluklarını hassasiyetle yerine getirmeyi sürdürecektir. Kıbrıs Türk Halkı’nın meşru hak ve çıkarlarının aşındırılmasına hiçbir şekilde müsaade etmeyecektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne tam desteği her koşulda ve kesintisiz olarak devam edecektir.
Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. yıl dönümünü idrak ettiğimiz bu tarihi günde, Kıbrıslı soydaşlarımızla gönül ve dava beraberliğimizi teyit ediyoruz, sarsılmaz birlik ve dayanışmamızı bir kez daha tüm dünyaya ilan ediyoruz.
Kıbrıs Türkleri, sonsuza kadar bağımsız devletlerinin çatısı altında ve kendi bayraklarının gölgesinde barış, huzur ve güvenle yaşamaya devam edecektir.