Dosya olarak kaydet: PDF - WORD

Ekler

Görüntüleme Ayarları:

Esas Sayısı: 2011/84

Karar Sayısı: 2012/151

Karar Günü: 11.10.2012

İPTAL DAVASINI AÇANLAR: Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri M. Akif HAMZAÇEBİ ve Muharrem İNCE ile birlikte 115 milletvekili

İPTAL DAVASININ KONUSU: 3.6.2011 günlü, 635 sayılı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin;

A- Dayandığı 6.4.2011 günlü, 6223 sayılı Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu Görevlilerine İlişkin Yetki Kanunu’nun iptali istemiyle Mahkememizde iptal davası açılmış olup, iptal edildiğinde 635 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin yasal dayanağı ortadan kalkacağından tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eklerinin,

B- 1- 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendinde yer alan “…veya yaptırmak…” ibaresinin ve 10. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “…veya yaptırmak…”, (e) bendinde yer alan “…veya ettirmek…” ibareleri ile 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendinde yer alan “…veya yaptırmak…”, 11. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) ve (d) bentlerinde yer alan “…veya yaptırmak…” ibarelerinin,

2- 11. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendinin,

3- 13. maddesinin (3) numaralı fıkrasının,

4- Geçici 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının;

a- Birinci cümlesinin “…Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, I. Hukuk Müşaviri, Strateji Geliştirme Başkanı, Personel Dairesi Başkanı, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı, Bilgi İşlem ve Değerlendirme Dairesi Başkanı…” ve “…Bakanlık Müşaviri, Daire Başkanı, Özel Kalem Müdürü, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri, İl Sanayi ve Ticaret Müdür ve İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcısı…” bölümlerinin,

b- İkinci cümlesinin “…İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcısı unvanlı kadroda bulunanlar ekli (2) sayılı liste ile ihdas edilen Araştırmacı, diğerleri ise…” bölümünün,

c- Üçüncü cümlesinde yer alan “…ile Araştırmacı…” ibaresinin,

Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 6., 7., 8., 10., 36., 91., 123., 125. ve 128. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemidir.

I- İPTAL VE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN GEREKÇESİ

Dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir:

“…

II. GEREKÇELER

1) 03.06.2011 Tarihli ve 635 Sayılı “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin Tümünün ve Ayrı Ayrı Tüm Maddeleri ile Eklerinin Anayasaya Aykırılığı

Parlamenter demokrasi ve kuvvetler ayrılığı ilkesini kabul eden Anayasanın 7 nci maddesinde “yasama yetkisi”, Türk Ulusu adına TBMM’ne verilmiş ve bu yetkinin devredilemeyeceği açıkça belirtilmiştir. Bunun tek istisnası, Anayasanın 91 inci maddesinde Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesidir. Bu istisnai yetkinin “yetki devri” niteliğine bürünmemesi için, Anayasa Mahkemesi’nce de belirtildiği üzere, KHK çıkarma yetkisinin “önemli, ivedi ve zorunlu” durumlarda verilmesi, ayrıca bu koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

Her şeyden önce, tek parti çoğunluğunun yasama organına egemen olduğu, İçtüzük uyarınca muhalefetin yeterince konuşamadığı ve bu nedenlerle neredeyse 3-5 günde yasa çıkarılabildiği bir ortamda, Bakanlar Kurulu’na KHK çıkarma yetkisi verilmesi, anayasal kuralın amacı ve özüyle bağdaşmamaktadır.

635 sayılı KHK, 6 Nisan 2011 günlü, 6223 sayılı Yetki Yasası’na dayanılarak Bakanlar Kurulu’nca kabul edilmiştir. 6223 sayılı Yetki Yasası, 3 Mayıs 2011 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Anamuhalefet Partisi (CHP) TBMM Grubu tarafından, bu Yetki Yasası’nın iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne dava açılmıştır.

Anayasa Mahkemesi, dayandığı yetki yasası Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen KHK’leri, haklarında dava açılması durumunda, içeriğine girmeden, salt yetki yasaları iptal edildiği için, aşağıdaki gerekçeyle iptal etmiştir.

“Olağanüstü hal KHK’leri dayanaklarını doğrudan doğruya Anayasadan (m. 121) alırlar. Bu tür KHK’lerin bir yetki yasasına dayanması gerekli değildir. Buna karşılık olağan dönemlerdeki KHK’lerin bir yetki yasasına dayanması zorunludur. Bu nedenle, KHK’ler ile dayandıkları yetki yasası arasında çok sıkı bir bağ vardır.

… KHK’nin Anayasaya uygun bir yetki yasasına dayanması, geçerliliğinin önkoşuludur. Bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki yasası iptal edilen bir KHK’nin kurallarının, içerikleri yönünden Anayasaya aykırılık oluşturmasalar bile Anayasaya uygunluğundan söz edilemez.

Bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya yetki yasasının kapsamı dışında kalan ya da dayandığı yetki yasası iptal edilen KHK’lerin anayasal konumları birbirinden farksızdır. Böyle durumlarda, KHK’ler anayasal dayanaktan yoksun bulunduklarından, içerikleri Anayasaya aykırı bulunmasa bile, dava açıldığında iptalleri gerekir.

Bu nedenlerle, iptaline karar verilen bir yetki yasasına dayanılarak çıkarılan KHK’lerin, Anayasanın Başlangıcı’ndaki ‘hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı’, 2 nci maddesindeki ‘hukuk devleti’ ilkeleriyle 6 ncı maddesindeki ‘Hiç kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz’ kuralı ve KHK çıkarma yetkisine ilişkin 91 inci maddesiyle bağdaştırılmaları olanaksızdır.”

Anayasa Mahkemesi, yukarıda yer verilen gerekçelerle, dayandıkları 4588 sayılı Yetki Yasası 05.10.2000 günlü, E.2000/45, K.2000/27 sayılı kararla iptal edilen 606, 608, 609, 610, 611, 612, 613, 615, 616, 617, 618, 619, 621, 623, 624, 626, 628, 629 sayılı KHK’leri; içeriklerine girmeden, salt anayasal dayanaktan yoksun kaldıkları için, Anayasanın başlangıcı ile 6 ncı ve 91 inci maddelerine aykırı duruma geldiklerini belirterek iptal etmiştir. (Sırasıyla kararlar: K.2000/29, K.2000/45, K.2000/37, K.2000/40, K.2000/42, K.2000/44, K.2000/39, K.2000/46, K.2000/38, K.2000/36, K.2000/35, K.2000/34, K.2000/43, K.2000/41, K.2000/33, K.2000/32, K.2000/30, K.2000/31)

Bu itibarla, 6223 sayılı Yetki Yasası iptal edildiğinde 635 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, yasal dayanaktan yoksun kalacağından, 03.06.2011 tarihli ve 635 sayılı “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin; esasa girmeden tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eklerinin Anayasanın Başlangıcı ile 2 nci, 6 ncı ve 91 inci maddelerine göre iptali gerekir.

2) 03.06.2011 Tarihli ve 635 Sayılı “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin 2 nci Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (ç) Bendinde Yer Alan “… veya yaptırmak …” İbaresi ve 10 uncu Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (b) Bendinde Yer Alan “… veya yaptırmak …”, (e) Bendinde Yer Alan “… veya ettirmek …” İbareleri ile 2 nci Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (d) Bendinde Yer Alan “… veya yaptırmak …”, 11 inci Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (b) ve (d) Bentlerinde Yer Alan “… veya yaptırmak …” İbarelerinin Anayasaya Aykırılığı

635 sayılı “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendinde, metroloji alanında muayene, belgelendirme ve doğrulamaya ilişkin denetimleri, 10 uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine, yasal metroloji ve hazır ambalajlama alanında piyasa gözetimi ve denetimlerini; 10 uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendinde, yasal metroloji ve hazır ambalajlama alanında teknik düzenlemesi ve standardı bulunmayan ürünlerin denetimine esas olacak özellikleri tespit ettirmeyi; 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendinde, sanayi ürünlerinin ürün güvenliği ve teknik mevzuatına uygunluğuna yönelik piyasa gözetimi ve denetimini; 11 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yine aynı şekilde, sanayi ürünlerinin ürün güvenliği ve teknik mevzuatına uygunluğuna yönelik piyasa gözetimi ve denetimini; 11 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendinde ise, denetim sırasında alınan numunelerin testlerini, üçüncü kişilere de yaptırabileceği hüküm altına alınmıştır. KHK’de, Sanayi ve Teknoloji Uzmanlığı düzenlenirken, ürün güvenliği denetimi yapacak personele ilişkin bir düzenleme yapılmamış olması, söz konusu denetimlerin üçüncü kişilere devredileceğini ortaya koymaktadır.

Anayasanın 123 üncü maddesinde, idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu; 128 inci maddesinde ise, Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütüleceği kuralları yer almaktadır.

Denetime esas olacak özelliklerin tespiti, denetim ve denetim sırasında alınan numunelerin testlerinin yapılması görevlerinin, Devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinden olduğu ve bu hizmetlerin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi gerekeceği açıktır. Söz konusu görevlerin üçüncü kişilere yaptırılması, Anayasanın 123 üncü maddesindeki idarenin bütünlüğü ilkesi ile 128 inci maddesindeki kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri yürütülmesi ilkesiyle bağdaşmaz.

Öte yandan, devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu söz konusu kamu hizmetlerinin, üçüncü kişilere de yaptırılması öngörülür iken, üçüncü kişilerce yapılması durumunda, itiraz ve yargılama usulü ile yargılama yeri yönlerinden bir düzenleme yapılmamıştır. Anayasanın 125 inci maddesinde yer alan, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu kuralı karşısında, kamu hizmetlerinin üçüncü kişilere yaptırılmasındaki yasal düzenleme eksikliği birçok soruna yol açacaktır.

Yukarıda açıklandığı üzere, 03.06.2011 tarihli ve 635 sayılı “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendinde yer alan “… veya yaptırmak …” ibaresi ve 10 uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “… veya yaptırmak …”, (e) bendinde yer alan “… veya ettirmek …” ibareleri ile 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendinde yer alan “… veya yaptırmak …”, 11 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) ve (d) bentlerinde yer alan “… veya yaptırmak …” ibareleri, Anayasanın 123 üncü, 125 inci ve 128 inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.

3) 03.06.2011 Tarihli ve 635 Sayılı “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin 11 inci Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (e) Bendinin Anayasaya Aykırılığı

635 sayılı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin 11 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi ile “Bakanlık Ürün Güvenliği ve Denetimi Koordinasyon Komisyonunun oluşumunu, görev ve yetkileri ile çalışma usul ve esaslarını belirlemek.” görevi, Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğüne verilmektedir.

Bu düzenlemeden, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde, “Bakanlık Ürün Güvenliği ve Denetimi Koordinasyon Komisyonu” adıyla bir komisyon kurulacağı; bu komisyonun kimlerden oluşacağı ve komisyonun görev ve yetkileri ile çalışma usul ve esaslarının, Bakanlığın Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü tarafından belirleneceği anlaşılmaktadır.

Anayasanın 6 ncı maddesinde, hiçbir kimse veya organın kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisini kullanamayacağı; 7 nci maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu; 8 inci maddesinde, yürütme yetkisi ve görevinin Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağı; 123 üncü maddesinde ise, idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği kurala bağlanmıştır.

Bu kurallara göre, yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden, düzenlenen konuda sadece komisyonun adından söz ederek, komisyonun kimlerden oluşacağı, komisyonda kamu görevlileri yanında sivil toplum kuruluşu veya özel sektör temsilcilerinin yer alıp almayacağı, komisyonun görev ve yetkilerinin neler olacağı ve komisyonun nasıl çalışacağı gibi konuları bütünüyle boş bırakarak yürütmeye sınırsız ve belirsiz bir düzenleme alanı bırakması mümkün değildir. Yasa koyucunun, “ürün güvenliği ve denetimi” gibi, Devleti, üreticileri ve tüm yurttaşları ilgilendiren bir alanda oluşturulan komisyonda, komisyonun kimlerden oluşacağını belirlemesi, görev ve yetkileri ile çalışma usul ve esaslarını düzenlemesi ve bu aşamadan sonra eğer uygun ve zorunlu görür ise ilkeleri konulmuş ve sınırları çizilmiş alanda yasanın uygulamasını sağlamak üzere idareye düzenleme yetkisi vermesi gerekir. Aksine düzenleme, yetkinin anayasallığı, yasama yetkisinin devredilmezliği ve idarenin kanuniliği ilkelerine aykırılık oluşturur.

Yukarıda açıklandığı üzere, 635 sayılı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin 11 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi, Anayasanın 6 ncı, 7 nci, 8 inci ve 123 üncü maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.

4) 03.06.2011 Tarihli ve 635 Sayılı “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin 13 üncü Maddesinin (3) Numaralı Fıkrasının Anayasaya Aykırılığı

635 sayılı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü maddesinin iptali istenen (3) numaralı fıkrasında, Müfettiş Yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esasları, Müfettişliğe yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, Başkanlığın çalışma usul ve esasları ile diğer hususların yönetmelikle düzenleneceği belirtilmektedir.

Anayasanın 7 nci maddesinde yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği; 8 inci maddesinde, yürütme yetkisi ve görevinin, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağı; 112 nci maddesinin ikinci fıkrasında, her bakanın Başbakana karşı sorumlu olup, ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden sorumlu olacağı; 124 üncü maddesinde, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabileceği; 128 inci maddesinin ikinci fıkrasında, memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, 3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasında, bakanın, bakanlık teşkilatının en üst amiri olduğuna yer verilmiş; ikinci fıkrasında, bakanların, bakanlık hizmetlerini mevzuata, Hükümetin genel siyasetine, milli güvenlik siyasetine, kalkınma planlarına ve yıllık programlara uygun olarak yürütmekle ve bakanlığın faaliyet alanına giren konularda diğer bakanlıklarla işbirliği ve koordinasyonu sağlamakla görevli ve başbakana karşı sorumlu oldukları belirtilmiş; üçüncü fıkrasında ise, her bakanın ayrıca emri altındakilerin faaliyet ve işlemlerinden de sorumlu olup, bakanlık merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşların faaliyetlerini, işlemlerini ve hesaplarını denetlemekle görevli ve yetkili olduğu açıkça hüküm altına alınmıştır. Aynı hükümler 635 sayılı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK’nin 4 üncü maddesinde değişik ifadelerle yinelenmiştir. 3046 sayılı Kanunun 21 inci ve 635 sayılı KHK’nin 4 üncü maddesinde belirtilen, Bakanlığın merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarının faaliyetlerini, işlemlerini ve hesaplarını denetleme görev ve yetkisini bakan kendi eliyle yapamayacağına göre, bu işleri doğrudan Bakana bağlı olarak ve Bakan adına yapmak üzere, 635 sayılı KHK’nin 13 üncü maddesiyle Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı kurulmuş ve (1) numaralı fıkrası ile Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına, Bakanın emri ve onayı üzerine Bakan adına, bakanlık teşkilatının her türlü faaliyet ve işlemleriyle ilgili olarak teftiş, inceleme ve soruşturma yapma görevleri verilmiştir.

Bakanın Anayasal sorumluluğunu yerine getirmesinin uzantısı olarak kurulan ve bu derece önemli görevler yüklenen Rehberlik ve Teftiş Başkanlığında görevli müfettişlik mesleğine ilk adımın atıldığı Müfettiş Yardımcılığına giriş için, 13 üncü maddenin (3) numaralı fıkrasında, hiçbir ölçüt getirilmeden ve sınır çizilmeden Müfettiş Yardımcılarının mesleğe giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esaslarını, Müfettişliğe yükselmelerini, görev, yetki ve sorumluluklarını, Başkanlığın çalışma usul ve esasları ile diğer hususları düzenleme yetkisi yürütme organına devredilmiştir.

Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin kanunla düzenlenmesi, Anayasanın statü hukukuna ilişkin temel bir kuralı iken; 635 sayılı KHK’nin 13 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrası ile hiçbir ölçüt getirilmeden ve sınırlar çizilmeden Müfettiş Yardımcılığı mesleğine giriş şartları, yeterlilik sınavının usul ve esasları, Müfettişliğe yükselme ve bunların görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esaslarını belirleme yetkisinin yönetmeliğe bırakılarak yürütme organına devredilmesi, Anayasanın 7 nci, 8 inci ve 128 inci maddelerine açıkça aykırıdır.

Yukarıda açıklanan gerekçelerle, 635 sayılı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrası Anayasanın 7 nci, 8 inci ve 128 inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir.

5) 03.06.2011 Tarihli ve 635 Sayılı “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin Geçici 3 üncü Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının Birinci Tümcesindeki, “… Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, I. Hukuk Müşaviri, Strateji Geliştirme Başkanı, Personel Dairesi Başkanı, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı, Bilgi İşlem ve Değerlendirme Dairesi Başkanı, …” ve “… Bakanlık Müşaviri, Daire Başkanı, Özel Kalem Müdürü, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri, İl Sanayi ve Ticaret Müdürü ve İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcısı …” İbareleri ile İkinci Tümcesindeki, “… İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcısı unvanlı kadroda bulunanlar ekli (2) sayılı liste ile ihdas edilen Araştırmacı, diğerleri ise …” İbarelerinin ve Üçüncü Tümcesindeki, “… ile Araştırmacı …” ibaresinin Anayasaya Aykırılığı

635 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrası ile 635 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte Sanayi ve Ticaret Bakanlığında; Gümrük ve Ticaret Bakanlığına devredilen birimlere tahsis edilen kadrolarda bulunanlar hariç olmak üzere Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, I. Hukuk Müşaviri, Strateji Geliştirme Başkanı, Personel Dairesi Başkanı, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı, Bilgi İşlem ve Değerlendirme Dairesi Başkanı, Bağlı ve İlgili Kuruluşlar Dairesi Başkanı, Bakanlık Müşaviri, Daire Başkanı, Özel Kalem Müdürü, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri, İl Sanayi ve Ticaret Müdürü ve İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcısı kadrolarında bulunanların görevlerinin, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte sona ereceği; bu fıkra uyarınca görevleri sona erenlerden İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcısı unvanlı kadroda bulunanların ekli (2) sayılı liste ile ihdas edilen Araştırmacı, diğerlerinin ise ekli (2) sayılı liste ile ihdas edilen Bakanlık Müşaviri kadrolarına halen bulundukları kadro dereceleriyle atanmış sayılacakları; bu madde uyarınca ihdas edilen Bakanlık Müşaviri ile Araştırmacı kadrolarının, herhangi bir sebeple boşalması halinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılacağı hüküm altına alınmaktadır.

635 sayılı KHK’nin 33 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrası ile 08.01.1985 tarihli ve 3143 sayılı Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmış; ancak Sanayi ve Ticaret Bakanlığının 3143 sayılı Kanunun 8 inci maddesinde yer alan Ana Hizmet Birimleri, 17 nci maddesinde yer alan Danışma ve Denetim Birimleri, 23 üncü maddesinde yer alan Yardımcı Birimlerinden, Gümrük ve Ticaret Bakanlığına devredilenler ile Bağlı ve İlgili Kuruluşlar Dairesi Başkanlığı hariç diğerlerinin tamamı aynı veya başka isimlerle 635 sayılı KHK’nin 6 ncı maddesinde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Hizmet Birimleri arasında yer almıştır.

Bu bağlamda, 3143 sayılı Kanunun 8 inci maddesindeki ana hizmet birimlerinden Sanayi Genel Müdürlüğü, 635 sayılı KHK’nin 6 ncı maddesinde aynı isimle; Sanayi Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü, Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü ismiyle; Küçük Sanatlar ve Sanayi Bölgeleri ve Siteleri Genel Müdürlüğü, Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü ismiyle; Avrupa Birliği Koordinasyon Genel Müdürlüğü, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü ismiyle; Ölçüler ve Standartlar Genel Müdürlüğü, Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürlüğü ismiyle aynen yer almış; Bakanlığın safraları olarak değerlendirilen İç Ticaret Genel Müdürlüğü, Teşkilatlandırma Genel Müdürlüğü, Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü ile Esnaf ve Sanatkarlar Genel Müdürlüğü ise Gümrük ve Ticaret Bakanlığına devredilmiş; 3143 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde yer alan Danışma ve Denetim Birimlerinden Teftiş Kurulu Başkanlığı, 635 sayılı KHK’nin 6 ncı maddesinde Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı ismiyle; Hukuk Müşavirliği ile Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği aynı isimlerle; Bakanlık Müşavirleri 635 sayılı KHK’nin 21 inci maddesinde aynı isimle yer almış; 3143 sayılı Kanunun 23 üncü maddesindeki Yardımcı Birimlerden Personel Dairesi Başkanlığı ile Özel Kalem Müdürlüğü 635 sayılı KHK’nin 8 inci maddesinde aynı isimle yer alırken; İdari ve Mali İşler Başkanlığı, Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı; Bilgi İşlem ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı ise Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı ismiyle yer almıştır.

3143 sayılı Kanunun 8 inci maddesinde yer alıp da 635 sayılı KHK’nin 6 ncı maddesinde yer almayan sadece Ana Hizmet Birimlerinden Bağlı ve İlgili Kuruluşlar Dairesi Başkanlığı ile Yardımcı Birimlerden Savunma Sekreterliğidir. Savunma Sekreterliğinin görevi Destek Hizmetleri Daire Başkanlığına verilirken; Bağlı ve İlgili Kuruluşlar Daire Başkanlığı 635 sayılı KHK’de yer almamıştır. Öte yandan, 3143 sayılı Kanunda dört olan müsteşar yardımcısı, dört Genel Müdürlüğün Gümrük ve Ticaret Bakanlığına devredilmesi nedeniyle üçe düşürülmüştür. Bu bağlamda, müsteşar yardımcılıklarından biri Gümrük ve Ticaret Bakanlığına devredilen Genel Müdürlükler ile anılan Bakanlığa geçmiştir. Bu bağlamda, 635 sayılı KHK’nin geçici 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasında sayılan kadro görev unvanlarından sadece Bağlı ve İlgili Kuruluşlar Dairesi Başkanı kadrosu Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı teşkilat kadroları arasında yer almamaktadır.

Anayasa Mahkemesinin birçok kararında belirtildiği üzere, Anayasanın 2 nci maddesindeki hukuk devleti, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup, bunu geliştirerek sürdüren, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde Anayasanın ve yasakoyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir.

Hukuk devleti hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm işlem ve eylemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir. Hukukî güvenliğin bir sonucu da kazanılmış haklara saygı gösterilmesi ilkesidir. Kazanılmış hak, kişinin bulunduğu statüden doğan ve kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş olan haktır. Kişilerin hukuk düzenine güvenerek elde ettikleri hakların sonradan çıkarılacak yasal düzenlemelerle ihlal edilmemesi bu ilkenin gereğidir.

657 sayılı Kanunun Temel ilkeler başlıklı 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinde kariyer, Devlet memurlarına yaptıkları hizmetler için gerekli bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanını sağlamaktır şeklinde; liyakat ise, Devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında Devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmaktır şeklinde tanımlanmıştır.

3143 sayılı Kanunda yer alan ana hizmet, danışma ve denetim ile yardımcı birimlerden, Gümrük ve Ticaret Bakanlığına devredilen Genel Müdürlükler ile Bağlı ve İlgili Kuruluşlar Dairesi Başkanlığı dışında kalan tüm ana hizmet, danışma ve denetim ile yardımcı hizmet birimleri kapatılmayıp, aynı veya başka isimler altında 635 sayılı KHK’nin 6 ncı maddesinde Bilim, sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde teşkilatlandırıldığına; ismi değiştirilen ve değiştirilmeyen söz konusu teşkilatlardaki Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, I. Hukuk Müşaviri, Strateji Geliştirme Başkanı, Personel Dairesi Başkanı, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı, Bilgi İşlem ve Değerlendirme Dairesi Başkanı, Bakanlık Müşaviri, Daire Başkanı, Özel Kalem Müdürü, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri, İl Sanayi ve Ticaret Müdürü ve İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcısı kadrolarında bulunanlar, söz konusu görevlere 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun kariyer ve liyakat ilkeleri çerçevesinde yükseldiğine ve dolayısıyla bu görevler kendileri yönünden hukuken kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüştüğüne ve söz konusu genel müdürlük, daire başkanlığı ve başkanlıkların kapatılması gibi hukuksal bir zorunluluk da söz konusu olmadığına göre, bu görevleri statü hukukuna göre yürüten kamu görevlilerinin yasayla, ilgisine göre “Bakanlık Müşavirliği” ve “araştırmacı” gibi pasif görevlere atanmaları, Yasanın öngördüğü güvenliklerinin ortadan kaldırılarak, statü hukukunun gereği olan kazanılmış haklarının ellerinden alınması demektir. Dolayısıyla, kazanılmış hakları ortadan kaldıran söz konusu düzenlemeler Anayasanın 2 nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır.

Öte yandan geçici 3 üncü maddenin (5) numaralı fıkrasında, bu madde uyarınca Bakanlık kadrolarına atanan veya atanmış sayılanların yeni kadrolarına atandıkları veya atanmış sayıldıkları tarih itibarıyla eski kadrolarına ilişkin olarak en son ayda aldıkları sözleşme ücreti, aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar, makam, görev ve temsil tazminatları, ek ödeme, ikramiye (bir aya isabet eden tutar) ve sözleşme ücretleri ile diğer malî hakları (ilgili mevzuatı uyarınca fiilî çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ile fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ders ücreti hariç) toplamının net tutarının, atandıkları veya atanmış sayıldıkları yeni kadroları için öngörülen sözleşme ücreti, aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar, makam, görev ve temsil tazminatları, ek ödeme, ikramiye (bir aya isabet eden tutar) ve ücretleri ile diğer malî hakları (ilgili mevzuatı uyarınca fiilî çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ile fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ders ücreti hariç) toplamının net tutarından fazla olması hâlinde aradaki fark tutarının, farklılık giderilinceye kadar atandıkları veya atanmış sayıldıkları kadrolarda kaldıkları sürece herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödeneceği belirtilerek; atamaları bu şekilde yapılanların mali haklarının korunduğu gibi bir izlenim yaratılmaktadır. Ancak fıkrada, “toplam net tutarının” ibaresinden sonra parantez içinde “bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır” ifadesine yer verilerek, kadro görev unvanlarına ait aylık net hak edişleri sabitlenmiştir. Bu durumda örneğin müsteşarın en son aldığı net maaşı 100 TL ve Bakanlık Müşavirinin maaşı ise 90 TL ise aradaki 10 TL içinde bulunulan ayda tazminat olarak ödenerek maaşı yine 100 TL olacak; örneğin yıllık %11 oranındaki enflasyonun maaşlara yansıtılmasından dolayı bir sonraki ay müsteşar maaşı 111 TL, Bakanlık Müşaviri maaşı da 100 TL olduğunda ise, net maaş sabitlendiğinden dolayı, müsteşar iken Yasayla Bakanlık Müşavirliği görevine atanan kişiye herhangi bir ödemede bulunulmayacak, kişinin maaşı nominal olarak yine 100 TL olurken; reel olarak 90 TL’ye gerileyecektir. Dolayısıyla kazanılmış statü kaybının yanında kazanılmış mali hak kaybı da söz konusu olduğundan iptali istenen düzenlemeler Anayasanın 2 nci maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır.

Ayrıca, kamu görevlilerinin atanmalarındaki usule göre görevlerinden el çektirilmeleri, statü hukukunun temel bir ilkesidir. Siyasi iktidarın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının üst yönetimi yanında taşra teşkilatında da mutlak bir siyasi kadrolaşmaya gitmek için üst yönetim ve taşra teşkilatının yönetim kadrolarını Yasayla boşaltması, bu yönden de hukuk devleti ilkesine aykırıdır.

Diğer yandan, Yasa ile hem müsteşar, hem daire başkanı “Bakanlık Müşavirliği” görevine atanırken; müdür de, müdür yardımcısı da “araştırmacı” görevine atanmaktadır. Anayasanın 10 uncu maddesindeki, “yasa önünde eşitlik ilkesi” hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez. Statü hukukunda müsteşar ile daire başkanlığı, müdür ile müdür yardımcılığı farklı hiyerarşik kademe ve kadro unvanlarına karşılık geldiği halde; bunlar bir, aynı ve eşitlermiş gibi müsteşardan daire başkanına kadar olanların Yasayla “Bakanlık Müşaviri”, müdür ve müdür yardımcılarının ise “araştırmacı” görevlerine atanmaları Anayasanın 10 uncu maddesindeki “yasa önünde eşitlik ilkesi” ile bağdaşmaz.

Anayasanın 36 ncı maddesinde, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu; 125 inci maddesinde ise, idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiştir.

Kamu görevlilerinin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun kariyer ve liyakat ilkelerine göre yükseldikleri ve hukuki güvenliğe sahip kılındıkları müsteşar, müsteşar yardımcısı, genel müdür, başkan, genel müdür yardımcısı, başkan yardımcısı, daire başkanı, müdür ve benzeri kadro unvanlarından, “Bakanlık Müşavirliği” ve “araştırmacı” görevlerine olağan hukuki yol olan idari işlemle atamalarının yapılması durumunda kullanabilecekleri Anayasal güvence altındaki hak arama özgürlüğü ile yetkili yargı mercilerine dava açma haklarının, Yasayla atanmaları suretiyle ellerinden alınması Anayasanın 36 ncı ve 125 inci maddelerine aykırıdır.

Yukarıda açıklanan gerekçelerle 635 sayılı “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin geçici 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci tümcesindeki, “… Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, I. Hukuk Müşaviri, Strateji Geliştirme Başkanı, Personel Dairesi Başkanı, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı, Bilgi İşlem ve Değerlendirme Dairesi Başkanı, …” ve “… Bakanlık Müşaviri, Daire Başkanı, Özel Kalem Müdürü, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri, İl Sanayi ve Ticaret Müdürü ve İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcısı …” ibareleri ile ikinci tümcesindeki, “… İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcısı unvanlı kadroda bulunanlar ekli (2) sayılı liste ile ihdas edilen Araştırmacı, diğerleri ise …” ibareleri ve üçüncü tümcesindeki, “… ile Araştırmacı …” ibaresi, Anayasanın 2 nci, 10 uncu, 36 ncı ve 125 inci maddelerine aykırı olduğundan iptalleri gerekir.

III. YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA İSTEMİNİN GEREKÇESİ

6223 sayılı Yetki Yasasının iptali veya yürürlüğünün durdurulması durumunda 635 sayılı KHK yasal dayanaktan yoksun kalacağından, 635 sayılı KHK’nin yürürlüğünün durdurulması gerektiği düşünülmektedir.

Devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu, denetime esas olacak özelliklerin tespiti, denetimin yürütülmesi ve denetim sırasında alınan numunelerin testlerinin yapılması görevlerinin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yapılması Anayasal bir zorunluluk iken, üçüncü kişilere yaptırılmasının öngörülmesi ve ortaya çıkacak sorunların çözümü için yargı yolunun gösterilmemesi, üretici ve tüketiciler açısından ileride telafisi olmayan zararlara yol açacaktır.

Aynı şekilde, “Bakanlık Ürün Güvenliği ve Denetimi Koordinasyon Komisyonu”nun kimlerden oluşacağı ve komisyonun görev ve yetkileri ile çalışma usul ve esaslarını düzenleme yetkisinin, Bakanlığın Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğüne verilmesi, üretici ve tüketiciler açısından ileride telafisi olmayan zararlar doğmasına neden olacaktır.

635 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrasında, hiçbir ölçüt getirilmeden ve sınır çizilmeden Müfettiş Yardımcılarının mesleğe giriş şartlarını, yeterlik sınavlarının usul ve esaslarını, Müfettişliğe yükselmelerini, görev, yetki ve sorumluluklarını, Başkanlığın çalışma usul ve esasları ile diğer hususları düzenleme yetkisi yürütme organına devredilerek Anayasanın 7 nci, 8 inci ve 128 inci maddelerine aykırı düzenleme yapılmıştır.

Bakanın Anayasal sorumluluğunu yerine getirmesinin uzantısı olarak kurulan ve bu derece önemli görevler yüklenen Rehberlik ve Teftiş Başkanlığında görevli müfettişlik mesleğine ilk adımın atıldığı Müfettiş Yardımcılığına giriş şartlarının, yeterlilik sınavlarının usul ve esaslarının, Müfettişliğe atanmanın, müfettişlerin görev, yetki ve sorumlulukları ile Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının çalışma usul ve esasları ile diğer konuların düzenleme yetkisinin idareye bırakılması, bağımsız ve tarafsız yürütülmesi gereken denetim, teftiş, soruşturma ve rehberlik görevlerinin, müfettiş yardımcılığı giriş ve yeterlilik sınavları ile Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının çalışma esas ve usulleri üzerinden siyasallaşarak kamu yararından kopmasına yol açacaktır. Yasanın yürürlüğe girmiş olması, söz konusu siyasallaşmayı bugünden başlatmanın yolunu açmıştır.

635 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasıyla, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının merkez ve taşra teşkilatının üst yönetim kadroların tamamının liyakat ve kariyer ilkeleri yerine siyasi atamalar yapmak için yasayla boşaltılması; müdür ve müdür yardımcılarının bulundukları kadro derecesiyle ihdas edilen “araştırmacı” kadrolarına, daire başkanı ve üstü kadrolarda bulunanların ise “Bakanlık Müşaviri” kadrolarına atanmaları öngörülerek, kazanılmış hakları ortadan kaldıran; “yasa önünde eşitlik ilkesi” ile bağdaşmayan ve kişilerin hak arama özgürlükleri ile yetkili yargı mercilerine dava açma haklarını ellerinden alan Anayasaya aykırı kurallar yasallaştırılmıştır. Yasayla boşaltılmış bulunan müdür yardımcısı ve üstü yönetici kadrolarına siyasal iktidarın tarafgirlik ölçütleri bağlamında atamalar yapmasının önü açılırken; bu kadrolara kariyer ve liyakat ilkeleri çerçevesinde yükselen kadro görev unvanlarının hukuki sahibi kamu görevlileri ise, telafisi mümkün olmayan zararlarla karşı karşıya gelmiş bulunmaktadırlar.

Öte yandan, Anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması, hukuk devleti sayılmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır. Anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi, özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir. Hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende, kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından, bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır.

Bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla, Anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek Anayasa Mahkemesine dava açılmıştır.

IV. SONUÇ VE İSTEM

03.06.2011 tarihli ve 635 sayılı “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin;

1) 6223 sayılı Yetki Yasası iptal edildiğinde 635 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, yasal dayanaktan yoksun kalacağından, 03.06.2011 tarihli ve 635 sayılı “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin; esasa girmeden tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eklerinin Anayasanın Başlangıcı ile 2 nci, 6 ncı ve 91 inci maddelerine;

2) 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendinde yer alan “… veya yaptırmak …” ibaresi ve 10 uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “… veya yaptırmak …”, (e) bendinde yer alan “… veya ettirmek …” ibareleri ile 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendinde yer alan “… veya yaptırmak …”, 11 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) ve (d) bentlerinde yer alan “… veya yaptırmak …” ibareleri, Anayasanın 123 üncü, 125 inci ve 128 inci maddelerine;

3) 11 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi, Anayasanın 6 ncı, 7 nci, 8 inci ve 123 üncü maddelerine;

4) 13 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrası, Anayasanın 7 nci, 8 inci ve 128 inci maddelerine;

5) Geçici 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci tümcesindeki, “… Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, I. Hukuk Müşaviri, Strateji Geliştirme Başkanı, Personel Dairesi Başkanı, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı, Bilgi İşlem ve Değerlendirme Dairesi Başkanı, …” ve “… Bakanlık Müşaviri, Daire Başkanı, Özel Kalem Müdürü, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri, İl Sanayi ve Ticaret Müdürü ve İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcısı …” ibareleri ile ikinci tümcesindeki, “… İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcısı unvanlı kadroda bulunanlar ekli (2) sayılı liste ile ihdas edilen Araştırmacı, diğerleri ise …” ibareleri ve üçüncü tümcesindeki, “… ile Araştırmacı …” ibaresi, Anayasanın 2 nci, 10 uncu, 36 ncı ve 125 inci maddelerine;

aykırı olduklarından iptallerine ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için, iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz.”

II- YASA METİNLERİ

A- İptali İstenen Kanun Hükmünde Kararname Kuralları

3.6.2011 günlü, 635 sayılı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin, iptali istenilen kuralları, Ek (1) Sayılı Cetvel ile (1) ve (2) Sayılı Listeleri şöyledir:

MADDE 1

Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlemektir.

MADDE 2

(1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının görevleri şunlardır:

a) Kalkınma planları ve yıllık programlardaki ilke, hedef ve politikalar doğrultusunda sanayi politika ve stratejilerini, sanayi ürünlerine yönelik idari ve teknik düzenlemeleri hazırlamak ve uygulanmasını sağlamak, sanayi işletmelerinin sicilini tutmak, sanayi istatistikleri ve analizleri üretmek.

b) Ekonomik kalkınma, sosyal gelişme ve milli güvenlik hedefleri doğrultusunda bilim, teknoloji ve yenilikçilik politikalarını ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak belirlemek, uygulamak veya uygulanmasını sağlamak, sanayiye yönelik araştırma, geliştirme ve yenilikçilik program ve projelerini, bu kapsamda yapılacak faaliyet ve yatırımları desteklemek, teşvik tedbirleri almak ve uygulamak, bu konularda düzenleme ve denetlemeler yapmak.

c) Organize sanayi bölgelerinin, endüstri bölgelerinin ve küçük sanayi sitelerinin planlanmasına, kuruluşuna, yapılaşmasına ve işleyişine ilişkin mevzuatla verilen görevleri yapmak, bu kuruluşların arıtma, altyapı ve üstyapı tesislerini desteklemek, destekleme şart ve niteliklerini belirlemek ve faaliyetlerini denetlemek.

ç) Metroloji politikasını hazırlamak, metroloji alanında stratejiler geliştirmek ve uygulanmasını sağlamak, metroloji alanında muayene, belgelendirme ve doğrulamaya ilişkin düzenlemeleri yapmak, denetimleri yapmak veya yaptırmak, uygulamaya konulması gerekli olan standartları ve hazır ambalajlamaya ilişkin teknik düzenlemeleri hazırlamak ve uygulanmasını sağlamak.

d) Ürün güvenliği ve denetimine ilişkin politikaların hazırlanmasına yardımcı olmak, sanayi ürünlerinin ürün güvenliği ve teknik mevzuatına uygunluğuna yönelik piyasa gözetimi ve denetimi yapmak veya yaptırmak, risk analizleri yapmak, sanayi ürünlerinin denetimine ilişkin usul ve esasları belirlemek, ürün güvenliği bilgi sistemini oluşturmak.

e) Bakanlığın görev ve faaliyet alanına giren konularda, uluslararası kuruluşlar, Avrupa Birliği ve yabancı ülkelerle ilişkilerini yürütmek, iki ve çok taraflı bilimsel, sınai ve teknik işbirliği anlaşmaları ve protokollerinin hazırlanmasına yardımcı olmak, Avrupa Birliği ve uluslararası kuruluşlarla yürüttüğü projelerin ve programların hazırlanmasını, koordinasyonunu ve kontrolünü sağlamak.

g) Mevzuatla Bakanlığa verilen diğer görev ve hizmetleri yapmak.

MADDE 3

(1) Bakanlık, merkez ve taşra teşkilatından oluşur.

(2) Bakanlık merkez teşkilatı ekli (I) sayılı cetvelde gösterilmiştir.

MADDE 4

(1) Bakanlık teşkilatının en üst amiri olan Bakan, Bakanlık icraatından ve emri altındakilerin faaliyet ve işlemlerinden Başbakana karşı sorumlu olup aşağıdaki görev, yetki ve sorumluluklara sahiptir:

a) Bakanlığı Anayasaya, kanunlara, hükümet programına ve Bakanlar Kurulunca belirlenen politika ve stratejilere uygun olarak yönetmek.

b) Bakanlığın görev alanına giren hususlarda politika ve stratejiler geliştirmek, bunlara uygun olarak yıllık amaç ve hedefler oluşturmak, performans ölçütleri belirlemek, Bakanlık bütçesini hazırlamak, gerekli kanuni ve idari düzenleme çalışmalarını yapmak, belirlenen stratejiler, amaçlar ve performans ölçütleri doğrultusunda uygulamayı koordine etmek, izlemek ve değerlendirmek.

c) Bakanlık faaliyetlerini ve işlemlerini denetlemek, yönetim sistemlerini gözden geçirmek, teşkilat yapısı ve yönetim süreçlerinin etkililiğini gözetmek ve yönetimin geliştirilmesini sağlamak.

ç) Faaliyet alanına giren konularda diğer bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği ve koordinasyonu sağlamak.”

MADDE 5

(1) Müsteşar, Bakandan sonra gelen en üst düzey kamu görevlisi olup Bakanlık hizmetlerini, Bakan adına ve onun emir ve yönlendirmesi doğrultusunda, mevzuat hükümlerine, Bakanlığın amaç ve politikalarına, stratejik planına uygun olarak düzenler ve yürütür. Bu amaçla, Bakanlık kuruluşlarına gereken emirleri verir ve bunların uygulanmasını gözetir ve sağlar. Müsteşar bu hizmetlerin yürütülmesinden Bakana karşı sorumludur.

(2) Müsteşara yardımcı olmak üzere üç Müsteşar Yardımcısı görevlendirilebilir.

MADDE 6

(1) Bakanlığın hizmet birimleri şunlardır:

a) Sanayi Genel Müdürlüğü.

b) Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü.

c) Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü.

ç) Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürlüğü.

d) Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü.

e) Avrupa Birliği ve Diş ilişkiler Genel Müdürlüğü.

f) Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı.

g) Strateji Geliştirme Başkanlığı.

ğ) Hukuk Müşavirliği.

h) Personel Dairesi Başkanlığı.

ı) Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı.

i) Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı.

j) Basın ve Halkla ilişkiler Müşavirliği.

k) Özel Kalem Müdürlüğü.

MADDE 7

(1) Sanayi Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır:

a) Sanayi politikalarını hazırlamak, stratejiler geliştirmek, bunların uygulanmasını sağlamak, sonuçlarını izlemek ve değerlendirmek, sanayinin genel problemlerini tespit etmek ve çözüm önerileri geliştirmek.

b) Sanayi sektörüne ilişkin istihdam politikalarının belirlenmesine yardımcı olmak, sanayi sektöründe iş ve meslek analizleri yapmak ve yaptırmak, mesleki teknik eğitimi desteklemek, nitelikli işgücü programları hazırlamak ve uygulanmasını sağlamak.

c) Çevre ve iklim değişikliği konularındaki gelişmeleri takip etmek, sanayi politikası oluşturma çalışmalarında değerlendirmek ve gerekli tedbirlerin alınmasına yardımcı olmak.

ç) Diğer ülkelerle sınai ve teknik konularda yapılacak çalışmalara, ilgili kuruluşları koordine ederek katılmak.

d) Sanayi ürünlerinin rekabet edebilirliğini artırmak için gerekli tedbirleri almak, sektörel analizler yapmak, değerlendirme raporları ve stratejiler hazırlamak ve uygulanmasını sağlamak, sanayi sektörlerine ilişkin sorunları tespit etmek ve çözüm önerileri geliştirmek, sektörel komiteler oluşturmak, çalışma usul ve esaslarını belirlemek.

e) İlgili kuruluşlarla işbirliği yaparak savunma sanayii alanındaki yatırımları takip etmek ve gerekli envanter çalışmalarını yapmak.

f) Sanayi ürünlerine ilişkin teknik düzenlemeleri uyumlaştırmak, teknik mevzuatı ve ilgili standart listelerini hazırlamak ve uygulamaya koymak, teknik düzenlemesi ve standardı bulunmayan sanayi ürünlerinin denetimine esas olacak özelliklerini tespit etmek veya ettirmek.

g) Sanayi ürünlerine ilişkin teknik düzenlemeler kapsamında yetkilendirilecek onaylanmış ve uygunluk değerlendirme kuruluşları ile teknik hizmet kuruluşlarının taşıması gereken nitelikleri belirlemek, bu kuruluşları görevlendirmek, gerektiğinde görevlendirmeyi geçici olarak durdurmak veya iptal etmek.

ğ) Araçların karayolu yapısına ve trafik güvenliğine uygun üretilmesi için gerekli teknik düzenlemeleri hazırlamak ve uygulamaya koymak, araçların teknik düzenlemelere uygunluğunu belgelendirmek veya belgelendirilmesini sağlamak.

h) Kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerden, işletmelere ait yatırım, üretim, teşvik, mali durum, araştırma-geliştirme, fikri ve sınaî mülkiyet hakları, dış ticaret, istihdam ve işgücü, kurulu kapasite, fiili üretim, enerji ve benzeri muhtelif ekonomik faaliyet bilgi ve verilerini, belirlenecek usul ve esaslar dahilinde almak, sanayi işletmelerinin sicilini tutmak, istatistikler ve analizler üretmek ve paylaşmak için bilgi sistemi oluşturmak.

ı) Yıllık ithalat ve ihracat rejimlerinin hazırlanmasında ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak.”

MADDE 8

(1) Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır:

a) Ekonomik kalkınma, sosyal gelişme, rekabet yeteneğini güçlendirme ve milli güvenlik hedefleri doğrultusunda bilim, teknoloji, araştırma, geliştirme ve yenilikçilik politikalarını ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak belirlemek, uygulamak, uygulanmasını sağlamak, izlemek, koordine etmek ve sonuçlarını değerlendirmek.

b) Ekonomik ve sosyal gelişmenin sağlanmasına, rekabet gücünün yükseltilmesine yönelik sanayi araştırma, geliştirme, yenilikçilik ve girişimcilikle ilgili faaliyetleri desteklemek, teşvik etmek, izlemek ve sonuçlarını değerlendirmek.

c) Sanayiye yönelik teknolojik araştırma, geliştirme ve yenilikçilik program ve projelerinin desteklenmesi ve teşviki ile ilgili düzenlemeler yapmak, yapılan düzenlemeler

çerçevesinde Bakanlık bütçesinden yapılacak harcamaları belirlemek, dağıtmak ve amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığını denetlemek.

ç) Sanayi alanındaki araştırma, geliştirme, yenilikçilik ve girişimcilik faaliyetleri ile teknolojik gelişmeleri takip etmek, desteklemek ve teşvik etmek amacıyla sanayi kuruluşları, üniversiteler, araştırma merkezleri ve enstitüler ile işbirliği yaparak bu kurumların teknolojik araştırma ve geliştirmeye aktif katılımını sağlayacak programlar ve projeler geliştirmek ve uygulanmasını sağlamak.

d) Sanayiye yönelik araştırma ve geliştirme, yenilikçilik projeleri sonucunda ortaya çıkan teknolojik ürünün patenti, yatırımı, tanıtımı ve pazarlanması konusunda gerçek ve tüzel kişilere destek vermek ve bu programların uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek.

e) Sanayiye yönelik teknoloji, araştırma, geliştirme, yenilikçilik ve girişimcilik kültürünün geliştirilmesi için ulusal ve uluslararası fuarlara katılmak, kongre, seminer ve toplantılar düzenlemek, düzenlenmesini desteklemek, yazılı, görsel ve elektronik ortamda yayınlar yapmak veya yaptırmak.

f) Sanayiye yönelik araştırma ve geliştirme faaliyetlerine, teknoloji, yenilikçilik ve girişimcilik ile ilgili faaliyetlere ilişkin projeleri, bilimsel ve teknik çalışmaları, teknolojik ürüne yönelik yatırım başvurularını kabul etmek, değerlendirmek, desteklemek ve ilgili mevzuatında öngörülen desteklemelere ilişkin usul ve esasları belirlemek.

g) Teknoloji geliştirme bölgelerinin; yer seçimi, kamulaştırılması, kuruluşu, işleyişi, imar planlarının hazırlanması ve onaylanması, onaylanan uygulama imar planına göre arazi kullanımı, yapı ve tesislerin projelendirilmesi, inşası ile ilgili ruhsat ve izinlerin verilmesine ilişkin işleri yürütmek, düzenlemeler yapmak ve faaliyetlerini denetlemek.

ğ) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

(2) Bakanlık bütçesinden birinci fıkranın (ç) bendine göre, yükseköğretim kurumlarına araştırma ve geliştirme projeleri karşılığı aktarılan hibe niteliğindeki tutarlar, ilgili idarelerin bütçelerine gelir kaydedilmeksizin proje adına açılacak özel hesaplarda izlenir. Yükseköğretim kurumları ve vakıf üniversitelerine aktarılan tutarların harcanmasına ve muhasebeleştirilmesine ilişkin hususlar Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Bu kapsamda yapılan harcamalar 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamında denetlenir. Hazırlanan programlara ilişkin hizmetlerde görev alan memurlar ile diğer kamu görevlileri ve hizmetinden yararlanılacak diğer kişiler için yapılacak harcamalar Bakanlık bütçesinden gerçekleştirilir. Desteklenen projelerde, proje süresiyle sınırlı olmak kaydıyla proje kapsamında görev yapan öğretim elemanlarına 15.000 gösterge rakamının, yükseköğretim kurumlarının teknik hizmetler sınıfında görev yapan personele ise 8.000 gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarı geçmemek üzere proje sözleşmesinde belirlenen tutarlar üzerinden aylık ödeme yapılabilir. Memur ve diğer kamu görevlisi olmamak kaydıyla projede görev yapan diğer proje personeline proje sözleşmesinde belirlenen tutarlar üzerinden aylık ücret ödenir.

MADDE 9

(1) Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır:

a) Organize sanayi bölgeleri ve endüstri bölgelerinin planlanması ve geliştirilmesine yönelik politika oluşturmak.

b) Organize sanayi bölgeleri ve endüstri bölgelerinin; planlanmasına, yer seçimine, kamulaştırılmasına, imar planlarının yapılmasına, kuruluş ve işleyişine ilişkin işlerini yürütmek ve faaliyetlerini denetlemek.

c) Organize sanayi bölgeleri ve endüstri bölgeleri ile ilgili uygulama sonuçlarını izlemek ve bilgi sistemi oluşturmak.

ç) Organize sanayi bölgeleri ve endüstri bölgelerinin yönetimleri ile personeline yönelik eğitim organizasyonları düzenlemek, bölge ve sanayi sitelerinin yurtiçi ve yurtdışında tanıtımına ve yatırımcı teminine yönelik çalışmalar yapmak, uygulamalarla ilgili olarak diğer ülkelere rehberlik yapmak.

d) Organize sanayi bölgeleri altyapı yatırımları ile bölge müdürlüğü hizmet binası ve sanayi sitelerinin altyapı inşaatının tamamını, sanayi sitelerinin üstyapı inşaatının ise yüzde yetmişine kadar olan kısmını kredi ile desteklemek.

e) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

MADDE 10

(1) Metroloji ve Standardizasyon Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır:

a) Metroloji politikasını belirlemek ve metroloji alanında stratejiler geliştirmek, uygulanmasını sağlamak ve izlemek.

b) Yasal metroloji ve hazır ambalajlama alanında teknik düzenlemeler ile ilgili standart listelerini hazırlamak ve uygulamaya koymak, bu alanda piyasa gözetimi ve denetimi yapmak veya yaptırmak.

c) Yasal metroloji kapsamına alınacak veya kapsamdan çıkartılacak ölçü aletlerini belirlemek, yasal metroloji alanında izlenebilirliği sağlamak için gerekli teknik ve idari altyapıyı oluşturmak.

ç) Ulusal ölçü etalonlarının bulundurulma ve kontrol esaslarını belirlemek,

d) Türk Standardları Enstitüsünce hazırlanan ve Bakanlıkça gerekli görülen standartlara ilişkin düzenlemeler yapmak ve uygulanmasını sağlamak.

e) Yasal metroloji ve hazır ambalajlama alanında teknik düzenlemesi ve standardı bulunmayan ürünlerin denetimine esas olacak özellikleri tespit etmek veya ettirmek.

f) Metroloji, standardizasyon, akreditasyon ve uygunluk değerlendirmesi alanlarında stratejiler belirlemek, bunların uygulanmasında ilgili kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak.

g) Laboratuvarlar kurmak veya kurdurmak, kurulan laboratuvarların belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde çalışmalarım sağlamak ve kontrol etmek.

ğ) Yasal metroloji alanında uluslararası gelişmeleri izlemek ve değerlendirmek; bu alanda faaliyet gösteren uluslararası kuruluşlara katılmak ve işbirliği yapmak.

h) Yasal metroloji alanında yetkilendirilecek uygunluk değerlendirme kuruluşları ile teknik hizmet kuruluşlarının taşıması gereken nitelikleri belirlemek, bunları görevlendirmek, gerektiğinde görevlendirmeyi geçici olarak durdurmak veya iptal etmek.

ı) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

MADDE 11

(1) Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır:

a) Ürün güvenliği ve denetimi politikalarının hazırlanmasına yardımcı olmak, sanayi ürünlerinin denetimine yönelik stratejiler geliştirmek, uygulamak ve uygulanmasını sağlamak, sonuçlarını izlemek ve değerlendirmek.

b) Bakanlığın sorumluluğunda bulunan sanayi ürünlerinin, ürün güvenliği ve teknik mevzuatına uygunluğunu sağlamak amacıyla piyasa gözetimi ve denetimini yapmak veya yaptırmak, uygunsuzluk halinde gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamak ve yaptırım uygulamak, denetime yönelik risk analizleri yapmak, denetim usul ve esaslarını belirlemek.

c) Teknik mevzuata ve ürün güvenliği denetimine ilişkin verileri toplamak, ürün güvenliği bilgi sistemi oluşturmak, verileri değerlendirmek, rapor hazırlamak ve yayımlamak.

ç) Bakanlığın görev ve sorumluluğunda bulunan sanayi ürünlerinin piyasa gözetimi ve denetiminde yararlanılacak laboratuvarın nitelikleri ve hizmet alanlarını belirlemek, laboratuvar kurulmasını desteklemek ve bu konularda düzenlemeler yapmak.

d) Denetim sırasında alınan numunelerin testlerini yapmak veya yaptırmak.

e) Bakanlık Ürün Güvenliği ve Denetimi Koordinasyon Komisyonunun oluşumunu, görev ve yetkileri ile çalışma usul ve esaslarını belirlemek.

f) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.”

MADDE 12

Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır:

a) Bakanlığın görev ve faaliyet alanına giren, Avrupa Birliği ile ilgili konularda; müzakerelere ilişkin hazırlıkları yapmak, toplantılara katılmak, Avrupa Birliği-Türkiye ortaklık organlarında alınan kararlarla ilgili olarak uyum ve uygulama çalışmalarını yürütmek, Bakanlık birimleri arasında koordinasyonu sağlamak.

b) Bakanlığın yabancı ülkeler ve uluslararası kuruluşlar ile ilişkilerini yürütmek, koordinasyonu sağlamak, iki ve çok taraflı bilimsel, sınai ve teknik işbirliği anlaşmaları ile bölgesel işbirliği anlaşmaları ve protokollerinin hazırlanmasına yardımcı olmak.

c) Bakanlığın Avrupa Birliği, diğer yabancı ülkeler ve uluslararası kuruluşlarla yürüttüğü projelerin ve programların hazırlanmasını, koordinasyonunu, yürütülmesini ve kontrolünü sağlamak.

ç) Bakanlığın görev ve faaliyet alanına giren dış ilişkilerle ilgili konularda protokol faaliyetlerini düzenlemek ve yürütmek.

d) Bakanlığın görev ve faaliyet alanına giren dış ilişkilerle ilgili konularda kongre, konferans ve toplantılar düzenlemek veya düzenlenmesini sağlamak, Bakanlıkça düzenlenecek uluslararası organizasyonları koordine etmek.

e) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

MADDE 13

(1) Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı, Bakanın emri veya onayı üzerine Bakan adına aşağıdaki görevleri yapar:

a) Bakanlık teşkilatının her türlü faaliyet ve işlemleriyle ilgili olarak teftiş, inceleme ve soruşturmalar yapmak.

b) Bakanlığın amaçlarını daha iyi gerçekleştirmek, mevzuata, plan ve programlara uygun çalışmasını temin etmek amacıyla gerekli teklifleri hazırlamak ve Bakana sunmak.

c) Kanunlarla ve Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

(2) Birinci fıkrada ve diğer mevzuatta verilen görevleri yapmak üzere Başkanlıkta Müfettiş istihdam edilir.

(3) Müfettiş Yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esasları, Müfettişliğe yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, Başkanlığın çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar yönetmelikle belirlenir.”

Strateji Geliştirme Başkanlığı

MADDE 14

(1) Strateji Geliştirme Başkanlığının görevleri şunlardır:

a) 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, 22/12/2005 tarihli ve 5436 sayılı Kanunun 15 inci maddesi ve diğer mevzuatla strateji geliştirme ve mali hizmetler birimlerine verilen görevleri yapmak.

b) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

MADDE 15

(1) Hukuk Müşavirliğinin görevleri şunlardır:

a) Bakanlığın taraf olduğu adlî ve idari davalarda, tahkim yargılamasında ve icra işlemlerinde Bakanlığı temsil etmek, dava ve icra işlemlerini takip etmek, anlaşmazlıkları önleyici hukukî tedbirleri zamanında almak.

b) Bakanlık hizmetleriyle ilgili olarak diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından hazırlanan mevzuat taslaklarını, Bakanlık birimleri tarafından düzenlenecek her türlü sözleşme ve şartname taslaklarını, Bakanlık ile üçüncü kişiler arasında çıkan her türlü uyuşmazlıklara ilişkin işleri ve Bakanlık birimlerince sorulacak diğer işleri inceleyip hukukî mütalaasını bildirmek.

c) Bakanlıkça hizmet satın alma yoluyla temsil ettirilen dava ve icra takiplerine ilişkin usul ve esasları belirlemek, bunları izlemek, koordine etmek ve denetlemek.

ç) Bakanlığın amaçlarını daha iyi gerçekleştirmek, mevzuata, plan ve programa uygun çalışmalarını temin etmek amacıyla gerekli hukukî teklifleri hazırlayıp Bakana sunmak.

d) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

(2) Birinci fıkrada belirtilen her türlü dava ve takip işleri ile diğer görevler Bakanlığın Hukuk Müşavirleri ile Avukatları aracılığıyla yerine getirilir. Gerekli hallerde dava ve takip işleri Hazine Avukatları aracılığıyla veya ihtiyaç duyulması halinde Bakanlıkça belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 22 nci maddesinde öngörülen doğrudan temin usulü ile avukatlar veya avukatlık ortaklıkları ile yapılacak avukatlık sözleşmeleri yoluyla yürütülür.

(3) Davalarda temsil yetkisi bulunan Hukuk Müşavirleri ve Avukatların bir listesi Bakanlıkça ilgili Cumhuriyet başsavcılıklarına ve bölge idare mahkemesi başkanlıklarına verilir. Bu listelerin birer nüshası, Cumhuriyet başsavcılığı tarafından adli yargı çevresinde, bölge idare mahkemesi başkanlığınca idari yargı çevresinde bulunan mahkemelere gönderilir. Yüksek mahkemeler ve bölge adliye mahkemesindeki duruşmalarda temsil yetkisini kullanacakların isimleri, ilgili mahkemelerin başsavcılıklarına veya başkanlıklarına bildirilir. Listede isimleri yer alan hukuk müşavirleri ve avukatlar, baroya kayıt ve vekâletname ibrazı gerekmeksizin temsil yetkilerini kullanır. Temsil yetkisi sona erenlerin isimleri yukarıda yazılı mercilere derhal bildirilir.

(4) Bakanlık lehine sonuçlanan dava ve icra takipleri nedeniyle hükme bağlanarak karşı taraftan tahsil edilen vekâlet ücretlerinin Hukuk Müşavirleri ve Avukatlara dağıtımı hakkında, 2/2/1929 tarihli ve 1389 sayılı Devlet Davalarını İntaç Eden Avukat ve Saireye Verilecek Ücreti Vekâlet Hakkında Kanun hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.”

MADDE 16

(1) Personel Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır:

a) Bakanlığın insan gücü politikası ve planlaması ile insan kaynaklan sisteminin geliştirilmesi ve performans ölçütlerinin oluşturulması konusunda çalışmalar yapmak ve tekliflerde bulunmak.

b) Bakanlık personelinin atama, nakil, terfi, emeklilik ve benzeri özlük işlemlerini yürütmek.

c) Bakanlığın eğitim planını hazırlamak, uygulamak ve değerlendirmek.

ç) Eğitim faaliyetleri ile ilgili dokümantasyon, yayım ve arşiv hizmetlerini yürütmek.

d) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.”

MADDE 17

(1) Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır:

a) 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümleri çerçevesinde, kiralama ve satın alma işlerini yürütmek, temizlik, güvenlik, aydınlatma, ısıtma, onarım, taşıma ve benzeri hizmetleri yapmak veya yaptırmak.

b) Bakanlığın taşınır ve taşınmazlarına ilişkin işlemleri ilgili mevzuat çerçevesinde yürütmek.

c) Genel evrak ve arşiv faaliyetlerini düzenlemek ve yürütmek.

ç) Bakanlık sivil savunma ve seferberlik hizmetlerini planlamak ve yürütmek.

d) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.”

MADDE 18

(1) Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığının görevleri şunlardır:

a) Bakanlık projelerinin Bakanlık bilişim altyapısına uygun olarak tasarlanmasını ve uygulanmasını sağlamak, teknolojik gelişmeleri takip etmek ve Bakanlık otomasyon stratejilerini belirlemek, bilgi güvenliği ve güvenilirliği konusunun gerektirdiği önlemleri almak, politikaları ve ilkeleri belirlemek, kamu bilişim standartlarına uygun çözümler üretmek.

b) Bakanlığın bilgi işlem hizmetlerini yürütmek.

c) Bakanlığın internet sayfaları, elektronik imza ve elektronik belge uygulamaları ile ilgili teknik çalışmaları yapmak.

ç) Bakanlık hizmetleriyle ilgili bilgileri toplamak ve veri tabanları oluşturmak.

d) Bakanlığın mevcut bilişim altyapısının kurulumu, bakımı, ikmali, geliştirilmesi ve güncellenmesi ile ilgili işleri yürütmek, haberleşme güvenliğini sağlamak ve bu konularda görev üstlenen personelin bilgi teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak düzenli şekilde hizmet içi eğitim almalarını sağlamak.

e) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

MADDE 19

(1) Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinin görevleri şunlardır:

a) Bakanlığın basın ve halkla ilişkilerle ilgili faaliyetlerini planlamak ve bu faaliyetlerin belirlenecek usul ve ilkelere göre yürütülmesini sağlamak.

b) 9/10/2003 tarihli ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununa göre yapılacak bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru bir şekilde sonuçlandırmak üzere gerekli tedbirleri almak.

c) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

MADDE 20

(1) Özel Kalem Müdürlüğünün görevleri şunlardır:

a) Bakanın çalışma programını düzenlemek.

b) Bakanın resmi ve özel yazışmalarını, protokol ve tören işlerini düzenlemek ve yürütmek.

c) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

MADDE 21

(1) Bakanlıkta özel önem ve öncelik taşıyan konularda Bakana yardımcı olmak üzere yirmi Bakanlık müşaviri görevlendirilebilir.

MADDE 22

(1) Bakanlık, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde taşra teşkilatı kurmaya yetkilidir.

MADDE 23

(1) Bakan, bakanlıkların, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, meslek odalarının, işçi ve işveren sendikalarının, sivil toplum kuruluşlarının, sanayiciler ile ilim ve ihtisas sahiplerinin fikir, bilgi ve tecrübelerinden faydalanmak üzere Sanayi Şûrasını toplantıya çağırır.

(2) Bakanlık, görev alanına giren konularla ilgili olarak çalışmalarda bulunmak üzere diğer bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları, özel sektör temsilcileri ve konu ile ilgili uzmanların katılımı ile çalışma grupları oluşturabilir.

(3) Şûra ve çalışma gruplarının oluşturulması, çalışma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir.

MADDE 24

(1) Bakanlığın her kademedeki yöneticileri, görevlerini mevzuata, stratejik plan ve programlara, performans ölçütlerine ve hizmet kalite standartlarına uygun olarak yürütmekten üst kademelere karşı sorumludur.

MADDE 25

(1) Bakan, Müsteşar ve her kademedeki Bakanlık yöneticileri sınırlarını açıkça belirtmek ve yazılı olmak şartıyla yetkilerinden bir kısmını alt kademelere devredebilir. Yetki devri, uygun araçlarla ilgililere duyurulur.

MADDE 26

(1) Bakanlık, görevleri ile ilgili konularda diğer bakanlıkların ve kamu kurum ve kuruluşlarının uyacakları esasları, mevzuata uygun olarak belirlemekle, kaynak israfını önleyecek ve koordinasyonu sağlayacak tedbirleri almakla görevli ve yetkilidir.

(2) Bakanlık, diğer bakanlıkların hizmet alanına giren konulara ilişkin faaliyetlerinde, Başbakanlıkça belirlenen esaslar çerçevesinde ilgili bakanlıklara danışmak ve gerekli işbirliği ve koordinasyonu sağlamaktan sorumludur.

MADDE 27

(1) Bakanlık; görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idari düzenlemeler yapabilir.

(2) Bakanlık, görev alanına giren konularda izin, onay ve belge gerektiren faaliyetler ile bu kapsamda düzenlenmesi gereken belgelere ilişkin usul ve esasları belirler.

MADDE 28

(1) Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler kısaca “KOBİ” olarak adlandırılır. KOBİ’lerin tanımlanmasına, niteliklerine, sınıflandırılmasına ve uygulamalarına ilişkin esaslar; net satış hasılatları, malî bilanço tutarları ve çalışan sayıları dikkate alınarak Bakanlıkça hazırlanan ve Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.

Kurum ve kuruluşların KOBİ’lere ilişkin uygulamalarında bu yönetmelik hükümleri esas alınır.”

MADDE 29

(1) 23/4/1981 tarihli ve 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanun hükümleri dışında kalan memurların atanmaları Bakan tarafından yapılır. Bakan bu yetkisini alt kademelere devredebilir.”

MADDE 30

(1) Kadroların tespiti, ihdası, kullanımı ve iptali ile kadrolara ilişkin diğer hususlar 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre düzenlenir.

MADDE 31

(1) Bakanlık, görev alanına giren konularda çalıştırılmak üzere Sanayi ve Teknoloji Uzmanı ile Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcısı istihdam eder.

(2) Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcılığına atanabilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan genel şartlara ek olarak aşağıdaki şartlar aranır:

a) Hukuk, siyasal bilgiler, iktisadi ve idari bilimler, iletişim, işletme ve iktisat fakülteleri ve en az dört yıllık eğitim veren yükseköğretim kurumlarının matematik, fizik, kimya, istatistik, ekonometri bölümleri ile yönetmelikle belirlenecek mühendislik alanlarından veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurtiçindeki ve yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak,

b) Yapılacak yarışma sınavında başarılı olmak, gerekir.

(3) Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcılığına atananlar, en az üç yıl çalışmak ve istihdam edildikleri birimlerce belirlenecek konularda hazırlayacakları uzmanlık tezinin, oluşturulacak tez jürisi tarafından kabul edilmesi kaydıyla, yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanır. Süresi içinde tezlerini sunmayan veya tezleri kabul edilmeyenlere tezlerini sunmaları veya yeni bir tez hazırlamaları için altı ayı aşmamak üzere ilave süre verilir. Yeterlik sınavında başarılı olanların uzman kadrolarına atanabilmeleri, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından asgarî (C) düzeyinde veya dil yeterliği bakımından buna denkliği kabul edilen ve uluslararası geçerliliği bulunan başka bir belgeye yeterlik sınavından itibaren en geç iki yıl içinde sahip olma şartına bağlıdır. Sınavda başarılı olamayanlar veya sınava girmeye hak kazandığı halde geçerli mazereti olmaksızın sınav hakkını kullanmayanlara, bir yıl içinde ikinci kez sınav hakkı verilir. Verilen ilave süre içinde tezlerini sunmayan veya ikinci defa hazırladıkları tezleri de kabul edilmeyenler, ikinci sınavda da başarı gösteremeyen veya sınav hakkını kullanmayanlar ile süresi içinde yabancı dil yeterliliği şartını yerine getirmeyenler, Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcısı unvanını kaybeder ve Bakanlıkta durumlarına uygun kadrolara atanır.

(4) Sanayi ve Teknoloji Uzmanı ile Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez hazırlama ve yeterlik sınavı ile diğer hususlar yönetmelikle düzenlenir.

MADDE 32

(1) Bakanlık merkez ve taşra teşkilatında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre aylık alan memurlar ile sözleşmeli personele en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) % 200’ünü geçmemek üzere her ay ek ödeme yapılabilir. Ek ödemenin oranı ile esas ve usulleri; görev yapılan birim ve iş hacmi, görevin önem ve güçlüğü, görev yerinin özelliği, çalışma süresi, personelin sınıfı, kadro veya görev unvanı, derecesi, atanma usulü ile emsali veya benzeri görev ve unvanlarda bulunan personele mali haklar kapsamında yapılan her türlü ödemeler dahil almakta oldukları toplam ödeme tutarları gibi kriterler birlikte veya ayrı ayrı dikkate alınarak, Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine Bakan tarafından belirlenir. Ek ödemenin hak kazanılmasında ve ödenmesinde aylıklara ilişkin hükümler uygulanır ve bu ek ödeme damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmaz. Bu madde uyarınca yapılacak ek ödeme, ilgili mevzuatı uyarınca ödenmekte olan zam, tazminat, ödenek, döner sermaye payı, ikramiye, ücret ve her ne ad altında olursa olsun yapılan benzeri ödemelerin hesabında dikkate alınmaz.

MADDE 33

(1) Mevzuatta Sanayi ve Ticaret Bakanlığının bu Kanun Hükmünde Kararname ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına devredilen birimlerinin görevleri nedeniyle adı geçen Bakanlığa yapılmış olan atıflar Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına yapılmış sayılır.

(2) 17/7/1963 tarihli ve 278 sayılı Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında Kanunun 1 inci maddesinde yer alan “Başbakanlıkla” ibaresi “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla” şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddenin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

(3) 8/1/1985 tarihli ve 3143 sayılı Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.

(4) 13/8/1993 tarihli ve 497 sayılı Türkiye Bilimler Akademisinin Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin;

a) 1 inci maddesinde yer alan “Başbakan’a” ibaresi “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanına” şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddenin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

b) 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Başbakanlık” ibaresi “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı” ve aynı maddenin ikinci fıkrasında yer alan “Başbakanlığa” ibaresi “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına” şeklinde değiştirilmiştir.

(5) 23/2/1995 tarihli ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 29 uncu maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.

(6) Ekli (1) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvele Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bölümü olarak eklenmiş ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Sanayi ve Ticaret Bakanlığına ait bölümü yürürlükten kaldırılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1

(1) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin uygulanmasına ilişkin düzenlemeler, bir yıl içinde yürürlüğe konulur. Bu düzenlemeler yürürlüğe girinceye kadar mevcut düzenlemelerin bu Kanun Hükmünde Kararnameye aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

GEÇİCİ MADDE 2

(1) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte, Gümrük ve Ticaret Bakanlığına devredilen birimlerine ait olanlar hariç olmak üzere Sanayi ve Ticaret Bakanlığının her türlü taşınır, taşıt, araç, gereç ve malzeme, borç ve alacaklar, hak ve yükümlülükler, yazılı ve elektronik ortamdaki her türlü kayıtlar ve dokümanlar ile bu birimlere ait kadro ve pozisyonlarda istihdam edilen personel hiçbir işleme gerek kalmaksızın Bakanlığa devredilmiş sayılır. Mülkiyeti Hazineye ait veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlardan Sanayi ve Ticaret Bakanlığına tahsis edilmiş olanlar hiçbir işleme gerek kalmaksızın tahsis amacına uygun olarak kullanılmak üzere Bakanlığa tahsis edilmiş sayılır.

(2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 2011 Malî Yılı harcamaları, 26/12/2010 tarihli ve 6091 sayılı 2011 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa istinaden Maliye Bakanlığınca yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının 2011 yılı bütçesinde yer alan ödeneklerden karşılanır. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ile Türkiye Bilimler Akademisi 2011 Malî Yılı harcamalarını, 2011 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu hükümleri çerçevesinde yapmaya devam eder.

(3) Teşkilat, personel, kadro, demirbaş devri ve benzeri hususlarda ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı yetkilidir. Sanayi ve Ticaret Bakanlığından Gümrük ve Ticaret Bakanlığına devredilen birimlerle ilgili olarak yukarıda belirtilen hususlarda ortaya çıkabilecek tereddütler, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı ile Gümrük ve Ticaret Bakanı arasında yapılacak protokolle giderilir.

GEÇİCİ MADDE 3

(1) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte Sanayi ve Ticaret Bakanlığında; Gümrük ve Ticaret Bakanlığına devredilen birimlere tahsis edilen kadrolarda bulunanlar hariç olmak üzere Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, I. Hukuk Müşaviri, Strateji Geliştirme Başkanı, Personel Dairesi Başkanı, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı, Bilgi İşlem ve Değerlendirme Dairesi Başkanı, Bağlı ve İlgili Kuruluşlar Dairesi Başkanı, Bakanlık Müşaviri, Daire Başkanı, Özel Kalem Müdürü, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri, İl Sanayi ve Ticaret Müdürü ve İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcısı kadrolarında bulunanların görevleri, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte sona erer. Bu fıkra uyarınca görevleri sona erenlerden İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcısı unvanlı kadroda bulunanlar ekli (2) sayılı liste ile ihdas edilen Araştırmacı, diğerleri ise ekli (2) sayılı liste ile ihdas edilen Bakanlık Müşaviri kadrolarına halen bulundukları kadro dereceleriyle atanmış sayılır. Bu madde uyarınca ihdas edilen Bakanlık Müşaviri ile Araştırmacı kadroları, herhangi bir sebeple boşalması halinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır.

(2) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte Sanayi ve Ticaret Bakanlığında; Gümrük ve Ticaret Bakanlığına devredilen birimlere tahsis edilen kadrolarda bulunanlar hariç olmak üzere Sanayi ve Ticaret Uzmanı ile Sanayi ve Ticaret Uzman Yardımcısı kadrosunda bulunanlar, Sanayi ve Teknoloji Uzmanı ile Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcısı kadrolarına başka bir işleme gerek kalmaksızın halen bulundukları kadro dereceleriyle atanmış sayılır. Sanayi ve Ticaret Uzmanı ile Sanayi ve Ticaret Uzman Yardımcısı kadrosunda geçirilen süreler Sanayi ve Teknoloji Uzmanı ile Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcısı kadrosunda geçmiş sayılır.

(3) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte Sanayi ve Ticaret Bakanlığında; Gümrük ve Ticaret Bakanlığına devredilen birimlere tahsis edilen kadrolarda bulunanlar hariç olmak üzere Sanayi ve Ticaret Bakanlığına tahsis edilmiş kadrolarda bulunan memurlardan yukarıdaki fıkralarda belirtilenler dışında kalanlar, Bakanlık için ihdas edilen aynı unvanlı kadrolara halen bulundukları kadro dereceleriyle başka bir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılır. Yukarıdaki fıkralarda sayılanlar hariç olmak üzere kadro unvanları değişenler veya kaldırılanlar ise altı ay içerisinde Bakanlıkta kazanılmış hak aylık derecelerine uygun başka bir kadroya atanır. Bunlar atama işlemi yapılıncaya kadar Bakanlıkça ihtiyaç duyulan işlerde görevlendirilir. Bunlar yeni bir kadroya atanıncaya kadar eski kadrolarına ait aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer mali haklarını almaya devam eder.

(4) Üçüncü fıkra kapsamında yer alan birimlerde 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre istihdam edilen sözleşmeli personel, pozisyonlarıyla birlikte Bakanlığa devredilmiştir. Üçüncü fıkra kapsamında yer alan birimler adına vizeli boş sözleşmeli personel pozisyonları başka bir işleme gerek kalmaksızın Bakanlık adına vize edilmiş sayılır.

(5) Bu madde uyarınca atanan veya atanmış sayılan personelin yeni kadrolarına atandıkları veya atanmış sayıldıkları tarih itibarıyla eski kadrolarına ilişkin olarak en son ayda aldıkları sözleşme ücreti, aylık, ek gösterge, ikramiye (bir aya isabet eden net tutan), her türlü zam ve tazminatları, makam tazminatı, temsil tazminatı, görev tazminatı, ek ücret, ek ödeme ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin (ilgili mevzuatı uyarınca fiili çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti hariç) toplam net tutarının (Bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır.); yeni atandıkları kadrolara ilişkin olarak yapılan sözleşme ücreti, aylık, ek gösterge, ikramiye (bir aya isabet eden net tutan), her türlü zam ve tazminatları, makam tazminatı, temsil tazminatı, görev tazminatı, ek ücret, ek ödeme ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin (ilgili mevzuatı uyarınca fiili çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti hariç) toplam net tutarından fazla olması halinde aradaki fark tutan, herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaksızın fark kapanıncaya kadar ayrıca tazminat olarak ödenir. Atandıkları veya atanmış sayıldıkları kadro unvanlarında isteğe bağlı olarak herhangi bir değişiklik olanlarla, kendi istekleriyle başka kurumlara atananlara fark tazminatı ödenmesine son verilir.

(6) Maliye Bakanlığı uhdesinde Hazine avukatları tarafından Sanayi ve Ticaret Bakanlığının bu Kanun Hükmünde Kararname ile Bakanlığa devredilen birimlerinin görevlerine ilişkin dosyalar, Maliye Bakanlığı ve Bakanlıkça müştereken belirlenecek esaslara göre bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde Bakanlığa devredilir. Bu şekilde devredilen dava ve icra takipleri ile ilgili olarak devir tarihine kadar yapılmış her türlü işlem Bakanlık adına yapılmış sayılır.

GEÇİCİ MADDE 4

(1) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl süreyle 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesindeki sınırlamalara bağlı olmaksızın boş kadrolarda sınıf, unvan ve derece; dolu kadrolarda derece değişikliği yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.

GEÇİCİ MADDE 5

(1) Bu Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı teşkilatlanıncaya kadar, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatında değişen veya yeni kurulan birimlere verilen görevler ve hizmetler Sanayi ve Ticaret Bakanlığının merkez ve taşra teşkilatları tarafından mevcut personel eliyle yürütülmeye devam olunur.

MADDE 34

(1) Bu Kanun Hükmünde Kararname yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 35

(1) Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

Listeler

B- Dayanılan Anayasa Kuralları

Dava dilekçesinde, Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 6., 7., 8., 10., 36., 91., 123., 125. ve 128.. maddelerine dayanılmıştır.

III- İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi gereğince Haşim KILIÇ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Fettah OTO, Serdar ÖZGÜLDÜR, Recep KÖMÜRCÜ, Alparslan ALTAN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ve Erdal TERCAN’ın katılımlarıyla 22.9.2011 günü yapılan ilk inceleme toplantısında,

1- Dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine,

2- Yürürlüğü durdurma isteminin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına,

OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

IV- ESASIN İNCELENMESİ

Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör Durdu ÖZER tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, iptali istenen Kanun Hükmünde Kararname kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

A- Kanun Hükmünde Kararnamelerin Yargısal Denetimi Hakkında Genel Açıklama

Anayasa’nın 91. maddesinde düzenlenen kanun hükmünde kararnameler, işlevsel yönden yasama işlemi niteliğinde olduğundan yargısal denetimlerinin yapılması görev ve yetkisi Anayasa’nın 148. maddesi ile Anayasa Mahkemesine verilmiştir. Yargısal denetimde kanun hükmünde kararnamenin, öncelikle yetki kanununa sonra da Anayasa’ya uygunluğu sorunlarının çözümlenmesi gerekir. Her ne kadar, Anayasa’nın 148. maddesinde kanun hükmünde kararnamelerin yetki kanunlarına uygunluğunun denetlenmesinden değil, yalnızca Anayasa’ya biçim ve esas bakımlarından uygunluğunun denetlenmesinden söz edilmekte ise de Anayasa’ya uygunluk denetiminin içerisine öncelikle kanun hükmünde kararnamenin yetki kanununa uygunluğunun denetimi de girer. Çünkü Anayasa’da, Bakanlar Kuruluna ancak yetki kanununda belirtilen sınırlar içerisinde kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesi öngörülmüştür. Yetkinin dışına çıkılması, kanun hükmünde kararnameyi Anayasa’ya aykırı duruma getirir.

Dayanaklarını doğrudan doğruya Anayasa’dan alan olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinden farklı olarak, olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnamelerin bir yetki kanununa dayanması zorunludur. Bu nedenle, kanun hükmünde kararnameler ile dayandıkları yetki kanunu arasında çok sıkı bir bağ vardır. Kanun hükmünde kararnamenin yetki kanunu ile olan bağı, kanun hükmünde kararnameyi aynen ya da değiştirerek kabul eden kanun ile kesilir. Kanun hükmünde kararnamenin Anayasa’ya uygun bir yetki kanununa dayanması, geçerliliğinin ön koşuludur. Bir yetki kanununa dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki kanunu iptal edilen kanun hükmünde kararnamelerin içeriği Anayasa’ya aykırılık oluşturmasa bile bunların Anayasa’ya uygunluğundan söz edilemez.

Kanun hükmünde kararnamelerin Anayasa’ya uygunluk denetimi, kanunların denetiminden farklıdır. Anayasa’nın 11. maddesinde, “Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.” denilmektedir. Bu nedenle kanunların denetiminde, onların yalnızca Anayasa kurallarına uygun olup olmadıkları saptanır. Kanun hükmünde kararnameler ise konu, amaç, kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki kanununa hem de Anayasa’ya uygun olmak zorundadırlar.

Anayasa’da kimi konuların kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmesi yasaklanmaktadır. Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrasında “Sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve ödevler...”in kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kural gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisi, “Bakanlar Kurulu”na ancak kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmesi yasaklanmış alana girmeyen konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir.

Anayasa’nın herhangi bir maddesinde kanunla düzenleneceği öngörülen bir konunun, Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrasının açıkça yasakladığı hükümler ile ilgili olmadıkça ya da Anayasa’nın 163. maddesinde olduğu gibi kanun hükmünde kararname çıkarılamayacağı açıkça belirtilmedikçe kanun hükmünde kararname ile düzenlenmesi Anayasa’ya aykırılık oluşturmaz.

B- Kanun Hükmünde Kararname’nin Tümünün Yetki Yasasının İptal Edilmesi Halinde Dayanaksız Kalacağı İddiası Yönünden İncelenmesi

Dava dilekçesinde, KHK’nin dayanağı olan 6.4.2011 günlü, 6223 sayılı Yetki Kanunu’nun Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptali gerekeceği, iptal edilmesi halinde ise KHK’nin dayanaktan yoksun kalacağı belirtilerek KHK’nin tümünün Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 6. ve 91. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Anayasa Mahkemesinin 27.10.2011 günlü, E.2011/60, K.2011/147 sayılı kararı ile 6223 sayılı Yetki Kanunu’nun Anayasa’ya aykırılığı iddiasına dayalı iptal isteminin reddine karar verildiğinden KHK’nin tümüne yönelik Anayasa’ya aykırılık iddiası dayanaksız kalmıştır. İptal isteminin reddi gerekir.

C- İptal Başvurusundan Sonra Yapılan Yasal Değişikliklerin Dava Konusu Kurallara Etkisi

635 sayılı KHK’nin;

3. maddesi, 4.7.2012 günlü, 653 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 55. maddesi değiştirildiğinden,

Geçici 2. maddesinin (4) numaralı fıkrası, 8.8.2011 günlü 649 sayılı Avrupa Birliği Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname’nin 5. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığından,

32. maddesi, 11.10.2011 günlü, 666 sayılı Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname’nin 1. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığından,

bu maddeler ve fıkraya ilişkin konusu kalmayan iptal istemleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir.

D- Kanun Hükmünde Kararname’nin Ayrı Ayrı Tüm Maddeleri ve Ek (1) Sayılı Cetvel ile (1) ve (2) Sayılı Listelerin 6223 Sayılı Yetki Kanunu Kapsamında Olup Olmadığının İncelenmesi

Dava dilekçesinde, KHK’nin ayrı ayrı tüm maddelerinin ve Ek (1) Sayılı Cetvel ile (1) ve (2) sayılı listelerin 6223 sayılı Yetki Kanunu kapsamında olmadığı ve acil, ivedi, önemli ve zorunlu konuları düzenlemediği belirtilerek Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 6., 7. 8., 87. ve 91. maddelerine aykırı oldukları ileri sürülmüştür.

6223 sayılı Yetki Kanunu’nun amaç ve kapsamını düzenleyen 1. maddesinde Kanun’un amacı, kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, etkin, verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak olarak belirlenmiş ve yetkinin kapsamı iki başlık altında tespit edilmiştir. Yetkinin kapsamına ilk olarak kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesi girmektedir. Bu çerçevede gerekli görülmesi halinde yeni bakanlıklar kurulması, var olan bakanlıkların birleştirilmesi, bakanlıkların bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarının yeniden belirlenmesi için KHK çıkarma yetkisi verilmiştir. Bu amaçla;

1- Mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına, yeni bakanlıklar kurulmasına, anılan bakanlıkların bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine,

2- Mevcut bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut, birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesine,

3- Mevcut bakanlıklar ile birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıkların görev, yetki, teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine, taşrada ve yurt dışında teşkilatlanma esaslarına,

ilişkin kanun hükmünde kararname çıkarılabilecektir.

İkinci olarak kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, işçiler, sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma, nakil, görevlendirilme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin olarak değişiklikler ve yeni düzenlemeler yapılması için kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmiştir.

Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde yapılan inceleme sonucunda; hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilenler dışında kalan diğer kurallarının 6223 sayılı Yetki Kanunu’nun kapsamında olduğu anlaşıldığından bu maddelere, fıkralara, bentlere, bölümlere, cetvele ve listelere ilişkin iptal isteminin reddi gerekir.

E- Kanun Hükmünde Kararname’nin Tüm Maddelerinin Anayasa’nın 91. Maddesi Yönünden İncelenmesi

Dava dilekçesinde, KHK’nin ayrı ayrı tüm maddelerinin ve Ek (1) Sayılı Cetvel ile (1) ve (2) sayılı listelerin Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrasında kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmesi yasaklanmış alanlara ilişkin düzenleme içerdiği, bu nedenle Anayasa’nın 91. maddesine aykırı oldukları ileri sürülmüştür.

1- KHK’nin 13. Maddesinin (3) Numaralı Fıkrası

KHK’nin 13. maddesinin (1) numaralı fıkrasında Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının görevleri sayıldıktan sonra (2) numaralı fıkrasında, (1) numaralı fıkrada ve diğer mevzuatta verilen görevleri yapmak üzere müfettiş istihdam edileceği belirtilmiş, (3) numaralı fıkrasında ise müfettiş yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esaslarının, müfettişliğe yükselmelerinin, görev, yetki ve sorumluluklarının, Başkanlığın çalışma usul ve esasları ile diğer hususların yönetmelikle belirleneceği öngörülmüştür.

Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrasında, “Sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve ödevler...”in kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği belirtilmiştir. Öte yandan Anayasa’nın “Kamu hizmetlerine girme hakkı” başlıklı 70. maddesinin birinci fıkrasında, her Türk’ün, kamu hizmetlerine girme hakkına sahip olduğu belirtildikten sonra ikinci fıkrasında hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemeyeceği kurala bağlanmıştır. Buna göre, Anayasa’nın 70. maddesinde düzenlenen ve “Siyasi Haklar ve Ödevler” başlıklı dördüncü bölümünde yer alan kamu hizmetlerine girme hakkına ilişkin olarak kanun hükmünde kararname ile düzenleme yapılması mümkün değildir.

KHK’nin 13. maddesinin (3) numaralı fıkrasıyla bir kamu hizmeti olan müfettiş yardımcılığına giriş koşullarının belirlenmiş olması, kamu hizmetine girme hakkına ilişkin düzenleme niteliğinde olduğundan, kural, Anayasa’nın 70. maddesi ile 91. maddesinin birinci fıkrasına aykırıdır. İptali gerekir.

Serdar ÖZGÜLDÜR ve Burhan ÜSTÜN bu görüşe değişik gerekçeyle katılmışlardır.

Haşim KILIÇ, Alparslan ALTAN, Recep KÖMÜRCÜ, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ile Muammer TOPAL bu görüşe katılmamışlardır.

2- KHK’nin 31. Maddesi

KHK’nin 31. maddesinin (1) numaralı fıkrasıyla, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcılığı ve Sanayi ve Teknoloji Uzmanlığı kadroları ihdas edilmiş; (2) numaralı fıkrasında, Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcılığı kadrosuna atanabilme koşulları düzenlenmiş; (3) numaralı fıkrasında, Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcılığından Sanayi ve Teknoloji Uzmanlığına geçiş koşulları belirlenmiş; (4) numaralı fıkrasında ise Sanayi ve Teknoloji Uzmanı ile Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez hazırlama ve yeterlik sınavı ile diğer hususların yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmüştür.

Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcılığı ve Sanayi ve Teknoloji Uzmanlığı kadrolarına giriş koşullarının belirlenmesi, yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 70. maddesine göre kamu hizmetine girme hakkına ilişkin bir düzenleme olduğundan, kural, Anayasa’nın 70. maddesi ile 91. maddesinin birinci fıkrasına aykırıdır. İptali gerekir.

Serdar ÖZGÜLDÜR ve Burhan ÜSTÜN bu görüşe değişik gerekçeyle katılmışlardır.

Haşim KILIÇ, Alparslan ALTAN, Recep KÖMÜRCÜ, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ile Muammer TOPAL bu görüşe katılmamışlardır.

3- KHK’nin Diğer Kuralları

KHK’nin, 13. maddesinin (3) numaralı fıkrası ve 31. maddesi ile hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilenler dışında kalan diğer kurallarında, Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun hükmünde kararname ile düzenlenmesi yasaklanmış alanlara ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği anlaşıldığından bu maddelere, fıkralara, bentlere, bölümlere, cetvele ve listelere ilişkin iptal isteminin reddi gerekir.

F- Kanun Hükmünde Kararname’nin İçerik Yönünden İncelenmesi

1- KHK’nin 2. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (ç) ve (d) Bentlerinde Yer Alan “… veya yaptırmak …”, KHK’nin 10. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (b) Bendinde Yer Alan “… veya yaptırmak …”, KHK’nin 11. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (b) Bendinde Yer Alan “… veya yaptırmak …” İbareleri

Dava dilekçesinde, denetimde esas alınacak özelliklerin tespiti, denetim ve denetim sırasında alınan numunelerin testlerinin yapılması görevlerinin, devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinden olduğu ve bu hizmetlerin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar veya diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi gerekeceği, bu nedenle devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu söz konusu kamu hizmetlerinin üçüncü kişilere yaptırılmasını öngören kuralların, Anayasa’nın 123., 125. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesine göre, ilgisi nedeniyle dava konusu kurallar, Anayasa’nın 2. maddesi yönünden de incelenmiştir.

KHK’nin 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının dava konusu ibareleri de içeren (ç) ve (d) bentlerinde, Bakanlığa, metroloji politikasını hazırlama, metroloji alanında stratejiler geliştirme ve uygulanmasını sağlama, metroloji alanında muayene, belgelendirme ve doğrulamaya ilişkin düzenlemeleri yapma, denetimleri yapma veya yaptırma, uygulamaya konulması gerekli olan standartları ve hazır ambalajlamaya ilişkin teknik düzenlemeleri hazırlama ve uygulanmasını sağlama; ürün güvenliği ve denetimine ilişkin politikaların hazırlanmasına yardımcı olma, sanayi ürünlerinin ürün güvenliği ve teknik mevzuatına uygunluğuna yönelik piyasa gözetimi ve denetimi yapma veya yaptırma, risk analizleri yapma, sanayi ürünlerinin denetimine ilişkin usul ve esasları belirleme, ürün güvenliği bilgi sistemini oluşturma görev ve yetkisi verilmiştir. Bu kurallar ile Bakanlığa, metroloji ile sanayi ürünlerinin, ürün güvenliği ve teknik mevzuata uygunluğu konularındaki denetim görevlerini özel hukuk hükümlerine tabi kişilere yaptırılma imkânı getirilmiştir.

KHK’nin 10. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendiyle, Bakanlığa yasal metroloji ve hazır ambalajlama alanında teknik düzenlemeler ile ilgili standart listelerini hazırlama ve uygulamaya koyma ve bu alanda piyasa gözetimi ve denetimi yapma görevleri verilmiştir. Dava konusu kuralla, piyasayı gözetim ve denetimi görevinin özel hukuk hükümlerine tabi kişiler eliyle yerine getirilmesine imkân tanınmıştır.

KHK’nin 11. maddesinin (1) numaralı fırkasının (b) bendi uyarınca, Bakanlığın, sanayi ürünlerinin, ürün güvenliği ve teknik mevzuata uygunluğu konusundaki denetim görevinin, özel hukuk hükümlerine tabi kişiler eliyle yerine getirilmesi olanaklı kılınmıştır.

Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri “belirlilik”tir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması gereklidir.

Genel olarak kurum ve kuruluşların işlemleri ile bu işlemleri yerine getiren görevliler hakkında yapılan denetim faaliyeti, başlı başına icrai sonuç doğuran bir işlem veya karar niteliğinde değildir. Denetim sonucu düzenlenen raporlar, idari işlem kuramı uyarınca hazırlık işlemi niteliğinde olup bu raporların hazırlanması, denetlenen kişilerin hukukunda değişiklik yaratmamaktadır. Esasen icrai işlem, denetim sonucunda yetkili makamlarca alınan cezai ve idari kararlar ile başvurulan diğer hukuki tedbirlerdir. İcrai kararları almakla yetkili idari makam, hazırlık işlemi niteliğindeki denetim raporundaki tespit ve değerlendirmelerle bağlı değildir. Bu nedenle kural olarak icrai işlemler dışında denetim faaliyetinin özel kişilerden hizmet satın alınması yoluyla yürütülmesi Anayasa’ya aykırılık teşkil etmez.

Ancak maddi ve hukuki olayları tespit etmekten ibaret bir hazırlık işlemi niteliğindeki denetim faaliyetinin özel kişilerden hizmet satın alınması yoluyla yürütülmesi mümkün ise de denetim sonucu kanunlarda öngörülen icrai kararların memurlar veya diğer kamu görevlileri tarafından alınması zorunludur. Dava konusu kuralla, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının, metroloji ile sanayi ürünlerinin, ürün güvenliği ve teknik mevzuata uygunluğu konularındaki denetimi, yetkilendireceği denetim şirketlerine yaptırabileceği belirtilmekle birlikte, denetim üzerine söz konusu Kanun’da öngörülen idari ve cezai yaptırımlar ile diğer icrai kararların hangi makam veya birim tarafından alınacağı yolunda herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Bu durum, tereddütlere ve belirsizliğe yol açacağından hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu kurallar Anayasa’nın 2. maddesine aykırıdır. İptalleri gerekir.

Kuralların, Anayasa’nın 123., 125. ve 128. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.

2- KHK’nin 10. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (e) Bendinde Yer Alan “… veya ettirmek …”, KHK’nin 11. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (d) Bendinde Yer Alan “… veya yaptırmak …” İbareleri

Dava dilekçesinde, KHK’nin 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) ve (d) bentlerinde yer alan “… veya yaptırmak …” ibarelerine yönelik olarak ileri sürülen gerekçelerle kuralın, Anayasa’nın 123., 125. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

KHK’nin 10. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendinde, yasal metroloji ve hazır ambalajlama konusunda standartlara ve teknik şartnamelere uygun olmayan ürünlerin, nasıl ve hangi yöntemlerle denetleneceği konusundaki ölçütlerin, özel hukuk hükümlerine tabi kişi veya kurumlar tarafından da tespitine imkân tanınmaktadır.

KHK’nin 11. maddesinde Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğünün görevleri düzenlenmektedir. Maddeyle, anılan Genel Müdürlüğe, Bakanlığın sorumluluğunda bulunan sanayi ürünlerinin, ürün güvenliği ve teknik mevzuatına uygunluğunu sağlamak amacıyla piyasa gözetimi ve denetimi yapma görevi verilmiştir. KHK’nin 11. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendinde, denetimler sırasında alınan numunelerin testlerinin, özel hukuk hükümlerine tabi kişi veya kurumlar tarafından yapılabileceği öngörülmüştür.

Denetimde esas alınacak kıstasların tespiti ile denetimler sırasında alınan numunelerin test edilmeleri, denetim açısından bir hazırlık işlemi niteliğinde olup, icrai sonuç doğuran bir işlem veya karar değildir. Bu kurallarda öngörülen hukuki, cezai ve idari tedbirleri uygulama yetkisi özel kişi veya kurumlara devredilmemektedir. Sadece teknik destek sağlamaktan ibaret, hazırlık işlemi niteliğinde olan hizmetin memur ve diğer kamu görevlisi olmayan kişilere gördürülmesinde Anayasa’ya aykırı bir yön bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle dava konusu kurallar, Anayasa’nın 128. maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

Kuralların, Anayasa’nın 123. ve 125. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.

Fulya KANTARCIOĞLU bu görüşe katılmamıştır.

3- KHK’nin 11. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (e) Bendi

Dava dilekçesinde, kanun koyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden, düzenlenen konuda sadece komisyonun adından söz ederek, bu komisyonun kimlerden oluşacağı, komisyonda kamu görevlileri yanında sivil toplum kuruluşu veya özel sektör temsilcilerinin yer alıp almayacağı, komisyonun görev ve yetkilerinin neler olacağı ve komisyonun nasıl çalışacağı gibi konuları bütünüyle boş bırakarak yürütmeye sınırsız ve belirsiz bir düzenleme alanı bıraktığı belirtilerek kuralın, Anayasa’nın 6., 7., 8. ve 123. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Dava konusu kuralla, Bakanlık Ürün Güvenliği ve Denetimi Koordinasyon Komisyonunun kurulması ve anılan komisyonun oluşumu, görev ve yetkileriyle çalışma usul ve esaslarının Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü tarafından belirlenmesi öngörülmüştür. Sözü edilen Komisyonun kimlerden oluşacağı, görev ve yetki alanı ile çalışma usul ve esaslarının nasıl olacağı konularında Bakanlığa yetki verilmiştir.

Dava konusu kuralı da içeren KHK’nin 11. maddesi bir bütün olarak incelendiğinde; söz konusu Komisyonun, Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğüne verilen görevlerin yerine getirilmesinde anılan Genel Müdürlüğe yardımcı olmak üzere faaliyette bulunacağı ve bu Komisyonun görev alanının, ilgili Genel Müdürlüğün görev alanına giren konularla sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Komisyonun görev, yetki ve sorumluluklarının genel çerçevesi kanunla belirlenmiştir. Komisyonun görev, yetki ve sorumluluklarının kanunla belirlenmesinden sonra, oluşumu, üyelerinin niteliği ile çalışma usul ve esaslarının tespiti gibi uzmanlık ve yönetim tekniğine ilişkin konuların yürütmeye bırakılması yasama yetkisinin devri olarak nitelendirilemez.

Açıklanan nedenle, dava konusu kural Anayasa’nın 7. maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

Kuralın, Anayasa’nın 6., 8. ve 123. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.

Fulya KANTARCIOĞLU bu görüşe katılmamıştır.

4- KHK’nin Geçici 3. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının Birinci Cümlesinin “…Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, I. Hukuk Müşaviri, Strateji Geliştirme Başkanı, Personel Dairesi Başkanı, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı, Bilgi İşlem ve Değerlendirme Dairesi Başkanı, … Bakanlık Müşaviri, Daire Başkanı, Özel Kalem Müdürü, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri, İl Sanayi ve Ticaret Müdürü ve İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcısı …” Bölümü, İkinci Cümlesinin “… İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcısı unvanlı kadroda bulunanlar ekli (2) sayılı liste ile ihdas edilen Araştırmacı, diğerleri ise …” Bölümü ile Üçüncü Cümlesinde Yer Alan “… ile Araştırmacı …” İbaresi

Dava dilekçesinde, kuralların kamu yararının gerektirdiği zorunluluk nedeniyle değil, sadece mevcut idarecileri görevden almak ve kadrolaşmak amacıyla getirildiği, bu hükümle görevleri sona erdirilerek bakanlık müşaviri ve araştırmacı unvanlı kadrolara atanan kişilerin ücretleri dondurularak kazanılmış haklarının ihlal edildiği, idari bir işlemle yapılması gereken görevden alma işleminin kanunla yapıldığı ve bu yolla dava açma hakkının engellendiği, statüleri farklı olan birçok kamu görevlisi arasında hiçbir ayrım gözetilmeksizin tümünün bakanlık müşaviri kadrosuna atanmasının eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralların, Anayasa’nın 36. ve 125. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

6216 sayılı Kanun’un 43. maddesine göre, ilgisi nedeniyle dava konusu kurallar, Anayasa’nın 2. maddesi yönünden de incelenmiştir.

KHK’yle Sanayi ve Ticaret Bakanlığından, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına devredilen hizmet birimlerinde görev yapan, Müsteşar, Müsteşar Yardımcıları, Genel Müdürler, Genel Müdür Yardımcıları, I. Hukuk Müşaviri, Strateji Geliştirme Başkanı, Personel Dairesi Başkanı, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı, Bilgi İşlem ve Değerlendirme Dairesi Başkanı, Bağlı ve ilgili Kuruluşlar Dairesi Başkanı, Bakanlık Müşaviri, Daire Başkanı, Özel Kalem Müdürü, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri, İl Sanayi ve Ticaret Müdürü ve İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcısı görevlerinde bulunan kamu görevlilerinin, KHK’nin yürürlüğe girdiği tarihte, görevlerinin sona ermesini; görevi sona eren İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcılarının, ekli (2) sayılı listede ihdas edilen “Araştırmacı”; diğer kamu görevlilerinin ise ekli (2) sayılı listede ihdas edilen “Bakanlık Müşaviri” kadrolarına halen bulundukları kadro ve dereceleriyle atanmış sayılmaları öngörülmektedir. Bu madde uyarınca ihdas edilen bakanlık müşaviri ile araştırmacı kadrolarının herhangi bir sebeple boşalması halinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılacağı belirtilmiştir. Diğer taraftan geçici 3. maddenin (5) numaralı fıkrasıyla bakanlık müşaviri ve araştırmacı kadrolarına atananların eski mali haklarının korunacağı ve kendi istekleri ile başka kadro veya kurumlara geçenlere fark ödenmesinin sona ereceği düzenlenmiştir.

Anayasa’nın 2. maddesindeki “hukuk devleti” ilkesi gereğince, yasama işlemlerinin kişisel yararları değil kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla yapılması zorunludur. Bir kuralın Anayasa’ya aykırılık sorunu çözümlenirken “kamu yararı” konusunda Anayasa Mahkemesinin yapacağı inceleme yalnızca kanunun kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığı ile sınırlıdır. Kanun ile kamu yararının gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini denetlemenin anayasa yargısıyla bağdaşmayacağı, bunun kanun koyucunun takdirinde olduğu açıktır.

KHK’nin genel gerekçesinden, kanun koyucu tarafından, daha hızlı, etkili, verimli ve kaliteli hizmet sunulması ve mevcut kaynaklardan azami şekilde faydalanılması amacıyla Bakanlığın yeniden yapılandırıldığı ve bu çerçevede hizmet birimlerinin görev ve yetki dağılımının yeniden düzenlendiği, kanun koyucunun amacının kamu yararını sağlamaya dönük olduğu anlaşılmaktadır. Bunun ötesinde yapılan somut düzenlemenin bu amaçları etkin bir şekilde gerçekleştirmeye elverişli olup olmadığı yönündeki bir değerlendirme anayasallık denetiminin kapsamı dışındadır.

Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin temel gereklerinden birisi kazanılmış hakların korunmasıdır. Kazanılmış hak, kişinin bulunduğu statüden doğan, tahakkuk etmiş ve kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş haktır. Dava konusu kuralda kişilerin bulunduğu statülerden doğan, tahakkuk etmiş ve kendileri yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş haklara yönelik bir düzenleme öngörülmediğinden kazanılmış hakları ihlal eden bir müdahale söz konusu değildir. Bu kişilerin yeni atandıkları kadrodaki mali haklarının (ücret ve özel hizmet tazminatı toplamının), mevcut kadrolarındakine göre daha düşük olması halinde yeni kadrolarındaki gelirlerine eşitleninceye kadar aradaki farkın ödenmesi öngörülmektedir. Bu nedenle maddede sayılan görevlerde bulunanların görevlerine son verilerek aynı dereceli bakanlık müşavirliği ve araştırmacı unvanlı kadrolara atanmalarını öngören kuralın kazanılmış hakları ihlal ettiği söylenemez.

Diğer taraftan, dava konusu kurallarla tek kişi hakkında bireysel nitelikte bir yürütme işlemi tesis edilmeyip, aksine genel ve soyut bir norm getirilmektedir. Zira soyut bir kuralın gerçekte tek kişiyi ya da sınırlı sayıda kişiyi ilgilendiriyor olması onun soyut niteliğini ortadan kaldırmaz. Bireysel nitelikte bir işlemden söz edilebilmesi için somut olarak bir kişinin hukuki durumunda değişiklik yapan bir irade açıklamasının bulunması gerekir. Dava konusu kurallarla doğrudan somut bazı kişilerin hukuki durumunda değişiklik yapılmasına yönelik bir düzenlemede bulunulmadığından bireysel işlemin varlığından söz edilemez. Kuralda belirtilen kadrolarda görev yapan kişilerin dava konusu düzenlemeden etkilenmeleri, bu neticeyi değiştirmez.

Ayrıca, dava konusu kurallarla kaldırılan Sanayi ve Ticaret Bakanlığının bazı kadrolarında görev yapan kamu görevlilerinin yeni kurulan bakanlığın müşavir ve araştırmacı kadrolarına atanmış sayılmalarının öngörülmesi, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının kaldırılması sonucu ortaya çıkan hukuki ve fiilî zorunluluklar nedeniyledir. Buna göre söz konusu işlemin sebep unsuru, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının kaldırılması olup yürürlükte bulunan kanunlara dayanılarak ve kamu görevlisinin öznel durumu dikkate alınarak idarece tesis edilen naklen atama işlemlerinden tamamen farklıdır. Söz konusu hukuki ve fiili zorunluluklar nedeniyle kazanılmış haklar korunarak başka kadrolara atama yapılması, kanun koyucunun takdirindedir.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu kurallar Anayasa’nın 2., 36. ve 125. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

Fulya KANTARCIOĞLU bu görüşe katılmamıştır.

V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ

3.6.2011 günlü, 635 sayılı Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin:

A) 1- İçeriği itibariyle Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülen;

a- 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) ve (d) bentlerinde yer alan “… veya yaptırmak …” ibarelerinin,

b- 10. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “… veya yaptırmak …” ibaresinin,

c- 11. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “… veya yaptırmak…” ibaresinin,

2- 13. maddesinin (3) numaralı fıkrasının,

3- 31. maddesinin,

yürürlüğünün durdurulması isteminin, koşulları oluşmadığından REDDİNE,

B) 1- Tümüne, 1., 2., 4., 5., 6., 7., 8., 9., 10.,11., 12. maddelerine, 13. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkralarına, 14., 15., 16., 17., 18., 19. 20., 21., 22., 23., 24., 25., 26., 27., 28., 29., 30., 33., 34., 35., geçici 1. maddelerine, geçici 2. maddesinin (1), (2) ve (3) numaralı fıkralarına, geçici 3., geçici 4., geçici 5. maddelerine, Eki (1) Sayılı Cetvel’i ve eklerine,

2- İçeriği itibariyle Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülen;

a- 10. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendinde yer alan “… veya ettirmek …” ibaresinin,

b- 11. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendinde yer alan “… veya yaptırmak…” ibaresi ile (e) bendine,

3- Geçici 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının;

a- Birinci cümlesinin “… Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, I. Hukuk Müşaviri, Strateji Geliştirme Başkanı, Personel Dairesi Başkanı, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı, Bilgi İşlem ve Değerlendirme Dairesi Başkanı, … Bakanlık Müşaviri, Daire Başkanı, Özel Kalem Müdürü, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri, İl Sanayi ve Ticaret Müdürü ve İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcısı …” bölümüne,

b- İkinci cümlesinin “… İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcısı unvanlı kadroda bulunanlar ekli (2) sayılı liste ile ihdas edilen Araştırmacı, diğerleri ise …” bölümüne,

c- Üçüncü cümlesinde yer alan “… ile Araştırmacı …” ibaresine,

yönelik iptal istemleri, 11.10.2012 günlü, E. 2011/84, K. 2012/151 sayılı kararla reddedildiğinden, bu maddelere, fıkralara, bende, bölümlere, ibarelere, cetvel ve eklerine ilişkin yürürlüğün durdurulması isteminin REDDİNE,

C) 3. ve 32. maddeleri ile geçici 2. maddesinin (4) numaralı fıkrası hakkında, 11.10.2012 günlü, E. 2011/84, K. 2012/151 sayılı kararla karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, bu madde ve fıkraya ilişkin yürürlüğün durdurulması istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

11.10.2012 OYBİRLİĞİYLE gününde karar verilmiştir.

VI- SONUÇ

3.6.2011 günlü, 635 sayılı Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin:

A) 6.4.2011 günlü, 6223 sayılı Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu’na yönelik iptal istemi, 27.10.2011 günlü, E. 2011/60, K. 2011/147 sayılı kararla reddedildiğinden, Kararname’nin tümüne yönelik iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,

B) 1- 1., 2., 4., 5., 6., 7., 8., 9., 10.,11., 12. maddeleri, 13. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları, 14., 15., 16., 17., 18., 19. 20., 21., 22., 23., 24., 25., 26., 27., 28., 29., 30., 33., 34., 35., geçici 1., geçici 2. maddesinin (1), (2) ve (3) numaralı fıkraları, geçici 3., geçici 4., geçici 5. maddeleri, Ek (1) Sayılı Cetvel’i ve ekleri, 6223 sayılı Yetki Kanunu kapsamında olduğundan Anayasa’ya aykırı olmadığına ve bu maddelere, fıkralara ve cetvel ve eklerine ilişkin iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,

2- 13. maddesinin (3) numaralı fıkrası ile 31. maddesinin, Anayasanın 91. maddesinin birinci fıkrası ile 70. maddesi uyarınca Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Haşim KILIÇ, Alparslan ALTAN, Recep KÖMÜRCÜ, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ile Muammer TOPAL’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

3- a- 3. maddesi, 4.7.2012 günlü, 6353 sayılı Kanun’un 55. maddesi ile değiştirildiğinden,

b- Geçici 2. maddesinin (4) numaralı fıkrası, 8.8.2011 günlü, 649 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 5. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığından,

c- 32. maddesi, 11.10.2011 günlü, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 1. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığından,

konusu kalmayan bu maddelere ve fıkraya ilişkin iptal istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, OYBİRLİĞİYLE,

C) İçeriği itibariyle Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülen;

1- 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) ve (d) bentlerinde yer alan “… veya yaptırmak …” ibarelerinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,

2- 10. maddesinin (1) numaralı fıkrasının;

a- (b) bendinde yer alan “… veya yaptırmak …” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,

b- (e) bendinde yer alan “… veya ettirmek …” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU’nun karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

3- 11. maddesinin (1) numaralı fıkrasının;

a- (b) bendinde yer alan “… veya yaptırmak…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,

b- (d) bendinde yer alan “… veya yaptırmak…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU’nun karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

c- (e) bendinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU’nun karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

4- Geçici 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının;

a- Birinci cümlesinin “… Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, I. Hukuk Müşaviri, Strateji Geliştirme Başkanı, Personel Dairesi Başkanı, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı, Bilgi İşlem ve Değerlendirme Dairesi Başkanı, … Bakanlık Müşaviri, Daire Başkanı, Özel Kalem Müdürü, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri, İl Sanayi ve Ticaret Müdürü ve İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcısı …” bölümünün,

b- İkinci cümlesinin “… İl Sanayi ve Ticaret Müdür Yardımcısı unvanlı kadroda bulunanlar ekli (2) sayılı liste ile ihdas edilen Araştırmacı, diğerleri ise …” bölümünün,

c- Üçüncü cümlesinde yer alan “… ile Araştırmacı …” ibaresinin,

Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU’nun karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

11.10.2012 gününde karar verildi.

KARŞIOY YAZISI

3.6.2011 günlü, 635 sayılı Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 31. maddesi çoğunluk kararıyla Anayasa’nın 70. ve 91. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.

635 sayılı KHK’nin 31. maddesinin (1) numaralı fıkrasıyla, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcılığı ve Sanayi ve Teknoloji Uzmanlığı kadroları ihdas edilmiş; (2) numaralı fıkrasında, Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcılığı kadrosuna atanabilme koşulları düzenlenmiş; (3) numaralı fıkrasında, Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcılığından Sanayi ve Teknoloji Uzmanlığına geçiş koşulları belirlenmiş; (4) numaralı fıkrasında ise Sanayi ve Teknoloji Uzmanı ile Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez hazırlama ve yeterlik sınavı ile diğer hususların yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmüştür.

6223 sayılı Yetki Kanunu’nun 1. maddesinin birinci fıkrasının (a-3) bendinde, kanunun amaçlarından birinin kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenerek, mevcut bakanlıklar ile birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıkların görev, yetki, teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine, taşrada ve yurt dışında teşkilatlanma esaslarına ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek olduğu belirtilmiş ve aynı Kanun’un ikinci fıkrasında da ilgili kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılabileceği belirtilmiştir.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcılığı ve Sanayi ve Teknoloji Uzmanlığı kadrolarının ihdas edilmesi, teşkilat ve kadroların belirlenmesine ilişkin bir husus olduğundan Yetki Kanunu’na aykırılık bulunmamaktadır.

Kamu görevlilerinin kadrolarının ve bu kadrolara atanacak kişilerde bulunması gereken niteliklerin de kanunla düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak, kamu görevlisi olarak atanacak kişilerle ilgili tüm ayrıntıların sadece yasayla düzenlenmesi gerektiği ve bu konuda idarî düzenlemeler yapılmasının Anayasa’nın 128’inci maddesinin ikinci fıkrasına aykırı düşeceği iddiası yerinde değildir. Anayasa’nın bir maddesinin yasayla düzenleneceğini öngördüğü bir konunun, Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrasının açıkça yasakladığı hükümler ile doğrudan ilgili olmadıkça, ya da KHK ile düzenlenemeyeceği Anayasa’da özel olarak belirtilmedikçe KHK ile düzenlenmesi Anayasa’ya aykırı değildir.

Anayasa’nın 70. maddesine göre, “her Türk kamu hizmetine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez”. Maddede Türkiye Cumhuriyeti Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin görevin gerektirdiği nitelikler dışında, dil, din, mezhep, renk, siyasi düşünce, cinsiyet ve benzeri ayırım gözetilmeksizin kamu hizmetlerine girme hakkına sahip bulundukları belirtilmiştir. Böylece “kamu hizmetlerine girme hakkı” siyasi hak ve ödevler kapsamında, vatandaşlık bağına bağlı olarak kullanılabilecek bir hak olarak düzenlenmiştir. Düzenlemenin temel hakka ilişkin niteliği bundan ibarettir. Yoksa, bunun dışında kamu görevlerine giriş, atanma, görev değişikliğine ilişkin tüm düzenleme ve uygulamaların temel hakkın düzenlenmesi ve 91. madde anlamında yasak alan kapsamında görülmesi yerinde değildir.

Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrasında, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği belirtilmiştir. Anayasanın belirtilen bölümlerinde birçok temel hak ve özgürlük düzenlenmiş bulunmaktadır. Sözkonusu temel hak ve özgürlüklerin kapsama alanları ve ilgili oldukları hususlar geniş bir biçimde yorumlandığında KHK’lerle yapılacak tüm düzenlemelerin bu hak ve özgürlüklerle bağlantılarının bulunduğu ileri sürülebilecektir. Böyle bir yorumdan hareket edilmesi halinde yasak alan kapsamı oldukça genişleyecek ve KHK ile düzenlenebilecek alan kalmayacaktır. Nitekim Anayasa Mahkemesinin, 6.1.1987 günlü, E:1986/15 ve K:1987/1 sayılı kararında, dolaylı biçimde kişi hak ve özgürlüklerini ilgilendirmeyecek bir düzenleme düşünmenin oldukça güç olduğu, bu nedenle de dolaylı bir ilginin varlığına dayanılarak sonuca gitmenin isabetli sayılamayacağı belirtilmiştir. Buna göre, yasak alanın kapsamının, temel hak ve özgürlüklerle doğrudan ilgili düzenlemeleri kapsayacak, dolaylı olarak ilgili düzenlemeleri ise kapsam dışında bırakacak şekilde belirlenmesi gerekir. Anayasa’nın 91. maddesi kapsamına giren alanlarda düzenleme yapılmış olmasından söz edilebilmesi için 91. maddede belirtilen hak ve alanlarla ilgili doğrudan bir düzenleme yapılmış olması gerekir.

Anayasa Mahkemesi de, 16.5.1989 günlü, E:1989/4 ve K:1989/24 sayılı kararında, 3.11.1988 günlü, 347 sayılı “233 Sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname”nin Genel Müdür olarak atanabilmek için, “yükseköğrenim görmüş olmak, dört yılı kamuda, altı yılı özel sektörde geçmek şartıyla en az on yıl hizmeti bulunmak, kamu hizmeti bulunmayanlarda ise özel sektörde asgari onbeş yıl çalışmış olmak, Genel müdürlük görevini yerine getirebilecek yetenek, bilgi ve tecrübeye sahip olmak" şartlarını getiren 1. maddesine yönelik iptal istemini Anayasa’nın 123. ve 128. maddelerinin, 91. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinin çizdiği sınır dışında kaldığı gerekçesiyle reddetmiştir.

İptaline karar verilen kurallarda Yetki Kanunu kapsamında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde ilk defa Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcılığı ve Sanayi ve Teknoloji Uzmanlığı kadroları oluşturulduğundan, zorunlu olarak bu kadrolara girişin koşulları da düzenlenmiştir. Bu nedenle anılan kuralların Anayasa’nın 91. maddesinde belirtilen yasak alana ilişkin düzenlemeler içerdiğinden söz etmek mümkün değildir.

Belirtilen nedenlerle, itiraz konusu kurallara yönelik iptal isteminin reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle kuralın iptaline yönelik çoğunluk görüşüne katılmadık.

KARŞI VE FARKLI OY GEREKÇESİ

3.6.2011 günlü, 635 sayılı KHK’nin 6.4.2011 günlü, 6223 sayılı Yetki Kanunu kapsamı içinde bulunmaması veya Anayasa’nın 91. maddesinde belirtilen KHK’lerle düzenlenemeyecek alana ilişkin hükümler içermesi nedeniyle iptal edilen hükümleri dışında kalan dava konusu maddelerinden Anayasa’nın diğer maddelerine aykırı bulunarak iptal edilenlerin, öncelikle idarenin KHK’ler konusundaki yetkisinin sınırlı olup, yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesiyle bağdaşmayacak biçimde geniş bir düzenleme yetkisi kullanamayacağına ilişkin 2011/113 esas sayılı karardaki karşıoy gerekçesi doğrultusunda farklı gerekçe ile iptaline karar verilmesi iptal isteminin reddedildiği maddelerin ise aynı gerekçe ile iptal edilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

DEĞİŞİK GEREKÇE

6.4.2011 günlü, 6223 sayılı Yetki Kanunu’nun 1. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi “Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, işçiler, sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği arttırmak üzere, bunların atanma, nakil, görevlendirme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına” ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere, Bakanlar Kurulu’na Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi vermektedir. 635 sayılı KHK’nin 13/3. ve 31.maddeleri memuriyet statüsüne alınmaya ilişkin bir düzenleme niteliğindedir. Oysa, yukarıda ifade edildiği üzere, 6223 sayılı Yetki Kanunu’nun belirtilen hükmü salt “istihdam edilen” kamu görevlileri bakımından bir düzenleme yapılabilmesi konusunda yetki vermektedir. Diğer bir deyişle, söz konusu kurallar (13/3. ve 31. maddeler) Yetki Kanunu kapsamı dışında kalmakta ve bu mahiyeti itibariyle de Anayasa’nın 91. maddesine aykırı düşmektedir.

Açıklanan nedenle, anılan maddelerin iptaline bu gerekçeyle katılıyoruz.