Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

Temyiz İsteminde Bulunan: ....... Köyü Muhtarlığı

Karşı Taraf : Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İstemin Özeti : Davacı köyün ....... Mahallesine içme suyu getirilmesine ilişkin projenin uygulanmaya konulması isteminin reddine ilişkin Köy Hizmetleri ....... İl Müdürlüğü'nün 25.10.1988 gün ve 6583/750 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davayı; idarelerin yatırım yapma konusunda yargı kararı ile zorlanamayacağı aksi düşüncenin, idari eylem ve işlem niteliğinde yargı kararı verilmeyeceği hükmüne aykırı olacağı, bu nedenle dava konusu işlemin yargısal denetime tabi tutularak incelenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle reddeden ...... İdare Mahkemesi'nin 28.2.1989 gün ve E:1988/317, K:1989/85 sayılı kararının; köyler arası uyuşmazlığın varlığı sebebiyle gerekli işlemi yapmadığını bildiren idarenin, adli mahkemenin vermiş olduğu görevsizlik kararını kendisi için yeterli saymayıp uyuşmazlığın mahkeme kararıyla giderilmesini beklediği, bu durumda yetkili İdare Mahkemesinin uyuşmazlığı çözmesi halinde idarenin işlemi yapmak zorunda kalacağı öne sürülerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası 'nın 49, uncu maddesi gereğince temyizen incelenerek bozulması istemidir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi : G.Ç.

Danıştay Savcısı M.İ.D.'in Düşüncesi: Davacı köyün; içme suyu projesinin yaptırılması isteminin, su uyuşmazlığı bulunduğu, bu nedenle projenin durdurulduğu gerekçesiyle reddine dair işlemin iptali talebiyle açtığı davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararı temyiz olunmakla, dosya incelendi.

Dosyadaki belge ve bilgilere göre; davacı köye içme suyu temini konusunda yapılan çalışmalar sırasında, getirilecek içme suyu ile ilgili olarak başka bir köy ile ihtilaf çıktığı, ihtilafın adli yargıya intikal ettiği, alman tedbir kararı üzerine içme suyu projesinin idarece durdurulduğu, adli yargıca verilen görevsizlik kararı üzerine, davacı köyün idareye başvurarak, projenin yapımını istediği, istemin; su ile ilgili ihtilafın çözümünden sonra is'af edileceği gerekçesiyle reddolunduğu anlaşılmaktadır.

Davacı; bir idari işlem yapılması için idareye başvurmuş, idare, istemi yukarıda belirlenen gerekçe ile reddetmiş ve bu işlem idari yargıda dava konusu edilmiştir.

İdari yargı yerince; mezkur işlem, yargı denetimine tabi tutulurken, işleme esas alınan gerekçenin, başka bir anlatımla işlemin sebep unsuru bakımından mevzuata ve hizmet gereklerine aykırı bir husus olup olmadığının saptanması zorunludur. Bu saptamanın yapılması, sonucuna göre bir karar verilmesi, temyiz olunan İdare Mahkemesi kararında belirlenenin aksine "İdari eylem veya işlem niteliğinde bir yargı kararı verilmesi" anlamına gelmez. Aksine, idarenin hukuka uygun hareket edip etmediğini, davaya konu işleme esas alınan sebebin gerçekten var olup olmadığını belirleyen bir karar olarak kabulü icap eder.

Verilen kararın idareyi bir yaptırıma zorlayıcı karar olması da sonucu değiştirmez. Zira her yargı kararı belli bir zorlama ve yaptırımı içerir. Bu itibarla, davanın esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken temyiz olunan kararda belirtilen gerekçe ile dava konusu işlemin yargısal denetime tabi tutularak incelenmesinin mümkün olmadığından bahisle davanın reddi yolundaki mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ve İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

İdareye tanınan her yetkinin kullanılması, bir nedene dayanır. Bu nedenin de hukuk açısından geçerli bir sebep olması gerekir. İdare Hukukunda, idari işlemin neden unsuru denildiğinde, idari işlemlerden önce gelen, idari işlemin dışında, idareyi böyle bir işlem yapmaya yönelten etkenler anlaşılır. İdari işlemin dayanağı olan neden işlemin bir tür gerekçesidir. Yönetimi işlem yapmaya yönelten dürtü, bir hukuksal işlem olabileceği gibi, bir olay da olabilir. İdari işleme neden olarak gösterilen hukuksal işlemin sakat olması veya olayın gerçeğe uygun olmaması yahut nitelendirilmesinde yanlışlık yapılmış olması, esas işlemi neden yönünden sakatlar.

İdari yargı yerince, bir işlem yargı denetimine tabi tutulurken, işlemin yetki, şekil, neden, konu ve maksat yönlerinden hukuka ve hizmet gereklerine uygun olup olmadığının araştırılması gerekir. Bu durumda, işleme esas alınan gerekçenin, diğer bir deyişle, işlemin neden unsurunun incelenmesi ve alınacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.

Dava dosyasının incelenmesinden, idarenin takdirini kullanıp içme suyunu götürmeye karar verdiği, onaylı projesini hazırladığı ve buna uygun olan işlem yapılması için yüklenici ile sözleşme yapıldığı, ancak ....... köyünün uyuşmazlık çıkararak suya el atmasının önlenmesi istemiyle uyuşmazlığı adli yargıya intikal ettirdiği, mahkemece alınan ihtiyati tedbir kararına dayanarak idarenin projenin uygulanmasını durdurduğu, daha sonra adli yargı yerinin uyuşmazlığın görüm ve çözümünün İdare Mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verdiği, bunun üzerine idareye başvuruda bulunan davacının isteğinin, iki köy arasındaki uyuşmazlığın giderilmesinden sonra işlemin uygulanmasına devam edileceği gerekçesiyle reddedildiği ve sözü geçen bu işlemin dava konusu edildiği anlaşılmıştır.

....... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevsizlik kararı üzerine, uyuşmazlığı çıkaran ....... Köyü muhtarlığınca, uyuşmazlığın çözümü için, İdare Mahkemesinde dava açılıp açılmadığı hususu, dosyadaki bilgi ve belgelerden çıkarılmamıştır. İdarenin de işlemin yürütülmesini, uyuşmazlığın çözümüne bağlamış olması durumunda, İdare Mahkemesinin işlemin nedenini teşkil eden uyuşmazlığın esasına girmesi gerekirken, dava konusu işlemin yargısal denetime tabi tutularak incelenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolundaki kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile ....... İdare Mahkemesinin 28.2.1989 gün ve E:1988/317, K:1989/85 sayılı kararının bozulmasına ve dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine 17.9.1990 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

AZLIK OYU

Davada, 27.4.1983 gününde ihale edilen fakat iki köy arasında uyuşmazlık çıkması nedeni ile geri bırakılan içme suyu yapımına başlanılmasına ilişkin davacı köy muhtarlığı başvurusuna, işe uyuşmazlığın çözümünden sonra başlanacağı bildirilerek oluşturulan işlemin iptali istenilmektedir.

3202 sayılı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Yasasının 2/e maddesi ile köylere ve bağlı yerleşim birimlerine içme ve kullanma suyu götürülmesi görevi bu genel müdürlüğe verilmiştir.

Herhangi bir köye içme ve kullanma suyu götürülmesi işinin idare hukuku yönünden bu köyde genel bir kamu hizmetinin kurulması anlamını taşıdığı açıktır. Burada sorun genel nitelikte bir kamu hizmetinin kuruluşunun dava yolu ile istenip istenemeyeceğinde toplanmaktadır.

Bir kamu hizmetinin kuruluşu sırasında yasalara aykırı bir durumun ortaya çıkması veya kamu yararına aykırı bir amacın saptanması halinde dava yolu ile bu hizmetin kuruluşunun durdurulabileceğine kuşku yoktur.

Ancak başlanmış bir kamu hizmetinin yargı kararı ile durdurulması ile bu kamu hizmetinin yapımına yargı kararı ile başlanılması aynı şey değildir. Yargı kararı ile genel nitelikte bir kamu hizmetinin kuruluşu sağlanamaz. Aksi bir düşünüş yargının idare yerine geçerek karar veremeyeceğine ilişkin idare hukuku ilkelerine olduğundan da daha fazla idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilmeyeceğini belirten anayasa kuralı ile İdari Yargılama Usulü Yasasının bu anayasa kuralını değişik biçimde yineleyen ve yargı yolu ile yerindelik denetimi yapılamayacağını belirten ikinci maddesi kuralına açıkça ters düşer.

Bir örnek vermek gerekirse idarenin karayolu yapmak kamu hizmetine başlaması halinde yargı yerlerince bir kamulaştırma kararı iptal edilerek kamu hizmetinin hatalı yürütülmesi durdurulabilirse de herhangi iki nokta arasında karayolu yapmayacağını veya bir nehir üzerinde köprü yapmayacağını bildiren idarenin bu işlemi iptal edilerek yargı kararı ile karayolu veya köprü yapımının sağlanması düşünülemez.

Köy, belediye veya hiç kimsenin dava yolu ile idareyi genel bir kamu hizmeti yapmaya zorlayamayacağı açıktır. Dava konusu olayda idare köye içme ve kullanma suyu götürülmesi işini bu konuda çıkan uyuşmazlığın sonuçlanmasını ertelemeyi uygun görmüştür. Bir kamu hizmetinin yapımı çalışmalarına ancak bütçe, plan, proje, uzman ve önceliklerin belirlenmesi gibi her biri ayrıca pek çok olasılıklardan oluşan birçok öğe birlikte düşünülerek karar verilebilir.

İdare, yapım çalışmalarına neden başlanmadığını kendi hiyerarşik emirleri dışında kimseye bildirmek zorunda olmadığı gibi bildirdiği nedenlerin doğru olup olmadığı da yargı yolu ile denetlenemez. Çünkü idarenin gösterdiği nedenlerin doğru olmaması halinde verilecek bir iptal kararı ile kamu hizmeti yapımına başlanılamaz ve idare bu yolla yatırım yapmaya zorlanamaz.

İdare Mahkemesince iki köy arasındaki bu uyuşmazlığın çözümlenip çözümlenemediğini araştırmaya gerek yoktur. Çünkü bu uyuşmazlığın çözümlendiği anlaşılsa bile yargı kararı ile sular akıtılamaz. Yargı yerleri etkisiz kalacak kararlar vermekten şiddetle kaçınılmalıdırlar. Bu nedenle İdare Mahkemesi kararı yerindedir. Aksine verilen karara karşıyım.