Dosya olarak kaydet: PDF - WORD

Ekler

Görüntüleme Ayarları:

İPTAL DAVASINI AÇAN : Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri M. Akif HAMZAÇEBİ ve Muharrem İNCE ile birlikte 117 milletvekili

İPTAL DAVASININ KONUSU : 3.6.2011 günlü, 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin;

1- Tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eklerinin,

2- 32. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “….Denetim Hizmetleri Başkanı…” ibaresinin,

3- Geçici 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b), (c), (ç), (d) ve (f) bentlerinin,

4- Geçici 9. maddesinin,

Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 5., 6., 10., 36., 41., 61., 91., 112., 125. ve 127. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemidir.

I- İPTAL VE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN GEREKÇESİ

Dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir:

“…

1) 633 Sayılı “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin 32 nci Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasındaki, “… Denetim Hizmetleri Başkanı …” İbaresinin Anayasaya Aykırılığı

03.06.2011 tarihli ve 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 32 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında, Bakanlık merkez teşkilatında kadroları karşılık gösterilmek suretiyle, 657 sayılı Kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli olarak çalıştırılabilecek Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Genel Müdür, Strateji Geliştirme Başkanı, Bakanlık Müşaviri, I. Hukuk Müşaviri, Genel Müdür Yardımcısı, Daire Başkanı, Özel Kalem Müdürü, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri, Aile ve Sosyal Politikalar Uzmanı, Hukuk Müşaviri, Aile ve Sosyal Politikalar Uzman Yardımcısı kadrolarına atanacaklar arasında Denetim Hizmetleri Başkanına da yer verilmiştir.

Aynı fıkrada, bu şekilde çalıştırılacak personele, bu Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (II) sayılı cetvelde unvanlar itibarıyla yer alan taban ve tavan ücretleri arasında kalmak üzere, Bakanın onayı ile belirlenecek tutarda aylık brüt sözleşme ücreti ve sözleşme ücretine ek olarak Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında birer aylık sözleşme ücreti tutarında ikramiye ödeneceği ile bunlardan üstün gayret ve çalışmaları sonucunda emsallerine göre başarılı çalışmalar yaptıkları tespit edilenlere, Bakanın onayı ile Haziran ve Aralık aylarında birer aylık sözleşme ücreti tutarına kadar teşvik ikramiyesi ödeneceği hükümleri dikkate alındığında; Bakanlık personeli arasında yıllık ücret kazançları farklılaştırılarak artırılan söz konusu personel arasına Denetim Hizmetleri Başkanının dahil edilmesinin nedeninin aynı statüde olduğu varsayılan Strateji Geliştirme Başkanı ile arasında ücret eşitliğini sağlamaya yönelik olduğu anlaşılabilmektedir.

Ancak, Strateji Geliştirme Başkanlığı 3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanunun 15 inci maddesinde belirtilen hiyerarşik kademe ve birim unvanları arasında yer alırken; Denetim Hizmetleri Başkanlığı ise hiyerarşik kademe ve birim unvanları arasında yer almayıp, doğrudan bakana bağlı olarak görev yapmakta ve müfettişlik mesleği ise kariyer mesleğin prototipini oluşturmaktadır. Dolayısı ile Strateji Geliştirme Başkanı ile Denetim Hizmetleri Başkanı aynı statüde olmadığı gibi, ücrette adaletin sağlanmasının yolu da Denetim Hizmetleri Başkanını görev güvencesinden yoksun kılmak amacıyla kadro karşılık gösterilmek suretiyle 657 sayılı Kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli çalıştırılmasından geçmemektedir. Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen Denetim Hizmetleri Başkanları ile müfettişlerin tamamının, statülerine ve yaptıkları görevin önemi ile kullandıkları yetkinin gereklerine uygun mali ve sosyal haklara kavuşturulması, bu alanda bütünü kapsayıcı bir yasal düzenleme yapmaktan geçmektedir.

Anayasanın 112 nci maddesinin ikinci fıkrasında, bakanların Başbakana karşı sorumlu olup, ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden sorumlu olacağı kuralı getirilmiştir.

Anayasanın bu emredici kuralına dayalı olarak 3046 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasında, bakanın, bakanlık teşkilatının en üst amiri olduğuna yer verilmiş; ikinci fıkrasında, bakanların, bakanlık hizmetlerini mevzuata, Hükümetin genel siyasetine, milli güvenlik siyasetine, kalkınma planlarına ve yıllık programlara uygun olarak yürütmekle ve bakanlığın faaliyet alanına giren konularda diğer bakanlıklarla işbirliği ve koordinasyonu sağlamakla görevli ve başbakana karşı sorumlu oldukları belirtilmiş; üçüncü fıkrasında ise, her bakanın ayrıca emri altındakilerin faaliyet ve işlemlerinden de sorumlu olup, bakanlık merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşların faaliyetlerini, işlemlerini ve hesaplarını denetlemekle görevli ve yetkili olduğu açıkça hüküm altına alınmıştır. Aynı hükümler 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK’nin 4 üncü maddesinde değişik ifadelerle yinelenmiştir.

3046 sayılı Kanunun 21 nci ve 633 sayılı KHK’nin 4 üncü maddesinde belirtilen, Bakanlığın merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarının faaliyetlerini, işlemlerini ve hesaplarını denetleme görev ve yetkisini bakan kendi eliyle yapamayacağına göre, bu işleri doğrudan Bakana bağlı olarak ve Bakan adına yapmak üzere, 633 sayılı KHK’nin 12 nci maddesiyle Denetim Hizmetleri Başkanlığı kurulmuştur.

633 sayılı KHK’nin 12 nci maddesinde yazılı olan ve doğrudan Bakana bağlı olarak Bakan adına yürütülen hizmetin niteliği ile görevin özelliği, Denetim Hizmetleri Başkanının görevini tarafsız, bağımsız ve hukuki güvenlik içinde yapmasını bunun için de görev güvencesine sahip olmasını gerekli kılmaktadır. Dolayısıyla bakanların Anayasanın 112 nci maddesinde yer alan sorumluluklarını hukuka ve kamu yararına uygun olarak yerine getirebilmeleri Denetim Hizmetleri Başkanının her türlü etki ve yönlendirmeden uzak bir şekilde görev yapmasına olanak sağlayacak görev güvencesinden geçmekte; aksine düzenleme Anayasanın 112 nci maddesine aykırılık oluşturmaktadır.

Öte yandan, Anayasanın 2 nci maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuk güvenliğini sağlayan, bütün etkinliklerinde hukuka ve Anayasaya uyan, işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettir. Yasaların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle yasakoyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir. Anayasaya uygunluğun sağlanmasında, yasa koyucunun kamu yararı anlayışının isabetli olup olmadığı değil, konulan kuralın kamu yararı dışında belli bireylerin ya da grupların çıkarları gözetilerek yasalaştırılmış olup olmadığı önem taşımaktadır.

Yurttaşlardan sağlanan kaynaklarla finanse edilen kamu hizmetlerinin süreç ve sonuçlarının yasal düzenlemelere, önceden belirlenmiş amaç ve hedeflere, performans ölçütlerine ve kalite standartlarına göre analiz edilmesi, karşılaştırılması, kanıtlara dayalı olarak değerlendirilmesi, hataların önlenmesi, yönetim ve kontrol sistemlerinin geçerli, güvenilir ve tutarlı olmasının sağlanması, kamusal faaliyetlere rehberlik edilmesi ve iyi uygulama örneklerinin ortaya çıkarılarak teşvik edilmesi görevlerinin, görev güvencesine sahip kamu görevlilerince yürütülmesinde kamu yararı olduğu; buna karşın görev güvencesinden yoksunluğun bağımsızlık ve tarafsızlığın yitirilerek hizmetten yararlananlar ile hizmeti finanse edenler aleyhine ve çıkar grupları lehine sonuçlar doğuracağı inkar edilemez bir gerçektir. Bu bağlamda, Denetim Hizmetleri Başkanının sözleşmeli olarak görev güvencesinden yoksun bir şekilde çalıştırılmasını öngören düzenleme Anayasanın 2 nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır.

Yukarıda açıklanan gerekçelerle, 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 32 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “… Denetim Hizmetleri Başkanı …” ibaresi, Anayasanın 2 nci ve 112 nci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.

2) 03.06.2011 Tarihli ve 633 Sayılı “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin Geçici 3 üncü Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a), (b), (c), (ç), (d) ve (f) Bentlerinin Anayasaya Aykırılığı

633 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde, 633 sayılı KHK ile Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğüne dönüştürülen Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünde genel müdür ile şube müdürü arasındaki kadrolarda ve (f) bendi ile taşra teşkilatında il müdürü ve il müdür yardımcısı kadrolarında; (b) bendinde, Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğüne dönüştürülen Özürlüler İdaresi Başkanlığında Başkan ile Şube Müdürü arasındaki kadrolarda; (c) bendinde, ismi aynı kalan Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünde Genel Müdür ile Şube Müdürü arasındaki kadrolarda; (ç) bendiyle, Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğüne dönüştürülen Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğünde Genel Müdür ile Şube Müdürü arasındaki kadrolarda; (d) bendinde, Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğüne dönüştürülen Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünde Genel Müdür ile Müdür arasındaki kadrolarda; (e) bendinde ise, 5502 sayılı Kanunun 633 sayılı KHK’nin 35 inci maddesinin (3) numaralı bendiyle yürürlükten kaldırılan 15 inci maddesindeki Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğünde Genel Müdür ve Daire Başkanı kadrolarında bulunanların; görevlerinin hiçbir işleme gerek kalmaksızın sona ereceği; bunlardan Döner Sermaye Merkez Müdürü, Müşavir, Şube Müdürü, Müdür, Özel Kalem Müdürü, İl Müdürü, İl Müdür Yardımcısı kadrolarında bulunanların ekli (3) sayılı listede ihdas edilen araştırmacı kadrolarına, diğerlerinin ise aynı listede ihdas edilen Bakanlık Müşaviri kadrolarına halen bulundukları kadro dereceleriyle hiçbir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılacakları hükme bağlanmaktadır.

Özetle, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı altında birleştirilen kurum, başkanlık ve genel müdürlüklerin müdür yardımcısı ve üstü kadrolarının tamamı Yasayla boşaltılmakta; müdür ve müdür yardımcıları bulundukları kadro derecesiyle ihdas edilen “araştırmacı” kadrolarına, daire başkanı ve üstü kadrolarda bulunanlar ise “Bakanlık Müşaviri” kadrolarına atanmaktadır.

Anayasa Mahkemesinin birçok kararında belirtildiği üzere, Anayasanın 2 nci maddesindeki hukuk devleti, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup, bunu geliştirerek sürdüren, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde Anayasanın ve yasakoyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir.

Hukuk devleti hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm işlem ve eylemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir. Hukukî güvenliğin bir sonucu da kazanılmış haklara saygı gösterilmesi ilkesidir. Kazanılmış hak, kişinin bulunduğu statüden doğan ve kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş haktır. Kişilerin hukuk düzenine güvenerek elde ettikleri hakların sonradan çıkarılacak yasal düzenlemelerle ihlal edilmemesi bu ilkenin gereğidir.

657 sayılı Kanunun Temel ilkeler başlıklı 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinde kariyer, Devlet memurlarına yaptıkları hizmetler için lüzumlu bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanını sağlamaktır şeklinde; liyakat ise, Devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında Devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmaktır şeklinde tanımlanmıştır.

Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü dışında kalan kurum, başkanlık ve genel müdürlükler kapatılmayıp ismi değiştirilerek Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı altında genel müdürlükler olarak teşkilatlandırıldığına ve ismi değiştirilen ve değiştirilmeyen söz konusu teşkilatlardaki başkan, başkan yardımcısı, genel müdür, genel müdür yardımcısı, daire başkanı, müdür ve benzeri üst düzey kadrolara kamu görevlileri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun kariyer ve liyakat ilkeleri çerçevesinde yükseldiğine ve dolayısıyla bu görevler kendileri yönünden hukuken kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüştüğüne ve söz konusu kurumların kapatılması gibi hukuksal bir zorunluluk da söz konusu olmadığına göre, bu görevleri statü hukukuna göre yürüten kamu görevlilerinin yasayla, ilgisine göre “Bakanlık Müşavirliği” ve “araştırmacı” gibi pasif görevlere atanmaları, Yasanın öngördüğü güvenliklerinin ortadan kaldırılarak, statü hukukunun gereği olan kazanılmış haklarının ellerinden alınması demektir. Dolayısıyla, kazanılmış hakları ortadan kaldıran söz konusu düzenlemeler Anayasanın 2 nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır.

Öte yandan geçici 3 üncü maddenin (4) numaralı fıkrasında, kapatılan Başkanlık ve genel müdürlüklere ait kadrolarda istihdam edilen personelden bu madde uyarınca Bakanlık kadrolarına atanan veya atanmış sayılanların yeni kadrolarına atandıkları veya atanmış sayıldıkları tarih itibarıyla eski kadrolarına ilişkin olarak en son ayda aldıkları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar, makam, görev ve temsil tazminatları, ek ödeme, ikramiye (bir aya isabet eden tutar) ve sözleşme ücretleri ile diğer malî hakları (ilgili mevzuatı uyarınca fiilî çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ile fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ders ücreti hariç) toplamının net tutarının, atandıkları veya atanmış sayıldıkları yeni kadroları için öngörülen aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar, makam, görev ve temsil tazminatları, ek ödeme, ikramiye (bir aya isabet eden tutar) ve ücretleri ile diğer malî hakları (ilgili mevzuatı uyarınca fiilî çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ile fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ders ücreti hariç) toplamının net tutarından fazla olması hâlinde aradaki fark tutarının, farklılık giderilinceye kadar atandıkları veya atanmış sayıldıkları kadrolarda kaldıkları sürece herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödeneceği belirtilerek; atamaları bu şekilde yapılanların mali haklarının korunduğu gibi bir izlenim yaratılmaktadır. Ancak fıkrada, “toplamının net tutarının” ibaresinden sonra parantez içinde “bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır” ifadesine yer verilerek, kadro görev unvanlarına ait aylık net hak edişleri sabitlenmiştir. Bu durumda örneğin genel müdürün en son aldığı net maaşı 100 TL ve Bakanlık Müşavirinin maaşı ise 90 TL ise aradaki 10 TL içinde bulunulan ayda tazminat olarak ödenerek maaşı yine 100 TL olacak; örneğin yıllık %11 oranındaki enflasyonun maaşlara yansıtılmasından dolayı bir sonraki ay genel müdür maaşı 111 TL, Bakanlık Müşaviri maaşı da 100 TL olduğunda ise, net maaş sabitlendiğinden dolayı, genel müdür iken Yasayla Bakanlık Müşavirliği görevine atanan kişiye herhangi bir ödemede bulunulmayacak, kişinin maaşı nominal olarak yine 100 TL olurken; reel olarak 90 TL’ye gerileyecektir. Dolayısıyla kazanılmış statü kaybının yanında kazanılmış mali hak kaybı da söz konusu olduğundan iptali istenen düzenlemeler Anayasanın 2 nci maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır.

Diğer yandan, Yasa ile hem genel müdür, hem daire başkanı “Bakanlık Müşavirliği” görevine atanırken; müdür de, müdür yardımcısı da “araştırmacı” görevine atanmaktadır. Anayasanın 10 uncu maddesindeki, “yasa önünde eşitlik ilkesi” hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez. Statü hukukunda genel müdür ile daire başkanlığı, müdür ile müdür yardımcılığı farklı hiyerarşik kademe ve kadro unvanlarına karşılık geldiği halde; bunlar bir, aynı ve eşitlermiş gibi genel müdürden daire başkanına kadar olanların Yasayla “Bakanlık Müşaviri”, müdür ve müdür yardımcılarının ise “araştırmacı” görevlerine atanmaları Anayasanın 10 uncu maddesindeki “yasa önünde eşitlik ilkesi”ne aykırıdır.

Anayasanın 36 ncı maddesinde, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu; 125 inci maddesinde ise, idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiştir.

Kamu görevlilerinin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun kariyer ve liyakat ilkelerine göre yükseldikleri ve hukuki güvenliğe sahip kılındıkları genel müdür, başkan, genel müdür yardımcısı, başkan yardımcısı, daire başkanı, müdür ve benzeri kadro unvanlarından, “Bakanlık Müşavirliği” ve “araştırmacı” görevlerine olağan hukuki yol olan idari işlemle atamalarının yapılması durumunda kullanabilecekleri Anayasal güvence altındaki hak arama özgürlüğü ile yetkili yargı mercilerine dava açma haklarının, Yasayla atanmaları suretiyle ellerinden alınması Anayasanın 36 ve 125 inci maddelerine aykırıdır.

Yukarıda açıklanan gerekçelerle 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b), (c), (ç), (d) ve (f) bentleri, Anayasanın 2 nci, 10 uncu, 36 ncı ve 125 inci maddelerine aykırı olduğundan iptalleri gerekir.

3) 03.06.2011 Tarihli ve 633 Sayılı “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin Geçici 9 uncu Maddesinin Anayasaya Aykırılığı

633 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 9 uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasıyla, Kapatılan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatında yer alan sosyal hizmet kuruluşları ile bu kuruluşların personeli, borç ve alacakları, tüm varlıkları, araç, gereç ve taşınırları Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenecek esaslar çerçevesinde il özel idarelerine devredilmekte ve maddenin diğer fıkralarında ise devire ilişkin düzenlemeler yapılmaktadır.

Kapatılan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatı (il sosyal hizmetler müdürlükleri), Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğüne ek olarak Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatına ilişkin görev ve hizmetlerini yürütme taşra teşkilatına ait sosyal hizmet kuruluşlarını yönetme görevini de sürdürüyordu. Dolayısıyla anılan Genel Müdürlüğün taşra teşkilatının il özel idarelerine devri, diğer birimlerin taşra teşkilatının da devri anlamına geliyor.

Anayasanın 2 nci maddesinde “sosyal hukuk devleti” ilkesinin Cumhuriyetin nitelikleri arasında olduğu belirtilmiş; 5 inci maddesinde, Devletin temel amaç ve görevinin, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesini sağlamaya çalışmak olduğu kabul edilmiş; 10 uncu maddesinde, çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak önlemlerin eşitlik ilkesine aykırı sayılmayacağı; 41 inci maddesinde, Devletin ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocuğun korunması için gerekli tedbirleri alacağı ve teşkilatı kuracağı, her çocuğun korunma ve bakımdan yararlanma hakkına sahip olduğu, Devletin her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alacağı; 61 inci maddesinde, Devletin harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malul ve gazileri koruyacağı ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesini sağlayacağı, Devletin sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı önlemleri alacağı, yaşlıların Devletçe korunacağı, yaşlılara Devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıkların kanunla düzenleneceği, devlet korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alacağı ve bu amaçla gerekli teşkilat ve tesisleri kuracağı kuralları yer almıştır.

Öte yandan, Anayasanın 127 nci maddesinde mahalli idarelerin, il, belediye ve köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan kamu tüzelkişileri olduğu ve mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkilerinin yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenleneceği kuralına yer verilmiştir.

Mahalli müşterek ihtiyaç, herhangi bir yerel yönetim biriminin sınırları içinde yaşayan kişi, aile, zümre ya da sınıfın özel çıkarlarını değil, aynı yörede birlikte yaşamaktan doğan eylemli durumların yarattığı, yoğunlaştırdığı ve sürekli güncelleştirdiği, özünde etkinlik, ölçek ve sağladığı yarar bakımından yerel sınırları aşmayan, yerel ve kamusal hizmet karakterinin ağır bastığı ortak beklentileri ifade etmektedir.

Anayasanın 2 nci, 5 inci, 10 uncu, 41 inci ve 61 inci maddelerinde Devlete görev olarak verilen yükümlülükler, yöreselliği bulunmayan, o yöreye özgü özelliklerden kaynaklanmayan, etkinlik, ölçek ve sağladığı yarar bakımından da yerel sınırları aşan niteliklere sahip olduğu için sosyal hizmet kuruluşları merkezi idare içinde teşkilatlandırılmışlar ve merkezi idarenin taşra kuruluşları tarafından yürütülmüşlerdir.

633 sayılı KHK ile ise, Devletin Anayasal görevleri bağlamında kurduğu sosyal hizmet kuruluşları, personeli, borç ve alacakları, tüm varlıkları, araç, gereç ve taşınırları ile birlikte il özel idarelerine devredilmektedir.

5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun İl özel idaresinin görev ve sorumlulukarı başlıklı 6 ncı maddesinin beşinci fıkrasında, hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik sırasının, il özel idaresinin malî durumu, hizmetin ivediliği ve verildiği yerin gelişmişlik düzeyi dikkate alınarak belirleneceği hüküm altına alınırken; 10.03.2006 tarih ve 26104 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliğinin 19 uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise, “Bütçe denkliğinin sağlanmasında bütçe gelirleri esas alınır. Gelirlerin giderleri karşılamaması halinde aradaki fark, ilk olarak gider bütçesinde öngörülen tertiplerden indirim yapılması ya da yeni gelir kaynakları bulunması suretiyle giderilmeye çalışılır. Buna rağmen denklik sağlanamamış ise, borçlanma yoluna gidilerek veya varsa önceki yıldan nakit devri yoluyla bütçe denkliği sağlanır.” denilmiştir.

Bu hükümlere göre, il özel idarelerinin gelirlerinin yetmediği durumlarda, özel idarelerin merkezi idare gibi vergi ve benzeri mali yükümlülükler koyma, belirlenmiş vergi oranlarını artırma vb. yetkileri olmadığından, sosyal hizmet harcamalarından kesintiye gitme yoluna başvurabileceklerdir. Böylece, mahalli müşterek niteliği bulunmayan ve dolayısıyla merkezi idare tarafından yürütülmesi Anayasal bir zorunluluk olan sosyal hizmet görevlerinin il özel idarelerine devri, gelir kısıtı nedeniyle gereği gibi yürütülmemesi gibi bir sonuca yol açabilecektir. Sosyal hizmet görevlerinin gereği gibi yerine getirilmemesi, Anayasanın 2 nci maddesindeki sosyal hukuk devleti ilkesi ile 5 inci maddesindeki Devletin temel amaç ve görevleriyle bağdaşmamakta ve Devletin Anayasanın 10 uncu, 41 inci ve 61 inci maddelerinde yer alan Anayasal görevleri bağlamında söz konusu maddelere aykırılık oluşturmaktadır.

Öte yandan, söz konusu devir yapılırken, sosyal hizmet kuruluşlarının temel nitelikleri, özellikleri ve işlevleri gözetilmeden toptancı bir anlayışla;

- Korunmaya muhtaç 0-12 yaş arası çocuklara yatılı hizmet veren “Çocuk Yuvaları”,

- Korunmaya muhtaç 13-18 yaş arası çocuklara yatılı hizmet veren “Yetiştirme Yurtları”,

- 0-6 yaş arası çocuklara gündüz hizmet veren “Kreş ve Gündüz Bakımevleri”,

- Muhtaç yaşlı kişilere yatılı hizmet veren “Huzurevleri”,

- Bedensel, ruhsal ve zihinsel özürlülere yatılı hizmet veren “Bakım ve Rehabilitasyon Merkezleri”,

- Sokak çocuklarına yatılı hizmet veren “Çocuk ve Gençlik Merkezleri”,

- İstismara uğrayan kişilere geçici yatılı hizmet veren “Kadın ve Erkek Konukevleri”,

-”Toplum ve Aile Danışma Merkezleri”,

-”Aile Danışma ve Rehabilitasyon Merkezleri”,

-”Çok Amaçlı Sosyal Hizmet Kuruluşları”

Yanında;

- Suça yöneldikleri tespit edilen çocukların davranış bozukluklarını gidermek amacıyla rehabilitasyon süreci tamamlanıncaya kadar geçici süre bakım ve korunmalarının sağlandığı bu süre içerisinde aile, yakın çevre ve toplum ile ilişkilerinin düzenlenmesine yönelik çalışmaların yürütüldüğü, 7-18 yaş kız ve erkek çocuklara yönelik ayrı ayrı yapılandırılan yatılı sosyal hizmet kuruluşları olan, “Koruma, Bakım ve Rehabilitasyon Merkezleri”,

- Duygusal, cinsel ve/veya fiziksel istismara uğramış çocukların olumsuz yaşam deneyimlerinden kaynaklanan travma ve/veya davranış bozukluklarını giderme amacıyla rehabilitasyon süreci tamamlanıncaya kadar geçici süre bakım ve korunmalarının sağlandığı bu süre içerisinde aile, yakın çevre ve toplum ile ilişkilerinin düzenlenmesine yönelik çalışmaların yürütüldüğü kız ve erkek çocuklara yönelik ayrı ayrı yapılandırılacak yatılı sosyal hizmet kuruluşları olan, “Bakım ve Sosyal Rehabilitasyon Merkezleri”

- Mahkemece korunma kararı alınan korunmaya muhtaç çocuğun bakımı ve yetiştirilmesi için Kurumun denetim ve gözetiminde bir “Koruyucu Aile” tarafından da yerine getirilmesine ilişkin “Koruyucu Aile Hizmetleri” ve

- Evlat Edindirme Hizmetlerinin,

İl Özel İdarelerine devredildiği görülmektedir.

Ülkemizin bazı il ve bölgelerinde, ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel nedenlerle suça yönelen çocuk, aile içi şiddet, cinsel istismar, ensest ilişki vb. olumsuzlukların daha yoğun yaşandığı ve hatta bunların gelenek, görenek ve töre gibi yöresel değerler sistemi içinde yaptırımı ile birlikte meşrulaştırıldığı gözlenmektedir.

Aile içi şiddete, cinsel istismara ve ensent ilişkiye muhatap olmuş çocukların olumsuz yaşam deneyimlerinden kaynaklanan travma veya davranış bozukluklarını ortadan kaldırmak veya faillerinden uzaklaştırmak veya suça yönelmiş çocuğu yaşadığı çevrenin dışına taşımak için başka il veya bölgelerdeki “Merkezler” de veya “Koruyucu Aile” de rehabilitasyona tabi tutmak gerekebilmektedir.

Öte yandan çocukların suça yönelmesi ile kadın ve çocukların aile içi şiddete, cinsel istismara, ensent ilişkiye vb. olumsuzluklara maruz kalması bazı il veya bölgelerde yoğunlaşmış ve bunlar gelenek, görenek ve töre gibi yöresel değerler sistemi içinde yaptırımı ile birlikte meşrulaşmış ise, söz konusu merkezlerin, karar organı o yörede yaşayanlardan oluşan il özel idarelerine devri, kamu hizmetinin gerekleriyle bağdaşmadığından Anayasanın 127 nci maddesine aykırılık oluşturmaktadır.

Yukarıda açıklanan gerekçelerle, 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 9 uncu maddesi, Anayasanın 2 nci, 5 inci, 10 uncu, 41 inci, 61 inci ve 127 nci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.

4) 03.06.2011 Tarihli ve 633 Sayılı “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin Tümünün ve Ayrı Ayrı Tüm Maddeleri ile Eklerinin Anayasaya Aykırılığı

Parlamenter demokrasi ve kuvvetler ayrılığı ilkesini kabul eden Anayasanın 7 nci maddesinde “yasama yetkisi”, Türk Ulusu adına TBMM’ne verilmiş ve bu yetkinin devredilemeyeceği açıkça belirtilmiştir. Bunun tek istisnası, Anayasanın 91 inci maddesinde Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesidir. Bu istisnai yetkinin “yetki devri” niteliğine bürünmemesi için, Anayasa Mahkemesi’nce de belirtildiği üzere, KHK çıkarma yetkisinin “önemli, ivedi ve zorunlu” durumlarda verilmesi, ayrıca bu koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

Her şeyden önce, tek parti çoğunluğunun yasama organına egemen olduğu, İçtüzük uyarınca muhalefetin yeterince konuşamadığı ve bu nedenlerle neredeyse 3-5 günde yasa çıkarılabildiği bir ortamda, Bakanlar Kurulu’na KHK çıkarma yetkisi verilmesi, anayasal kuralın amacı ve özüyle bağdaşmamaktadır.

633 sayılı KHK, 6 Nisan 2011 günlü, 6223 sayılı Yetki Yasası’na dayanılarak Bakanlar Kurulu’nca kabul edilmiştir. 6223 sayılı Yetki Yasası, 3 Mayıs 2011 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Anamuhalefet Partisi (CHP) TBMM Grubu tarafından, bu Yetki Yasası’nın iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne dava açılmıştır.

Anayasa Mahkemesi, dayandığı yetki yasası Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen KHK’leri, haklarında dava açılması durumunda, içeriğine girmeden, salt yetki yasaları iptal edildiği için, aşağıdaki gerekçeyle iptal etmiştir.

“Olağanüstü hal KHK’leri dayanaklarını doğrudan doğruya Anayasadan (m. 121) alırlar. Bu tür KHK’lerin bir yetki yasasına dayanması gerekli değildir. Buna karşılık olağan dönemlerdeki KHK’lerin bir yetki yasasına dayanması zorunludur. Bu nedenle, KHK’ler ile dayandıkları yetki yasası arasında çok sıkı bir bağ vardır.

… KHK’nin Anayasaya uygun bir yetki yasasına dayanması, geçerliliğinin önkoşuludur. Bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki yasası iptal edilen bir KHK’nin kurallarının, içerikleri yönünden Anayasaya aykırılık oluşturmasalar bile Anayasaya uygunluğundan söz edilemez.

...

Bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya yetki yasasının kapsamı dışında kalan ya da dayandığı yetki yasası iptal edilen KHK’lerin anayasal konumları birbirinden farksızdır. Böyle durumlarda, KHK’ler anayasal dayanaktan yoksun bulunduklarından, içerikleri Anayasaya aykırı bulunmasa bile, dava açıldığında iptalleri gerekir.

Bu nedenlerle, iptaline karar verilen bir yetki yasasına dayanılarak çıkarılan KHK’lerin, Anayasanın Başlangıcı’ndaki ‘hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı’, 2 nci maddesindeki ‘hukuk devleti’ ilkeleriyle 6 ncı maddesindeki ‘Hiç kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz’ kuralı ve KHK çıkarma yetkisine ilişkin 91 inci maddesiyle bağdaştırılmaları olanaksızdır.”

Anayasa Mahkemesi, yukarıda yer verilen gerekçelerle, dayandıkları 4588 sayılı Yetki Yasası 05.10.2000 günlü, E.2000/45, K.2000/27 sayılı kararla iptal edilen 606, 608, 609, 610, 611, 612, 613, 615, 616, 617, 618, 619, 621, 623, 624, 626, 628, 629 sayılı KHK’leri; içeriklerine girmeden, salt anayasal dayanaktan yoksun kaldıkları için, Anayasanın başlangıcı ile 6 ncı ve 91 inci maddelerine aykırı duruma geldiklerini belirterek iptal etmiştir. (Sırasıyla kararlar: K.2000/29, K.2000/45, K.2000/37, K.2000/40, K.2000/42, K.2000/44, K.2000/39, K.2000/46, K.2000/38, K.2000/36, K.2000/35, K.2000/34, K.2000/43, K.2000/41, K.2000/33, K.2000/32, K.2000/30, K.2000/31)

Bu itibarla, 6223 sayılı Yetki Yasası iptal edildiğinde 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, yasal dayanaktan yoksun kalacağından, 03.06.2011 Tarihli ve 633 Sayılı “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin; tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eklerinin Anayasanın Başlangıcı ile 2 nci, 6 ncı ve 91 inci maddelerine göre iptali gerekir.

III. YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA İSTEMİNİN GEREKÇESİ

08.06.2011 tarihli ve 27958 Mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 32 nci ve geçici 3 üncü maddesinde Anayasaya aykırı düzenlemeler yapılmıştır.

633 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 32 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında, Bakanlık merkez teşkilatında kadroları karşılık gösterilmek suretiyle, 657 sayılı Kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli olarak çalıştırılabilecek kadro görev unvanları arasında Denetim Hizmetleri Başkanına da yer verilerek, doğrudan Bakana bağlı olarak Bakan adına yürütülen denetim hizmetinin niteliği ve görevin özelliği ile bağdaşmayan, Denetim Hizmetleri Başkanının görevini tarafsız, bağımsız ve hukuki güvenlik içinde yapmasını, görev güvencesinin yok edilmesi üzerinden ortadan kaldıran; bu yanıyla da kamu yararına aykırı olmanın yanında Anayasanın 112 nci maddesine de aykırılık oluşturan düzenleme yapılmıştır.

633 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b), (c), (ç), (d) ve (f) bentlerinde ise, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı altında birleştirilen kurum, başkanlık ve genel müdürlüklerin müdür yardımcısı ve üstü kadroların tamamının liyakat ve kariyer ilkeleri yerine siyasi atamalar yapmak için yasayla boşaltılması; müdür ve müdür yardımcılarının bulundukları kadro derecesiyle ihdas edilen “araştırmacı” kadrolarına, daire başkanı ve üstü kadrolarda bulunanların ise “Bakanlık Müşaviri” kadrolarına atanmaları öngörülerek, kazanılmış hakları ortadan kaldıran; “yasa önünde eşitlik ilkesi” ile bağdaşmayan ve kişilerin hak arama özgürlükleri ile yetkili yargı mercilerine dava açma haklarını ellerinden alan Anayasaya aykırı kurallar yasallaştırılmıştır.

Denetim hizmetinin görev güvencesinin ortadan kaldırılması üzerinden bağımsızlık ve tarafsızlığının zedelenmesi, telafisi olmayan sonuçlara yol açabilecek ve Devlete güven duygusunu ortadan kaldırabilecek yakın bir tehlikedir. Öte yandan, 633 sayılı KHK yürürlüğe girdiğinden, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Yasayla boşaltılmış bulunan müdür yardımcısı ve üstü yönetici kadrolarına siyasal iktidarın tarafgirlik ölçütleri bağlamında atamalar yapılırken; bu kadrolara kariyer ve liyakat ilkeleri çerçevesinde yükselen kadro görev unvanlarının hukuki sahibi kamu görevlileri ise, telafisi mümkün olmayan zararlarla karşı karşıya gelmiş bulunmaktadırlar.

633 sayılı KHK’nin geçici 9 uncu maddesiyle, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatında yer alan sosyal hizmet kuruluşları ile bu kuruluşların personeli, borç ve alacakları, tüm varlıkları, araç, gereç ve taşınırları Anayasaya aykırı olarak il özel idarelerine devredilmektedir. Bu devirden dolayı, Devletin sosyal koruması altında olan kişilerle toplumumuzun telafisi mümkün olmayan zararlar göreceği açıktır.

6223 sayılı Yetki Yasasının iptali veya yürürlüğünün durdurulması durumunda 633 sayılı KHK yasal dayanaktan yoksun kalacağı için, yürürlüğünün durdurulması gerekecektir.

Öte yandan, Anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması, hukuk devleti sayılmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır. Anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi, özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir. Hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende, kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından, bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır.

Bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla, Anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek Anayasa Mahkemesine dava açılmıştır.

IV. SONUÇ VE İSTEM

03.06.2011 tarihli ve 633 sayılı “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin;

1) 32 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki, “… Denetim Hizmetleri Başkanı …” ibaresi, Anayasanın 2 nci ve 112 nci maddelerine;

2) Geçici 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b), (c), (ç), (d) ve (f) bentleri, Anayasanın 2 nci, 10 uncu, 36 ncı ve 125 inci maddelerine;

3) Geçici 9 uncu maddesi, Anayasanın 2 nci, 5 inci, 10 uncu, 41 inci, 61 inci ve 127 nci maddelerine;

4) Tümü ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile ekleri Anayasanın Başlangıcı ile 2 nci, 6 ncı ve 91 inci maddelerine;

aykırı olduklarından iptallerine ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için, iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz.”

II- YASA METİNLERİ

A- İptali İstenen Kanun Hükmünde Kararname Kuralları

3.6.2011 günlü, 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin iptali istenen kuralları, eki (I) ve (II) sayılı cetvelleri ile (1), (2) ve (3) sayılı listeleri şöyledir:

MADDE 1

(1) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlemektir.

MADDE 2

(1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının görevleri şunlardır:

a) Sosyal hizmetler ve yardımlara ilişkin ulusal düzeyde politika ve stratejiler geliştirmek, uygulamak, uygulanmasını izlemek ve ortaya çıkan yeni hizmet modellerine göre güncelleyerek geliştirmek.

b) Sosyal ve kültürel dokudaki aşınmalara karşı aile yapısının ve değerlerinin korunarak gelecek nesillere sağlıklı biçimde aktarılmasını sağlamak üzere; ulusal politika ve stratejilerin belirlenmesini koordinc etmek, aile bütünlüğünün korunması ve aile refahının artırılmasına yönelik sosyal hizmet ve yardım faaliyetlerini yürütmek, bu alanda ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile gönüllü kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlamak.

c) Çocukların her türlü ihmal ve istismardan korunarak sağlıklı gelişimini temin etmek üzere; ulusal politika ve stratejilerin belirlenmesini koordine etmek, çocuklara yönelik sosyal hizmet ve yardım faaliyetlerini yürütmek, bu alanda ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile gönüllü kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlamak.

ç) Kadınlara karşı ayrımcılığı önlemek, kadının insan haklarını korumak ve geliştirmek, kadınların toplumsal hayatın tüm alanlarında hak, fırsat ve imkânlardan eşit biçimde yararlanmalarını sağlamak üzere; ulusal politika ve stratejilerin belirlenmesini koordine etmek, kadınlara yönelik sosyal hizmet ve yardım faaliyetlerini yürütmek, bu alanda ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile gönüllü kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlamak.

d) Özürlülerin ve yaşlıların her türlü engel, ihmal ve dışlanmaya karşı toplumsal hayata ayrımcılığa uğramadan ve etkin biçimde katılmalarını sağlamak üzere; ulusal politika ve stratejilerin belirlenmesini koordine etmek, özürlülere ve yaşlılara yönelik sosyal hizmet ve yardım faaliyetlerini yürütmek, bu alanda ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile gönüllü kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlamak.

e) Şehitlerimizin hatıralarının yaşatılması, şehit yakınları ile gazilerin her türlü mağduriyet ve mahrumiyetten korunması amacıyla; ulusal politika ve stratejilerin belirlenmesini koordine etmek, şehit yakınları ile gazilere yönelik sosyal hizmet ve yardım faaliyetlerini yürütmek, bu alanda ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile gönüllü kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlamak.

f) Toplumun sosyal yardım ve korumaya ihtiyaç duyan kesimlerine yönelik yardım faaliyetlerini düzenli ve etkin biçimde yürütmek; yoksullukla mücadcleye ilişkin ulusal politika ve stratejilerin belirlenmesini koordine etmek, bu alanda ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile gönüllü kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlamak.

g) Öncelikle çocuğun aile içinde yetiştirilmesi ve desteklenmesi amacıyla aileyi eğitim, danışmanlık ve sosyal yardımlarla güçlendirmek; korunmaya, bakıma ve yardıma muhtaç çocuk, kadın, özürlü ve yaşlıların tespiti, bunların korunması, bakımı, yetiştirilmesi ve rehabilitasyonlarını sağlamak üzere gerekli hizmetleri yürütmek, bu hizmetler için gündüzlü ve yatılı sosyal hizmet kuruluşları kurmak vc işletmek.

ğ) Ailenin bütünlüğünü korumak, parçalanmış ailelerin korunmaya, yardıma ve bakıma muhtaç fertleriyle çocuklarına her türlü maddî, manevî ve sosyal destek sağlamak; bu amaçla gerekli planlamaları yapmak, eğitim faaliyetlerinde bulunmak.

h) Kamu kurum ve kuruluşları, gönüllü kuruluşlar ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yürütülen sosyal hizmetler ve yardımlara ilişkin ilke, usûl ve standartları belirlemek, bu alanda faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların taşıması zorunlu olan nitelikleri ve bunlara rehberlik edecek programları geliştirmek.

ı) Kamu kurum ve kuruluşları, gönüllü kuruluşlar ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yürütülen sosyal hizmet ve yardım faaliyetlerinin, belirlenen ilke, usûl ve standartlar çerçevesinde denetimini yapmak.

i) Sosyal hizmet ve yardım faaliyetleriyle bunlardan yararlananlara ilişkin bilgileri merkezî bir sistemde oluşturulacak veri tabanı aracılığıyla işlemek, kontrol etmek, izlemek ve geliştirilecek politika, strateji ve önlemler bağlamında değerlendirmek.

j) Sosyal hizmetler ve yardımlar alanındaki uluslararası gelişmeleri ve faaliyetleri izlemek, bunlara katkı vermek ve yürütülecek çalışmalarda yararlanmak üzere değerlendirmek, bu alanda taraf olduğumuz uluslararası sözleşme ve anlaşmaların ulusal düzeyde uygulanmasını sağlamak.

k) Mevzuatla Bakanlığa verilen diğer görev ve hizmetleri yapmak.

MADDE 3

(1) Bakanlık, merkez ve taşra teşkilatından oluşur.

(2) Bakanlık merkez teşkilatı ekli (I) sayılı cetvelde gösterilmiştir.

MADDE 4

(1) Bakanlığın en üst amiri olan Bakan, Bakanlık icraatından ve emri altındakilerin faaliyet ve işlemlerinden Başbakana karşı sorumlu olup aşağıdaki görev, yetki ve sorumluluklara sahiptir:

a) Bakanlığı, Anayasaya, kanunlara, hükümet programına ve Bakanlar Kurulunca belirlenen politika ve stratejilere uygun olarak yönetmek.

b) Bakanlığın görev alanına giren hususlarda politika ve stratejiler geliştirmek, bunlara uygun olarak yıllık amaç ve hedefler oluşturmak, performans ölçütleri belirlemek, Bakanlık bütçesini hazırlamak, gerekli kanunî ve idarî düzenleme çalışmalarını yapmak, belirlenen stratejiler, amaçlar ve performans ölçütleri doğrultusunda uygulamayı koordine etmek, izlemek ve değerlendirmek.

c) Bakanlık faaliyetlerini ve işlemlerini denetlemek, yönetim sistemlerini gözden geçirmek, teşkilat yapısı ve yönetim süreçlerinin etkililiğini gözetmek ve yönetimin geliştirilmesini sağlamak.

ç) Faaliyet alanına giren konularda diğer bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşları arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlamak.

MADDE 5

(1) Müsteşar, Bakandan sonra gelen en üst düzey kamu görevlisi olup Bakanlık hizmetlerini, Bakan adına ve onun emir ve yönlendirmesi doğrultusunda, mevzuat hükümlerine, Bakanlığın amaç vc politikalarına, stratejik planına uygun olarak düzenler ve yürütür. Bu amaçla, Bakanlık birimlerine gereken emirleri verir, bunların uygulanmasını gözetir ve sağlar. Müsteşar, bu hizmetlerin yürütülmesinden Bakana karşı sorumludur.

(2) Müsteşara yardımcı olmak üzere üç Müsteşar Yardımcısı görevlendirilebilir.

MADDE 6

(1) Bakanlığın hizmet birimleri şunlardır:

a) Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü.

b) Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü.

c) Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü.

ç) Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü.

d) Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü.

e) Denetim Hizmetleri Başkanlığı.

f) Strateji Geliştirme Başkanlığı.

g) Şehit Yakınları ve Gaziler Dairesi Başkanlığı.

ğ) Hukuk Müşavirliği.

h) Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı.

ı) Personel Dairesi Başkanlığı.

i) Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı.

j) Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği.

k) Özel Kalem Müdürlüğü.

MADDE 7

(1) Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır:

a) Bakanlığın aile ve topluma yönelik koruyucu, önleyici, eğitici, geliştirici, rehberlik ve rehabilite edici sosyal hizmet faaliyetlerini yürütmek ve koordine etmek.

b) Aile yapısının ve değerlerinin korunması, güçlendirilmesi ve ailenin sosyal refahının artırılması için ulusal politika ve stratejilerin belirlenmesi çalışmalarını koordine etmek, belirlenen politika ve stratejileri uygulamak, uygulanmasını izlemek ve değerlendirmek.

c) Kamu kurum ve kuruluşları, gönüllü kuruluşlar ile gerçek ve tüzel kişilerce aile ve topluma yönelik yürütülen sosyal hizmetlere ilişkin ilke, usûl ve standartları belirlemek ve bunlara uyulmasını sağlamak.

ç) Aile yapısını ve değerlerini tehdit eden sorunları ve bu sorunlara yol açan faktörleri tespit etmek, bu sorunlara karşı toplumsal duyarlılığı geliştirici faaliyet ve projeler yürütmek, çözüm önerileri geliştirmek, bu konularda eğitim programları hazırlamak ve uygulamak.

d) Aile içi şiddet ve istismar, töre cinayetleri gibi sorunları nedenleri ve sonuçları bakımından incelemek, araştırmak, bunların önlenmesine ve sorunların çözümüne yönelik, aileyi destekleyici ve eğitici programlar hazırlamak ve uygulamak.

e) Ailelerin huzur vc mutluluğunu tehdit eden kötü alışkanlık ve bağımlılık sorunlarını, nedenleri ve sonuçları bakımından incelemck, araştırmak, bunların önlenmesine ve sorunların çözümüne yönelik, aileyi destekleyici ve eğitici programlar hazırlamak ve uygulamak.

f) Ailelerin maddî refahının geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak, bu konuda diğer birimler, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile koordincli eğitim programları ve projeler hazırlamak ve uygulamak.

g) Ailedeki yapısal değişimleri, nedenleri ve sonuçları bakımından araştırmak, değerlendirmek ve aile değerlerinin sağlıklı biçimde korunması ve geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak.

ğ) Nüfus yapısındaki değişimlerin aile yapısı üzerindeki etkilerini izlemek, sorun alanlarını tespit etmek ve bu konuda ulusal bir politikanın geliştirilmesine yardımcı olmak.

h) Ailenin ve aileyi oluşturan bireylerin karşılaştıkları sorunlara ilişkin kamuoyundaki eğilim ve beklentileri tespit etmek amacıyla çalışmalar yapmak.

ı) Yurt dışında yaşayan Türk ailelerinin sorunlarını araştırmak ve ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği içinde çözüm önerileri geliştirmek ve uygulamak.

i) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

MADDE 8

(1) Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır:

a) Bakanlığın çocuklara yönelik koruyucu, önleyici, eğitici, geliştirici, rehberlik ve rehabilite edici sosyal hizmet faaliyetlerini yürütmek ve koordine etmek.

b) Çocuklara yönelik sosyal hizmetler konusunda politika ve stratejiler belirlenmesine ilişkin çalışmaları koordine etmek, belirlenen politika ve stratejileri uygulamak, uygulanmasını izlemek ve değerlendirmek.

c) Kamu kurum ve kuruluşları, gönüllü kuruluşlar ile gerçek ve tüzel kişilerce çocuklara yönelik yürütülen sosyal hizmetlere ilişkin ilke, usûl ve standartları belirlemek ve bunlara uyulmasını sağlamak.

ç) Çocukların her türlü ihmal ve istismardan korunması ve sağlıklı gelişimi için gerekli önleyici ve telafi edici mekanizmaları oluşturmak ve uygulamaya koymak.

d) Geçici ya da sürekli olarak aile ortamından mahrum kalan veya yüksek yararı ailesinin yanında bulunmamayı gerektiren çocuklara, özel bakım ve koruma hizmeti sunmak.

e) Özel surette korunması gereken çocuklara yönelik hizmetleri, habersiz denetimleri de kapsayacak şekilde yerinde denetlemek, tespit edilen aksaklıklara ve yetersizliklere karşı gerekli önlemleri ivedilikle almak.

f) Özel surette korunması gereken çocuklara en nitelikli hizmetin verilebilmesini teminen, fiziki altyapı, nitelikli personel yetiştirilmesi ve istihdamı gibi hususlarda her türlü önlemi almak.

g) Özel surette korunması gereken çocukların ilgili mevzuat uyarınca işe yerleştirilmesi işlemlerinde koordinasyonu sağlamak.

ğ) Özel surette korunması gereken çocuklara yönelik hizmetler konusunda kamu kurum ve kuruluşlarıyla gönüllü kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlamak, bu alandaki gönüllü girişimleri teşvik edici mekanizmaları geliştirmek ve uygulamak.

h) Özel surette korunması gereken çocuklar sorununda toplumsal duyarlılığı ve dayanışmayı güçlendirici faaliyet, proje ve kampanyalar düzenlemek.

ı) Evlat edindirme ve koruyucu aile hizmetlerini koordine etmek.

i) 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda belirlenen tedbirleri yürütmek ve koordinasyonunu sağlamak.

j) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

MADDE 9

(1) Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır:

a) Bakanlığın kadınlara yönelik koruyucu, önleyici, eğitici, geliştirici, rehberlik ve rehabilite edici sosyal hizmet faaliyetlerini yürütmek ve koordine etmek.

b) Kadına karşı ayrımcılığın önlenmesi, kadının insan haklarının ve toplumsal statüsünün korunması ve geliştirilmesi, kadının toplumsal hayatın tüm alanlarında etkin hâle getirilmesine yönelik ulusal politika ve stratejilerin belirlenmesi çalışmalarını koordine etmek, belirlenen politika ve stratejileri uygulamak, uygulanmasını izlemek ve değerlendirmek.

c) Kamu kurum ve kuruluşları, gönüllü kuruluşlar ile gerçek ve tüzel kişilerce kadınlara yönelik yürütülen sosyal hizmetlere ilişkin ilke, usûl ve standartları belirlemek ve bunlara uyulmasını sağlamak.

ç) Kadına karşı her türlü ayrımcılığı önlemek ve kadının insan haklarını geliştirmek amacıyla faaliyet ve projeler yürütmek, bu alanda yapılan çalışmalara destek vermek.

d) Kadının insan hakları konusunda kamuoyunu bilgilendirmek ve aydınlatmak suretiyle toplumsal bilinçlenmeyi geliştirmek.

e) Kadına yönelik her türlü şiddet, taciz ve istismarın önlenmesi için çalışmalarda bulunmak, kadının aile ve sosyal yaşamdan kaynaklanan sorunlarının çözümüne destek oluşturmak.

f) Sağlık, eğitim, kültür, çalışma ve sosyal güvenlik başla olmak üzere bütün alanlarda kadınların ilerlemesini sağlayıcı ve karar mekanizmalarına katılımını artırıcı çalışmalarda bulunmak.

g) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

MADDE 10

(1) Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır:

a) Bakanlığın özürlülere ve yaşlılara yönelik koruyucu, önleyici, eğitici, geliştirici, rehberlik ve rehabilite edici sosyal hizmet faaliyetlerini yürütmek ve koordine etmek.

b) Özürlülüğün önlenmesi ile özürlülerin eğitimi, istihdamı, rehabilitasyonu, ayrımcılığa uğramadan insan haklarından yararlanarak toplumsal hayata katılmaları ve diğer konularda ulusal düzeyde politika ve stratejilerin belirlenmesi çalışmalarını koordine etmek, belirlenen politika ve stratejileri uygulamak, uygulanmasını izlemek ve değerlendirmek.

c) Özürlülerin sorunlarını ve çözüm yollarını araştırmak, bu konuda uygulamanın geliştirilmesine yönelik öneri ve programlar hazırlamak ve uygulamak.

ç) Özürlülerle ilgili konularda inceleme ve araştırmalar yapmak, projeler hazırlamak ve uygulamak.

d) Münhasıran özürlülere tanınan haklar ve sunulan hizmetlerden yararlanmada kullanılmak üzere hazırlanan özürlü kimlik kartlarına ilişkin işleri yürütmek.

e) Yaşlılara yönelik sosyal hizmetlere ilişkin olarak ulusal düzeyde politika ve stratejilerin belirlenmesi çalışmalarını koordine etmek, belirlenen politika ve stratejileri uygulamak, uygulanmasını izlemek ve değerlendirmek.

f) Yaşlılara sunulan sosyal hizmet modellerini geliştirmek.

g) Yaşlıların ve bakıma muhtaç özürlülerin, yaşamlarını evlerinden ve sosyal çevrelerinden ayrılmadan sürdürebilecekleri sosyal desteklerin verilmesi için gerekli mekanizmaları kurmak, var olanları standardize etmek, uygulamaları takip etmek ve denetlemek.

ğ) Yaşlıların toplumla bütünleşmesine, statü ve rollerinin yeniden kazanımına, işlevlerinin artırılmasına, boş zamanlarının etkili bir biçimde değerlendirilmesine ilişkin mekanizmalar oluşturmak.

h) Kamu kurum ve kuruluşları, gönüllü kuruluşlar ile gerçek ve tüzel kişilerce özürlülere ve yaşlılara yönelik yürütülen sosyal hizmet faaliyetlerine ilişkin ilke, usûl ve standartları belirlemek ve bunlara uyulmasını sağlamak.

ı) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

MADDE 11

(1) Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır:

a) Yoksullukla mücadele ve sosyal yardımlar alanında ulusal düzeyde uygulanacak politika ve stratejilerin oluşturulması çalışmalarını koordine etmek, belirlenen politika ve stratejileri uygulamak, uygulanmasını izlemek ve değerlendirmek.

b) 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun amaçlarını gerçekleştirmek ve uygulanmasını sağlamak için gerekli idarî ve malî tedbirleri almak.

c) Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonunun gelirlerini zamanında toplamak, toplanan gelirlerin yerinde, zamanında ve ihtiyaçlara göre kullanılmasını sağlamak.

ç) 3294 sayılı Kanun hükümlerine göre kurulan vakıfların harcamalarını, iş ve işlemlerini araştırmak, incelemek, izlemek ve denetlemek, görülen aksaklıklarla ilgili gerekli tedbirleri almak, vakıfların çalışma usûl ve esasları ile sosyal yardım programlarının ölçütlerini belirlemek.

d) Mevzuatta kamu kaynaklarıyla yardım yapılması öngörülen kişilere aylık, tazminat, ücret, yardım veya başka bir ad altında yapılacak her türlü sosyal yardımın ödenmesi ve anılan yardım ve ödemelerin veri tabanına işlenerek izlenmesi ile ilgili işleri diğer birimler ve ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği içinde yerine getirmek; diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılmakta olan her türlü sosyal yardım ve ödemelerin veri tabanında izlenmesine ilişkin işlemleri yürütmek.

e) Yoksullukla mücadeleye ve Genel Müdürlüğün görev alanına giren diğer konulara ilişkin olarak araştırma ve incelemeler yapmak, proje hazırlamak ve uygulamak.

f) Yoksullukla mücadele alanında uluslararası gelişme ve uygulamaları izlemek, değerlendirmek, ülkemiz açısından yararlı görülen modelleri uygulamaya koymak.

g) Sosyal Yardımlar Bilgi Sistemi ile ilgili işleri yürütmek.

ğ) Sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürünü kökleştirici çalışmalar yapmak, geniş kitleleri kapsayan yardım kampanyalarını koordine etmek vc desteklemek.

h) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

MADDE 12

(1) Denetim Hizmetleri Başkanlığının görevleri şunlardır:

a) Sosyal hizmet ve yardım kuruluşlarınca sunulan hizmetlerin kontrol ve denetimini ilgili birimlerle işbirliği içinde yapmak, sunulan hizmetlerin süreç ve sonuçlarını mevzuata, önceden belirlenmiş amaç ve hedeflere, performans ölçütlerine ve kalite standartlarına göre analiz etmek, karşılaştırmak ve ölçmek, kanıtlara dayalı olarak değerlendirmek, elde edilen sonuçları rapor hâline getirerek ilgililere iletmek.

b) Bakanlığın denetimi altındaki her türlü kuruluşun faaliyet ve işlemleri ile ilgili olarak Bakanlığın görev ve yetkileri çerçevesinde denetim, inceleme ve soruşturmalar yapmak.

c) Bakanlığın görev alanına giren konularda faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşları, gerçek ve tüzel kişiler ile gönüllü kuruluşlara, faaliyetlerinde yol gösterecek plan ve programlar oluşturmak ve rehberlik etmek.

ç) Sosyal hizmet ve yardımlar alanında faaliyette bulunan veya bulunmak isteyen kişi, kurum ve kuruluşlar ile gönüllü kuruluşları teşvik edici mekanizmaların oluşturulmasına yardımcı olmak ve bu alanda yapılacak faaliyetlere ve alanda çalışan meslek elemanlarına rehberlik etmek.

d) Sosyal hizmet ve yardım kuruluşlarının faaliyet ve işlemlerinde hataların önlenmesini, yönetim ve kontrol sistemlerinin geçerli, güvenilir ve tutarlı hâle gelmesini sağlamak.

e) Bu Kanun Hükmünde Kararname kapsamında hizmet sunan sosyal hizmet kuruluşları ile sosyal hizmetlerden yararlananlara ilişkin olarak ortak veri tabanı oluşturulmasına katkıda bulunmak.

f) Kurumun merkez ve taşra teşkilâtı ile personelinin idarî, malî ve hukukî işlemleri hakkında denetim, inceleme ve soruşturma yapmak.

g) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

(2) Denetime tâbi olan gerçek ve tüzel kişiler, gizli dahi olsa bütün belge, defter ve bilgileri talep edildiği takdirde ibraz etmek, para ve para hükmündeki evrakı ve ayniyatı ilk talep hâlinde göstermek, sayılmasına ve incelenmesine yardımcı olmak zorundadır. Aile ve Sosyal Politikalar Denetçileri, görevleri sırasında kamu kurum ve kuruluşları ve kamuya yararlı dernekler ile gerçek ve tüzel kişilerden gerekli yardım, bilgi, evrak, kayıt ve belgeleri istemeye yetkilidir; bu talebin yerine getirilmesi zorunludur.

MADDE 13

(1) Strateji Geliştirme Başkanlığının görevleri şunlardır:

a) 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, 22/12/2005 tarihli ve 5436 sayılı Kanunun 15 inci maddesi ve diğer mevzuatla strateji geliştirme ve malî hizmetler birimlerine verilen görevleri yapmak.

b) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

MADDE 14

(1) Şehit Yakınları ve Gaziler Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır:

a) Bakanlığın şehit yakınları ve gazilere yönelik sosyal hizmet faaliyetlerini yürütmek ve koordine etmek.

b) Şehit yakınları ve gazilerin hakları ile onlara yönelik yardım, hizmet ve muafiyetlere ilişkin ulusal politika ve stratejilerin belirlenmesine yönelik çalışmaları koordine etmek, belirlenen politika ve stratejileri uygulamak, uygulanmasını izlemek ve değerlendirmek.

c) Kamu kurum ve kuruluşları, gönüllü kuruluşlar ile gerçek ve tüzel kişilerce şehit yakınları ve gazilere yönelik yürütülen faaliyetlere ilişkin ilke, usûl ve standartları belirlemek ve bunlara uyulmasını sağlamak.

ç) Şehit ve gazi çocuklarının eğitimi konusunda, ilgili kurum vc kuruluşlar ile gönüllü kuruluşların da desteğiyle gerekli çalışmaları yürütmek.

d) Şehit yakınları ve gazilerin ekonomik, sosyal ve kültürel bakımdan desteklenmesi ve toplumdan kopmaması amacıyla çalışmalar yürütmek, bu konuda toplumsal duyarlılığı güçlendirici faaliyetler yapmak.

e) Gazilerin toplumsal hayata adaptasyonu, tedavi ihtiyaçlarının karşılanması, istihdam sorunlarının giderilmesi ve sosyal güvenlik haklarının geliştirilmesi amacıyla çalışmalar yürütmek.

f) Şehit ve gazi yakınları arasında iletişim ve dayanışmayı güçlendirmek.

g) Şehit yakınları ve gazilere yönelik yardım kampanyalarına ilişkin usûl ve esasları belirlemek, istismar amaçlı girişimlere karşı ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde her türlü önlemi almak.

ğ) İlgili mevzuatı çerçevesinde şehit ve gazi yakınlarının öncelikli istihdamına yönelik uygulamaları koordine etmek.

h) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

MADDE 15

(1) Hukuk Müşavirliğinin görevleri şunlardır:

a) Bakanlığın taraf olduğu adlî ve idarî davalarda, tahkim yargılamasında ve icra işlemlerinde Bakanlığı temsil etmek, dava ve icra işlemlerini takip etmek, anlaşmazlıkları önleyici hukukî tedbirleri zamanında almak.

b) Bakanlık hizmetleriyle ilgili olarak diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından hazırlanan mevzuat taslaklarını, Bakanlık birimleri tarafından düzenlenecek her türlü sözleşme ve şartname taslaklarını, Bakanlık ile üçüncü kişiler arasında çıkan her türlü uyuşmazlığa ilişkin işleri ve Bakanlık birimlerince sorulacak diğer işleri incelcyip hukukî mütalaasını bildirmek.

c) Bakanlıkça hizmet satın alma yoluyla temsil ettirilecek dava ve icra takiplerini izlemek, koordine etmek ve denetlemek.

ç) Bakanlığın amaçlarını daha iyi gerçekleştirmek, mevzuata, plan ve programa uygun çalışmalarını temin etmek amacıyla gerekli hukukî teklifleri hazırlayıp Bakana sunmak.

d) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

(2) Birinci fıkrada belirtilen her türlü dava ve takip işleri ile diğer görevler, Bakanlığın Hukuk Müşavirleri ile Avukatları aracılığıyla yerine getirilir. Gerekli hâllerde dava ve takip işleri Hazine Avukatları aracılığıyla veya ihtiyaç duyulması hâlinde Bakanlıkça belirlenecek usûl ve esaslar çerçevesinde 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 22 nci maddesinde öngörülen doğrudan temin usûlü ile avukatlar veya avukatlık ortaklıkları ile yapılacak avukatlık sözleşmeleri yoluyla yürütülür.

(3) Davalarda temsil yetkisi bulunan Hukuk Müşavirleri ve Avukatların bir listesi Bakanlıkça ilgili Cumhuriyet başsavcılığı ve bölge idare mahkemesi başkanlıklarına verilir. Bu listelerin birer nüshası, Cumhuriyet başsavcılığı tarafından adlî yargı çevresinde, bölge idare mahkemesi başkanlığınca idarî yargı çevresinde bulunan mahkemelere gönderilir. Yüksek mahkemeler vc bölge adliye mahkemesindeki duruşmalarda temsil yetkisini kullanacakların isimleri ilgili mahkemelerin başsavcılıklarına veya başkanlıklarına bildirilir. Listede isimleri yer alan Hukuk Müşavirleri ve Avukatlar, baroya kayıt ve vekâletname ibrazı gerekmeksizin temsil yetkilerini kullanırlar. Temsil yetkisi sona erenlerin isimleri anılan mercilere derhal bildirilir.

(4) Bakanlık lehine sonuçlanan dava ve icra takipleri nedeniyle hükme bağlanarak karşı taraftan tahsil edilen vekâlet ücretlerinin Avukatlara dağıtımı hakkında, 1389 sayılı Devlet Davalarını İntaç Eden Avukat ve Saireye Verilecek Ücreti Vekâlet Hakkında Kanun hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.

MADDE 16

(1) Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır:

a) Bakanlık projelerinin Bakanlık bilişim altyapısına uygun olarak tasarlanmasını ve uygulanmasını sağlamak, teknolojik gelişmeleri takip etmek ve Bakanlık otomasyon stratejilerini Strateji Geliştirme Başkanlığı ile işbirliği içerisinde belirlemek, bilgi güvenliği ve güvenilirliği konusunun gerektirdiği önlemleri almak, politikaları ve ilkeleri belirlemek, kamu bilişim standartlarına uygun çözümler üretmek.

b) Bakanlığın bilgi işlem hizmetlerini yürütmek.

c) Bakanlığın internet sayfaları, elektronik imza ve elektronik belge uygulamaları ile ilgili teknik çalışmaları yapmak.

ç) Bakanlık hizmetleriyle ilgili bilgileri toplamak ve ilgili birimlerle işbirliği içinde veri tabanları oluşturmak.

d) Bakanlığın bilişim altyapısının kurulumu, bakımı, ikmali, geliştirilmesi ve güncellenmesi ile ilgili işleri yürütmek, haberleşme güvenliğini sağlamak ve bu konularda görev üstlenen personelin bilgi teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak düzenli şekilde hizmet içi eğitim almalarını sağlamak.

e) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

MADDE 17

(1) Personel Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır:

a) Bakanlığın insan gücü politikası ve planlaması ile insan kaynaklan sisteminin geliştirilmesi ve performans ölçütlerinin oluşturulması konusunda çalışmalar yapmak ve tekliflerde bulunmak.

b) Bakanlık personelinin atama, nakil, terfi, emeklilik ve benzeri özlük işlemlerini yürütmek.

c) Bakanlığın eğitim planını hazırlamak, uygulamak ve değerlendirmek.

ç) Eğitim faaliyetleri ile ilgili dokümantasyon, yayım ve arşiv hizmetlerini yürütmek.

d) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

MADDE 18

(1) Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır:

a) 5018 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde, kiralama ve satın alma işlerini yürütmek, temizlik, güvenlik, aydınlatma, ısınma, onarım, taşıma ve benzeri hizmetleri yapmak veya yaptırmak.

b) Bakanlığın taşınır ve taşınmazlarına ilişkin işlemleri ilgili mevzuat çerçevesinde yürütmek.

c) Genel evrak ve arşiv faaliyetlerini düzenlemek ve yürütmek.

ç) Bakanlık sivil savunma ve seferberlik hizmetlerini planlamak ve yürütmek.

d) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

MADDE 19

(1) Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinin görevleri şunlardır:

a) Bakanlığın basın ve halkla ilişkilerle ilgili faaliyetlerini planlamak ve bu faaliyetlerin belirlenecek usûl ve esaslara göre yürütülmesini sağlamak.

b) 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununa göre yapılacak bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru bir şekilde sonuçlandırmak üzere gerekli tedbirleri almak.

c) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

MADDE 20

(1) Özel Kalem Müdürlüğünün görevleri şunlardır:

a) Bakanın çalışma programını düzenlemek.

b) Bakanın resmî ve özel yazışmalarını, protokol ve tören işlerini düzenlemek ve yürütmek.

c) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

MADDE 21

(1) Bakanlıkta, önem ve öncelik taşıyan konularda Bakana yardımcı olmak üzere yirmi Bakanlık Müşaviri atanabilir.

MADDE 22

(1) 7 ilâ 11 nci maddeler ile 14 üncü maddede düzenlenen Bakanlık birimleri, sorumluluk alanlarıyla ilgili konularda aşağıdaki görevleri de yerine getirirler:

a) Ulusal ve uluslararası düzeyde bilimsel etkinlikler düzenlemek, toplumu aydınlatıcı yayınlar hazırlamak, eğitsel faaliyet ve projeler yürütmek, ulusal ve uluslararası kongre, seminer, şûra ve benzeri etkinlikler düzenlemek.

b) Kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, yerel yönetimler, sosyal amaçlı vakıf, dernek ve diğer sivil toplum kuruluşları ve özel sektör arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlamak, müşterek projeler hazırlamak ve uygulamak.

c) Uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapmak, proje geliştirmek ve yürütmek, gerçekleştirilecek çalışma ve etkinliklere katılmak; ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile kararların ulusal düzeyde uygulanmasını izlemek ve değerlendirmek.

ç) İnceleme ve araştırma alanlarında elde edilen bilgileri değerlendirmek ve bunları uygulayıcı kurum ve kuruluşlara aktararak hizmetlerin geliştirilmesini ve yeni hizmet modellerinin oluşturulmasını sağlamak.

d) Görev alanına giren konulara ilişkin mevzuatı ve uygulanmasını izlemek, bu konuda yürütülen mevzuat yemleme çalışmalarına katkıda bulunmak.

e) Sorumluluk alanına ilişkin sorunlar ve yürütülen sosyal hizmet faaliyetlerine ilişkin bilgileri veri tabanı aracılığıyla izlemek, güncellemek ve yapılacak çalışmalarda değerlendirmek.

f) Çocuk, kadın ve özürlü haklarına ilişkin konularda ülkemizin taraf olduğu uluslararası andlaşmalar uyarınca Bakanlık temsilcileri, diğer bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları ile konuyla ilgili uzmanlardan teşkil edilecek ulusal takip ve danışma kurullarının sekreterya işlerini yürütmek.

MADDE 23

(1) Bakanlık, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde taşra teşkilatı kurmaya yetkilidir.

MADDE 24

(1) Bakanlık, görev alanına giren konularla ilgili olarak çalışmalarda bulunmak üzere diğer bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, özel sektör temsilcileri ve konu ile ilgili uzmanların katılımıyla geçici çalışma grupları oluşturabilir.

MADDE 25

(1) Bakanlığın her kademedeki yöneticileri, görevlerini mevzuata, stratejik plan ve programlara, performans ölçütlerine vc hizmet kalite standartlarına uygun olarak yürütmekten üst kademelere karşı sorumludur.

MADDE 26

(1) Bakan, Müsteşar ve her kademedeki Bakanlık yöneticileri sınırlarını açıkça belirtmek ve yazılı olmak kaydıyla, yetkilerinden bir kısmını alt kademelere devredebilir. Yetki devri, uygun araçlarla ilgililere duyurulur.

MADDE 27

(1) Bakanlık, hizmet vc görevleriyle ilgili konularda, diğer bakanlıkların ve kamu kurum ve kuruluşlarının uyacakları esasları mevzuata uygun olarak belirlemekle, kaynak israfını önleyecek ve koordinasyonu sağlayacak tedbirleri almakla görevli ve yetkilidir.

(2) Bakanlık, diğer bakanlıkların hizmet alanına giren konulara ilişkin faaliyetlerinde, ilgili bakanlıklara danışmak ve gerekli işbirliği ve koordinasyonu sağlamaktan sorumludur.

MADDE 28

(1) Bakanlık; görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idarî düzenlemeler yapabilir.

MADDE 29

(1) 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanunun eki cetvellerde sayılanlar dışında kalan memurların atamaları Bakan tarafından yapılır. Bakan bu yetkisini alt kademelere devredebilir.

MADDE 30

(1) Kadroların tespiti, ihdası, kullanımı ve iptali ile kadrolara ilişkin diğer hususlar, 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre düzenlenir.

MADDE 31

(1) Bakanlık merkez teşkilatının ilgili hizmet birimlerinde Aile ve Sosyal Politikalar Uzmanları ve Uzman Yardımcıları ile Aile ve Sosyal Politikalar Denetçileri ve Denetçi Yardımcıları istihdam edilir.

(2) Uzman Yardımcılığı ve Denetçi Yardımcılığına atanabilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan genel şartlara ek olarak aşağıdaki şartlar aranır:

a) En az dört yıllık lisans eğitimi veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadî ve idarî bilimler fakülteleri ile hizmet birimlerinin görev alanına giren ve yönetmelikle belirlenen yükseköğretim kurumlarından veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurt içindeki veya yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak,

b) Yapılacak yarışma sınavında başarılı olmak,

gerekir.

(3) Uzman Yardımcılığı ve Denetçi Yardımcılığına atananlar, en az üç yıl fiilen çalışmak ve istihdam edildikleri birimlerce belirlenecek konularda hazırlayacakları uzmanlık tezinin oluşturulacak tez jürisi tarafından kabul edilmesi kaydıyla, yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Süresi içinde tezlerini sunmayan veya tezleri kabul edilmeyenlere tezlerini sunmaları veya yeni bir tez hazırlamaları için altı ayı aşmamak üzere ilâve süre verilir. Yeterlik sınavında başarılı olanların Aile ve Sosyal Politikalar Uzmanı ve Aile ve Sosyal Politikalar Denetçisi kadrolarına atanabilmeleri, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından asgarî (C) düzeyinde veya dil yeterliği bakımından buna denkliği kabul edilen ve uluslararası geçerliliği bulunan başka bir belgeyi yeterlik sınavından itibaren en geç iki yıl içinde sahip olma şartına bağlıdır. Sınavda başarılı olamayanlar veya sınava girmeye hak kazandığı hâlde geçerli mazereti olmaksızın sınav hakkını kullanmayanlara, bir yıl içinde ikinci kez sınav hakkı verilir. Verilen ilave süre içinde tezlerini sunmayan veya ikinci defa hazırladıkları tezleri de kabul edilmeyenler, ikinci sınavda da başarı gösteremeyen veya sınav hakkını kullanmayanlar ile süresi içinde yabancı dil yeterliliği şartını yerine getirmeyenler Uzman Yardımcısı ve Denetçi Yardımcısı unvanını kaybeder ve Bakanlıkta durumlarına uygun başka kadrolara atanırlar.

(4) Uzman Yardımcıları ve Denetçi Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez hazırlama ve yeterlik sınavı ile diğer hususlar yönetmelikle düzenlenir.

MADDE 32

(1) Bakanlık merkez teşkilatında; Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Genel Müdür, Denetim Hizmetleri Başkanı, Strateji Geliştirme Başkanı, Bakanlık Müşaviri, I. Hukuk Müşaviri, Genel Müdür Yardımcısı, Daire Başkanı, Özel Kalem Müdürü, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri, Aile ve Sosyal Politikalar Uzmanı, Hukuk Müşaviri, Aile ve Sosyal Politikalar Uzman Yardımcısı kadrolarına atananlar, kadroları karşılık gösterilmek suretiyle, 657 sayılı Kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli olarak çalıştırılabilir. Bu şekilde çalıştırılacak personele, bu Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (II) sayılı cetvelde unvanlar itibarıyla yer alan taban ve tavan ücretleri arasında kalmak üzere, Bakanın onayı ile belirlenecek tutarda aylık brüt sözleşme ücreti ödenir. Söz konusu personele çalıştıkları günlerle orantılı olarak, hastalık ve yıllık izinler dâhil, Oeak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında birer aylık sözleşme ücreti tutarında ikramiye ödenir. Bunlardan üstün gayret ve çalışmaları sonucunda emsallerine göre başarılı çalışmalar yaptıkları tespit edilenlere, Bakanın onayı ile Haziran ve Aralık aylarında birer aylık sözleşme ücreti tutarına kadar teşvik ikramiyesi ödenebilir.

(2) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar ile söz konusu personele yapılacak diğer ödemeler Bakanlar Kurulunca belirlenir.

MADDE 33

(1) Sosyal hizmetler ve yardımlar kapsamındaki kişilerin tespiti, ulusal politika ve stratejilerin oluşturulması ve sosyal yardımların objektif yararlanma ölçütlerine göre belirlenmesi için veri sağlanması, mükerrer sosyal yardımların önlenmesi, bu alanda eşgüdümün sağlanması amacıyla sosyal güvenlik ve diğer ilgili veri tabanları ile bütünleşik yapıda, Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası temel alınarak Sosyal Yardımlar Bilgi Sistemi Veri Tabanı (Veri Tabanı) oluşturulur.

(2) Bakanlık birimleri ve kamu kurum ve kuruluşları ile 3294 sayılı Kanun hükümlerine göre kurulan vakıflar, yardım yapacakları kişilerin sosyal yardıma hak kazanıp kazanmadığını tespit amacıyla muhtaçlık durumlarını ve sosyal yardım alıp almadıklarını yardım yapılmadan önce Veri Tabanından sorgulamakla ve yapılan yardımların türü, miktarı ve ailenin diğer bireyleri de dâhil olmak üzere verildiği kişi ve verilme süresine ilişkin bilgiler ile yönetmelikle belirlenecek diğer konulara ilişkin bilgileri, yardım yapılmasına onay veren belgelerin oluşturulması ile eş zamanlı olarak Veri Tabanına işlemekle yükümlüdür.

(3) Bakanlık, Veri Tabanında tutulan bilgileri belirleyeceği usûl ve esaslar çerçevesinde kamu kurum ve kuruluşlarına açar.

(4) Veri Tabanındaki bilgilerin tamamı veya bir kısmı toplu hâlde hiçbir kuruma veya kişiye verilemez. Bakanlık Veri Tabanındaki bilgiler, elektronik ortamda, ycdekleme sistemleri ile birlikte güncel olarak tutulur.

(5) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Bakanlık tarafından hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.

MADDE 34

(1) Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu Kurulu, Bakanın başkanlığında Başbakanlık Müsteşarı, Müsteşar, İçişleri, Maliye ve Sağlık bakanlıklarının müsteşarları ile Sosyal Yardımlar Genel Müdürü ve Vakıflar Genel Müdüründen oluşur.

(2) Fon Kurulu ayda bir kez olağan olarak toplanır. Bakanın talebi üzerine Fon Kurulu her zaman olağanüstü toplanabilir. Kurulun sekreterya hizmetleri Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğünce yerine getirilir.

(3) Fon Kurulunun görevleri şunlardır:

a) Fonda toplanan kaynakların, Bakanlıkça ve il ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları tarafından yürütülecek sosyal yardım proje ve programları ile yatırım programları çerçevesinde dağıtım önceliklerini belirlemek ve dağıtımına karar vermek.

b) Gerekli görülen hâllerde, hizmetin aksamadan yürütülmesi için usûl ve esaslarını açıkça belirlemek kaydıyla Bakanlığa yetki devrinde bulunmak.

c) İl ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında çalıştırılacak personelin nitelikleri ile özlük hakları ve diğer hususlarla ilgili belirlenecek kriterleri görüşmek ve karara bağlamak.

ç) İl ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları ile diğer kurum ve kuruluşlardan gelen sosyal yardım amaçlı talep ve teklifleri değerlendirmek.

d) Toplumda dayanışma ve paylaşma bilincini geliştirmek ve desteklemek üzere bilimsel, sosyal ve kültürel programlar ve projeler önermek, hazırlanan projelere destek sağlamak.

(4) Fon Kurulunun çalışma usûl ve esasları yönetmelikle belirlenir.

MADDE 35

(I) Mevzuatta, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü ve Sosyal Güvenlik Kurumu Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğüne yapılan atıflar Bakanlığa; anılan Başkanlık ve genel müdürlüklerden sorumlu bakana yapılan atıflar Bakana yapılmış sayılır.

(2) Aşağıda belirtilen hükümler yürürlükten kaldırılmıştır:

a) 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununun; 5 inci ila 15 inci maddeleri, 16 ncı maddesinin dördüncü, beşinci, altıncı ve yedinci fıkraları, 17 nci, 19 uncu, 31 inci, 33 üncü, 37 nci, ek 2 nci vc ek 3 üncü maddeleri.

b) 25/3/1997 tarihli vc 571 sayılı Özürlüler İdaresi Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname.

c) 27/10/2004 tarihli ve 5251 sayılı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun.

ç) 10/11/2004 tarihli ve 5256 sayılı Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun.

d) 1/12/2004 tarihli ve 5263 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun.

(3) 16/5/2006 tarihli ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun; 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde yer alan “Primsiz Ödemeler Genel Müdürü” ibaresi, 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi, 15 inci maddesi, 34 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi ile aynı maddenin ikinci fıkrasının (c) bendi, 37 nci maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesi ile aynı maddenin beşinci fıkrasında geçen “primsiz ödemelere ilişkin fon” ibaresi, eki (I) sayılı Cetvelin Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğüne ilişkin bölümü yürürlükten kaldırılmış; 33 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “genel sağlık sigortası ile primsiz ödemelere ilişkin” ibaresi “genel sağlık sigortasına ilişkin” şeklinde değiştirilmiştir.

(4) 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununun adı Sosyal Hizmetler Kanunu olarak değiştirilmiş, 4 üncü maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Özürlülere yönelik hizmetlerin yürütülmesine ilişkin genel esaslar şunlardır:

a) Eşit katılım için, özürlülerin sahip oldukları hak ve yükümlülükler konusunda birey, aile ve toplumun bilinçlendirilmesi, tıbbî bakım ve rehabilitasyonlarının sağlanması, günlük yaşamlarında kendi başlarına yaşayabilme kapasitelerinin artırılması.

b) Bilgi, hizmet ve fiziksel çevre koşullarının özürlüler için ulaşılabilir hâle getirilmesi.

c) Doğumdan başlayarak okul öncesi, okul çağı ve yetişkinleri kapsayacak biçimde tüm özürlülere eğitimde fırsat eşitliği sağlanması.

d) İstihdamın, mesleki eğitim ve rehabilitasyonla birlikte gerçekleştirilmesi, istihdam alanlarının özürlülerin kullanımına uygunluğunun sağlanması ve teknolojiye uygun alet ve cihazların özürlülerce elde edilmesini kolaylaştırıcı önlemlerin alınması.

e) Özürlülerin sosyal güvenlikleri ile gelirlerinin korunması, aile hayatı ve kişisel bütünlükleri ile kültür, eğlence, spor ve din alanlarına tam katılımlarının sağlanması.

f) Özürlülere ilişkin plan ve programlar ile ekonomik ve sosyal statülerini etkileyen tüm kararların alınması sırasında özürlülerin katılımlarının sağlanması.”

(5) Bu Kanun Hükmünde Kararnameyle kapatılan Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğüne ait kadrolar iptal edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelden çıkarılmıştır. Ekli (1) sayılı listede belirtilen kadrolar iptal edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Sosyal Güvenlik Kurumuna ait bölümünden çıkarılmıştır.

(6) Ekli (2) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek, 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (1) sayılı cetvele “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı” bölümü olarak eklenmiştir.

GEÇİCİ MADDE 1

(1) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Kadının Statüsü, Aile ve Sosyal Araştırmalar, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlükleri, Özürlüler İdaresi Başkanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte kapatılmıştır. Bu Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 31/12/2011 tarihine kadar teşkilatlanmasını tamamlar. Bakanlığın teşkilatlanması tamamlanıncaya kadar; Bakanlık görevlerinin, bu Kanun Hükmünde Kararnameyle kapatılan Başkanlık ve genel müdürlüklerin ilgili birimleri ve mevcut personeli tarafından ilgili mevzuatına göre yürütülmesine devam edilir.

GEÇİCİ MADDE 2

(1) Bu Kanun Hükmünde Kararnameyle kapatılan Başkanlık ve genel müdürlüklerin merkez ve taşra teşkilâtına ait her türlü taşınır, taşıt, araç, gereç ve malzeme, her türlü borç ve alacaklar, hak ve yükümlülükler, yazılı ve elektronik ortamdaki her türlü kayıtlar ve dokümanlar ile Sosyal Güvenlik Kurumu Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü personeli hariç olmak üzere bu Başkanlık ve genel müdürlüklere ait kadro ve pozisyonlarda istihdam edilen personel, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte hiçbir işleme gerek kalmaksızın Bakanlığa devredilmiş sayılır. Mülkiyeti Hazineye ait veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlardan kapatılan Başkanlık ve genel müdürlüklere Maliye Bakanlığınca tahsis edilmiş olanlar hiçbir işleme gerek kalmaksızın tahsis amacında kullanılmak üzere Bakanlığa tahsis edilmiş sayılır.

(2) Bu Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan Başkanlık ve genel müdürlükler tarafından yapılmış olan sözleşmelere, Bakanlık halef olur. Bu Başkanlık vc genel müdürlüklerin leh ve aleyhine açılmış davalar ve icra takiplerinde Bakanlık kendiliğinden taraf sıfatını kazanır.

(3) Maliye Bakanlığı uhdesinde Hazine avukatları tarafından kapatılan Başkanlık ve genel müdürlükleri temsilen takip edilmekte olan dava dosyaları ve icra takiplerine ilişkin dosyalar ile Sosyal Güvenlik Kurumu Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğünün görevleri kapsamındaki dava ve takip dosyaları, Maliye Bakanlığı ve Bakanlıkça müştereken belirlenecek esaslara göre bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde Bakanlığa devredilir. Bu şekilde devredilen dava ve icra takipleri ile ilgili olarak devir tarihine kadar yapılmış her türlü işlem Bakanlık adına yapılmış sayılır.

(4) 2828 sayılı Kanunun mülga 19 uncu maddesi ile kurulan ve işletilen Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü Döner Sermaye İşletmeleri, geçici 9 uncu madde çerçevesinde tasfiye edilinceye kadar, Bakanlık Döner Sermaye İşletmeleri olarak faaliyetlerine devam eder. Döner sermaye işletmesine ait her türlü taşınır ve taşınmaz, araç, gereç, malzeme, demirbaş ve taşıtlar, her türlü borç ve alacaklar, yazılı ve elektronik ortamdaki her türlü kayıtlar ve diğer dokümanlar ile kadro ve pozisyonlarda bulunan personel, başkaca bir işleme gerek kalmaksızın, bu Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Bakanlık Döner Sermaye İşletmelerine devredilir.

GEÇİCİ MADDE 3

(1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte;

a) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü merkez teşkilatında, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, I. Hukuk Müşaviri, Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı, İnsan Kaynaklan Dairesi Başkanı, Çocuk Hizmetleri Dairesi Başkanı, Aile, Kadın ve Toplum Dairesi Başkanı, Yaşlı Bakım Hizmetleri Dairesi Başkanı, Özürlü Bakım Hizmetleri Dairesi Başkanı, Sosyal Yardım Hizmetleri Dairesi Başkanı, Gençlik Hizmetleri Dairesi Başkanı, Destek Hizmetleri Dairesi Başkanı, Sosyal Hizmetler Eğitim Merkezi Başkanı, Yapı İşleri Dairesi Başkanı, Döner Sermaye Merkez Müdürü, Müşavir, Şube Müdürü, Özel Kalem Müdürü,

b) Özürlüler İdaresi Başkanlığında, Başkan, Başkan Yardımcısı, Rehabilitasyon ve Eğitim Dairesi Başkanı, Özürlülük Araştırmaları vc İstatistik Dairesi Başkanı, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanı, Proje ve Koordinasyon Dairesi Başkanı, Personel Dairesi Başkanı, İdarî ve Malî İşler Dairesi Başkanı, T. Hukuk Müşaviri, Müdür, Şube Müdürü,

c) Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünde, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, Daire Başkanı, Şube Müdürü,

ç) Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğünde, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, Daire Başkanı, Şube Müdürü,

d) Sosyal Yardımlaşma vc Dayanışma Genel Müdürlüğünde, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, Kaynak Yönetimi Dairesi Başkanı, Proje Değerlendirme ve İzleme Dairesi Başkam, Yardımlar Dairesi Başkanı, Gönüllü Kuruluşlarla İşbirliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanı, İstatistik, Araştırma ve Tanıtım Dairesi Başkanı, Destek Hizmetleri Daire Başkanı, İnsan Kaynakları Daire Başkanı, I. Hukuk Müşaviri, Müdür,

e) Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğünde; Genel Müdür ve Daire Başkanı,

f) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü taşra teşkilatında İl Müdürü ve İl Müdür Yardımcısı,

kadrolarında bulunanların görevleri hiçbir işleme gerek kalmaksızın sona erer. Bunlardan Döner Sermaye Merkez Müdürü, Müşavir, Şube Müdürü, Müdür, Özel Kalem Müdürü, İl Müdürü, İl Müdür Yardımcısı kadrolarında bulunanlar ekli (3) sayılı listede ihdas edilen araştırmacı kadrolarına, diğerleri ise aynı listede ihdas edilen Bakanlık Müşaviri kadrolarına hâlen bulundukları kadro dereceleriyle hiçbir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılırlar. Bu fıkra ile ihdas edilen Bakanlık Müşaviri ile araştırmacı kadroları, herhangi bir sebeple boşalması hâlinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır.

(2) Kapatılan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Kadının Statüsü, Aile ve Sosyal Araştırmalar, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlükleri ile Özürlüler İdaresi Başkanlığı kadrolarında bulunanlardan birinci fıkrada belirtilenler dışında kalanlar Bakanlık için ihdas edilen aynı unvanlı kadrolara bulundukları kadro dereceleriyle hiçbir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılır. Birinci fıkrada belirtilenler hariç olmak üzere, bu Kanun Hükmünde Kararname uyarınca yapılan düzenlemeler nedeniyle kadro unvanı değişen veya kaldırılanlar bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde Bakanlıkta kazanılmış hak aylık derecelerine uygun kadrolara atanırlar. Bunlar atama işlemi yapılıncaya kadar Bakanlıkta ihtiyaç duyulan işlerde görevlendirilirler. Bunlar yeni bir kadroya atanıncaya kadar, eski kadrolarına ait aylık, ek gösterge ve her türlü zam ve tazminatlar, ikramiye ve sözleşme ücretleri ile diğer malî haklarını almaya devam ederler.

(3) Sosyal Güvenlik Kurumu Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü hariç olmak üzere, kapatılan Başkanlık ve genel müdürlüklerde 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası ve ilgili mevzuatına göre istihdam edilen sözleşmeli personel, pozisyonlarıyla birlikte, sürekli işçi kadrolarında görev yapanlar kadrolarıyla birlikte Bakanlığa devredilmiştir. Anılan Başkanlık ve genel müdürlükler adına vizeli boş sözleşmeli personel pozisyonları ile sürekli işçi kadroları, başka bir işleme gerek kalmaksızın Bakanlık adına vize edilmiş sayılır.

(4) Kapatılan Başkanlık ve genel müdürlüklere ait kadrolarda istihdam edilen personelden bu madde uyarınca Bakanlık kadrolarına atanan veya atanmış sayılanların yeni kadrolarına atandıkları veya atanmış sayıldıkları tarih itibarıyla eski kadrolarına ilişkin olarak en son ayda aldıkları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar, makam, görev ve temsil tazminatları, ek ödeme, ikramiye (bir aya isabet eden tutar) ve sözleşme ücretleri ile diğer malî hakları (ilgili mevzuatı uyarınca fiilî çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ile fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ders ücreti hariç) toplamının net tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır), atandıkları veya atanmış sayıldıkları yeni kadroları için öngörülen aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar, makam, görev ve temsil tazminatları, ek ödeme, ikramiye (bir aya isabet eden tutar) ve ücretleri ile diğer malî hakları (ilgili mevzuatı uyarınca fiilî çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ile fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ders ücreti hariç) toplamının net tutarından fazla olması hâlinde aradaki fark tutarı, farklılık giderilinceye kadar atandıkları veya atanmış sayıldıkları kadrolarda kaldıkları sürece herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödenir. Atandıkları veya atanmış sayıldıkları kadro unvanlarında isteğe bağlı olarak herhangi bir değişiklik olanlarla, kendi istekleriyle başka kurumlara atananlara fark tazminatı ödenmesine son verilir.

(5) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte; Özürlüler Uzmanı, Sosyal Yardım Uzmanı, Aile ve Sosyal Araştırma Uzmanı, Kadının Statüsü Uzmanı ve bu kadroların yardımcılığı kadrolarında görev yapmakta olanlar, Aile ve Sosyal Politikalar Uzmanı ve Aile ve Sosyal Politikalar Uzman Yardımcısı kadrolarına, başka bir işleme gerek kalmaksızın bulundukları kadro dereceleriyle atanmış sayılır. Bunların; genel müdürlük ve Başkanlıklarında Uzman ve Uzman Yardımcısı olarak geçirdikleri süreler Bakanlıkta Uzman ve Uzman Yardımcısı olarak geçmiş sayılır.

(6) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünde başmüfettiş, müfettiş ve müfettiş yardımcısı kadrolarında bulunanlar, Bakanlıkta ilgisine göre Aile ve Sosyal Politikalar Başdenetçisi, Denetçisi ve Denetçi Yardımcısı kadrolarına başka bir işleme gerek kalmaksızın bulundukları kadro dereceleriyle atanmış sayılır. Bunların anılan Genel Müdürlükte Başmüfettiş, Müfettiş ve Müfettiş Yardımcısı kadrolarında geçirdikleri süreler Bakanlıkta Başdenetçi, Denetçi ve Denetçi Yardımcısı olarak geçmiş sayılır.

(7) Bu Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan genel müdürlüklerde ilgili mevzuatı uyarınca kadro karşılığı sözleşmeli olarak istihdam edilen personelden (altıncı fıkraya göre Başdenetçi, Denetçi ve Denetçi Yardımcısı kadrolarına atanmış sayılanlar dâhil) 32 nci maddede kadro unvanları yer almayan personelin malî ve sosyal hakları hakkında, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte olan mevzuat hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

GEÇİCİ MADDE 4

(1) Bakanlığın 2011 malî yılı harcamaları, 6091 sayılı 2011 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa istinaden Maliye Bakanlığınca yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar Sosyal Güvenlik Kurumu Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü hariç olmak üzere kapatılan Başkanlık ve genel müdürlüklerin 2011 yılı bütçesinde yer alan ödeneklerden karşılanır.

GEÇİCİ MADDE 5

(1) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl süreyle 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesinin son fıkrasında yer alan sınırlama ile bağlı olmaksızın boş kadrolarda sınıf, unvan vc derece, dolu kadrolarda derece değişikliği yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.

GEÇİCİ MADDE 6

(1) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin uygulanmasına ilişkin düzenlemeler, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yürürlüğe konulur. Anılan düzenlemeler yürürlüğe girinceye kadar mevcut düzenlemelerin bu Kanun Hükmünde Kararnameye aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

GEÇİCİ MADDE 7

(1) Bakanlığın teşkilatlanması sebebiyle gerçekleştirilen, kapatma, devir, personel geçişi ve nakli, diğer geçiş işlemleri ile kadro, demirbaş devri ve benzeri hususlara ilişkin olarak ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye Bakan yetkilidir.

GEÇİCİ MADDE 8

(1) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde, Sosyal Yardımlar Bilgi Sistemi Veri Tabanının oluşturulması ve kullanılması kapsamında;

a) Veri Tabanının altyapı çalışmaları Bakanlık bünyesinde yapılarak Veri Tabanı kurulur,

b) Sosyal yardım hizmeti sunmak üzere ödenek ayıran kamu kurum ve kuruluşları Veri Tabanına erişim konusunda teknik altyapılarını oluşturur. Ülke genelinde sosyal yardım hizmeti sunmak üzere ödenek ayıran kamu kurum ve kuruluşları ile Veri Tabanı arasında eş zamanlı işleyecek bir ağ altyapısı oluşturulur. Sosyal yardım hizmeti sunmak üzere ödenek ayıran kurumların Veri Tabanına ulaşabileceği bir merkezî bilgisayar programı Bakanlık tarafından hazırlanır. Veri Tabanı, gerekli şifreleme ve kullanıcı eğitimi verilmesini müteakiben kamu kurum ve kuruluşlarının kullanımına açılır.

(2) Birinci fıkraya göre gerekli altyapı ve idarî kapasitenin oluşturulduğu kurum ve kuruluşlar 33 üncü maddede belirtilen yükümlülükleri uygulamaya başlar.

GEÇİCİ MADDE 9

(1) Kapatılan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatında yer alan sosyal hizmet kuruluşları ile bu kuruluşların personeli, borç ve alacakları, tüm varlıkları, araç, gereç ve taşınırları Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenecek esaslar çerçevesinde il özel idarelerine devredilir.

(2) Kapatılan Genel Müdürlüğe mevzuatla tanınan her türlü hak, imtiyaz vc imkânlardan taşra teşkilatında yer alan sosyal hizmet kuruluşlarını ilgilendirenlerin, ilgili il özel idareleri tarafından kullanılmasına devam olunur. Kapatılan Genel Müdürlük tarafından yapılmış olan sözleşmelerden, münhasıran teşkilatında yer alan sosyal hizmet kuruluşlarını ilgilendirenlere ilgili il özel idaresi halef olur. Kapatılan Genel Müdürlüğün leh ve aleyhine açılmış davalar ve icra takiplerinden münhasıran taşra teşkilatında yer alan sosyal hizmet kuruluşlarını ilgilendirenler için ilgili il özel idaresi kendiliğinden taraf sıfatını kazanır.

(3) Mülkiyeti Hazineye ait olup da kapatılan Genel Müdürlüğün taşra teşkilatında sosyal hizmet kuruluşlarına tahsis edilen taşınmazlar tahsis amacında kullanılmak üzere ilgili il özel idarelerine tahsis edilmiş sayılır. Bu madde uyarınca devir, tescil ve tahsis işlemleri yapılırken, kapatılan Genel Müdürlüğe bağışlama ve vasiyet yolu ile geçen taşınmazlara ilişkin olarak bağışlayanın veya miras bırakanın bağışlama ve vasiyet iradesine mutlak suretle uyulur. Bu taşınmazlar bağışlama veya vasiyetin amacına aykırı olarak kullanılamaz, satılamaz, kiralanamaz, diğer kişi veya kuruluşlara tahsis veya devrolunamaz. Devir, tescil ve tahsis işlemleri yapılan kuruluş, işletme, taşınır ve taşınmazlar; devir, tescil ve tahsis işlemleri tamamlanıncaya kadar kapatılan Genel Müdürlüğün ilgili mevzuatına göre yönetilmeye devam olunur.

(4) Bakanlığa devredilen sosyal hizmet kuruluşları bünyesindeki döner sermaye işletmeleri Maliye Bakanlığının belirleyeceği usûl ve esaslara göre tasfiye edilir.

(5) İl özel idarelerine devredilen hizmetlerin karşılığı ödeneklerin dağılımı, devredilen personel ve hizmetler dikkate alınmak suretiyle il özel idareleri düzeyinde tutar olarak Bakanlıkça tespit edilir. Bu amaçla ihtiyaç duyulan kaynak devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle Bakanlık bütçesine konulacak ödenekten karşılanır.

(6) Devir tarihi itibarıyla, kapatılan Genel Müdürlüğün taşra teşkilatına tahsisli kadrolarda (döner sermaye dâhil) memur statüsünde görev yapmakta olanlar, kadroları ile birlikte, geçici ve sürekli işçiler ile sözleşmeli personel kadroları ve pozisyonları ile birlikte il Özel idarelerine devredilir; anılan kadro ve pozisyonlar devredildikleri kurum adına vize edilmiş sayılır. İl özel idarelerine devredilen kadrolar, 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Bakanlığa ilişkin bölümünden çıkarılmış sayılır. İl özel idarelerinin hizmet alanının genişlemesi çerçevesinde, il özel idarelerinin norm kadro alt grubu veya bulunduğu alt grup itibarıyla ihdas edilebilecek kadro sayılan ile devre ilişkin kadro uygulamaları, devir işlemini takip eden altı ay içinde İçişleri Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı tarafından belirlenir.

(7) Geçici 3 üncü maddenin dördüncü fıkrası hükmü, kapatılan Genel Müdürlüğün personelinden il özel idarelerine nakledilenler hakkında da uygulanır.

(8) Yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar; kapatılan Genel Müdürlüğün taşra teşkilatındaki bakım ve rehabilitasyon merkezlerinde; müdür, müdür yardımcısı, uzman tabip, tabip, sosyal çalışmacı, psikolog, çocuk gelişimcisi, fizyoterapist, öğretmen, çocuk eğiticisi, hemşire ve hizmetli (bakıcı olarak fiilen hizmet verenler) kadrolarına atananlar, kadroları karşılık gösterilmek suretiyle, 657 sayılı Kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli olarak çalıştırılabilir. Bu şekilde çalıştırılacak personele, bu Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (II) sayılı cetvelde unvanlar itibarıyla yer alan taban ve tavan ücretlcri arasında kalmak üzere, ilgisine göre Bakan veya Vali onayı ile belirlenecek tutarda aylık brüt sözleşme ücreti ödenir. Söz konusu personele çalıştıkları günlerle orantılı olarak, hastalık ve yıllık izinler dâhil, Ocak, Nisan, Temmuz vc Ekim aylarında birer aylık sözleşme ücrcti tutarında ikramiye ödenir. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar ile söz konusu personele yapılacak diğer ödemeler Bakanlar Kurulunca belirlenir.

(9) Bir yıllık geçiş ve devir süresi boyunca devir işlemlerini geciktirmeksizin gerçekleştirmek üzere her türlü tedbir Bakanlık tarafından alınır. Bu konuda ilgili il özel idareleri ile koordinasyon ve işbirliği sağlanır.

(10) Bu madde uyarınca gerçekleştirilen kapatma, devir, personel geçişi ve nakli ile diğer geçiş işlemlerine ilişkin olarak ortaya çıkabilecek tereddütleri; personele ilişkin konularda Devlet Personel Başkanlığının, diğer konularda Maliye Bakanlığının görüşünü alarak gidermeye Bakan yetkilidir.

MADDE 36

(1) Bu Kanun Hükmünde Kararname yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 37

(1) Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

Ekler

B- Dayanılan Anayasa Kuralları

Dava dilekçesinde, Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 5., 6., 10., 36., 41., 61., 91., 112., 125. ve 127. maddelerine dayanılmıştır.

III- İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca Haşim KILIÇ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Fettah OTO, Serdar ÖZGÜLDÜR, Recep KÖMÜRCÜ, Alparslan ALTAN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ve Erdal TERCAN’ın katılımlarıyla yapılan ilk inceleme toplantısında;

1- Dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine,

2- Yürürlüğü durdurma isteminin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına,

22.9.2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

IV- ESASIN İNCELENMESİ

Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör Elif KARAKAŞ tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, dava konusu kanun hükmünde kararname kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

A- Kanun Hükmünde Kararnamelerin Yargısal Denetimi Hakkında Genel Açıklama

Anayasa’nın 91. maddesinde düzenlenen kanun hükmünde kararnameler, işlevsel yönden yasama işlemi niteliğinde olduğundan yargısal denetimlerinin yapılması görev ve yetkisi Anayasa’nın 148. maddesi ile Anayasa Mahkemesine verilmiştir. Yargısal denetimde kanun hükmünde kararnamenin, öncelikle yetki kanununa sonra da Anayasa’ya uygunluğu sorunlarının çözümlenmesi gerekir. Her ne kadar, Anayasa’nın 148. maddesinde kanun hükmünde kararnamelerin yetki kanunlarına uygunluğunun denetlenmesinden değil, yalnızca Anayasa’ya biçim ve esas bakımlarından uygunluğunun denetlenmesinden söz edilmekte ise de Anayasa’ya uygunluk denetiminin içerisine öncelikle kanun hükmünde kararnamenin yetki kanununa uygunluğunun denetimi de girer. Çünkü Anayasa’da, Bakanlar Kuruluna ancak yetki kanununda belirtilen sınırlar içerisinde kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesi öngörülmüştür. Yetkinin dışına çıkılması, kanun hükmünde kararnameyi Anayasa’ya aykırı duruma getirir.

Dayanaklarını doğrudan doğruya Anayasa’dan alan olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinden farklı olarak, olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnamelerin bir yetki kanununa dayanması zorunludur. Bu nedenle, kanun hükmünde kararnameler ile dayandıkları yetki kanunu arasında çok sıkı bir bağ vardır. Kanun hükmünde kararnamenin yetki kanunu ile olan bağı, kanun hükmünde kararnameyi aynen ya da değiştirerek kabul eden kanun ile kesilir. Kanun hükmünde kararnamenin Anayasa’ya uygun bir yetki kanununa dayanması, geçerliliğinin ön koşuludur. Bir yetki kanununa dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki kanunu iptal edilen kanun hükmünde kararnamelerin içeriği Anayasa’ya aykırılık oluşturmasa bile bunların Anayasa’ya uygunluğundan söz edilemez.

Kanun hükmünde kararnamelerin Anayasa’ya uygunluk denetimi, kanunların denetiminden farklıdır. Anayasa’nın 11. maddesinde, “Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.” denilmektedir. Bu nedenle kanunların denetiminde, onların yalnızca Anayasa kurallarına uygun olup olmadıkları saptanır. Kanun hükmünde kararnameler ise konu, amaç, kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki kanununa hem de Anayasa’ya uygun olmak zorundadırlar.

Anayasa’da kimi konuların kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmesi yasaklanmaktadır. Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrasında “Sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve ödevler...”in kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kural gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisi, “Bakanlar Kurulu”na ancak kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmesi yasaklanmış alana girmeyen konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir.

Anayasa’nın herhangi bir maddesinde kanunla düzenleneceği öngörülen bir konunun, Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrasının açıkça yasakladığı hükümler ile ilgili olmadıkça ya da Anayasa’nın 163. maddesinde olduğu gibi kanun hükmünde kararname çıkarılamayacağı açıkça belirtilmedikçe kanun hükmünde kararname ile düzenlenmesi Anayasa’ya aykırılık oluşturmaz.

B- Kanun Hükmünde Kararname’nin Tümünün Anayasa’ya Aykırılığı İddiasının İncelenmesi

Dava dilekçesinde, KHK’nin dayanağı olan 6.4.2011 günlü, 6223 sayılı Yetki Kanunu’nun Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptali gerekeceği, iptal edilmesi halinde ise KHK’nin dayanaktan yoksun kalacağı belirtilerek KHK’nin tümünün, Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 6. ve 91. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Anayasa Mahkemesinin 27.10.2011 günlü, E.2011/60, K.2011/147 sayılı kararı ile 6223 sayılı Yetki Kanunu’nun Anayasa’ya aykırılığı iddiasına dayalı iptal isteminin reddine karar verildiğinden KHK’nin tümüne yönelik Anayasa’ya aykırılık iddiası dayanaksız kalmıştır. İptal isteminin reddi gerekir.

C- Kanun Hükmünde Kararname’nin Ayrı Ayrı Tüm Maddeleri İle Eki (I) ve (II) Sayılı Cetvellerin ve (1), (2) ve (3) Sayılı Listelerin 6223 Sayılı Yetki Kanunu Kapsamında Olup Olmadığının İncelenmesi

Dava dilekçesinde, KHK’nin ayrı ayrı tüm maddeleri ile eki (I) ve (II) sayılı cetvellerin ve (1), (2) ve (3) sayılı listelerin, 6223 sayılı Yetki Kanunu kapsamında olmadığı belirtilerek Anayasa’nın 2., 6. ve 91. maddelerine aykırı oldukları ileri sürülmüştür.

1- KHK’nin 17. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (c) ve (ç) Bentleri

KHK’nin 17. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) ve (ç) bentleri 11.10.2011 günlü, 662 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname’nin 3. maddesiyle yürürlükten kaldırıldığından konusu kalmayan bu bentlere ilişkin iptal istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir.

2- KHK’nin 32. Maddesi

KHK’nin 32. maddesi, 11.10.2011 günlü, 666 sayılı Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname’nin 1. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığından konusu kalmayan bu maddeye ilişkin iptal istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir.

3- KHK’nin Geçici 9. Maddesinin (8) Numaralı Fıkrası

KHK’nin geçici 9. maddesinin (8) numaralı fıkrası, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 1. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığından, konusu kalmayan bu fıkraya ilişkin iptal istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir.

4- KHK’nin Ekinde Yer Alan (II) Sayılı Cetvel

KHK’nin ekinde yer alan (II) Sayılı Cetvel, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 1. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığından, konusu kalmayan bu cetvele ilişkin iptal istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir.

5-KHK’nin Geçici 9. Maddesinin (1), (2), (3), (5), (6), (7), (9) ve (10) Numaralı Fıkraları

KHK’nin geçici 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, kapatılan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatında yer alan sosyal hizmet kuruluşları ile bu kuruluşların personelinin, borç ve alacaklarının, tüm varlıklarının, araç, gereç ve taşınırlarının il özel idarelerine devredileceği belirtilmiş; (2), (3), (5), (6), (7), (9) ve (10) numaralı fıkralarında da bu devire ilişkin ayrıntılar düzenlenmiştir.

Madde ile anılan kuruluşların, personelinin, borç ve alacaklarının, tüm varlıklarının, araç, gereç ve taşınırlarının il özel idarelerine devredileceği öngörülmekle birlikte bu kuruluşların görev ve yetkilerinin il özel idarelerine devredildiğine yönelik açık bir hükme ise yer verilmemiştir. Bununla beraber, geçici 9. maddenin (5) numaralı fıkrasındaki “il özel idarelerine devredilen hizmetler” ibaresi ve (6) numaralı fıkrasındaki “il özel idaresinin hizmet alanının genişlemesi” ibaresi ile maddenin diğer hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kapatılan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatında yer alan sosyal hizmet kuruluşlarının yürütmekte oldukları hizmetlerin de il özel idarelerine devredildiği sonucuna ulaşılmaktadır.

6223 sayılı Yetki Kanunu’nun amaç ve kapsamını düzenleyen 1. maddesinde Kanun’un amacı, kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, etkin, verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak olarak belirlenmiş ve yetkinin kapsamı iki başlık altında tespit edilmiştir. Yetkinin kapsamına ilk olarak kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesi girmektedir. Bu çerçevede gerekli görülmesi halinde yeni bakanlıklar kurulması, var olan bakanlıkların birleştirilmesi, bakanlıkların bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarının yeniden belirlenmesi için kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmiştir. Bu amaçla;

1- Mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına, yeni bakanlıklar kurulmasına, anılan bakanlıkların bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine,

2- Mevcut bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut, birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesine,

3- Mevcut bakanlıklar ile birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıkların görev, yetki, teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine, taşrada ve yurt dışında teşkilatlanma esaslarına,

ilişkin kanun hükmünde kararname çıkarılabilecektir.

İkinci olarak, kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, işçiler, sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma, nakil, görevlendirilme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin olarak değişiklikler ve yeni düzenlemeler yapılması için kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmiştir.

6223 sayılı Yetki Kanunuyla kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesi amacına yönelik olarak Bakanlar Kuruluna verilen kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi, Bakanlıklar ile bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşları kapsamakta olup Bakanlık veya bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluş niteliğinde olamayan kamu kurum ve kuruluşları kapsamına almamaktadır. Bakanlar Kurulunun, 6223 sayılı Yetki Kanunu’na dayanarak bakanlık veya bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluş niteliğinde olamayan kamu kurum ve kuruluşlarının görev, yetki, teşkilat ve kadrolarına ilişkin düzenleme yapması mümkün değildir.

Anayasa’nın 127. maddesi uyarınca il özel idareleri mahalli idare kuruluşu niteliğindedirler. Merkezî idare, mahalli idareler üzerinde vesayet yetkisine sahip olmakla birlikte bu durum, mahalli idareleri merkezî idarenin bağlı, ilgili veya ilişkili kuruluşu haline getirmemektedir. Diğer taraftan kapatılan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatının il özel idarelerine devrine ilişkin kurallar kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, işçiler, sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma, nakil, görevlendirilme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin bir düzenleme olarak da nitelendirilemez.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu kurallar 6223 sayılı Yetki Kanunu kapsamında değildir. İptalleri gerekir.

6- KHK’nin Diğer Kuralları

Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde yapılan inceleme sonucunda; KHK’nin, hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilenler ile 6223 sayılı Yetki Kanunu kapsamında olmadığından iptaline karar verilen geçici 9. maddesinin (1), (2), (3), (5), (6), (7), (9) ve (10) numaralı fıkraları dışında kalan diğer kurallarının 6223 sayılı Yetki Kanunu’nun kapsamında olduğu anlaşıldığından bu kurallara ilişkin iptal isteminin reddi gerekir.

D- Kanun Hükmünde Kararname’nin Ayrı Ayrı Tüm Maddeleri İle Eki (I) Sayılı Cetvelin ve (1), (2) ve (3) Sayılı Listelerin Anayasa’nın 91. Maddesi Yönünden İncelenmesi

Dava dilekçesinde, KHK’nin ayrı ayrı tüm maddeleri ile eki (I) sayılı cetvelin ve (1), (2) ve (3) sayılı listelerin Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrasında kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmesi yasaklanmış alanlara ilişkin düzenleme içerdiği, bu nedenle Anayasa’nın 2., 6. ve 91. maddelerine aykırı oldukları ileri sürülmüştür.

1- KHK’nin 31. Maddesi

KHK’nin 31. maddesinde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı merkez teşkilatının ilgili hizmet birimlerinde Aile ve Sosyal Politikalar Uzmanları ve Uzman Yardımcıları ile Aile ve Sosyal Politikalar Denetçileri ve Denetçi Yardımcılarının istihdam edileceği belirtilmiş, Uzman Yardımcılığı ve Denetçi Yardımcılığına atanabilme koşulları ile Uzman Yardımcılığı ve Denetçi Yardımcılığından Uzmanlığa ve Denetçiliğe geçiş koşullarına yer verilmiş ve Uzman Yardımcıları ile Denetçi Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez hazırlama ve yeterlik sınavı ile diğer hususların yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmüştür.

Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrasında “Sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve ödevler...”in kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği belirtilmiştir. Öte yandan Anayasa’nın “Kamu hizmetlerine girme hakkı” başlıklı 70. maddesinin birinci fıkrasında, her Türk’ün, kamu hizmetlerine girme hakkına sahip olduğu belirtildikten sonra ikinci fıkrasında hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemeyeceği kurala bağlanmıştır. Buna göre, Anayasa’nın “Siyasi Haklar ve Ödevler” başlıklı dördüncü bölümünde yer alan 70. maddesinde korunan kamu hizmetlerine girme hakkına ilişkin olarak kanun hükmünde kararname ile düzenleme yapılması mümkün değildir.

KHK’nin 31. maddesiyle bir kamu hizmeti olan Aile ve Sosyal Politikalar Uzman Yardımcılığı ve Denetçi Yardımcılığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Uzmanlığı ve Denetçiliği kadrolarına giriş koşullarının belirlenmiş olması, kamu hizmetine girme hakkına ilişkin bir düzenleme niteliğinde olduğundan kural, Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrasına aykırıdır. İptali gerekir.

Serdar ÖZGÜLDÜR ve Burhan ÜSTÜN bu görüşlere değişik gerekçeyle katılmışlardır.

Haşim KILIÇ, Alparslan ALTAN, Recep KÖMÜRCÜ, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ile Muammer TOPAL bu görüşe katılmamışlardır.

2- KHK’nin Diğer Kuralları

KHK’nin 31. maddesi ve 6223 sayılı Yetki Kanunu kapsamında olmadığından iptaline karar verilen geçici 9. maddesinin (1), (2), (3), (5), (6), (7), (9) ve (10) numaralı fıkraları ile hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilenler dışında kalan diğer kurallarında, Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun hükmünde kararname ile düzenlenmesi yasaklanmış alanlara ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden bu kurallara ilişkin iptal isteminin reddi gerekir.

E- Kanun Hükmünde Kararname’nin İçerik Yönünden İncelenmesi

1- KHK’nin Geçici 3. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a), (b), (c), (ç), (d) ve (f) Bentlerinin İncelenmesi

Dava dilekçesinde, kural ile Bakanlık bünyesindeki her hangi bir kurumun kapatılması gibi hukuksal bir zorunluluk olmadığı halde üst düzey kadrolarda görev yapanların, bu görevlerinin sona erdirilerek bakanlık müşaviri ve araştırmacı unvanlı pasif kadrolara atanması ve ücretlerinin dondurulması suretiyle kazanılmış haklarının ihlal edildiği, idari bir işlemle yapılması gereken görevden alma işleminin kanun ile yapıldığı ve bu yolla dava açma hakkının engellendiği, statüleri farklı olan birçok kamu görevlisi arasında hiçbir ayrım gözetilmeksizin bir kısmının bakanlık müşaviri, bir kısmının da araştırmacı kadrosuna atanmasının eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın, Anayasa’nın 2., 10., 36. ve 125. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

KHK’nin geçici 1. maddesi ile Başbakanlık bağlı kuruluşları olan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Kadının Statüsü, Aile ve Sosyal Araştırmalar, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlükleri ile Özürlüler İdaresi Başkanlığı kapatılarak yeni kurulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının hizmet birimleri olarak yeniden yapılandırılmışlardır. KHK’nin geçici 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b), (c), (ç), (d) ve (f) bentlerinde de söz konusu kurumların kapatılması sonucu açığa çıkan yönetici personelin durumu düzenlenmektedir. Buna göre, kapatılan kurumların Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde yeniden yapılandırılan birimlerinde görev yapan bazı üst düzey kamu görevlilerinin bu görevlerinin sona ermesi ve bunlardan Döner Sermaye Merkez Müdürü, Müşavir, Şube Müdürü, Müdür, Özel Kalem Müdürü, İl Müdürü ve İl Müdür Yardımcısı kadrolarında bulunanların araştırmacı, diğerlerinin ise bakanlık müşaviri kadrolarına halen bulundukları kadro dereceleriyle atanmış sayılmaları öngörülmektedir. Bu madde uyarınca ihdas edilen bakanlık müşaviri ile araştırmacı kadrolarının herhangi bir sebeple boşalması halinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılacakları belirtilmiştir. Diğer taraftan, geçici 3. maddenin (4) numaralı fıkrasıyla bakanlık müşaviri ve araştırmacı kadrolarına atananların eski mali haklarının korunması ve kendi istekleri ile başka kadro veya kurumlara geçenlere fark ödenmesinin sona ermesi öngörülmüştür.

Anayasa’nın 2. maddesindeki “hukuk devleti” ilkesi gereğince, yasama işlemlerinin kişisel yararları değil kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla yapılması zorunludur. Bir kuralın Anayasa’ya aykırılık sorunu çözümlenirken “kamu yararı” konusunda Anayasa Mahkemesinin yapacağı inceleme yalnızca kanunun kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığı ile sınırlıdır. Kanun ile kamu yararının gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini denetlemenin anayasa yargısıyla bağdaşmayacağı, bunun kanun koyucunun takdirinde olduğu açıktır.

KHK’nin genel gerekçesinde, ülkemizdeki mevcut sosyal hizmet ve yardım yapısının sosyal hizmetler alanının dinamik niteliği nedeniyle yeni sorunlara ve yeni ihtiyaç gruplarının talep ve beklentilerine yeterince cevap veremediği, ihtiyaç sahibi vatandaşlara sunulan sosyal hizmetler ve yardımların birden fazla kamu kurum ve kuruluşu ile çeşitli sivil toplum örgütleri ve özel sektör kuruluşlarınca sağlandığı, ancak mevcut çoklu yapı nedeniyle mükerrerliklerin ortaya çıktığı ve planlamalarda aksaklıklar oluştuğu, gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşılmasında sıkıntılar yaşandığı, gerek kamunun gerekse genel anlamda toplumun bu alandaki gücü ve enerjisinin önemli ölçüde israf edildiği, bu anlamda sosyal hizmet ve yardımların gerçek ihtiyaç sahiplerine gerektiği ölçüde sunulmasını zorlaştıran sosyal hizmet ve yardımların sunulmasındaki mevcut çoklu yapının gözden geçirilmesi ve yürütülen hizmetlerin tek çatı altında toplanmasında yarar görüldüğü vurgulanmaktadır.

Genel gerekçeden, kanun koyucu tarafından, ülkemizdeki sosyal hizmet ve yardım faaliyetlerinin tek bir kurumsal çatı altında toplanması durumunda mevcut yapıdaki dağınıklık ve hantallığın yerine koordineli, esnek ve süratli çözüm üretebilen bir hizmet teşkilatlanmasının oluşturulacağı ve yürütülen hizmetin etkinliğinin artırılacağı değerlendirilerek, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve Özürlüler İdaresi Başkanlığının kapatıldığı ve yeni kurulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının hizmet birimlerine dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır. Kanun koyucunun amacının kamu yararını sağlamaya dönük olduğu konusunda kuşku yoktur. Yapılan somut düzenlemenin bu amaçları etkin bir şekilde gerçekleştirmeye elverişli olup olmadığı yönündeki bir değerlendirme ise anayasallık denetiminin kapsamı dışındadır.

Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin temel gereklerinden biri kazanılmış haklara saygı gösterilmesidir. Kazanılmış haklara saygı, hukuk güvenliği ilkesinin bir sonucudur. Kazanılmış hak, kişinin bulunduğu statüden doğan, tahakkuk etmiş ve kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş haktır. Dava konusu kuralda kişilerin bulunduğu statülerden doğan, tahakkuk etmiş ve kendileri yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş haklara yönelik bir düzenleme öngörülmediğinden kazanılmış hakları ihlal eden bir müdahale söz konusu değildir. Bu kişilerin yeni atandıkları kadrodaki mali haklarının (ücret ve özel hizmet tazminatı toplamının), mevcut kadrolarındakine göre daha düşük olması halinde yeni kadrolarındaki gelirlerine eşitleninceye kadar aradaki farkın ödenmesi öngörülmektedir. Bu nedenle maddede sayılan görevlerde bulunanların görevlerine son verilerek aynı dereceli bakanlık müşavirliği ve araştırmacı unvanlı kadrolara atanmalarını öngören kuralın kazanılmış hakları ihlal ettiği söylenemez.

Diğer taraftan, dava konusu kuralla tek bir kişi hakkında bireysel nitelikte bir yürütme işlemi tesis edilmeyip, aksine genel ve soyut bir kural getirilmektedir. Soyut bir kuralın gerçekte tek bir kişiyi ya da sınırlı sayıda kişiyi ilgilendiriyor olması onun bu niteliğini ortadan kaldırmaz. Bireysel nitelikte bir işlemden söz edilebilmesi için somut olarak bir kişinin hukuki durumunda değişiklik yapan bir irade açıklamasının bulunması gerekir. Dava konusu kuralla doğrudan belirli bazı kişilerin hukuki durumunda değişiklik yapılmasına yönelik bir düzenleme söz konusu olmadığından bireysel işlemin varlığından söz edilemez. Kuralda belirtilen kadrolarda görev yapan kişilerin hukuki durumlarının düzenlemenin sonucundan etkilenmiş olması bu neticeyi değiştirmez.

Ayrıca, dava konusu kuralla, kapatılan Başbakanlık bağlı kuruluşlarının bazı kadrolarında görev yapan kamu görevlilerinin bakanlık müşaviri ve araştırmacı kadrolarına atanmış sayılmalarının öngörülmesi, anılan kuruluşların kapatılması ve sonrasında Bakanlık bünyesinde yeniden yapılandırılması sonucu ortaya çıkan hukuki ve fiilî zorunluluktan kaynaklanmaktadır. Buna göre söz konusu işlemin sebep unsuru, bu kuruluşların kapatılması olup yürürlükte bulunan kanunlara dayanılarak ve kamu görevlisinin öznel durumu dikkate alınarak idarece tesis edilen naklen atama işlemlerinden tamamen farklıdır. Söz konusu hukuki ve fiili zorunluluklar nedeniyle kazanılmış haklar korunarak başka kadrolara atama yapılması, kanun koyucunun takdir alanı içindedir.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu kural Anayasa’nın 2., 36. ve 125. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

Fulya KANTARCIOĞLU bu görüşe katılmamıştır.

Kuralın, Anayasa’nın 10. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.

2- KHK’nin Geçici 9. Maddesinin (4) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi

Dava dilekçesinde, kural ile merkezî idarece yürütülmesi gereken sosyal hizmetlerin il özel idarelerine devredildiği, bu durumun da sosyal hukuk devleti ilkesi ve devletin temel amaç ve görevleriyle bağdaşmayacağı belirtilerek kuralın, Anayasa’nın 2., 5., 10., 41., 61. ve 127. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Dava konusu kuralda, Bakanlığa devredilen sosyal hizmet kuruluşları bünyesindeki döner sermaye işletmelerinin Maliye Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslara göre tasfiye edilmesi öngörülmüştür.

KHK’nin geçici 9. maddesinin (1), (2), (3), (5), (6), (7), (9) ve (10) numaralı fıkraları Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrası uyarınca Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinden, bu fıkralara yönelik iddialar incelenmemiştir.

Anayasa’da yer alan düzenlemeler, kanun koyucuya, toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda yeni idari birimler oluşturma, görev alanlarında değişiklik yapma veya kaldırma konularında yetki vermektedir. Bu açıdan kanun koyucunun takdir yetkisine sahip olduğu açıktır. Ancak, kanun koyucu bu yetkiyi kullanırken, kamu yararı amacını gütmek, Anayasa’nın 5. maddesinde yer alan devletin temel amaç ve görevlerine ilişkin kuralların yanı sıra Anayasa’nın ilgili diğer kurallarına da uymak zorundadır.

Döner sermaye işletmelerinin kurulması, Anayasa’nın 5. maddesi gereği görülmesi zorunlu hizmetlerden olmayıp, anılan hizmeti kurma ya da kaldırma konusunda kanun koyucunun takdir yetkisi olduğu şüphesizdir. Öte yandan, döner sermaye işletmelerinin tasfiyesi ile kamu yararı amacının güdülmediği sonucu da çıkarılamaz.

Dava konusu kuralın, devletin temel amaç ve görevleriyle uyumsuzluğu veya kamu yararı amacıyla getirilmediği saptanamadığından ve siyasal açıdan yerindeliği ise Anayasal denetim alanı dışında kaldığından Anayasa’ya aykırı bir yönü bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu kural Anayasa’nın 2. ve 5. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

Fulya KANTARCIOĞLU bu görüşe katılmamıştır

Kuralın, Anayasa’nın 10., 41., 61. ve 127. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.

V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ

3.6.2011 günlü, 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin;

A) 31. maddesi ile geçici 9. maddesinin (1), (2), (3), (5), (6), (7), (9) ve (10) numaralı fıkralarına ilişkin iptal hükmünün yürürlüğe girmesinin ertelenmesi nedeniyle bu madde ve fıkraların YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE,

B) 1- Tümüne, 1., 2., 3., 4., 5., 6., 7., 8., 9., 10.,11., 12., 13., 14., 15., 16. maddelerine, 17. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b) ve (d) bentlerine, 18., 19. 20., 21., 22., 23., 24., 25., 26., 27., 28., 29., 30., 33., 34., 35., 36., 37., geçici 1., geçici 2., geçici 3., geçici 4., geçici 5., geçici 6., geçici 7., geçici 8. maddelerine, geçici 9. maddesinin (4) numaralı fıkrasına, Eki (1) Sayılı Cetvel’i ve eklerine,

2- İçeriği itibariyle Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülen;

a- Geçici 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b), (c), (ç), (d) ve (f) bentlerine,

b- Geçici 9. maddesinin (4) numaralı fıkrasına,

yönelik iptal istemleri, 11.10.2012 günlü, E. 2011/82, K. 2012/150 sayılı kararla reddedildiğinden, bu maddelere, fıkraya, bentlere, cetvel ve eklerine ilişkin yürürlüğün durdurulması isteminin REDDİNE,

C) 1- 17. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) ve (ç) bentleri,

2- 32. maddesi,

3- Geçici 9. maddesinin (8) numaralı fıkrası,

4- Ekinde yer alan (II) Sayılı Cetvel,

hakkında, 11.10.2012 günlü, E. 2011/82, K. 2012/150 sayılı kararla karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, bu maddeye, fıkraya, bentlere ve cetvele ilişkin yürürlüğün durdurulması istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

11.10.2012 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

VI- İPTAL HÜKMÜNÜN YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU

Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Kanun, kanun hükmünde kararname ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.” denilmekte, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrasında da bu kural tekrarlanmaktadır.

3.6.2011 günlü, 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 31. maddesi ile geçici 9. maddesinin (1), (2), (3), (5), (6), (7), (9) ve (10) numaralı fıkralarının iptal edilmeleri nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte görüldüğünden, Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince bu maddelere ilişkin iptal hükmünün, kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.

VI- SONUÇ

3.6.2011 günlü, 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin:

A) 6.4.2011 günlü, 6223 sayılı Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu’na yönelik iptal istemi, 27.10.2011 günlü, E.2011/60, K.2011/147 sayılı kararla reddedildiğinden, Kararname’nin tümüne yönelik iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,

B) 1- 1., 2., 3., 4., 5., 6., 7., 8., 9., 10.,11., 12., 13., 14., 15., 16., 17. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri, 18., 19. 20., 21., 22., 23., 24., 25., 26., 27., 28., 29., 30., 33., 34., 35., geçici 1., geçici 2., geçici 3., geçici 4., geçici 5., geçici 6., geçici 7., geçici 8. maddeleri, geçici 9. maddesinin (4) numaralı fıkrası, 36., 37. maddeleri, eki (I) Sayılı Cetvel ile (1), (2) ve (3) sayılı listeler, 6223 sayılı Kanun kapsamında olduğundan ve Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrası uyarınca Anayasa’ya aykırı olmadığından, bu maddelere, fıkraya, bentlere, cetvel ve eklerine ilişkin iptal istemlerinin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,

2- 31. maddesinin Anayasanın 91. maddesinin birinci fıkrası ile 70. maddesi uyarınca Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Haşim KILIÇ, Alparslan ALTAN, Recep KÖMÜRCÜ, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ile Muammer TOPAL’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

3- Geçici 9. maddesinin (1), (2), (3), (5), (6), (7), (9) ve (10) numaralı fıkraları 6223 sayılı Kanun kapsamında olmadığından, bu maddelerin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,

4- a- 17. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) ve (ç) bentleri, 11.10.2011 günlü, 662 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 3. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığından,

b- 32. maddesi, 11.10.2011 günlü, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 1. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığından,

c- Geçici 9. maddesinin (8) numaralı fıkrası, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 1. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığından,

d- Ekinde yer alan (II) Sayılı Cetvel, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 1. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığından,

konusu kalmayan bu madde, fıkra, bentlere ve cetvele ilişkin iptal istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, OYBİRLİĞİYLE,

C) İçeriği itibariyle Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülen;

a- Geçici 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (b), (c), (ç), (d) ve (f) bentlerinin,

b- Geçici 9. maddesinin (4) numaralı fıkrasının,

Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU’nun karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

D) 31. maddesi ile geçici 9. maddesinin (1), (2), (3), (5), (6), (7), (9) ve (10) numaralı fıkralarının iptal edilmesi nedeniyle, Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince bu madde ve fıkralara ilişkin İPTAL HÜKMÜNÜN, KARARIN RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK ALTI AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE, OYBİRLİĞİYLE,

11.10.2012 gününde karar verildi.

KARŞIOY YAZISI

3.6.2011 günlü, 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 31. maddesi çoğunluk kararıyla Anayasa’nın 91. maddesine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.

633 sayılı KHK’nin 31. maddesinde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı merkez teşkilatının ilgili hizmet birimlerinde Aile ve Sosyal Politikalar Uzmanları ve Uzman Yardımcıları ile Aile ve Sosyal Politikalar Denetçileri ve Denetçi Yardımcılarının istihdam edileceği belirtilmiş, Uzman Yardımcılığı ve Denetçi Yardımcılığına atanabilme koşulları ile Uzman Yardımcılığı ve Denetçi Yardımcılığından Uzmanlığa ve Denetçiliğe geçiş koşullarına yer verilmiş ve Uzman Yardımcıları ile Denetçi Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez hazırlama ve yeterlik sınavı ile diğer hususların yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmüştür.

6223 sayılı Yetki Kanun’unun 1. maddesinin birinci fıkrasının (a-3) bendinde, kanunun amaçlarından birinin kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenerek, mevcut bakanlıklar ile birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıkların görev, yetki, teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine, taşrada ve yurt dışında teşkilatlanma esaslarına ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek olduğu belirtilmiş ve aynı Kanun’un 2’nci fıkrasında da ilgili kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılabileceği belirtilmiştir.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı merkez teşkilatının ilgili hizmet birimlerinde Aile ve Sosyal Politikalar Uzmanları ve Uzman Yardımcıları ile Aile ve Sosyal Politikalar Denetçileri ve Denetçi Yardımcıları kadrolarının ihdas edilmesi, teşkilat ve kadroların belirlenmesine ilişkin bir husus olduğundan Yetki Kanunu’na aykırılık bulunmamaktadır.

Kamu görevlilerinin kadrolarının ve bu kadrolara atanacak kişilerde bulunması gereken niteliklerin de kanunla düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak, kamu görevlisi olarak atanacak kişilerle ilgili tüm ayrıntıların sadece yasayla düzenlenmesi gerektiği ve bu konuda idarî düzenlemeler yapılmasının Anayasa’nın 128’inci maddesinin ikinci fıkrasına aykırı düşeceği iddiası yerinde değildir. Anayasa'nın bir maddesinin yasayla düzenleneceğini öngördüğü bir konunun, Anayasa'nın 91. maddesinin birinci fıkrasının açıkça yasakladığı hükümler ile doğrudan ilgili olmadıkça, ya da KHK ile düzenlenemeyeceği Anayasa'da özel olarak belirtilmedikçe KHK ile düzenlenmesi Anayasa'ya aykırı değildir.

Anayasa'nın 70. maddesine göre, “her Türk kamu hizmetine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez”. Maddede Türkiye Cumhuriyeti Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin görevin gerektirdiği nitelikler dışında, dil, din, mezhep, renk, siyasi düşünce, cinsiyet ve benzeri ayırım gözetilmeksizin kamu hizmetlerine girme hakkına sahip bulundukları belirtilmiştir. Böylece “kamu hizmetlerine girme hakkı” siyasi hak ve ödevler kapsamında, vatandaşlık bağına bağlı olarak kullanılabilecek bir hak olarak düzenlenmiştir. Düzenlemenin temel hakka ilişkin niteliği bundan ibarettir. Yoksa, bunun dışında kamu görevlerine giriş, atanma, görev değişikliğine ilişkin tüm düzenleme ve uygulamaların temel hakkın düzenlenmesi ve 91. madde anlamında yasak alan kapsamında görülmesi yerinde değildir.

Anayasa'nın 91. maddesinin birinci fıkrasında, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği belirtilmiştir. Anayasanın belirtilen bölümlerinde birçok temel hak ve özgürlük düzenlenmiş bulunmaktadır. Sözkonusu temel hak ve özgürlüklerin kapsama alanları ve ilgili oldukları hususlar geniş bir biçimde yorumlandığında KHK’lerle yapılacak tüm düzenlemelerin bu hak ve özgürlüklerle bağlantılarının bulunduğu ileri sürülebilecektir. Böyle bir yorumdan hareket edilmesi halinde yasak alan kapsamı oldukça genişleyecek ve KHK ile düzenlenebilecek alan kalmayacaktır. Nitekim Anayasa Mahkemesinin, 6.1.1987 günlü, E:1986/15 ve K:1987/1 sayılı kararında, dolaylı biçimde kişi hak ve özgürlüklerini ilgilendirmeyecek bir düzenleme düşünmenin oldukça güç olduğu, bu nedenle de dolaylı bir ilginin varlığına dayanılarak sonuca gitmenin isabetli sayılamayacağı belirtilmiştir. Buna göre, yasak alanın kapsamının, temel hak ve özgürlüklerle doğrudan ilgili düzenlemeleri kapsayacak, dolaylı olarak ilgili düzenlemeleri ise kapsam dışında bırakacak şekilde belirlenmesi gerekir. Anayasa’nın 91. maddesi kapsamına giren alanlarda düzenleme yapılmış olmasından söz edilebilmesi için 91. maddede belirtilen hak ve alanlarla ilgili doğrudan bir düzenleme yapılmış olması gerekir.

Anayasa Mahkemesi de, 16.5.1989 günlü, E:1989/4 ve K:1989/24 sayılı kararında, 3.11.1988 günlü, 347 sayılı “233 Sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname”nin Genel Müdür olarak atanabilmek için, “yükseköğrenim görmüş olmak, dört yılı kamuda, altı yılı özel sektörde geçmek şartıyla en az on yıl hizmeti bulunmak, kamu hizmeti bulunmayanlarda ise özel sektörde asgari onbeş yıl çalışmış olmak, Genel müdürlük görevini yerine getirebilecek yetenek, bilgi ve tecrübeye sahip olmak" şartlarını getiren 1. maddesine yönelik iptal istemini Anayasa'nın 123. ve 128. maddelerinin, 91. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinin çizdiği sınır dışında kaldığı gerekçesiyle reddetmiştir.

İptaline karar verilen kurallarda Yetki Kanunu kapsamında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı merkez teşkilatının ilgili hizmet birimlerinde ilk defa Aile ve Sosyal Politikalar Uzmanlığı ve Uzman Yardımcılığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Denetçiliği ve Denetçi Yardımcılılığı kadroları oluşturulduğundan, zorunlu olarak bu kadrolara girişin koşulları da düzenlenmiştir. Bu nedenle anılan kuralların Anayasa’nın 91. maddesinde belirtilen yasak alana ilişkin düzenlemeler içerdiğinden söz etmek mümkün değildir.

Belirtilen nedenlerle, itiraz konusu kurallara yönelik iptal isteminin reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle kuralın iptaline yönelik çoğunluk görüşüne katılmadık.

KARŞIOY GEREKÇESİ

3.6.2011 günlü, 633 sayılı KHK’nin iptal istemi reddedilen kurallarının idarenin KHK’ler konusundaki yetkisinin sınırlı olup, yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesiyle bağdaşmayacak biçimde geniş bir düzenleme yetkisi kullanamayacağına ilişkin 2011/113 esas sayılı karardaki karşıoy gerekçesi doğrultusunda iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

DEĞİŞİK GEREKÇE

6.4.2011 günlü, 6223 sayılı Yetki Kanunu’nun 1. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi “Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, işçiler, sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği arttırmak üzere, bunların atanma, nakil, görevlendirme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına” ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere, Bakanlar Kurulu’na Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi verilmektedir. 633 sayılı KHK’nin iptali istenen 31. maddesi memuriyet statüsüne alınmaya ilişkin bir düzenleme niteliğindedir. Oysa, yukarıda ifade edildiği üzere, 6223 sayılı Yetki Kanunu’nun belirtilen hükmü salt “istihdam edilen” kamu görevlileri bakımından bir düzenleme yapılabilmesi konusunda yetki vermektedir. Diğer bir deyişle, iptali istenen düzenleme Yetki Kanunu kapsamı dışında kalmakta ve bu mahiyeti itibariyle de Anayasa’nın 91. maddesine aykırı düşmektedir.

Açıklanan nedenle, anılan maddenin iptaline bu gerekçeyle katılıyoruz.