Taraflar arasındaki iflas davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 26.03.2010 tarihinde imzalanan sözleşmeden doğan alacağın tahsili için İzmir 25. İcra Müdürlüğü'nün 2010/12328 sayılı dosyası ile girişilen icra takibinin, davalının itirazı üzerine durduğunu, itirazın iptali davasının lehlerine sonuçlandığını, kararda hükmolunan %40 icra inkâr tazminatı ve yargılama giderlerinin tahsili amacıyla İzmir 15. İcra Müdürlüğü’nün 2011/6836 sayılı dosyası ile ilamlı icra takibine başlandığını fakat alacağın ödenmediğini, davalının mallarını kaçırdığını ve ödemeleri tatil ettiğini, alacağın tahsil edilemez hale geldiğini ileri sürerek, davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 14.12.2011 tarihli oturumda davayı kabul etmediğini, başka beyanının bulunmadığını, 30.12.2011 tarihli oturumda ise, davanın reddini istediğini, müvekkilinin İran'daki alacağını tahsil ettiğinde borcunu ödeyeceğini, ihale edilen malın bedeli ile dosya borcunun ödenme ihtimalinin söz konusu olduğunu bildirmiştir.
Mahkemece, davalının kesinleşmiş ilama rağmen ödeme yapmadığı, ilamsız takip nedeniyle herhangi bir tahsilâtın gerçekleşmediği, davalının borçlarından kurtulmak amacıyla adresini terk ettiği, bu adres değişikliğinin, ikametgâhın nakline ilişkin 23.05.2011 tarihli ortaklar kurulu kararının tesisinden aylarca önce gerçekleştiği ve bu adresteki mallarını kaçırdığı, sakladığı, böylece doğrudan iflasa karar verilmesi için gerekli şartların oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının iflasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Alacaklının talebi ile doğrudan iflası düzenleyen İcra ve İflas Kanunu’nun 177 nci maddesi dört bent halinde olup, davacının davasında hangi bent ya da bentlere dayandığını kural olarak açıklaması ve incelemenin de bu çerçevede yapılması gerekir. Mahkemece ilama bağlı alacağın ödenmediği belirtilmişse de, dosyanın incelenmesinde “icra emri” tebliğine rastlanamamıştır (İİK.m.177/4). Öte yandan aynı madde uyarınca şirket yetkilisine, dinlenmek üzere tebligat da çıkartılmamıştır.
Gerek Anayasa’nın 38 inci maddesinin altıncı fıkrasına ve gerek hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 186 ncı maddesinin (2) sayılı bendine göre de hukuka aykırı biçimde elde edilmiş delillerin hükme esas alınması da doğru değildir.
Bu durumda mahkemece davacının dayanakları açıklatılmalı, inceleme de yasal delil sistemi ve İcra ve İflas Kanunu’nun 177 nci maddesi çerçevesinde yapılmalıdır. Eksik inceleme ve hatalı değerlendirmelerle karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.