Dosya olarak kaydet: PDF - WORD
Görüntüleme Ayarları:
Salt metin olarak göster (Kelime işlemcilere uygun görünüm)
Değişikliklere ilişkin notları gizle

Konsolide metin (Sürüm: 4)

BİRİNCİ BÖLÜM

Genel Esaslar

Amaç

MADDE 1

Bu Yönetmelik, 3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyedliğine Yapılan Tecavüzlerin önlenmesi Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin şekil ve usulleri belirlemek amacıyla düzenlenmiştir.

Kapsam

MADDE 2

Bu Yönetmelik, 3091 sayılı Kanunda geçen bazı deyimlerin tanımlanması, karar vermeye yetkili mercileri, görev ve yetkileri, başvurma, soruşturma, karar verilmesi, kararların yerine getirilmesi, ikinci ve sonraki tecavüzler ile Kanunun uygulanmasına ilişkin diğer hususları düzenliyen hükümleri kapsar.

Kanunun uygulama alanı

MADDE 3

3091 sayılı Kanun, gerçek veya tüzel kişilerin zilyed bulunduğu taşınmaz mallarla, kamu idareleri, kamu kurumları ve kuruluşları veya bunlar tarafından idare olunan veya Devlete ait veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlere veya menfaati umuma ait olan taşınmaz mallara yapılan tecavüz veya müdahalelerin, idari makamlar tarafından önlenmesi suretiyle tasarrufa dair güvenliği ve kamu düzenini sağlar.

Genel ilke

MADDE 4

3091 sayılı Kanun, emniyet ve asayişi, tasarrufa ilişkin güvenliği ve kamu düzenini sağlamaya yönelik bir kanun olup, bu Kanuna göre verilen kararlar mülkiyet yönünden bir hak sağlamayan, sadece bir idari zabıta tedbiri niteliğindeki kesin kararlardır. Taşınmaz mal üzerinde fiili hakimiyet ve tasarrufu esas alarak zilyedliği korur.

Özel kanunlar

MADDE 5

3091 sayılı Kanuna göre özel kanun durumunda olan 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu, 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu, 4/6/1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanunu ile diğer özel kanunlar kapsamına giren taşınmazlara tecavüz veya müdahalelerin olması halinde, ilgililerin başvurması ya da vali veya kaymakamın tecavüz veya müdahaleyi öğrenmeleri halinde 3091 sayılı Kanuna göre soruşturma yaptırarak tecavüz veya müdahale önlenmekle birlikte, ayrıca ilgili kanunlarına göre de gereği yapılmak üzere ait olduğu kamu kuruluşlarına bildirir.

5917 sayılı Kanuna yapılan atıflar

MADDE 6

Diğer kanunların, yürürlükten kalkmış olan «5917 sayılı Gayrimenkule Tecavüzün Def’i Hakkında Kanun» a yapılmış atıfları 3091 sayılı Kanuna yapılmış sayılır.

Taşınmaz mal

MADDE 7

Taşınmaz mal; arz üzerinde sabit olan tarla, bağ, bahçe, arsa, orman, ağıl, apartman, dükkan, fabrika, otel gibi bütün arazi, bina ve madenlerdir.

Taşınmaz mala sahip olan o malın altına ve üstüne de sahiptir.

Taşınmaz mallar 3 gruba ayrılır:

a) Arazi, arazinin tamamlayıcı parçası sayılan bina ve ağaçlar, arz üzerinde kaynaklar, akarsular,

b) Tapu siciline müstakil ve daimi olmak üzere kayıtlı ayni haklar (üst hakkı, kaynak hakkı, irtifak hakkı gibi),

c) Yer altındaki madenler.

Devlete ait taşınmaz mallar

MADDE 8

Devlete ait taşınmaz mallar, tapuda Hazine adına kayıtlı olanlar ile tescil edilebilir nitelikte Hazineye ait taşınmaz mallardır.

Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan taşınmaz mallar

MADDE 9

Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan taşınmaz mallar, herkesin istifadesine açık olan denizler, göller, nehirler, tarıma elverişli olmayan yerler, kayalar, tepeler ve dağlar gibi sahipsiz şeyler ile Devlet veya bir kamu hukuku tüzel kişisi tarafından umumun yahut bir kısım halkın yararlanmasına terk ve tahsis edilen umumi yollar, köprüler, parklar, meydanlar, mer’alar, yaylak ve kışlaklar gibi menfaati umuma ait olan taşınmaz mallardır.

Zilyedlik ve zilyed

MADDE 10

Zilyedlik, taşınmaz mallardan bir yarar sağlamak üzere o malları fiilen hakimiyet altında bulundurmadır.

Zilyed, taşınmaz maldan bir yarar sağlamak üzere o taşınmaz malı fiilen hakimiyeti altında bulunduran gerçek ve tüzel kişilerdir.

Tecavüz ve müdahale

MADDE 11

Tecavüz; taşınmaz malı zorla veya zilyedinden habersiz olarak işgal etmek veya ele geçirmek veya taşınmazın aynında değişiklikler meydana getirmek,

Müdahale; zilyedin taşınmaz mal üzerindeki mutlak hakimiyetini kısmen veya tamamen ihlal etmektir.

Tecavüz ve müdahale sayılacak haller

MADDE 12

Aşağıdaki olay ve durumlar 3091 sayılı Kanunun uygulanmasında taşınmaz mala yapılmış tecavüz veya müdahale sayılır:

a) Bahçe, tarla ve arsa gibi arazi üzerinden devamlı olarak gelip geçmek suretiyle zilyedin taşınmazdan istifade etmesine engel olmak,

b) Ekim ve dikimde bulunmak,

c) Bir hak iddia ederek tarla veya bahçedeki mahsulü biçmek, toplamak,

d) Başkasının taşınmaz malına taş, toprak, ağaç, gübre ve benzeri şeyleri bırakmak “suretiyle zilyedin taşınmazdan istifade etmesine engel olmak,

e) Sulama veya içme sularından, su kuyularından, sarnıçlarından, su yollarından, su borularından ve arklarından yararlanmayı engellemek,

f) Başkasının arazisi üzerinde su geçirmek üzere ark açmak,

g) Temel açmak, hendek kazmak, bina yapmak,

h) Yukarıda sayılanlara benzer diğer davranışlarda bulunmak.

Müşterek veya iştirak halinde mülkiyetten doğan zilyedlik

MADDE 13

Bir taşınmaz mal üzerinde birden fazla kişilerin bir arada zilyed oldukları müşterek veya iştirak halinde mülkiyet hallerinde, yani anlaşmazlığa düşenlerin taşınmazda hissedar olmaları halinde, o taşınmazı fiilen tasarruf edenin zilyedliğinin hem diğer hissedarlara, hem de üçüncü şahıslara karşı korunması esastır. Bu gibi durumlarda «müşterek hissedarlıktan» söz edilerek 3091 sayılı Kanunun olaya uygulanmaması yoluna gidilemez.

Taşınmazın miras yoluyla birden çok mirasçıya kalması halinde de bu Kanuna göre tecavüz veya müdahalenin önlenmesi ile ilgili başvurular kabul edilir ve eylemli olarak zilyedliklerini sürdürenlerin zilyedlikleri hem diğer mirasçılara hem de üçüncü şahıslara karşı korunur.

Ortaklık ve kira sözleşmeleri

MADDE 14

Taşınmaz mal üzerindeki anlaşmazlığın ortaklıktan veya kira sözleşmesinden kaynaklanmış olması idarenin taşınmaza eylemli olarak kimin veya kimlerin zilyet olduklarını araştırarak karar vermesine engel değildir. Ortaklığın veya kira sözleşmesinin sona erip ermediği, bulunduğu aşamada geçerliliği olup olmadığı adli yargının çözümleyeceği üstün hak iddiası niteliğindedir.

Damlı yapı ve fuzulî işgal

MADDE 15

Konut, dükkan, depo, ahır gibi damlı yapılarda bu Kanunun uygulanabilmesi, taşınmazın fuzulen işgal edilmiş olmasına bağlıdır.

Fuzulî işgal; bir taşınmazı, sahibinin izin ve rızası olmayarak işgal etme, başka bir deyişle; bir taşınmazın maliki veya onun yerine bu konuda işlem yapmaya yetkili vekil veya mümessil gibi kimselerle hukuki bir bağlantı kurmadan rıza dışı, henüz boşaltılmamış veya herhangi bir suretle boşalan damlı bir yapıya, eylemli bir durum yaratarak kendiliğinden girme durumudur.

İKİNCİ BÖLÜM

Görev, Yetki ve Başvuru

Karar verme yetkisi

MADDE 16

Taşınmaz malın merkez ilçe sınırları içinde bulunması halinde vali veya görevlendireceği vali yardımcısı, ilçelerde bulunması halinde ise kaymakamlar tecavüz veya müdahalenin önlenmesine karar vermeye yetkilidirler.

Vali, bu yetkisini vali yardımcılarından ancak birine devredebilir. Valinin bu konuda vali yardımcısına yetki vermesi, gerek gördüğünde bizzat karar vermesine engel değildir. Valinin yetkisini devretmesi halinde durum vali yardımcıları arasında yapılacak görev bölümünde belirtilir.

Başvuru

MADDE 17

Taşınmaz mala yapılan tecavüz veya müdahalenin önlenmesi için yetkili makamlara başvurmaya o taşınmaz malın zilyedi yetkilidir. Zilyed birden fazla ise içlerinden birinin başvurması yeterlidir.

Kamu idareleri, kamu kurumları ve kamu kuruluşları ile tüzel kişilerin başvuruları, taşınmaz malın ait olduğu idare, kurum, kuruluş veya tüzel kişinin yetkilisi tarafından yapılır.

Köye ait taşınmaz mallara yapılan tecavüz veya müdahalelerde, köy halkından herhangi biri de yetkili makama başvuruda bulunabilir.

Başvurular yazılı veya elektronik dilekçe ile ilçelerde kaymakamlıklara, merkez ilçelerde valiliklere bizzat veya kanuni temsilcileri tarafından yapılır.

Kan hısımları ile sihri hısımlar tarafından zilyed adına yapılan başvurular işleme konulmaz.

Posta ile yapılan başvurular üzerine, başvurunun kanuni süresi içinde bizzat veya kanuni temsilcisi tarafından yapılması gerektiği başvuru sahibine yazılı olarak duyurulur.

Köye ait taşınmaz mallara yapılan tecavüz veya müdahalelerde başvuru

MADDE 18

Köy tüzel kişiliğine ait tapulu veya tapusuz her nev'i taşınmaz mala yapılan tecavüz veya müdahalelerde köyün kanuni temsilcisi olan köy muhtarının başvurması esastır. Ancak o köyde oturan köy halkından herhangi biri tarafından yapılan başvurular üzerine de yetkili makam tarafından soruşturma yaptırılır.

Vali veya kaymakamın doğrudan soruşturma yaptırması

MADDE 19

Vali ve kaymakamlar görev alanları içinde bulunan kamu idarelerine, kamu kurumlarına ve kuruluşlarına ait veya bunlar tarafından idare olunan veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlere veya menfaati umuma ait olan taşınmaz mallara tecavüz veya müdahalede bulunulduğunu öğrendiklerinde, soruşturmayı doğrudan doğruya yapar veya yaptırırlar ve sonucu karara bağlarlar.

Kamu idarelerine, kamu kurumlarına ve kuruluşlarına ait veya bunlar tarafından idare olunan ve özel hukuk hükümlerine tabi bulunan taşınmaz mallara tecavüz veya müdahalede bulunulması halinde, bu idarelerin yetkililerinin başvurması esastır.

Başvuruda bulunma süresi

MADDE 20

Yetkililerin, tecavüz veya müdahalenin yapıldığını öğrendikleri tarihten itibaren 60 gün içinde idari makama başvuruda bulunmaları gerekir. Ancak, tecavüz veya müdahalenin oluşundan itibaren bir yıl geçtikten sonra bu makamlara başvuruda bulunulamaz.

Posta ile yapılan başvurular, başvuru için Kanunun öngördüğü süreleri durdurmaz.

Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerle menfaati umuma ait olan taşınmaz mallara bu Kanunun yürürlüğe girdiği 15/12/1984 tarihinden sonra yapılan tecavüz veya müdahalelerde başvuru için süre aranmaz.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Soruşturma ve Karar

Kanunun kapsamı dışında kalan başvurular

MADDE 21

Anlaşmazlık konusunun 3091 sayılı Kanunla çözümlenmesi mümkün olmayan hukuki mahiyette bulunması, başvurunun süresi içinde yapılmaması, başvuruda bulunanın yetkili olmaması veya başvurunun yetkili makama yapılmamış olması gibi bu Kanun kapsamı dışında kaldığı dilekçeden açıkça ve kesinlikle anlaşılan hallerde, başvurular mahallinde soruşturma yapılmadan yazılı olarak reddedilebilir.

Soruşturma memuru ve yardımcılarının görevlendirilmesi

MADDE 22

Başvuru dilekçesini alan vali, yetkili vali yardımcısı veya kaymakam tecavüz veya müdahalenin olup olmadığını yerinde doğrudan soruşturabileceği gibi, bu amaçla devlet memurlarından bir veya işin mahiyetine göre birkaçını soruşturma yapmak üzere görevlendirebilir.

Taşınmazın ölçülmesi, sınırlarının belirlenmesi, krokisinin çizilmesi ve tapu uygulaması gibi hizmetlerin yerine getirilmesi için teknik elemanlarda görevlendirilebilir.

Soruşturma sırasında zaptın tutulması, ölçü aletlerinin kullanılması ve taşıttırılması gibi hususlarda yardımcı olmak üzere soruşturma memurlarına eleman verilebilir.

Adli ve askeri personel ile güvenlik kuvvetlerinin amir ve memurları soruşturma ile görevlendirilemez.

Evrakın soruşturma memuruna verilmesi

MADDE 23

Yetkili makam tarafından soruşturma memuru ve gerektiğinde teknik eleman veya yardımcı görevlendirilerek valilik veya kaymakamlık bürolarına havale edilen dilekçeler, havale tarihi itibariyle kaydedilir. Başvuru sahibine soruşturma ve infaz memurları yollukları ile taşıtı kendi sağlamayacaksa taşıt ücretleri maliye veznesine yatırtılarak makbuzu dosyasına bağlanır ve evrak bir yazı ile soruşturma görevlisine verilir.

Tebligat

MADDE 24

Kanun, soruşturmanın 15 gün içerisinde yaptırılarak karara bağlanmasını öngördüğünden; soruşturma emrini alan memur, soruşturmanın yapılacağı yer, gün ve saati; tarafların tanık ve diğer delilleri ile hazır bulunmaları, aksi halde sonradan tanık dinletemiyecekleri hususunu her türlü imkandan yararlanarak tebliğ eder ya da köy veya mahalle muhtarları vasıtasıyla tebliğ ettirir ve tutanağını dosyasına koyar.

Taraflara tebligat yapılmadan veya 25 inci maddede belirtilen ilân yaptırılmadan mahallinde soruşturmaya başlanamaz.

Zorunlu ve acele hallerde bu konu ile ilgili bildirimler, Tebligat Kanunu ve Tüzüğü esaslarına göre valilik veya kaymakamlık emri ile yollukları ödenmek suretiyle güvenlik kuvvetlerine yaptırılır.

Köye ait taşınmaz mallara yapılan tecavüz ve müdahalelerde köy halkından biri tarafından başvuruda bulunulmuş ise, soruşturma sırasında muhtar veya ihtiyar kurulu üyelerinden birinin mahallinde hazır bulunması zorunlu olduğundan, yukarıdaki usullere göre bunlara da gerekli tebligat yapılır.

Mütecavize tebligat yapılamaması

MADDE 25

Adresinin tesbit; edilememesi, gösterilen adreste bulunamaması gibi nedenlerle mütecavize tebligat yapılamaması halinde soruşturmanın yapılacağı yer, tarih ve saat soruşturma memuru tarafından 3 gün önceden alışılmış usüllerle taşınmaz malın bulunduğu köy veya beldede ilân ettirilir ve durum tutanakla belgelenir. Bu duyuruya rağmen mütecavizin soruşturma mahalline gelmemesi halinde ilân tutanağı dosyasına konularak soruşturma mütecavizin yokluğunda yapılır.

Soruşturmanın yapılamaması

MADDE 26

Başvuru sahibinin soruşturma için tespit ve tebliğ edilen günde gelmemesi, hava muhalefeti gibi zorunlu nedenlerle soruşturma mahalline gidilememesi hallerinde, durum soruşturma memuru tarafından valilik veya kaymakamlığa bildirilir.

Başvuru sahibinin ücretleri yatırmaması veya kendisi sağlayacaksa taşıt getirmemesi halinde ise, dilekçesinin işlemden kaldırıldığı, posta aracılığıyla veya elektronik olarak kendisine tebliğ olunur.

Başvuru sahibinin başvurusundan vazgeçmesi

MADDE 27

Başvuru sahibinin, başvuru tarihinden karar verilinceye kadar geçen süre içinde başvurusundan herhangi bir sebeple vazgeçtiğini yazılı veya elektronik dilekçe ya da sözlü olarak bildirmesi halinde, sözlü ifadesi yazılı hale getirilerek, yetkili makamın onayı ile dosyası işlemden kaldırılır. Bu durumda soruşturma için yatırdığı paralar, yapılan masraflar üzerinde kalmak üzere başvuru sahibine geri verilir.

Soruşturma

MADDE 28

Soruşturma memuru, taşınmaz malın bulunduğu yerde sırasıyla önce şikayetçinin, sonra mütecaviz olduğu iddia edilen kişi veya kişilerin, daha sonra tarafların tanıklarının ve gerek gördüğünde doğrudan seçeceği bilirkişiler ile ilgisine göre Hazine, özel idare ve belediye temsilcilerinin, köy veya mahalle muhtarı ve ihtiyar kurulu üyelerinin ifadesini alarak:

a) Taşınmaz malın niteliğini ve bütün sınırlarını,

b) Taşınmaz malı fiilen tasarruf eden zilyedin kim veya kimler olduğunu, ne zamandan beri ve ne suretle zilyet olduğunu,

c) Mütecavizin kim veya kimler olduğunu,

d) Taşınmaz mala mütecaviz veya mütecavizler tarafından ne şekilde ve ne zaman tecavüz veya müdahale edildiğini,

e) Tecavüz veya müdahalenin bu taşınmazın hangi kısmına veya miktarına yapıldığına,

f) Başvuru sahibinin bu tecavüzü veya müdahaleyi hangi tarihte öğrendiğini,

tespit eder.

Bu amaçla taraflarca gösterilen tapu ve her türlü belgeleri inceler, araziye uygunluğunu araştırır.

Kroki çizilmesi

MADDE 26

Soruşturma sırasında soruşturma memuru veya görevlendirilmiş ise teknik eleman tarafından taşınmaz malın mevkii, yönleri, sınırları ve tecavüz veya müdahale edilen kısmı çizilecek basit bir kroki üzerinde gösterilir. Krokinin altında düzenlendiği tarih ile düzenliyenin kimliği ve imzası bulunur.

Tanık ve bilirkişi ifadelerinin alınmasında, usul

MADDE 30

Tanıkların ve bilirkişilerin ifadeleri tek tek alınır. İfadeler alınırken hazır bulunan diğer tanıklar ve bilirkişiler tanığın söylediklerini duyamıyacak şekilde uzaklaştırılır.

İfade alınmasına başlanmadan önce tanıklara tarafları tanıyıp tanımadıkları ve anlaşmazlık konusu hakkında bilgileri olup olmadığı sorularak gerekli açıklamalarda bulunulur. Soruşturmanın amacının zilyedi belirlemek olduğu, mülkiyet anlaşmazlıklarının bu soruşturmanın kapsamı dışında kaldığı anlatılır.

Tanık ifadeleri ile bilirkişilerin görüşleri 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre yeminli olarak, başvuru sahibinin ve mütecavizin ifadeleri yeminsiz olarak alınır.

Tanıklar ayrı ayrı ve tanıklıktan önce yemin ederler. Yemin: «Bir şey saklamaksızın ve bir şey katmaksızın kimseden korkmayarak, bir tesire kapılmayarak bildiğimi namusum ve vicdanım üzerine dosdoğru söyliyeceğime yemin ederim» şeklinde olur.

Bilirkişiler görüşlerini söylemeden veya raporunu vermeden önce; «Tarafsız ve tamamen ilim ve fenne uygun olarak görüşünü açıklayacağına vicdanı üzerine» yemin eder.

Sonradan tanık dinlenemiyeceği

MADDE 31

Daha önce taraflara tanık ve diğer delilleri ile birlikte soruşturma yapılacak yerde hazır bulunmaları hususu tebliğ edilmiş olduğundan, ilgililerin tanıklarını getiremedikleri ve sonradan dinletmek istedikleri yolundaki istek ve iddiaları kabul edilmez.

Tarafların anlaşması

MADDE 32

Mahallinde soruşturmanın başlamasından karar verilinceye kadar geçen süre içinde tarafların aralarında anlaşmaları halinde, buna ilişkin ifadelerin bulunduğu bir anlaşma tutanağı düzenlenir. Tutanakta anlaşmanın hangi şekil ve şartlarda yapıldığına değinilmez.

Anlaşma tutanağı dosyasına bağlanarak herhangi bir karar verilmeksizin yetkili makamın onayı ile dosya işlemden kaldırılır ve maliye veznesine yatırılıp da sarfedilmeyen paralar başvuru sahibine geri verilir.

Kamu idareleri, kamu kurumları, kamu kuruluşları ile köye ait taşınmaz mallara yapılan tecavüz veya müdahalelerde tarafların anlaşması söz konusu olamaz.

Soruşturma evrakı ile fezlekenin yetkili makama verilmesi

MADDE 33

Soruşturma memuru, soruşturma bittikten sonra soruşturma evrakındaki bilgiler ile şikayetçi, mütecaviz ve tanık ifadelerinin, bilirkişilerin görüşlerinin özetlerinin bulunacağı bir fezleke düzenler. Fezlekede bu ifade ve görüşleri ve diğer delilleri değerlendirerek durumun tartışmasını yapar ve verilecek karara esas olacak görüşünü belirterek fezlekeyi soruşturma evrakı ile birlikte en kısa zamanda valilik veya kaymakamlığa verir.

Anlaşmazlığın dava konusu olması

MADDE 34

Başvuru sırasında, taraflar arasındaki taşınmaz mal anlaşmazlığı hakkında mahkemece bir ihtiyati tedbir kararı verilmiş veya anlaşmazlık dava konusu yapılmış ise 3091 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.

Soruşturma memuru soruşturma öncesinde, soruşturma sırasında ve gerek görürse yetkili makamın emri ile soruşturma sonrasında taşınmaz malla ilgili anlaşmazlığın taraflar arasında Medeni Kanuna göre mülkiyet hakkında dayalı bir müdahalenin men’i veya zilyedliğin ihlali nedeniyle açılmış bir tecavüzün ref'i davasına konu olup olmadığını, takınmaz mal anlaşmazlığı hakkında mahkemelerce verilmiş bir ihtiyati tedbir kararı bulunup bulunmadığını araştırır.

Bu tür bir davanın açılmış olduğunun veya bir ihtiyati tedbir kararının verilmiş bulunduğunun anlaşılması halinde soruşturma hangi aşamada ise işlemler durdurulur ve bu Kanuna göre karar verilemiyeceği gerekçesi ile birlikte şikayetçiye yazılı olarak duyurulur.

Mahkemeye yapılan taşınmaz malla ilgili başvuru Medeni Kanuna göre müdahalenin men’i veya tecavüzün ref’i talebi dışında ise bu durum idarenin soruşturma yapmasına ve karar vermesine engel değildir.

3091 sayılı Kanuna göre idari makam tarafından verilmiş bir önleme kararı varken, taraflarca taşınmaz mal anlaşmazlığına ilişkin dava açılmadan adli mercilerce ihtiyati tedbir kararı verilemez.

Karar

MADDE 35

Karar vermeye yetkili makam, soruşturma evrakı üzerinde en kısa zamanda gerekli incelemeyi yapar. Eksiklikler var ise evrakı soruşturma memuruna vererek tamamlattırır. Dosyadaki bilgilere göre tecavüz veya müdahalenin önlenmesine veya talebin reddine karar verir.

Kararlarda, taşınmaz mal üzerinde üstün sayılabilecek bir hakkı olduğunu iddia edenlerin yargı yoluna başvurması gerektiği belirtilir.

Talebin reddine ilişkin kararlarda soruşturma giderlerinin şikayetçinin üzerinde kalacağı, tecavüzün önlenmesine ilişkin kararlarda ise soruşturma ve infaz giderlerinin mütecavizden icra yolu ile tahsil edilerek şikayetçiye ödeneceği belirtilir.

Kararların onbeş gün içinde verilmesi

MADDE 36

Başvuru tarihinden itibaren soruşturmanın en kısa zamanda yapılarak kararın 15 gün içerisinde verilmesi zorunludur. Çeşitli nedenlerle bu süre içerisinde karar verilememesi halinde durum sebepleriyle birlikte Kaymakamlıklarca Valiliklere, Valiliklerce de İçişleri Bakanlığına bildirilir.

Kararların kesinliği

MADDE 37

3091 sayılı Kanuna göre verilen kararlar idari yargı yolu açık olmak üzere kesindir. Yetkili makam verdiği bu karardan dönemez, kararı kaldıramaz ve değiştiremez. Bu kararlar hiyerarşik denetime tabi tutularak üst makamlarca da kaldırılamaz, değiştirilemez. Tarafların kararın düzeltilmesine ilişkin talepleri dikkate alınmaz. Ancak verilen kararın esasına etkisi olmayan açık ve belirgin yazı ve hesap hataları gibi maddi hatalar kararı veren makamca düzeltilir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Kararların Uygulanması

Talebin reddine ilişkin kararlar

MADDE 38

Yetkili makamların, talebin esastan veya süre yönünden, reddine ilişkin karar ve işlemleri, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgililere duyurulur ve duyuru belgeleri dosyasında saklanır.

Tecavüz veya müdahalenin önlenmesine ilişkin kararların uygulanması

MADDE 39

Tecavüz veya müdahalenin önlenmesi hakkındaki kararlar, karar vermeye yetkili amirce görevlendirilecek infaz memuru tarafından taşınmaz malın yerinde ve o andaki durumu ile zilyedine, tüzel kişiliğe veya kamu idareleri, kamu kurumları ve kuruluşlarına teslim edilmesi suretiyle yerine getirilir.

İnfaz memuru

MADDE 40

Tecavüz veya müdahalenin önlenmesi hakkında verilen kararların uygulanması için yetkili makam tarafından infaz memuru ile gerekli görülen durumlardan infaz memuruna teknik yönden yardımcı olmak üzere yeteri kadar fen elemanı görevlendirilir. Karar, kroki ve dosya infaz yapılmak üzere bir yazı ile infaz memuruna verilir.

Soruşturma memuru olarak görevlendirilmiş olanlar infaz memuru olarak da görevlendirilebilirler. Güvenlik kuvvetlerinin amir ve memurları infaz memuru olarak görevlendirilemezler.

Tebligat

MADDE 41

Kararın, evrakın infaz memuruna verildiği tarihten itibaren en geç beş gün içinde infaz edilmesi zorunludur.

Emri alan infaz memuru, infazın yapılacağı yeri, günü ve saati her türlü imkandan yararlanarak en süratli bir şekilde taraflara tebliğ eder veya ettirir ve tebliğ tutanağını dosyasına koyar. Bu bildirimler Tebligat Kanunu ve Tüzüğü esaslarına göre valilik veya kaymakamlık emri ile yollukları ödenmek suretiyle güvenlik kuvvetlerine de yaptırılabilir.

Mütecavize tebligat yapılamaması halinde, infazın yapılacağı yer, gün ve saat infaz memuru tarafından üç gün önceden, alışılmış usullerle taşınmaz malın bulunduğu köy veya belediyede ilan ettirilir. Mütecaviz gelmezse bu ilan tutanağı dosyasına konularak infaz mütecavizin yokluğunda yapılır.

İnfaz

MADDE 42

İnfaz, üzerinde anlaşmazlık bulunan taşınmaz malın bulunduğu yerde, mütecavizin taşınmaz mal üzerindeki tecavüz veya müdahalesi men edilerek taşınmaz malı o andaki durumu ile zilyedine teslim etmek suretiyle yapılır.

Bu amaçla, infaz memuru önceden tesbit ve taraflara tebliğ edilen gün ve saatte, görevlendirilmiş ise teknik elemanlar ve güvenlik görevlileri ile birlikte taşınmaz malın bulunduğu yerde hazır bulunur. Tarafların gelip gelmediğini kontrol eder. Mütecavizin gelmemesi halinde durumu tutanağa geçirerek infaz sırasında hazır bulunmak üzere yöre halkından iki kişi seçer. İnfazı güçleştirecek veya engelleyecek bir durum olması halinde güvenlik kuvvetlerinin gerekli önlemleri alarak güvenliğin sağlanmasından sonra infaz işlemine baslar.

Yetkili makamca verilen kararı okur ve kararın birer örneğini taraflara vererek gerekirse kararın mahiyeti hakkında açıklamalarda bulunur.

Mütecavizin tecavüzü veya müdahalesi defedilerek taşınmaz mal mahallinde zilyet veya zilyetlere teslim edilir.

Zilyede teslim edilecek taşınmaz mal kilitli veya kapalı ise, açılması zorunludur.

İnfaz mahallinde hazır bulunan mütecaviz veya vekilinden, bunlar yoksa aile efradından veya işçilerinden reşit olan kişilerden taşınmaz malı açması istenir, gerekirse zorla açtırılır. Bunların mümkün olmaması halinde, infaz memuru tarafından tutanağa geçirilmek suretiyle kilit ve her türlü tertibin kırılarak açtırılması temin edilir.

İnfaz sırasında mütecaviz, anlaşmazlık konusu taşınmaz mal üzerinde üstün bir hakkı bulunduğu ileri sürse bile, kararda da belirtilmiş olduğu üzere yargı yoluna başvurması gerektiği bir kez de sözlü olarak kendisine duyurulur.

Taşınmaz mala mütecavizin ikinci defa veya onun yararına başkaları tarafından bilerek yapılacak tecavüz veya müdahalelerin suç teşkil edeceği ve Kanunun 15 inci maddesi uyarınca cezalandırılacağı belirtilir ve infaz tutanağı düzenlenerek imza altına alınır.

Taşınmaz mal üzerindeki ekim, tesis ve değişiklikler

MADDE 43

Tecavüz veya müdahalesi önlenen kişi, taşınmaz mal üzerinde vucuda getirdiği her türlü ekim, tesis ve değişikliklerden dolayı ancak genel hükümler dairesinde yargı yoluna başvurabilir. İnfaz sırasında bu husus da mütecavize ve hazır bulunanlara duyurularak tutanağa geçirilir.

Tarafların bu konuda aralarında yapacakları sözlü veya yazılı anlaşmalar idareyi bağlamaz.

İnfazın ertelenemiyeceği

MADDE 44

Karar verildikten sonra tarafların herhangi bir nedenle infazın durdurulması ya da ertelenmesi yolundaki talepleri dikkate alınmaz.

Karar verildikten sonra tarafların aralarında anlaşmış olmaları infazın yapılmasına engel değildir.

Ancak, başvuru sahibinin, aralarında anlaşmış olduklarından bahisle infaz giderlerini yatırmaması halinde durum tutanakla tesbit edilir ve kararın ilgililere tebliği ile yetinilir.

İnfazın süresi içinde yapılamaması

MADDE 45

Kararın infaz memuruna geldikten itibaren beş gün içinde infaz edilememesi halinde, durum nedenleri ile birlikte Kaymakamlıklarca Valiliklere, Valiliklerce de İçişleri Bakanlığına bildirilir.

Köy tüzel kişiliğine ait taşınmazlara yapılan tecavüzler

MADDE 46

Köy tüzel kişiliğine ait mer'a, harman yeri, yol ve sulak gibi taşınmaz mallara yapılan ilk tecavüz ve müdahaleler 3091 sayılı Kanuna göre önlenmekle birlikte, tecavüz veya müdahalede bulunanlar hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 154 üncü maddesi uyarınca cezai işlem yapılmak üzere durum valilik ve kaymakamlıkça Cumhuriyet Savcılığına bildirilir.

BEŞİNCİ BÖLÜM

İkinci ve Sonraki Tecavüzler

Men kararlarının geçerlilik süresi

MADDE 47

Yürürlükten kalkmış olan 2311 ve 5917 sayılı Kanunlara veya 3091 sayılı Kanuna göre yetkili makamlarca verilmiş ve infaz edilmiş olan tecavüz veya müdahalenin önlenmesi hakkındaki kararlar, taşınmaz malın hiç el değiştirmemiş ve hukuki durumunun değişmemiş olması koşuluyla geçerliliğini korurlar.

Karar tarihinden itibaren geçen zaman içinde tarafların aralarında anlaşmış olmaları, mütecaviz lehine kesin bir mahkeme kararı veya bir ihtiyati tedbir kararı verilmiş olması veya başka bir nedenle taşınmazın el değiştirmesi hallerinde, lehine karar verilenin taşınmazla fiili ilgisi tamamen kesilmiş olduğundan, daha önce verilen kararın geçerliliği kalmaz ve tekrar uygulanması mümkün olamaz.

Men kararı verildikten sonra mütecavizin üstün hak iddiası ile mahkemeye başvurarak Medeni Kanuna göre dava açmış olması halinde, dava sonuçlanmamış veya davacı lehine bir ihtiyati tedbir kararı verilmemiş ise idarece verilen kararlar geçerliliğini korurlar.

İkinci tecavüz halinde soruşturma ve karar

MADDE 48

Mahkeme kararı ile kendisine teslim edilmeksizin, taşınmaz mala aynı mütecaviz tarafından ikinci defa veya mütecaviz yararına başkaları tarafından bilerek ilk defa yapılan tecavüz veya müdahalelerin önlenmesi ile ilgili başvurularda da ilk başvuruda olduğu gibi, bu Yönetmelik hükümlerine göre soruşturma yapılır ve sonucu karara bağlanır.

Soruşturma memuru soruşturma sırasında, karar vermeye yetkili makamlar ise evrak üzerinde yapacakları incelemede; ilk kararın 47 inci maddede belirtilen esaslara göre geçerliliğini koruyup korumadığını araştırırlar.

Başvuruda bulunma süresi

MADDE 49

İkinci ve daha sonraki tecavüz veya müdahalelerde de 3091 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde belirtilen süreler içinde başvurulması gereklidir.

Soruşturma

MADDE 50

Yetkili makamlarca görevlendirilen soruşturma memuru; taşınmaz malın bulunduğu yerde şikayetçinin, mütecaviz olduğu iddia edilen kişi veya kişilerin, tarafların gösterecekleri tanıkların ve gerek gördüğünde doğrudan seçeceği bilirkişiler ile köy veya mahalle muhtarı ve ihtiyar kurulu üyelerinin ifadesini alarak, bu Yönetmeliğin 28 inci maddesinde belirtilen hususları tesbit eder.

Ayrıca;

a) Tecavüz veya müdahalenin başkaları tarafından yapılmış olması halinde bunun mütecaviz lehine bilerek yapılmış olup olmadığını,

b) Tecavüz veya müdahalenin silahlı bir kişi veya silahsız olsalar bile birden fazla kişi tarafından yapılıp yapılmadığını,

c) Tecavüz veya müdahalenin, taşınmaz malı aralarında paylaşmak veya ortaklaşa kullanmak amacıyla iki veya daha çok kişinin birleşerek yapıp yapmadıklarını, tecavüz veya müdahalede bulunanların silahlı olup olmadıklarını, araştırarak tespit etmeye çalışır.

Karar ve infaz

MADDE 51

Karar vermeye yetkili makamın soruşturma evrakı üzerinde yapacağı inceleme sonucunda, tecavüz veya müdahalenin önlenmesine karar vermesi halinde, karar bu Yönetmelikte belirlenen esaslar dairesinde infaz edilir.

İnfaz tutanağı dosyasına konulduktan sonra, dosyadaki evrak dizi pusulasına bağlanarak 3091 sayılı Kanunun 15 inci maddesine göre işlem yapılmak üzere yetkili makamlarca Cumhuriyet Savcılıklarına gönderilir.