TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
GENEL KURUL
KARAR
GENEL KURUL
KARAR
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, Sayıştay 6. Dairesince verilerek Sayıştay Temyiz Kurulu tarafından tasdik edilen tazmin hükmü nedeniyle Anayasa'nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/5/2013 tarihinde doğrudan Anayasa Mahkemesine yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 28/11/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 16/4/2015 tarihinde başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına, başvuru belgelerinin bir örneğinin görüş için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmesine karar verilmiştir
5. Bakanlığın 10/6/2015 tarihli görüş yazısı 19/6/2015 tarihinde başvurucunun başvuru formunda bildirdiği adreste tebliğ edilmek istenmiş ancak başvurucunun taşınmış olduğu anlaşılmıştır. Bunun üzerine 6/7/2015 tarihinde başvurucunun MERNİS sistemine kayıtlı tebligat adresinin bulunduğu mahalle muhtarlığına tebligat yapılmış ancak başvurucu, Bakanlık cevabına karşı beyanını yasal süresi içinde ibraz etmemiştir.
6. Birinci Bölümün 18/11/2015 tarihinde yaptığı toplantıda başvurunun, niteliği itibarıyla Genel Kurul tarafından karara bağlanması gerekli görüldüğünden Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 28. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca Genel Kurula sevkine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A.Olaylar
7. Başvuru formu ve ekleri ile dava dosyasında yer aldığı şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. İl Özel İdaresi 2007 yılı hesabının yargılaması sırasında, başvurucuya 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun ek 13. maddesine göre ödeme yapılması nedeniyle oluşan 17.239 TL kamu zararının, Sayıştay 6. Dairesinin 2/8/2010 tarihli ve 2007-1125 sayılı ilamının 5. maddesi uyarınca; Maliye Bakanlığı personeline verilen ek ödemenin başvurucuya yapılması nedeniyle de oluşan 7.406,20 TL kamu zararının aynı Dairenin 8/9/2011 tarihli ve 2008-1381 sayılı ilamı gereğince kamu zararından sorumlu bulunan gerçekleştirme görevlisi K1 ve harcama yetkilisi H.D.den tazmin edilmesine karar verilmiştir.
9. 2007-1125 sayılı ilamın 5. maddesi, sorumlulardan K3 tarafından temyiz edilmiş ve Sayıştay 6. Dairesinin 2/8/2010 tarihli kararı, Sayıştay Temyiz Kurulunun 13/12/2011 tarihli ve 34055 sayılı kararı ile tasdik edilmiştir.
10. Başvurucu, Temyiz Kurulunun kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurmuş ancak başvurusu, Kurulun 25/9/2012 tarihli ve 35486 sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
11. Başvurucu, ret kararını 17/4/2013 tarihinde öğrendiğini beyan etmiştir.
12. Başvurucu 15/5/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B.İlgili Hukuk
13. 3/12/2010 tarihli ve 6085 sayılı Sayıştay Kanunu'nun geçici 3. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanmış seçim, denetim ve hükme bağlama işlemleri 832 sayılı Kanun hükümlerine göre sonuçlandırılır."
14. 21/2/1967 tarihli ve 832 sayılı mülga Sayıştay Kanunu'nun 1. maddesi şöyledir:
“Sayıştay, genel ve katma bütçeli dairelerin gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini yargılama [yoluyla] kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevlidir.”
15. 832 sayılı mülga Kanun'un 7/3/1985 tarihli ve 3162 sayılı Kanun’la değişik 61. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Hesap ve işlemlerin yukarıdaki maddelere göre yargılanması sonunda beraat veya tazmin hükmü verilir. Bu hükümler dışında gerekli görülen hususların ilgili mercilere bildirilmesi kararlaştırılabilir.”
16. 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu'nun 32. maddesi şöyledir:
“Bütçelerden harcama yapılabilmesi, harcama yetkilisinin harcama talimatı vermesiyle mümkündür. Harcama talimatlarında hizmet gerekçesi, yapılacak işin konusu ve tutarı, süresi, kullanılabilir ödeneği, gerçekleştirme usulü ile gerçekleştirmeyle görevli olanlara ilişkin bilgiler yer alır.
Harcama yetkilileri, harcama talimatlarının bütçe ilke ve esaslarına, kanun, tüzük ve yönetmelikler ile diğer mevzuata uygun olmasından, ödeneklerin etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasından ve bu Kanun çerçevesinde yapmaları gereken diğer işlemlerden sorumludur.”
17. 5018 sayılı Kanun'un 33. maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları şöyledir:
“Gerçekleştirme görevlileri, harcama talimatı üzerine; işin yaptırılması, mal veya hizmetin alınması, teslim almaya ilişkin işlemlerin yapılması, belgelendirilmesi ve ödeme için gerekli belgelerin hazırlanması görevlerini yürütürler.
…
Gerçekleştirme görevlileri, bu Kanun çerçevesinde yapmaları gereken iş ve işlemlerden sorumludurlar.”
18. 5018 sayılı Kanun'un 61. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“…
Muhasebe yetkilileri ödeme aşamasında, ödeme emri belgesi ve eki belgeler üzerinde;
a) Yetkililerin imzasını,
b) Ödemeye ilişkin ilgili mevzuatında sayılan belgelerin tamam olmasını,
c) Maddi hata bulunup bulunmadığını,
d) Hak sahibinin kimliğine ilişkin bilgileri,
Kontrol etmekle yükümlüdür.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 10/12/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 15/5/2013 tarihli ve 2013/3228 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu; İl Özel İdaresi Genel Sekreteri olarak kendisine ek ödeme yapıldığını, Sayıştay denetiminde sırasında hukuka aykırı bu ödemelerle kamu zararına sebep olunduğu gerekçesiyle durumun rapora alındığını, Sayıştay 6. Dairesince verilen kararın Sayıştay Temyiz Kurulu tarafından tasdik edilmesiyle de zararın tazminine hükmedildiğini, kendisinin bu durumda ek ödemeleri geri vermek zorunda kalacağını ve mal varlığında azalma olacağını, bu nedenle Anayasa'nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek söz konusu hükmün kaldırılmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme
21. Başvurucu, kendisine yapılan ödemelerin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle Sayıştay yargılaması sonucu tazmin hükmü verilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir. İlgili başvuru evrakı incelendiğinde başvurucunun Sayıştay yargılamasında hakkında hüküm verilen sorumlulardan olmadığı, kendisine fazla ödeme yapılan ahiz olduğu görüldüğünden başvuru, başvurucunun mağdur statüsü bulunup bulunmadığı yönünden incelenecektir.
22. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye'nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir."
23. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir."
24. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü ve 6216 sayılı Kanun'un 45. maddesinin (1) numaralı fıkraları uyarınca Anayasa'da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve buna ek Türkiye'nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini düşünen medeni haklara sahip gerçek ve özel hukuk tüzel kişilere, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru açısından dava ehliyeti tanınmıştır. 6216 sayılı Kanun'un 46. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise bireysel başvurunun ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabileceği düzenlenmiştir.
25. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" başlıklı 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmış olup anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu ön koşullar; başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı başvurucunun "güncel bir hakkının ihlal edilmesi", bu ihlalden kişinin "kişisel olarak" ve "doğrudan" etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun kendisinin "mağdur" olduğunu ileri sürmesidir (K2, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § 42).
26. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Sözleşme'nin 34. maddesinde yer alan "mağdur" kelimesi ile ihtilaf konusu eylem ya da ihmalden doğrudan etkilenen kişinin kastedildiğini belirtmiştir (Brumarescu/Romanya [BD], B. No: 28342/95, 28/10/1999, § 50). Dolayısıyla Sözleşme bireylerin, doğrudan etkilenmedikleri hâlde ulusal hukukun sırf Sözleşme’ye aykırı olabilecek herhangi bir hükmünü başvuru konusu yapmasına izin vermemektedir (Burden/Birleşik Krallık [BD], B. No: 13378/05, 29/4/2008, § 33).
27. AİHM, mağdur kavramını özerk bir biçimde yerel kavramlara bağlı kalmaksızın yorumlamakta (Sanles Sanles/İspanya [k.k.], B. No: 48335/99, 26/10/2000), bununla birlikte başvurucunun yerel davalara taraf olup olmadığını dikkate alarak değerlendirme yapmaktadır (Micallef/Malta [BD], B. No: 17056/06, 15/10/2009, § 48).
28. Başvuruya konu Sayıştay denetim ve karar süreçleri, 6085 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce başladığından anılan Kanun'un geçici 3. maddesinin (2) numaralı fıkrası gereği 832 sayılı mülga Kanun'a ve 5018 sayılı Kanun’a göre sonuçlandırılmıştır.
29. Anayasa’nın 160. maddesi şöyledir:
“(Değişik: 29.10.2005-5428/2 md.) Sayıştay, merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevlidir. Sayıştayın kesin hükümleri hakkında ilgililer yazılı bildirim tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir kereye mahsus olmak üzere karar düzeltilmesi isteminde bulunabilirler. Bu kararlar dolayısıyla idarî yargı yoluna başvurulamaz.
Vergi, benzeri malî yükümlülükler ve ödevler hakkında Danıştay ile Sayıştay kararları arasındaki uyuşmazlıklarda Danıştay kararları esas alınır.
(Ek fıkra: 29.10.2005-5428/2 md.)Mahallî idarelerin hesap ve işlemlerinin denetimi ve kesin hükme bağlanması Sayıştay tarafından yapılır.
Sayıştayın kuruluşu, işleyişi, denetim usulleri, mensuplarının nitelikleri, atanmaları, ödev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri ve diğer özlük işleri, Başkan ve üyelerinin teminatı kanunla düzenlenir.”
30. Anayasa’nın 160. maddesinde Sayıştayın, yapılan denetimler sonucunda sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak; 832 sayılı mülga Kanun’un 1. maddesinde ise sorumluların hesap ve işlemlerini yargılama yoluyla kesin hükme bağlamak ile görevli olduğu belirtilmiştir. 5018 sayılı Kanun ise kamu zararından sorumlu olanları harcama yetkilisi, gerçekleştirme görevlisi ve muhasebe yetkilisi olarak saymış; bu görevlerin kimler tarafından yerine getirileceğini, bu konudaki yetki devirlerini ve sorumluluk alanlarını belirlemiştir.
31. Sayıştay yargılamasında kamu zararının oluşmasına neden olan fazla ödemeyi alan veya lehine fazla ödeme yapılan kişi “ahiz” olarak isimlendirilmektedir. Bir ödemenin yapılmasından sorumlu olan kişi aynı zamanda ahiz olabilmekle beraber somut başvuruya konu olayda böyle bir durum söz konusu değildir. Sayıştay yargılamasında davanın tarafları, hakkında hüküm bulunan sorumlular ile Sayıştay Savcılığı olup sorumlular hakkında hüküm verilmektedir. Ahizler davanın tarafı olmadıklarından temyiz hakları da bulunmamaktadır. Ahizler kendilerine yapılan fazla ödemelerin tahsili amacıyla yapılan takip işlemlerine veya kesintilere karşı idari yargıda dava açabilmektedirler.
32. Somut başvuruya konu olayda ilgili Kanun hükümlerine aykırı bir biçimde başvurucu lehine fazla ödeme yapılması nedeniyle sorumlular hakkında verilen tazmin hükmüne konu Sayıştay 6. Dairesinin 2/8/2010 ve 8/9/2011 tarihli ilamları, başvurucu hakkında hüküm içermemektedir. Nitekim başvuruya konu 2/8/2010 tarihli ve 2007-1125 sayılı ilam, sorumlulardan K3 tarafından temyiz edilmiş ancak temyiz talebi Temyiz Kurulunun 13/12/2011 tarihli ve 34055 sayılı kararı ile reddedilerek ilgili ilam tasdik edilmiştir.
33. Başvuru konusu olayda, Sayıştay yargılamasında davanın tarafı olmadığından ve kendisi hakkında hüküm kurulmadığından başvurucunun güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan bu yargılamanın sonucundan etkilenmemiştir. Bir başka ifadeyle başvurucu somut davada verilen hükümlerin doğrudan mağduru değildir. Bu işlemden dolaylı olarak etkilenmek başvurucuya mağdur statüsü kazandırmaz. Bu durumda söz konusu işlemin başvurucunun haklarına bir müdahale oluşturduğu söylenemez. İşlemin doğrudan mağduru olmayan başvurucunun bu işlem aleyhine bireysel başvuru yapma hakkı bulunmamaktadır (K4, B. No: 2012/615, 21/11/2013, § 34).
34. Açıklanan nedenlerle başvurucunun mağdur sıfatı taşımadığı anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin kişi yönünden yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderinin başvurucu üzerine bırakılmasına
10/12/2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.