Taraflar arasındaki iflas davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalının müvekkili banka ile akdedilen kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, söz konusu kredi alacaklarının ödenmediğini, alacakların tahsili amacıyla girişilen icra takibine davalının ve diğer borçluların itiraz ettiğini, itirazın iptali için açılmış İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2002/499 Esas, 2005/45 Karar sayılı davası devam ederken davalının itirazından vazgeçtiğini ancak icra inkâr tazminatının, yargılama giderinin ve vekalet ücretinin davalının da içinde bulunduğu diğer borçlulardan tahsiline karar verildiğini, bu ilama istinaden davalı aleyhine İstanbul 11. İcra Müdürlüğü’nün 2011/2450 sayılı ilamlı takibine girişildiğini, icra emrinin tebliğine rağmen alacaklarının ödenmediğini, bu ilamın dışında davalı aleyhine başkaca ilamların da bulunduğunu, davalının borçlarını ödemesi hususunda müvekkilini oyaladığını, adresini değiştirdiğini, ödeme yapmaktan kaçındığını ve tacir olarak tanındığını ileri sürerek, İİK’nın 177. maddesi gereğince davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin tacir olmadığını, tacirler hakkındaki hükümlerin davalıya uygulanamayacağını, tacir olmadığı halde iflasa tabi kişilerden de olmadığını ve İİK’nın 177. maddesindeki şartların bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davalının İİK’nın 177. maddesi gereğince doğrudan iflasına ilişkin verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 04.02.2013 tarih ve 2012/6644 E., 2013/516 K. sayılı ilamıyla, mahkemece, davalının tacir olarak kabul edilebilmesi hususunda ticaret sicil müdürlüğü nezdinde yapılan araştırmadan başkaca bir araştırma da yapılmadığından, davalının iflasa tabi şahıslardan olup olmadığı hususunda delilleri sorularak, davalının tacir olduğu veya tacir sayıldığı yönünde ticaret sicil memurluğundan, borsalardan ve meslek odalarından gerekli araştırma ile davalının kendi adına işlettiği ticari işletmesi için tacir sıfatıyla vergi mükellefiyetinin bulunup bulunmadığı yönünde inceleme yapılarak, varılacak uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ve eksik inceleme ile hüküm kurulduğu, İİK'nın 177/4. maddesi uyarınca, Türkiye'de bir yerleşim yeri veya mümessili bulunan borçlunun dinlenmek için mahkemeye çağrılması gerekirken mahkemece bu husus gözden kaçırılarak, borçlu ile ilgili anılan yasa hükmü uyarınca işlem yapılmadan, yazılı şekilde karar verilmesi gerekçeleriyle bozulmasına, bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkemece uyulan bozma ilamı ve dosya kapsamına göre; davalı hakkında TMSF'den den ticari ve iktisadi bütünlük kararı alınmadığı ve İstanbul Defterdarlığı, TOBB, Ticaret Odası ve Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevaplarına göre de davalının 2000 yılından bu yana işlettiği ticari işletme sebebiyle vergi mükellefi ya da sanayici olarak kaydının olmadığı, sadece tacirlerin iflasına karar verilebileceği, sermaye şirketlerinin ortak ve yöneticilerinin sadece bu sıfatları nedeniyle iflasa tabi tutulamayacakları, davalının tacir olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
İflas davaları kamu düzenine ilişkin olduğundan haklarında iflas talep edilenlerin, iflasa tabi olup olmadıklarının mahkemece re'sen araştırılması yasa gereğidir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma ilamında araştırılması istenilen hususların tam olarak yerine getirilmediği, davalı K1'un kendi adına ya da ortak sıfatıyla işlettiği bir ticari işletme kaydı olup olmadığı ve kendisinin sanayici olduğuna ilişkin beyan ve bildirimde bulunup bulunmadığı hususunda TOBB'a müzekkere yazıldığı, TOBB tarafından müzekkerenin Türkiye'deki 238 adet Ticaret Sicil Memurluğu'na gönderildiği, yazı cevapları geldiğinde cevap verileceğinin bildirilmesine rağmen sadece Denizli, Elbistan, İzmir, Ankara, Anamur Ticaret Sicil Memurluklarının yazı cevaplarının geldiği, mahkemece gelen yazı cevaplarıyla yetinilip diğer yazı cevaplarının gelmesi beklenmeden, eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.