Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

Davacı Türk Telekomünikasyon A.Ş. Halefi Genel Müdürlüğü vekili Avukat Haluk Atalan tarafından, davalı Nizip Belediye Başkanlığı aleyhine 13.3.1998 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece hakem sıfatıyla yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 8.2.2001 günlü kesin kararın Adalet Bakanlığının 23.5.2002 tarihli gereklilik yazısı üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca 17.6.2002 günlü istekli kanun yararına temyizi üzerine kanun yararına bozma istemi içeren dilekçenin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

1 - Öncelikle işin esası ile ilgili olarak inceleme yapılıp-yapılmaması konusunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Daha önce, aynı konuda Dairemiz Kurulu'nun 7.2.1993 gün 1993/11368-1994/760 ve 13.11.1995 gün 1995/8550-1995/8603 sayılı ve benzeri kararlarında olduğu gibi bu yolun olanaklı bulunması dolayısıyla önsorunun, bir üyenin karşı düşünmesi ve oyçokluğuyla karara bağlandıktan sonra işin esasının incelemesine geçilmiştir.

2 - Dava, haksız eylem nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Davacı, davalının kullandığı elektrik karşılığı ödemesi gereken yıllık yatırım katkı payı ve bakım işletme masrafının tahsilini talep etmiştir. Hakem sıfatıyla görülerek sonuçlandırılan davada davanın kabulüne karar verilmiştir.

3353 sayılı Yasanın 1. maddesindeki düzenlemeye göre genel, katma ve özel bütçelerle yönetilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı Devlete veya belediyelere yahut özel idarelere ait daire ve müesseseler arasında çıkan uyuşmazlıklardan adalet mahkemelerinin görevi içinde bulunanlar o yasada yazılı tahkim usulüne göre çözümlenir. Davacının statüsü gereğince dava dilekçesinin mahkeme esas defterine kaydı ile mahkeme olarak bakılıp sonuçlandırılması gerekirken hakem sıfatıyla karar verilmiş olması bozmayı gerektirir.

SONUÇ. Açıklanan nedenlerle hukuksal sonuçlarını etkilemek üzere HUMK.nun 427/6 ve 7. maddesi uyarınca hakem kararının önsorun bakımından (ilk bentte) oyçokluğuyla, işin esası bakımından oybirliğiyle BOZULMASINA, bozma kararının HUMK. 427/8. maddesi uyarınca Adalet Bakanlığınca Resmî Gazete'de yayınlanmasının sağlanmasına 27.6.2002 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY AÇIKLAMASI

Dava hakemde açılmış, hakem sıfatıyla karar verilmiş, temyiz üzerine dairemizce yukardaki gibi karar verilmiştir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğünden 10 yıl kadar sonra kabul edilen 3533 sayılı Kanunla (Umumi Mülhak ve Hususi Bütçelerle İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamı Devlete veya Belediye veya Hususi İdarelere Aid Daire ve Müesseseler Arasındaki İhtilafların Tahkim Yoluyla Halli Hakkında Kanun) "Mecburi Tahkim Usulü" getirilmiş, kamu kuruluşları arasındaki uyuşmazlıkların ortadan kaldırılması adli yargının görev alanından çıkarılarak bu kanunda belirlenen hakemlere verilmiştir. Kanun'un 2. maddesinde belirlediği kamu kuruluşları arasındaki uyuşmazlıklarda hakemin bir bakan olacağı belirlenmiş iken, 4. maddesindeki uyuşmazlıklarda o yerin en kıdemli hukuk hakiminin hakemlik görevini yapacağı kararlaştırılmış bulunmaktadır. Aynı Kanun'un 6. maddesine göre hakemlerce verilen kararlar kesin olup bu kararlar için hiçbir makam ve mercie başvurulamaz. Ancak kararı uygun bulmayan taraf hakeme itiraz edebilir. Bu düzenlemede hakemin hakim olması kanun koyucunun bir tercihi olup verilen kararların kesinliği ve niteliği bakımından önemli değildir. Başka bir deyişle bu yargı yerini (Mecburi Hakem) yargının bir şubesi olarak değerlendirmek mümkün değildir. Aksi halde 2. maddedeki bakanın hakem olarak baktığı işlerle ilgili kararlar kesin olduğu halde 4. maddedeki hakemin hakim olduğu işlerin kesin olmadığı gibi farklılık yaratılmış olur ki, bu şekilde ikilik yaratmak Kanun'un düzenleme amacına ters düşer.

Tüm mahkemelerin bu arada doğal olarak Yargıtay'ın da görevi kanunla belirlenmiştir. Yargıtay'ın görevleri adli yargıdaki ilk derece mahkemelerinin görevlerine giren işlerde verdikleri kararları temyiz mercii olarak incelemek, istisnai hallerde de ilk derece mahkemesi görevini yapmaktır. Yargıtay'ın görevini belirleyen düzenlemede 3533 sayılı Yasa gereği hakemlerce verilen kararların üst mahkeme olarak Yargıtay'ca inceleneceğine dair hüküm bulunmadığı gibi, özel yasada da Yargıtay'a bir görev verilmemiş, aksine hakem kararları aleyhine hiçbir yere başvurulamıyacağı belirlenmiş bulunmaktadır. Bu kurallara rağmen temyiz incelemesi yapılabilmesinin gerekçesi kararın hakim tarafından verilmiş olması ise, hakimlerce verilen her kararın temyiz edilebileceği sonucuna varılır ki o takdirde ilçe seçim kurulu başkanı olan hakimin, seçimle ilgili verdiği kararın da, sırf hakim tarafından verilmiş olması nedeniyle temyiz edilebileceği sonucuna varılır ki bu sonuç mevzuata ve tatbikata aykırı olur.

Özel kanununda da belirtildiği üzere 3533 sayılı Kanun gereğince hakem tarafından verilen kararlar aleyhine hiçbir mercie başvurulamayacağı belirlenmiş olan işte Yargıtay'ın her ne suretle olursa olsun inceleme yetkisi yoktur. İşin yazılı emir yolu ile dairemize gelmiş olması yukardaki olanaksızlığı tersine çevirmediği gibi, önceki kararların Yargıtay aşamasından geçmiş olması nedeniyle HUMK.nun 25/son maddesi uygulamasının da adalet mahkemesi kararlarında uygulanması gerekmesine göre burada uygulama olanağının bulunmaması nedeniyle inceleme yetkimiz bulunmamaktadır. Bu nedenle işin dairemizce incelenmiş olmasına katılamıyorum. 27.6.2002