MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı kooperatif vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... ve davalı ... vekili Av. ...'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davalının, kooperatif yöneticisi olduğu dönemde, yetkisi olmadığı halde tek imzalı ile diğer davalı banka nezdinde bulunan kooperatif hesabından para çektiğini, çekilen tutarın kooperatif kayıtlarına geçirilmediğini ve yeni yönetime devredilmediğini, bu işlemin gerçekleşmesine göz yuman bankanın da sorumlu olduğunu, ortaya çıkan zararın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı davalıların haksız olarak itiraz ettiklerini ileri sürerek, itirazın iptali ile 116.888,47 TL asıl alacak, 114.744,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 231.632,47 TL üzerinden takibin devamını ve icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamına göre, davada ispat yükü üzerinde bulunan davacının gerekli olan belgeleri sunmadığı, bilirkişilerin bu nedenle kooperatif harcamalarını hesaplayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kooperatif yönetim kurulu üyesinin kooperatife verdiği zararların tazmini istemine ilişkindir.
Kural olarak, yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulmazlar ise de; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 98. maddesi yollaması ile dava tarihinde yürürlükte bulunan TTK’nın 336. maddesinde belirtilen hallerde kusursuz olduklarını ispat etmedikçe uğranılan zarardan müteselsilen sorumlu olurlar. Bu bağlamda, yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucu meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. Başka bir deyişle, yönetim kurulu üyeleri için kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörülmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi kabul edilmiştir.
Somut olayda, davalı eski yönetici ...'ın, 2006 yılı Mayıs ve Haziran aylarında kooperatifin diğer davalı banka nezdinde bulunan hesabından, tek imza ile para çekme yetkisi bulunmadığı halde para çektiği, çekilen paranın dava konusu edilen 116.888,47 TL'lik kısmının kooperatif kayıtlarına yansıtılmadığı, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarında da bu paranın nereye harcandığının kesin olarak tespit edilemediğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Davalı savunmasında, bu parayı kooperatif inşaatlarına harcadığını, maliyetleri azaltmak amacıyla elden ödemeler yaptığını, yapılan işlere ilişkin harici tutunaklar tutulduğunu savunmuştur.
Hükme esas alınan 02.03.2015 tarihli bilirkişi raporunda, davalının başkanlık yaptığı dönemde yapılan inşaat işlerinin aylara ve yıllara göre maliyetlerinin hesaplanabilmesi için kooperatifin inşaat harcamalarını aylara ve yıllara göre gösterir hak ediş belgelerinin görülmesi gerektiği, bu belgeler bulunsa dahi mevcut durum itibariyle bu hesaplamanın yapılmasının mümkün olmadığı bildirilmiştir. Mahkemece, davacı kooperatifin söz konusu belgeleri sunmadığı, dolayısıyla davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı hakkında benzer iddialarla ceza davası da açılmış olup, dosya arasında bulunan, Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2012/300 E. sayılı dosyasında alınan 16.10.2012 tarihli bilirkişi raporunda davalının kooperatif başkanlığı yaptığı dönemdeki bir takım usulsüzlüklere değinilerek kooperatifin uğradığı iddia edilen zararlar tespit edilmiştir.
Az yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, dava konusu edilen meblağın nerelere harcandığını ispat yükümlülüğü davalı tarafa ait olup, varsa bu husustaki belge ve kayıtları sunma yükümlülüğü de davalıya aittir.
Bu durumda, mahkemece, davalı tarafa, kooperatif inşaatlarına yaptığını savunduğu harcamalara ilişkin varsa delillerini sunması için kesin süre verilerek, gerekirse bu hususta yeniden bilirkişi incelemesi yapılması, ceza davasında alınan bilirkişi raporuları da getirtilip incelenerek varsa çelişkilerin giderilmesi, böylelikle banka hesabından çekilen paranın kooperatif amacı doğrultusunda harcanıp harcanmadığının, kooperatifin zarara uğratılıp uğratılmadığının tespit edilmesi ve sonucuna göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davada ispat yükü tersine çevrilerek, davacı kooperatifin hak ediş belgelerini sunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
2)Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.09.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.