Dosya olarak kaydet: PDF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, hakkındaki koşullu salıverilme kararının geri alınmasına esas gösterilen mahkûmiyet kararının ortadan kaldırılmasına rağmen geri alma kararının infazına devam edilmesinin anayasal haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüş, tahliye ve tazminat talebinde bulunmuştur.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 21/1/2013 tarihinde Bandırma Cumhuriyet Başsavcılığı vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 25/2/2014 tarihinde kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu, başvuru tarihinde Bandırma M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunmaktadır.

6. Başvurucu, Adana 1 No.lu Sıkıyönetim Mahkemesinin 3/10/1980 tarih ve E.1980/306, K.1980/630 sayılı kararı ile kasten öldürme, kasten öldürmeye teşebbüs ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçlarından neticeten 36 yıl ağır hapis cezasına ve Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 17/2/1987 tarih ve E.1984/132, K.1987/7 sayılı kararı ile 20 yıl ağır hapis cezasına mahkûm edilmiştir.

7. Adana 1 No.lu Sıkıyönetim Mahkemesinin 30/12/1987 tarih ve E.1980/306, K.1987/264 sayılı içtima kararı ile anılan hapis cezalarının 36 yıl ağır hapis cezası olarak infazına karar verilmiştir.

8. Anılan hapis cezalarının infazı sırasında Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/4/1991 tarih ve 1991/125 Değişik İş sayılı kararı ile başvurucunun koşullu salıverilmesine karar verilmiştir.

9. Başvurucu serbest bırakıldıktan sonra deneme süresi içinde yasadışı silahlı örgüte üye olmak suçundan Malatya 1 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 14/11/1994 tarih ve E.1993/175, K.1994/374 sayılı kararı ile 12 yıl 6 ay ağır hapis cezasına mahkûm edilmiştir.

10. Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi 29/8/1995 tarih ve 1995/139 Değişik İş sayılı kararı ile deneme süresi içinde suç işlediği kesinleşen başvurucunun, koşullu salıverildiği 16/5/1993 ile 20/5/2016 tarihleri arasındaki bakiye cezasının aynen infazına karar vermiştir. Anılan karara itiraz Gaziantep 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/8/1995 tarih ve 1995/139 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir.

11. Başvurucu hakkında verilen Malatya 1 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 12 yıl 6 ay süreli hapis cezasının infazına başlanmış ve Gebze Ağır Ceza Mahkemesinin 27/9/2002 tarih ve 2006/216 Müteferrik sayılı kararı ile başvurucu hakkında koşullu salıverilme kararı verilmiştir. Ancak başvurucu serbest bırakılmayarak Adana 1 No.lu Sıkıyönetim Mahkemesinin koşullu salıverilme nedeniyle geri alınan cezasının infazına başlanmıştır.

12. Başvurucunun geri kalan cezası infaz edilirken 29/7/2003 tarih ve 4959 sayılı Topluma Kazandırma Kanunu'nun 4. maddesinin (a) bendi uyarınca Malatya 1 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesi, 21/10/2003 tarih ve E.2003/132, K.2003/113 sayılı kararı ile koşullu salıverme kararının geri alınmasına neden olan 14/11/1994 tarihli mahkûmiyet kararının tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmasına karar vermiştir.

13. Başvurucu, ortadan kaldırma kararı üzerine Gebze Ağır Ceza Mahkemesinden, Malatya 1 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 12 yıl 6 ay hapis cezasına ilişkin 27/9/2002 tarihli koşullu salıverilme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkeme, 8/12/2010 tarih ve 2010/852 Müteferrik sayılı kararı ile talebi reddetmiştir. Karara yapılan itiraz üzerine Kartal 3. Ağır Ceza Mahkemesi 26/1/2011 tarih ve 2011/60 Değişik İş sayılı kararı ile Gebze Ağır Ceza Mahkemesinin itiraza konu kararını gerekçelendirilmediği nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.

14. Başvurucu 21/2/2011 tarihli dilekçesi ile tekrar Malatya 1 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin koşullu salıverilme kararının kaldırılmasını talep etmiş ve Gebze Ağır Ceza Mahkemesi, 23/3/2011 tarih ve 2011/16 Değişik İş sayılı kararı ile Malatya 1 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin ortadan kaldırma kararı ile koşullu salıverilme kararının uygulanamaz olduğundan kaldırılmasına karar vermiştir.

15. Bandırma Cumhuriyet Başsavcısı, 4959 sayılı Kanun'un topluma kazandırmaya ilişkin bir yasa olduğu ve başvurucunun eylemini suç olmaktan çıkarmadığını belirterek 6/4/2011 tarihinde anılan karara itiraz etmiştir. Kartal 3. Ağır Ceza Mahkemesi 6/5/2011 tarih ve 2011/397 Değişik İş sayılı kararı ile itirazı kabul ederek Gebze Ağır Ceza Mahkemesinin kararını kaldırmıştır.

16. Başvurucunun anılan karara ilişkin kanun yararına bozma başvurusu Adalet Bakanlığının 4/10/2011 tarihli kararı ile reddedilmiştir.

17. Öte yandan başvurucu, Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesinden, Malatya 1 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 12 yıl 6 ay hapis cezasının infaz ettiği kısmının koşullu salıverilme kararı geri alınan cezadan mahsubunu talep etmiştir. Mahkeme, 31/3/2004 tarih ve 2004/78 Müteferrik sayılı kararı ile talebi reddetmiştir. Anılan karara yapılan itiraz da Gaziantep 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 3/5/2004 tarih ve 2004/101 Müteferrik sayılı kararı ile reddedilmiştir.

18. Anılan karara karşı Adalet Bakanlığı 27/2/2012 tarihinde kanun yararına bozma talebi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvurmuştur. Başsavcılık 12/3/2012 tarih ve 2012/67278 sayılı tebliğnamesi ile bozma talebiyle dosyayı Yargıtay 1. Ceza Dairesine göndermiştir.

19. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 9/7/2012 tarih ve E.2012/3513, K.2012/5599 sayılı kararı ile "Malatya 1 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 14/11/1994 tarih ve E.1993/175, K.1994/374 sayılı kararıyla 12 yıl 6 ay ağır hapis cezasına dair hükmünün 4959 sayılı Topluma Kazandırma Kanunu'nun 4/a maddesi gereğince 21/10/2003 tarih ve E.2003/132, K.2003/13 sayılı kararı ile sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmasına karar verilmiş olup ortada suç nedeniyle infaz edilecek bir mahkûmiyet kararı bulunmadığından" Gaziantep 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 3/5/2004 tarihli kararında mahsup talebinin kabulü yerine reddine karar verilmiş olmasını kanuna aykırı kabul ederek bozulmasına karar vermiştir. Bunun üzerine Mahkeme, 6/11/2012 tarih ve 2012/1037 Değişik İş sayılı kararı ile başvurucunun, Malatya 1 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin mahkûmiyet kararı kapsamında infazda geçirdiği sürenin halihazırda koşullu salıverilmenin geri alınması nedeniyle yatması gereken süreden mahsubuna karar vermiştir.

20. Başvurucu, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin anılan kararını da gerekçe göstererek koşullu salıverilme kararının geri alınması kararının dayanaksız kaldığını belirterek Bandırma Cumhuriyet Başsavcılığının, koşullu salıverme kararının geri alınması üzerine belirlenen bakiye cezaya ilişkin hazırladığı müddetnameye itiraz etmiştir. Bandırma Ağır Ceza Mahkemesi 30/11/2012 tarih ve 2012/702 Değişik İş sayılı kararı ile müddetnamenin Yargıtay 1. Ceza Dairesinin kararı gözetilerek ve mahsup yapılarak düzenlendiği ve bu sebeple usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılarak itirazı reddetmiştir.

21. Anılan karara yapılan itiraz da Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 31/12/2012 tarih ve 2012/1148 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir.

22. Başvurucu, karardan 16/1/2013 tarihinde haberdar olmuş ve 21/1/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

23. 4959 sayılı Kanun'un 4. maddesinin (a) bendi şöyledir;

"Terör örgütü mensubu olup da;

a) Terör örgütü tarafından işlenen suçlara iştirak etmemiş ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra silahlı mukavemet göstermeksizin kendiliklerinden veya vasıtalı olarak teslim olmuş veya kendiliklerinden örgütten çekildiği anlaşılmış olanlardan, bu Kanundan yararlanmak istediğini beyan edenler hakkında ceza verilmez."

24. 1/3/1926 tarih ve 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu'nun 97. maddesi şöyledir;

"Umumi af, hukuku amme davasını ve hükmolunan cezaları bütün neticeleri ile birlikte ortadan kaldırır."

25. 765 sayılı mülga Kanun'un 98. maddesi şöyledir;

"Hususi af, havi olduğu sarahate göre cezayı ortadan kaldırır veya azaltır veya değiştirir ve daha ağır bir cezadan mübeddel olan cezaya kanunen ilave edilmemiş bulunmak şartiyle mahkumun kanuni mahcuriyetini de ref eder. Ancak kanun veya kararnamesinde hilafı yazılı olmadıkça feri ve mütemmim cezalara tesir etmez. Hususi affı tazammun eden kanun veya kararnamede sarahat bulunan ahval müstesnadır."

26. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 65. maddesi şöyledir;

(1) Genel af hâlinde, kamu davası düşer, hükmolunan cezalar bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalkar.

(2) Özel af ile hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesine son verilebilir veya infaz kurumunda çektirilecek süresi kısaltılabilir ya da adlî para cezasına çevrilebilir.

(3) Cezaya bağlı olan veya hükümde belirtilen hak yoksunlukları, özel affa rağmen etkisini devam ettirir.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

27. Mahkemenin 5/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 21/1/2013 tarih ve 2013/839 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

28. Başvurucu, koşullu salıverildikten sonra denetim süresinde tekrar suç işlediğinden bahisle Malatya 1 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından 12 yıl 6 ay hapis cezasına mahkûm edildiğini ve bu nedenle koşullu salıverilme kararının kaldırılmasına karar verildiğini, 12 yıl 6 ay hapis cezasının infazından sonra 4959 sayılı Kanun uyarınca Mahkemenin hükmettiği cezanın tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmasına karar verildiğini, 12 yıl 6 ay hapis cezasının infaz edilen kısmının koşullu salıverilme kararının geri alınması kararı nedeniyle infaz ettiği bakiye cezadan mahsup edildiğini, ancak mahsup kararının yeterli olmayıp koşullu salıverilme kararının kaldırılması kararına esas 12 yıl 6 ay hapis cezasının tüm sonuçları ile ortadan kaldırılması nedeniyle koşullu salıverilme kararının geri alınması kararının da kaldırılması gerektiğini, bu sebeple haksız olarak cezaevinde tutulduğunu belirterek anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş, salıverilme ve tazminat talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

29. Anayasa Mahkemesi hükümlülerin, ceza infaz kurumlarında kalacağı süreyi doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen durumların Anayasa'nın 19. maddesinde tanımlanan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini kabul etmiştir (Benzer kararlar için bkz. B.No: 2013/4682, 17/9/2014; B.No: 2014/1711, 23/7/2014; B.No: 2013/8114, 17/9/2014). Başvurucunun şikâyet biçimi dikkate alındığında, iddialarının özü, koşullu salıverilme kararının geri alınması kararına esas kararın ortadan kalkması nedeniyle haksız olarak cezaevinde tutulmasına ilişkin olduğundan başvurucunun bütün iddiaları aşağıda kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı çerçevesinde değerlendirilmiştir.

30. Anayasa'nın 19. maddesi şöyledir:

"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.

Şekil ve şartları kanunda gösterilen:

Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi; . halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz."

31. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 5. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"1. Herkes özgürlük ve güvenlik hakkına sahiptir. Aşağıda belirtilen haller dışında ve yasanın öngördüğü usule uygun olmadan hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz:

(a) Kişinin, yetkili bir mahkeme tarafından verilmiş mahkûmiyet kararı sonrasında yasaya uygun olarak tutulması;

32. Anayasa'nın 19. maddesinin birinci fıkrasında herkesin kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına sahip olduğu ilke olarak ortaya konduktan sonra, ikinci ve üçüncü fıkralarında şekil ve şartları kanunda gösterilmek şartıyla kişilerin özgürlüğünden mahrum bırakılabileceği durumlar sınırlı olarak sayılmıştır. Dolayısıyla kişinin özgürlük ve güvenlik hakkının kısıtlanması ancak Anayasa'nın anılan maddesi kapsamında belirlenen durumlardan herhangi birinin varlığı halinde söz konusu olabilir (B.No: 2012/1137, 2/7/2013, § 42).

33. Anayasa'nın 19. maddesinde tanımlanan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ilk istisnası "Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi" olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda yargı organlarınca verilecek mahkûmiyet kararlarının sonucu olarak hapis cezası veya güvenlik tedbirlerinin uygulanması kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlali kabul edilmeyecektir. Diğer taraftan "suç şüphesine bağlı tutma" kapsamında olan durumdan farklı olarak anılan istisna "bir mahkûmiyet kararına bağlı olarak tutmayı" ifade etmektedir. (Benzer kararlar için bkz. B.No: 2012/338, 2/7/2013, § 41, B.No: 2014/912, 6/3/2014, § 70). Sözleşme'ye göre, özgürlüğe getirilen sınırlamanın meşru kabul edilebilmesi için mahkûmiyet kararı sonrası "tutma" hali veya hapsedilmenin, "yetkili mahkeme" kararına dayalı ve hukuka (kanuna) uygun olması şartları aranmaktadır. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı yönünden "tutma" hali, geniş anlamda kullanılmakta olup; gözaltı, tutuklama, mahkûmiyet sonrası tutukluluk ve hükümlülük hallerini içine almaktadır. Sözleşme maddesindeki "yetkili mahkeme" vurgusu, kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması sonucunu doğuran ceza veya güvenlik tedbiri uygulama konusunda kanun gereği yetkilendirilmiş, yürütme organı ve taraflardan bağımsız ve yeterli güvencelere sahip yargısal organı ifade etmektedir (B.No: 2013/8114, 17/9/2014, § 18; benzer AİHM kararları için bkz. De Wilde, Ooms And Versyp/Belçika, B. No: 2832/66, 2835/66, 2899/66, 18/6/1971, § 78; Engel ve Diğerleri/Hollanda, B. No: 5100/71, 5101/71, 5102/71, 5354/72, 5370/72, 8/6/1976, § 68). Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrası ve Sözleşme'nin 5. maddesinin (1) numaralı fırkasının (a) bendi kapsamına, mahkemelerce verilmiş mahkûmiyet hükmünün yerine getirilmesi hallerinde ortaya çıkan özgürlükten yoksun bırakma halleri dâhil ise de anılan kurallar, mahkûmiyet kararının değil, tutmanın hukuka uygun olmasını güvence altına almaktadır. Dolayısıyla bu güvence kapsamında, kişi hakkında hükmedilen hapis cezasının yerindeliği veya orantılılığı incelemeye tabi tutulamaz (B.No: 2013/8114, 17/9/2014, § 18).

34. Bir mahkûmiyet kararının infazına ilişkin olarak Anayasa'nın 19. maddesi ve Sözleşme'nin 5. maddesi açık bir hüküm içermemektedir. Bununla birlikte herkesin, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına sahip olması ve bu hakka getirilebilecek sınırlamaların ayrıntılı olarak madde metinlerinde belirtilmesi, "keyfi bir biçimde" bu haktan kimsenin mahrum bırakılmamasını amaçlamaktadır. Yetkili bir mahkeme tarafından verilen bir mahkûmiyet kararının infazının sağlanması ve ceza infaz kurumunda tutma süresi de bu hak kapsamında değerlendirilmelidir. Ceza mahkemelerinin kararına uygun hareket edilmesi de hakkın korunması açısından bir zorunluluktur. Dolayısıyla hükümlülerin ceza infaz kurumunda kalacakları sürenin mahkûmiyet kararına ve ilgili yasal mevzuata uygun olması Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesi ve Sözleşme'nin 5. maddesi birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında güvence altına alınmıştır B.No: 2014/1711, 23/7/2014, § 32).

35. Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, kural olarak tutma hali, mahkûmiyet kararına bağlı olmalıdır. Koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle kişinin yeniden hapsedilmesi durumunda da infazına karar verilen ceza ile önceki mahkûmiyet arasındaki nedensellik bağının kesilmemiş olması gerekir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre Sözleşme'nin 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde geçen "mahkûmiyet kararı sonrasında" ibaresi ile kastedilen, sadece "tutma"nın zaman bakımından mahkûmiyet kararından sonra olması değil, aynı zamanda mahkûmiyet nedeniyle olmasıdır (Bkz. B.No: 2013/8114, 17/9/2014, § 19; Van Droogenbroeck/Belçika, B. No: 7906/77, 24/6/1982; Weeks/Birleşik Krallık, B. No: 9787/82, 2/3/1987, § 42; Stafford/Birleşik Krallığı, [BD], B. No: 46295/99, § 64; M./Almanya, B. No: 19359/04, 17/12/2009, § 88).

36. Koşullu salıverilme, cezanın çektirilmesinin kişiselleştirilmesi, başka bir deyişle cezaevindeki tutum ve davranışlarıyla (iyi haliyle) topluma uyum sağlayabileceği izlenimini veren hükümlünün şarta bağlı olarak ödüllendirilmesidir. Suçlunun kendisine verilen cezadan daha kısa bir sürede uslanması, eyleminden pişmanlık duyması ve bunu iyi davranışıyla kanıtlaması durumunda, cezaevinde daha fazla kalması gereksiz olabilir. Bu durumda koşullu salıverilme, infaz sistemindeki en etkili araçtır. Koşullu salıverilmenin en önemli öğeleri, cezanın belirli bir süre çekilmiş olması, hükümlünün bu süre içinde iyi durum göstermesi, koşullu salıverildikten sonra gözetim altında kalması ve koşullu salıverilmenin gereklerine uyulmaması durumunda koşullu salıverilme kararının geri alınabilmesidir (B.No: 2013/8114, 17/9/2014, § 20; AYM, E.2001/4, K.2001/332, K.T. 18/7/2001).

37. Koşullu salıverilmeden yararlanabilmek için hükümlünün, infaz süresinin kanunda belirlenen kısmını "iyi halli" olarak geçirmesi gerekir. Hal ve tavırları gözlemlenen hükümlünün, işlemiş olduğu suçtan dolayı pişmanlık duyduğunun belirlenmesinin koşullu salıverilmede "iyi halli" olmanın bir şartı olduğu anlaşılmaktadır. Koşullu salıverilen hükümlünün, denetim süresinde hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde koşullu salıverilme kararı geri alınır. Koşullu salıverilme kararının geri alınması hâlinde hükümlünün; sonraki suçu işlediği tarihten itibaren hak ederek tahliye tarihine kadar kalan cezasının aynen infazına karar verilir. Koşullu salıverilme kararının geri alınmasından sonra aynı hükmün infazı ile ilgili bir daha koşullu salıverilme kararı verilemez. Buna karşılık, hükümlünün denetim süresini yükümlülüklere uygun ve iyi hâlli olarak geçirmesi halinde, ceza infaz edilmiş sayılır (B.No: 2013/8114, 17/9/2014, § 25).

38. Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde başvurucu, koşullu salıverilme kararının geri alınmasına esas olan mahkûmiyet kararının 4959 sayılı Kanun uyarınca ortadan kaldırılması üzerine, koşullu salıverilme kararının geri alınması kararının da dayanaksız kaldığını ileri sürmüştür. Başka bir ifade ile başvurucu, hakkında verilen 12 yıl 6 ay hapis cezasının Malatya 1 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin kararı ile ortadan kaldırmasının sonucu olarak koşullu salıverilme kararının geri alınması kararının dayanaksız kaldığını ve bu sebeple koşullu salıverilme kararının kaldırılması kararının da ortadan kaldırılması gerektiğini iddia etmiştir.

39. Başvuru konusu olaya ilişkin olarak hapis cezasını ortadan kaldıran 4959 sayılı Kanun'un bir af yasası olup olmadığı ve af yasası olduğunun kabulü halinde genel veya özel nitelikte bir af yasası olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.

40. Anayasa'nın Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) görev ve yetkilerini düzenleyen 87. maddesi şöyledir:

"Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri, . , Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilanına karar vermek ve Anayasa'nın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmektir."

41. Anayasa'nın 87. maddesi bir af teklif veya tasarısının kanunlaşabilmesi için özel bir karar yeter sayısı öngörmüştür. Bir kanunun, af kanunu olup olmadığının şekli olarak değerlendirilmesinde kanunlaşma sürecinde özel bir karar yeter sayısının aranıp aranmadığı tespit edilebilir. TBMM Genel Kurulunun 29/7/2003 tarihli 112. Birleşiminde 4959 sayılı Kanun'un tasarısına ait görüşme tutanaklarında açık bir şekilde tasarının af niteliğinde olduğu ve karar yeter sayısında beşte üç çoğunluğun aranacağı belirtilmiş ve gerekli karar yeter sayısı ile tasarı kanunlaşmıştır. Dolayısıyla 4959 sayılı Kanun'un af niteliğinde olduğu açıktır.

42. Öte yandan bir af kanununun genel mi yoksa özel af niteliğinde mi olduğu Türk Ceza Kanunu'nda uygulanacak maddeler ve affın sonuçları açısından önemlidir. Affa ilişkin 765 ve 5237 sayılı Kanunların ilgili maddelerinde (bkz. §§ 24-26) genel af halinde kamu davasının düşeceği ve hükmolunan cezaların bütün neticeleri ile ortadan kalkacağı düzenlenmiştir. Özel affa ilişkin ise cezanın sonlandırılması, kısaltılması veya başka seçenek yaptırımlara çevrilmesi esas alınmıştır. Ayrıca özel af durumunda cezaya bağlı olan ve hükümde belirtilen hak yoksunluklarının da devam edeceği belirtilmiştir. Dolayısıyla genel af suç ve cezaya, özel af ise sadece cezaya ilişkin muafiyet sağlamaktadır.

43. Başvurucu hakkında verilen mahkûmiyet kararına ilişkin olarak Malatya 1 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin uyguladığı 4959 sayılı Kanun'un 4. maddesinin (a) bendinde terör örgütü mensuplarına belirli şartları sağlaması durumunda ceza verilmeyeceği hususu düzenlenmiştir. Başvurucunun madde metninde belirtilen şartları taşıdığı değerlendirilerek ve kendi talebi ile 12 yıl 6 ay hapis cezasının ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir. Dolayısıyla başvurucu açısından mahkûmiyet kararı değil verilen cezanın ortadan kalkması söz konusudur. Cezayı ortadan kaldıran anılan düzenleme özel affı düzenleyen 765 sayılı mülga Kanun'un 98. maddesi ile 5237 sayılı Kanun'un 65. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası kapsamında değerlendirilmelidir. Bu açıklamalar çerçevesinde 4959 sayılı Kanun'un 4. maddesinin (a) bendi özel af niteliğinde olduğu kabul edilmelidir. Yargıtay 1. Ceza Dairesi de kanun yararına bozma talebini değerlendirirken aynı değerlendirmeyi yaparak Malatya 1 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 21/10/2003 tarih ve E.2003/132, K.2003/13 sayılı kararında 4959 sayılı Kanun gereğince mahkûmiyet kararının sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmasına karar verildiğini ve bu sebeple ortada suç nedeniyle infaz edilecek bir mahkûmiyet kararı bulunmadığını belirterek suçun değil cezanın ortadan kaldırıldığını belirtmiştir (Bkz. § 19).

44. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 'Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi' kenar başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"Mahkeme, ... açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir."

45. 6216 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

46. Somut olayda, başvurucunun koşullu salıverilme kararının geri alınmasına esas Malatya 1 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 12 yıl 6 ay süreli mahkûmiyet kararı ortadan kaldırılmıştır. Ancak bu karar, 4959 sayılı Kanun'un 4. maddesinin (a) bendi uyarınca suçu veya mahkûmiyeti genel affın sonuçları gibi tüm sonuçları ortadan kaldıran değil, metindeki "ceza verilmez" hükmü uyarınca sadece cezayı ortadan kaldıran bir karardır. Dolayısıyla başvurucunun mahkûmiyetine esas suçun değil cezanın kaldırılması söz konusudur. Bu nedenle ortadan kaldırma kararına rağmen koşullu salıverilme kararının geri alınması kararının infazına devam edilmesinin kanuna uygun olduğu kabul edilmelidir.

47. Diğer taraftan, Yargıtay 1. Ceza Dairesi infazı tamamlanan 12 yıl 6 ay hapis cezasının özel af niteliğindeki 4959 sayılı Kanun ile ortadan kalkması üzerine cezanın infaz edilen kısmının koşullu salıverilme kararının geri alınması üzerine infaz edilen cezadan mahsubuna karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Böylelikle başvurucunun infaz ettikten sonra ortadan kaldırılan hapis cezasının hali hazırdaki infaz ettiği cezadan mahsubu sağlanarak hak kaybının önüne geçilmiştir.

48. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun iddialarına ilişkin açık ve görünür bir ihlal olmadığı anlaşılmakla başvurunun "açıkça dayanaktan yoksun olması" nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle başvurunun, "açıkça dayanaktan yoksun olması" nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 5/11/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.