Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davacılar murisinin kullandığı banka kredisine teminat amacıyla davalı tarafından Hayat Sigorta Poliçesi yapıldığını, murisin 14.07.2012 tarihinde ölümü üzerine davacıların bakiye kredi borcunu ödediklerini, kredi bedelini poliçe kapsamında ödemekle yükümlü olan davalının, murisin poliçe tanziminden önce mevcut hastalığını gizlediği gerekçesiyle ödeme yapmaktan kaçındığını, murisin kanser hastalığını poliçe tanziminden önce bilmediğini ve murise sağlık durumu hakkında soru da sorulmadığını belirterek, poliçe teminatı olan 50.000,00 TL'nin banka kredi borcunun ödenme tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, poliçede dain-i mürtehin kaydı bulunan F1bank Akhisar Şubesi'nin dava hakkı bulunduğunu ve davacıların aktif dava ehliyeti olmadığını, murisin poliçe tanziminde önce mevcut olan larenks kanseri rahatsızlığını bilerek gizlediğini, HSGŞ'nın C.2.2. maddesi gereği zararın teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 50.000,00 TL'nin, kredi borcunun davacılar tarafından ödendiği 30.10.2012 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar murisinin kullanmış olduğu banka kredisi nedeniyle, 14.02.2012-14.02.2013 tarihleri için hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçenin düzenlenmesinden sonra, 14.07.2012 tarihinde davacıların murisi vefat etmiştir.
Poliçenin tanzim edildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nun, sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (ihbar) yükümlülüğünü düzenleyen 1290. maddesi, her ne kadar mal sigortalarına ilişkin bulunmakta ise de, Dairemizin yerleşik kararları ile hayat sigortalarında da uygulanmaktadır.
Gerek TTK'nun 1290. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya her hangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
Davalı taraf yargılama boyunca, sigortalıları olan davacılar murisinin, kendisinde mevcut larenks kanseri rahatsızlığını, poliçe tanzimi sırasında bildiği halde gizlediği için, zararın teminat dışı olduğu savunmasında bulunmuştur. Davacı taraf, murisin hastalığını bilmediğini ispat için tanık deliline dayanmış; davacı tanıkları tarafından, murisin üzülmemesi ve tedavisinin aksamaması için, hastalığının yakınları tarafından muristen gizlendiği beyan edilmiş; mahkeme de, murisin kendisinde mevcut hastalığı yakınlarının gizlemesi nedeniyle bilmediği, tanık anlatımlarıyla bu hususun sabit olduğu, hastalığı bilerek gizleme durumu olmadığı için de beyan yükümlülüğüne aykırılık sözkonusu olmadığından zararın teminat kapsamında kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacılar murisine, 21.02.2011 tarihinde kanser teşhisinin konulduğu, murisin 26.10.2011 tarihli sözleşme ile banka kredisi kullandığı, sigorta poliçesinin ise 14.02.2012 tarihinde düzenlendiği dosya kapsamı ile sabittir. Davacılar murisine teşhisin konulduğu tarih ile poliçe tanzim tarihi arasında 1 yıla yakın zaman bulunduğu, bu kadar uzun bir sürede, kanser gibi ağır tedavi süreçlerinin uygulandığı bir hastalığı murisin öğrenmemesi ve hastalığın muristen gizlenebilmesinin hayatın olağan akışına pek de uygun olmadığının kabulü gerekir. Bu nedenle mahkemenin gerekçesi yerinde olmamıştır.
Bu durumda mahkemece, davacılar murisi sigortalıya ait eksik tedavi belgeleri de dosya içine getirtilerek, muriste mevcut kanser hastalığı konusunda uzman doktorun da yer aldığı bilirkişi kurulundan, ölüm rizikosu ile bildirilmeyen bu hastalık arasında illiyet olup olmadığı konularında, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alındıktan sonra, oluşacak sonuca göre illiyet bağının bulunduğu da saptandığı takdirde, zararın teminat dışı olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme, hatalı gerekçe ve eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 27/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.