Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, Ankara Elektrik Havagazı ve Otobüs İşletme Müessesesi'nce (F1.) düzenlenen fatura ile yöneticisi olduğu apartmanın doğalgaz tüketim bedelinin 60.254.000 TL. olarak hesaplandığını, oysa 1995 tarihinden itibaren yürürlükte olan ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının "Doğalgaz Satış Fiyatı Tesbit Kararı Tebliği'ne" göre, F2'tan doğalgaz alan, dağıtım kuruluşlarının (F1.'nun), F2'ın satış fiyatına % 30'dan fazla olmamak üzere zam yaparak, satış fiyatı tesbit edebileceğini, o nedenle davalının ancak doğalgaz azami satış fiyatını m3 için, KDV hariç 7424 TL. olarak belirleyebileceğini öne sürerek, yasalara aykırı ve haksız alınan 29.840.676 TL. nin iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, abonman sözleşmesini imzalayan davacının; genel ve özel şartları, yürürlükteki ve yürürlüğe girecek yeni tarifeler ile doğacak tarife farklarını ödemeyi kabul ettiğini, doğalgaz tarifelerine göre fatura bedelinin doğru olduğunu savunmuş, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, Belediye Encümeninin fiyat belirlenmesine ilişkin kararının iptali yönünden idari yargıda dava açılmadığı, sözleşme hükümlerinin bağlayıcı olduğu, o nedenle tüketim bedelinin İdarenin tarifelerindeki esasa göre hesaplanmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı kabul edilmiş, fazla ödenen 725.532 TL.'nin tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiştir. Hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde; hemen belirtelim ki; uyuşmazlığın sağlıklı çözümü için yanlar arasındaki "Doğalgaz Abonman Sözleşmesi"nin kapsamı ve hukuki tanımı ile davada doğrudan uygulanması gerekli yasa maddelerinin incelenip tartışılması kaçınılmazdır.
a) Yasal düzenlemeler : 9.2.1990 günlü Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 397 sayılı "Doğalgazın Kullanımı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 1. maddesi ile; ithal edilen veya yerli doğalgazın satışı; satış fiyatının tesbiti ve ülke içinde dağıtımına ilişkin yetki F2'a verilmiştir. 3. maddenin 2. fıkrasıyla da; "doğalgazın ithali, satışı, satış fiyatının tesbiti ve dağıtımı konusu ile ilgili olarak 1580 sayılı Belediyeler Kanunu; 3030 sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun ve diğer Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde bulunan hükümler dikkate alınmaz" denilmiştir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 2/e ve değişik 10/e maddeleriyle, yeraltı ve yerüstü Enerji ve Tabii kaynaklar ile ürünlerinin üretim, iletim, dağıtım ve fiyatlandırma esaslarını tesbit etmek, kamu yararı ve piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak tüketiciye yapılan her türlü enerji satışında taban ve tavan fiyatlarını belirlemek ve uygulanmasını denetlemek görevi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına verildiği görülmektedir. Bu yasal görev ve yetkilerle donatılmış anılan Bakanlık, 31.1.1995 günlü Resmî Gazete'de yayınlanan 1995/1 sayılı Doğalgaz Satış Fiyatı Tesbit Kararını tebliğ etmiş "Dağıtım Kuruluşlarının F2'tan aldıkları gazın şehirlerde konut, resmî daire ve ticarethane tüketicilerine uygulayacakları satış fiyatları:
- Alt sınırı; F2'ın bu kuruluşlara satmış olduğu ve her üç ayda bir açıkladığı fiyatın az olmamak,
- Üst sınırı ise; F2'ın bu kuruluşlara satmış olduğu ve her üç ayda bir açıkladığı fiyatın % 30'dan daha fazlası olmamak üzere Bakanlığımızca tesbit edilmiştir" duyurusunda bulunmuştur.
b) Sözleşme hükmü : Yanlar arasında düzenlenen "Ankara Elektrik Havagazı ve Otobüs İşletme Müessesesi'nce Isınma ve İhtiyaçları ile sınai tatbikatta Kullanılan doğalgaz satışına dair Abonman Sözleşmesi'nin IV. Bölüm, Tarifeler Başlıklı 24. Maddesiyle, doğalgaz satış bedelleri davalı Kurum'un yetkili kurullarınca kabul olunan tarifeler uyarınca tahakkuk ettirileceği kararlaştırılmıştır. Görüldüğü üzere, fiyat belirleme yetkisi, sözleşmeye konan hüküm ile davalı Kurum'a tanındığı, böylece, yasa ve sözleşme hükümlerinin çatışmakta olduğu açıktır. Şu durum karşısında, birbirine aykırı yasa normu ile sözleşme hükmünün hangisine üstünlük tanınacağının belirlenmesi zorunludur. Türk Hukuk Sisteminde kural olarak, sözleşme serbestliği ilkesi kabul edilmiş olduğu tartışmasızdır (BK. md.19). Kural olarak kişiler; Özel Hukuk alanında diğer kişilerle olan ilişkilerini hukuk düzeni içinde kalmak, özellikle emredici hukuk kurallarına aykırı olmamak koşuluyla serbestçe düzenler ve diledikleri konuda, diledikleri ile sözleşme yapabilirler. Ancak bu özgürlüğe; kamu düzeni açısından bazı sınırlamalar getirilmiştir (BK. md.19, 20). Gerçektede, bir sözleşmenin bünyesinde topladığı hak ve borçlar,yasaların kesin surette emreylediği hukuki normlarıyla yasalarla ve kamu düzeni ile çatıştığı takdirde hukuka aykırıdır ve geçerli olmaz (BK. md. 19, 20/1). Bu yönü hakim, doğrudan gözetmekle yükümlüdür. Kamu düzeni, kamu yararı düşüncesi ile konulmuş Özel Hukuk düzenidir (Bkz., Becker H., Borçlar Kanunu, Çev. Bülent Olcay, Arik.1967, Sh. 97). Yine, buyurucu hukuk kuralları, yanların tersini kararlaştırmalarına izin verilmeyen, kesinlikle uygulanması gereken kurallardır. Sözleşmenin içeriği buyurucu hukuk kurallarıyla çatışması halinde hukuka aykırılık ortaya çıkar.
Belirtilen hukuk kurallarının ışığında, az yukarda açıklanan yasa hükümlerinin metnine, yazılış biçimine ve güttüğü amaca bakıldığında; doğalgaz ürünlerinin tüketiciye yapılan satışında taban ve tavan fiyatlarını belirlemek ve uygulamak yetkisinin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına verildiği, kamu yarar ve düzenini korumak amacıyla buyurucu normlar olarak düzenleme yapıldığında, kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. Nitekim, yasanın sözünde dahi "Kamu Yararı" sözcüğüne özellikle yer verilmesi de, bu sonucu doğrulayan diğer bir unsurdur. Hal böyle olunca, sözleşmenin 24. maddesi ile fiyat belirlemeye yönelik yetkinin davalıya bırakılması sözü edilen yasanın amir hükümlerine aykırı olduğu için, BK.nun 19. maddesi gereğince hükümsüzdür. O nedenle, sözleşmenin bu koşulu davacıyı hukuken bağlamaz ve onu doğalgaz satış fiyatları yönünden bir edim yükümü altına sokmaz. Dahası, sözleşme serbestiyesi ve özgürlüğü kuralına sığınarak doğalgaz satış fiyatlarının tesbitini ilgili Bakanlık tekeline veren, aksine başka kurumların düzenlenmesini yasaklayan buyurucu hükümlerden sıyrılmak için, sözleşmeye 24. madde ile düzenleme getirilmesi yasaya karşı hileye başvurma olur ve doğrudan doğruya emredici hukuk kuralına aykırı davranma ile özdeş anlamdadır. Yine Hukuk Devletinde; bir kurumun, yasaların emredici hükümlerini ihmal ederek, iltihaki sözleşmelere özgü avantajlardan yararlanmak suretiyle kendi yararına sözleşmeye hüküm koyması, yetki gasbı niteliğinde olup, MK.nun 2. maddesine aykırıdır. Bu tip girişimler hukuk düzenin ve genel hukuk duygusunun ağır şekilde zedelenmesine yol açar ve hukuki güven sarsılır. Davada; birde "İltihaki Sözleşmeler"in hukuki yapısı yönünden de tartışma açmakta yarar vardır. İltihâki sözleşmeler; (Contrada d' addesion) bir kamu hizmeti ifa edip, hukuken veya eylemli olarak tekel durumu arzeden ve tüketicinin bağlanması gereken (nakliye müesseseleri, elektrik, havagazı, doğalgaz, PTT sözleşmeleri gibi) standart hükümleri içeren ve tüketicilerin olduğu gibi bağlanmak zorunluğunda kaldığı sözleşmelerdir. Bu sözleşmelerde, taraflardan biri olan İdare, önceden sözleşme koşullarını hazırlayarak bir icap şeklinde, umuma arzeder ve hizmetten yararlanma ihtiyacı içinde olan yurttaş bunları zimnen kabul etmek suretiyle bağlanır. Genel koşulları önceden tesbit eden taraf, bunlarda değişiklik yapma olanağına sahiptir. Ekonomik bakımdan güçlü olduğu için karşı tarafın ileri sürebileceği değişiklikleri kabule yanaşmaz. Bu durumda taraflardan birinin kendi şartlarını diğerine dikte etmesine yol açan bir sözleşme özgürlüğü; özgürlük olmaktan çıkıp bir ayrıcalık halini kazanır (Bkz. 5.4.1944 gün ve 12 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, Tüketicilerin Korunması ve Sözleşme Özgürlüğünün Bu Açıdan Sınırlanması, Prof. Dr. Haluk Tandoğan, Ankara-1977, Sh. 24 vd.).
Tüketicinin korunmasının ortaya çıkardığı sorunlardan birisi de tüketicilerin genel işlem şartları yoluyla sömürülmesinin önlenmesidir. Ekonomik bakımdan güçsüz olanların korunması, Anayasamızda belirtilen "Sosyal Hukuk Devleti" ve "İktisadi ve Sosyal Hayatın Adalete Göre Düzenlenmesi" eş söyleyişle "Sosyal Adalet" ilkelerinin bir gereğidir. Sırası gelmişken hemen vurgulayalım ki, hakim, Medeni Yasanın 1. maddesinin kendisine tanıdığı yasa koyucu gibi hareket etme yetkisine dayanarak, özellikle hakların kullanılmasında ve borçların yerine getirilmesinde objektif iyiniyet kurallarına uymayı öngören MK. md. 2/F.I; kişiliğin korunmasını düzenleyen MK. md. 24; ahlaka aykırı sözleşmeleri yasaklayan BK. md.19/F.II gibi genel kurallar altında sözleşme özgürlüğüne tüketiciyi koruyucu sınırlamalar getirebilir. Gerçektede mahkemeler; somut olayın kendine özgü verileri ve koşullarının gerçekleşmesi halinde ve yasal genel kurallar çerçevesinde; dikkati özel olarak çekilmeksizin sözleşmeye konan ve alışılmamış şartlarla, tüketiciyi bağlı tutmamalı ve hükümsüz saymalıdır. En önemlisi, yargı kararları ile tüketicinin bu yolda korunması hukuk devleti ve sosyal adaletin bir gereği kabul edilmelidir.
Mahkemece dava reddedilirken doğalgaz satış tarifesine ilişkin Encümen Kararının iptali yönünden dava açılmadığı nedenine de dayanılmıştır. Oysa, davada öne sürülen maddi olgular Encümen Kararının yasal dayanaktan yoksun olduğu iddiasını da kapsamakta olup, satış fiyatlarını belirleyen Encümen Kararı idari bir tasarruftan kaynaklanmamaktadır. Encümen Kararı, Özel Hukuk Kurallarına tabi Abonman Sözleşmesinin 24. maddesinden güç alarak çıkarılmıştır. O nedenle, bu davanın içinde çözümlenecek bir sorunun, açılacak ayrı bir dava içinde çözümlenmesini düşünmek isabetsizdir (Bkz. 5.4.1944 gün ve 12 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı).
Şu durum karşısında; davalı Kurum, ancak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca 31.1.1995 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 1995/1 "Doğalgaz Satış Fiyatı Kararları Tebliği"ndeki alt ve üst sınırlar olarak belirlenen değer arasında kalan miktar için; konut, resmî daire ve ticarethane doğalgaz tüketicilerine, yapacağı satışlara ilişkin olarak fiyat tesbiti yapabilir. Anılan Tebliğ ile davalıya tanınan yetkinin sınırları bu şekilde çizilip tahdit edildiğinden, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının tesbit ettiği üst sınırı aşan davalı Kurum'ca, düzenlenen tarife hükümleri hukuken geçersizdir. Davacıyı bağlamaz ve buna dayanılarak, hüküm kurulamaz. O nedenle, sözleşme ve yasa hükümleri yanlış yorumlanarak, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir. Mahkemece yapılacak iş; 1.1.1995 tarihinde yürürlüğe giren 1995/1 sayılı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının "Doğalgaz Satış Fiyatı Tesbit Kararı Tebliği" hükümleri uygulanmak suretiyle, yanlar arasındaki gerçek alacak ve borç miktarı tesbit edilmeli hasıl olacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
2- Bozma nedenine göre, davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
S o n u ç : Bir nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan Yerel Mahkeme Kararının davacı yararına (BOZULMASINA), 2. bent uyarınca davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, 18.3.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.