Dolandırıcılık suçundan sanıklar Yahya Murat Demirel, Hüsnü Barbaros Olcay, Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil, Emine Mehtap Ceylan, Mualla Halistürk, Ender Altun ve Muazzez Ela'nın beraatlarına ilişkin İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesince 28.11.2001 gün ve 240-325 sayı ile verilen kararın, katılan vekili ile Yerel C.savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 16.04.2002 gün ve 3232-5205 sayı ile;
"... Demirel Şirketler gurubuna dahil Dempa A.Ş, Dempanel Entegre Orman Ürünleri San. Tic. A.Ş., Era Finansal Kiralama A.Ş., Üniversal Yatırım A.Ş.'nin Halk Bankası Levent Şubesinden tamamı ticari nitelikte proje kredileri, ithalat kredileri veya mevcut tesislerin genişletilmesi için gayri nakti kredi kullanma taleplerinin, kredinin tür ve miktarına göre Genel Müdürlük yetkisinde olup sıralı birim görüşü ile Yönetim Kurulu kararıyla onaylanan, Ticari Krediler Müdürünün depesmana yer vermeyecek şekilde kullandırılması görüşü ile şubeye yollanan, kullanıma açılması sağlanan kredi olayında; müdahilin temyiz dilekçesinde belirttiği Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulunun 17.9.2001 gün 2001/4 sayılı raporu, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu ve dosyada mevcut 16.4.1998 tarihli banka yeminli murakıbı Erkan Sever'in raporu dışında rapor varsa bu da temin olunup, Başbakanlık Teftiş Kurulunun 6.6.2001/1198 gün ve sayılı ve Hazine Başkontrolörlerince 28.6.2001 gün 116/14-91/12-327/14 sayılı ön inceleme raporu da celp olunduktan sonra, banka ve ticari krediler alanında ve konusunda uzman 3 kişilik bir bilirkişi kurulu marifetiyle, Ticari Krediler Genel Esasları Yönetmeliği, Teminat Mektuplarında Uygulama Talimatı, Dahili Emir ve Banka İç Mevzuatı kuralları dikkate alınarak, davaya konu firmalara kullandırılan kredilerin verilme ve uygulamasında mevzuata aykırı yetki aşımını içeren davranış bulunup bulunmadığı, kredi dönüşümünün hangi şekilde ve ne suretle yapılabileceği, genel esaslara uyulup uyulmadığı, aykırı hallerin tespitinde depasman açığı veya başka nedenden bankanın zararı olup olmadığı saptanmadan, paravan oldukları belirtilen Estone Financial S.A., TEP İnternational Ltd.'nin bu nitelikte bulunup bulunmadığı netleştirilip, banka elemanı sanıkların bu hali bilip bilmedikleri de belirlenerek, 28.6.2001 tarihli Devlet Bakanı oluru ile soruşturma izni verilen Banka Eski Genel Müdürü Yenal Ansen ve arkadaşları ile ilgili soruşturma akıbeti de araştırıldıktan ve Ankara 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 21.2.2001 gün 1999/8-200 esas karar sayılı dosyası da getirtilip sonucuna göre delillerin bir bütün halinde takdiri gerekirken yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde beraat kararı verilmesi ..." isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda 16.12.2003 gün ve 206-460 sayı ile; bu kez de sanıkların beraatlarına yeniden karar verilmiş, bu kararın da katılan vekili ile Yerel C.savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 21.06.2004 gün ve 4154-5504 sayı ile; sanıklar Mualla Halistürk, Ender Altun ve Muazzez Ela haklarındaki beraat hükümlerinin onanmasına, diğer sanıklar Yahya Murat Demirel, Hüsnü Barbaros Olcay, Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil ve Emine Mehtap Ceylan yönünden ise;
"...Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketinde suç tarihinde genel müdür yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi olan sanık Hüsnü Barbaros Olcay ile sanıklar Yahya Murat Demirel ve Gökalp Baştürk'ün oluşturdukları organizasyon çerçevesinde, sanık Yahya Murat Demirel'in sahibi olduğu firmalara kaynak yaratmak ve tahsis edilmemesi gereken kredilerin tahsisi amacıyla, lehlerine kredi verilen Dempa Uluslararası Dış Ticaret AŞ., Dempanel Entegre Orman Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş., Üniversal Yatırım Holding A.Ş. ile Era Finansal Kiralama Anonim Şirketinin diğer yetkilileri olan sanıklar Şaban Ayhan Tatlıgil ve Emine Mehtap Ceylan'ın da iştirakiyle ve tüm sanıkların fikir ve eylem birliği içinde hareketle;
Özellikle off-shore bölgelerde kurulan, gizlilik ve vergi avantajı sağlamak haricinde hiçbir faaliyet ve özelliği bulunmayıp, gerçek sahipleri bilinemeyen, herhangi bir fiziki mekana da sahip olmadıkları gibi mevcut adresleri dahi kuruluşa aracılık eden danışman firmanın posta kutusu adresinden ibaret olan, aynı zamanda kredileri alan firmaların da yönetiminde bulunan sanık Gökalp Baştürk'ün yöneticiliklerini yaptığı, sermayesi 10.000 Amerikan Doları olan Estone Financial SA ile sermayesi 1.000 İngiliz Paundu olan TFP İnternational Ltd. unvanlı, paravan olduklarında kuşku bulunmayan şirketler ile hayali ihracat işlemlerine dayanılarak bu paravan firmaların düzenledikleri faturalara istinaden bankadan kredi alınması için düzenlenen bono ve poliçelere bankaca aval veya garanti verilip, banka garantisinin alınması suretiyle kullanıldığı, bilahare yabancı banka ve finans kurumlarında iskonto ettirilen bu kıymetlerin sanık Gökalp Baştürk tarafından tahsil edildiği,
Yine Dempa A.Ş. Ve Dempanel A.Ş.ne 24.06.1997 gün ve 21 sayılı Yönetim Kurulu kararıyla ve "Gümrüklere Hitaben KDV Ertelemesi için" tahsis edilen, 3.000.000.000.000 TL ve 1.500.000.000.000 TL tutarındaki Türk Parası Teminat Mektubu Kredilerinin, dönemin genel müdür yardımcısı iken bilahare istifasından sonra Yahya Murat Demirel'e bağlı şirketlerin üst düzey yöneticiliğini yapan sanık Hüsnü Barbaros Olcay'ın talimatıyla, tahsis koşullarına aykırı olarak dövize natık teminat mektubu kredisine dönüştürülüp, muhatabının da yine yönetim kurulu kararına aykırı şekilde Türkiye Cumhuriyeti Gümrükleri yerine, TFP İnternational Ltd. ünvanlı şirket olarak değiştirilip verilen 11.750.000 Amerikan Dolarının anılan firmalarca TFP İnternational Ltd. emrine düzenlenen bonoların banka tarafından garanti edilmesi yoluyla kullandırıldığı,
Bu suretle bankanın gayrınakdi olarak 88.200.000 Amerikan Doları ve 4.500.000.000.000 Türk Lirası, nakdi olarak da 225.000.000 Türk Lirasının müteselsilen dolandırıldığı ve sanıkların TCK.nun 64/1. maddesi delaletiyle, aynı Yasanın 504/1-7-8-son, 80 ve 522. maddeleri gereğince mahkûmiyetlerine karar verilmesi ve sanıklar Yahya Murat Demirel, Hüsnü Barbaros Olcay ve Gökalp Baştürk hakkındaki temel cezanın kastın yoğunluğu, suç konusunun önem ve değeri, suçun işlenmesindeki özellikler gözetilerek alt sınırın üstünde belirlenmesi gerekirken, bilirkişilerin isabetsiz raporlarına itibarla yazılı şekilde hüküm kurulması..." isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 07.07.2004 gün ve 29544 sayı ile;
"... Sanıklar Yahya Murat Demirel ile Gökalp Baştürk, Demirel grubu şirketleri olarak bilinen Dempa Uluslararası Dış Ticaret A.Ş. ile Dempanel Entegre Orman Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.nin ortak ve yetkilileri, sanık Hüsnü Barbaros Olcay da suç tarihlerinde Türkiye Halk Bankasının ticari kredilerden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve yönetim kurul üyesidir.
Bahsi geçen şirketlerin kredi başvurusu üzerine müdahil Banka yönetim kurulunca "Türk parası teminat mektubu cinsinden ve gümrüklere hitaben KDV ertelemesi için verilmek amacıyla gayri nakdi kredi tahsis edilmiş", tahsis edilen kredinin Bankanın Levent şubesi tarafından şirketlere kullandırılması aşamasında ticari kredilerden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı sanık H. Barbaros Olcay'ın istek ve talimatıyla yönetim kurulunca tahsis edilen kredinin niteliği usulsüz olarak değiştirilerek hem yabancı para cinsine dönüştürülmüş, hem de muhatabı T.C. Gümrükleri yerine Estone SA ve TFP İnt. Firmaları yapılmıştır. Dempa A.Ş. ve Dempanel A.Ş. tarafından gerçekleştirileceği taahhüt edilen çeşitli malzemelerin ithalatına karşılık olmak üzere düzenlediği belirtilen çeşitli vade ve miktardaki lehdarları Estone SA ve TFP İnt. Firmaları olan poliçe ve bonolara müdahil Bankanın aval ve kabul şerhleri konularak veya ayrıca tanzim edilen teminat mektubu ile Bankanın garantisi sağlanmıştır. Bilahare bu poliçe, bono ve teminat mektupları, lehdarlarınca yurtdışındaki kreditör kuruluşlara iskonto ettirilerek nakde çevrilmiştir. Bu doğrultuda, özetle;
1- Kredi Dempa A.Ş ve Dempanel A.Ş.nin yapacağını taahhüt ettiği ithalat için talep edilmiş ve Banka yönetim kurulunca da bu amaç için tahsis edilmiştir. Oysa ortada böyle bir ithalat yoktur.
2- İthalatın yapılacağı belirtilen yurtdışında yerleşik Estone SA ve TFP İnt. Ltd. isimli şirketler paravandır.
3- Banka yönetim kurulunca tahsis edilen kredi Bankaca risk içermeyen Türk parası teminat mektubu cinsinden ve gümrüklere hitaben KDV istisnasından yararlanmak amacına yönelik olmasına rağmen sanık H. Barbaros Olcay tarafından Levent şubesine verilen talimatla usulsüz olarak döviz cinsine ve adı geçen yurtdışında yerleşik paravan şirketlerin sözde alacaklarını teminat altına sokacak şekle dönüştürülmüştür.
4- Dempa A.Ş ve Dempanel A.Ş.nin yabancı paravan şirketler için düzenledikleri poliçeler, bonolar ve ithalat faturası sahtedir. Zira taraflar arasında böyle bir alacak-borç, ithalat-ihracat ilişkisi gerçekte mevcut değildir.
5- Sanık Gökalp Baştürk hem poliçe ve bonoları keşide eden Dempa A.Ş ve Dempanel A.Ş.nin ortağı ve yöneticisi hem de poliçe ve bonoların lehdarı olan Estone SA ve TFP İnt. Şirketlerinin yöneticisidir. Başka bir ifade ile alacaklı-borçlu, ithalatçı-ihracatçı ilişkisinin tarafları aynıdır.
6- Kredilerin temini amacıyla Demirel Grubu şirketlerin mali durumları ve sahip oldukları gayrimenkuller aşırı değerli gösterilerek banka alacakları önemli ölçüde teminatsız bırakılmıştır.
Sanıklar Yahya Murat Demirel ve Gökalp Baştürk kredi sağlayan Dempa ve Dempanel A.Ş.nin ortağı ve yöneticisidirler. Bu sanıklar aynı zamanda sahte poliçe ve bonoları tanzim ve ciro edenlerdir. Gökalp Baştürk ayrıca Yurtdışında yerleşik paravan şirketlerin yöneticisi ve sahte ithalat faturası düzenleyen konumundadır. Başka bir ifade ile adı geçen sanıklar, birlikte hareket ederek yurtdışında yerleşik paravan şirketler oluşturmuşlar ve bu şirketlerden ithalat yapacaklarmış gibi sahte poliçe, bono ve faturalar düzenleyerek bunlara müdahil bankanın aval ve kabulünü sağlamak suretiyle kendilerine önemli miktarda kredi tahsisini sağlamışlardır. Temin edilen kredilerin önemli bir bölümü geri ödenmemiş, yapılan bazı ödemelerin de içleri boşaltılan bir kısım banka kaynaklarından aktarıldığı gözlenmiştir.
Olay tarihinde Halk Bankasının ticari kredilerde sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olan sanık H. Barbaros Olcay, diğer sanıklarla kast ve eylem birliği içerisinde hareket ederek yönetim kurulunca bankaya risk yaratmayacak şekilde tahsis edilen gayrinakdi kredinin niteliğini değiştirerek Yahya Murat Demirel ve Gökalp Baştürk'e önemli miktarlarda haksız menfaat sağlamıştır. 2003 yılı sonu itibariyle Bankanın bu işlemlerden kaynaklanan zararı 350 trilyon lira civarındadır.
Asli maddi fail olarak suç işlemek kastıyla birlikte hareket eden sanıklardan H. Barbaros Olcay bir kamu bankası olan Türkiye Halk Bankasının Genel Müdür Yardımcısı konumundaki mensubudur. Dolayısıyla işlediği suçun niteliği "Zimmet"tir. Sahte poliçe ve bono gibi belgeler düzenlenerek işlenen suç "nitelikli" olarak değerlendirilmelidir. Diğer sanıklar ise; banka mensubu sanık H. Barbaros Olcay'ın bu sıfatını bilerek ve bundan istifade ile nitelikli zimmet suçuna iştirak etmişlerdir.
Maddi olayı bu şekilde belirledikten sonra eylemin farklı hukuksal boyutlarını irdelemek gerekmektedir.
Başka bir ifade ile sanıkların eylemlerin zimmet suçunu oluşturacağının kabulü halinde bunun 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22/3. maddesi mi yoksa TCK.nun 202. maddesi kapsamında mı değerlendirileceği sorununun çözümlenmesi zorunludur. Bunun için de öncelikle sanık Hüsnü Barbaros Olcay'ın suç tarihinde genel müdür yardımcılığını yaptığı Türkiye Halk Bankasının tabi olduğu statüyü saptamak lazımdır.
Halk Bankası, 8.6.1933 tarih ve 2284 sayılı Halk Bankası ve Halk Sandıkları Kanunu ve 27.1.1938 tarih ve 3331 sayılı Kanunlarla kurularak 23.5.1938 tarihinde faaliyete başlamıştır. Ziraat Bankası ise, 19.3.1924 tarih ve 444 sayılı Kanunla kurulmuştur. Bu Bankalar faaliyetlerini çeşitli kanun ve kanun hükmünde kararnamelerle sürdürmüşlerdir.
Kamu Bankaları olarak bilinen Türkiye Halk Bankası, Türkiye Emlak Bankası ve T.C. Ziraat Bankası, 18.6.1984 tarihinde yürürlüğe giren 233 sayılı "Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"ye ekli liste ile İktisadi Devlet Teşekkülleri olarak bu Kararname rejimine tabi tutulmuş, bilahare 29.1.1990 tarihinde yürürlüğe giren 399 sayılı "Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname" ile de mevcut statülerini korumuşlardır. Başka bir ifade ile anılan Bankalar, kamu bankası niteliklerini bu Kararnamelerle sürdürmüşler, Bankalarda çalışanların cezai sorumlulukları da, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin, 11/b maddesinde; "Teşebbüs ve bağlı ortaklıkların genel müdür, müessese müdürü, yönetim ve danışma kurulu veya yönetim komitesi üyeleri ile her çeşit personelinin; teşebbüslerin ve bağlı ortaklıkların paralarına ve para hükmündeki evrak ve senetlerine ve diğer mevcutlarına karşı işledikleri suçlar ile bilanço, tutanak, rapor ve benzeri her türlü belge ve defterleri üzerinde işledikleri suçlar ile ifa ettikleri görevlerinden doğan suçlardan dolayı memur sayılarak cezalandırılacakları"na dair hükümle belirlenmiştir.
Ancak; 25.11.2000 tarihinde yürürlüğe giren "4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun" hükümleri yukarıda bahsi geçen Kanun Hükmünde Kararnameler rejimine son vererek anılan Bankalarla ilgili yeni düzenlemeler getirmiştir. B doğrultuda 4603 sayılı Kanunun 1/2. maddesi uyarınca bu Bankalar anonim şirket statüsüne kavuşturulmuş, kanunda yer alan hükümler dışında 4389 sayılı Bankalar Kanunun ile genel hükümlere tabi tutulmuşlardır. Aynı maddenin 5. fıkrası da yukarıda belirtilen 233 ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinin bahsi geçen Bankalar hakkında uygulanmayacağına dair düzenleme getirmiştir. Kanunun geçici 5. maddesinde Bankaların yönetim ve denetim kurulu üyelerinin yeniden yapılanma ile ilgili görevlerinde açıkça suç teşkil etmeyen iş ve eylemlerinden sorumlu tutulamayacakları ifade edilmiş, 4. maddesinde ise, Bankaların sermayelerindeki kamu payının %50'nin altına düşünceye kadar bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Konuyla yakın ilişkisi nedeniyle 4743 sayılı "Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un Geçici 1. maddesine de yer vermek gerekmektedir. Bu maddenin 2 ve 3. fıkraları aynen aşağıya alınmıştır.
"Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Yönetim, Denetim ve Tasfiye Kurulu üyelerinin bu Kanun ve 4603 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde yaptıkları işlemlerden dolayı hukuki sorumlulukları bankacılık sektöründe faaliyette bulunan özel bankaların yönetim, denetim ve tasfiye kurullarına uygulanan özel hukuk hükümlerine ve mevzuata tabidir.
Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi yönetim, denetim ve tasfiye kurulu üyeleri ceza ve idare hukuku bakımından memur sayılmazlar."
4603 ve 4743 sayılı Kanunların yukarıda yer verdiğimiz hükümlerini birlikte değerlendirdiğimizde 6.7.2001 tarihinde bankacılık lisansı iptal edilerek T.C. Ziraat Bankasına devredilen Türkiye Emlak Bankası hariç Türkiye Halk ve T.C. Ziraat Bankaları, 4603 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 25.11.2000 tarihinden itibaren özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkete dönüştürülmüş, banka mevcutlarına karşı suç işleyen personelin memur gibi cezalandırılmasını öngören 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 11/b maddesinin bahsi geçen Bankalar yönünden yürürlüğü kalmamıştır. Başka bir anlatımla; iktisadi devlet teşekkülü olma niteliği devam eden Türkiye ihracat Kredi Bankası A.Ş dışında, T.C. Ziraat ve Türkiye Halk Bankalarının kamu bankası olma özellikleri ortadan kalkmış, 4603 sayılı Kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla, diğer özel bankaların tabi olduğu hükümlere bağlı hale getirilmişlerdir.
4603 sayılı Kanunun Geçici 5. maddesindeki bankaların yeniden yapılandırılması ile görevli yönetim ve denetim kurulu üyelerinin suç teşkil etmeyen iş ve eylemlerden dolayı sorumlu tutulamayacaklarına ilişkin hüküm ile 4743 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin son fıkrasındaki, T.C. Ziraat Bankası ve Türkiye Halk Bankası yönetim ve denetim kurulu üyelerinin memur gibi cezalandırılamayacakları anlamına gelmeyip diğer bütün banka çalışanlarının da memur gibi cezalandırılamayacaklarına dair Kanundaki düşünce ve düzenlemeleri bertaraf edici mahiyette değildir.
4603 sayılı Kanunun 4. maddesindeki; "Bu Kanun, bankalar hakkında sermayelerindeki kamu payı %50'nin altına düşünceye kadar uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer" hükmü, bahsi geçen bankaların kamu bankası sıfatını sürdürdüklerine ilişkin olmayıp, Kanunun gerekçesinde de ifade edildiği gibi sadece bir yürürlük maddesidir. Haddi zatında yukarıdaki düzenlemeler de bankalardaki kamu paylarının mevcudiyetine rağmen bunların özel hukuk hükümlerine tabi olmasına yöneliktir.
Açıklandığı şekilde, T.C. Ziraat Bankası ve Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketleri, 4603 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 25.11.2000 tarihinden itibaren, bu Kanundaki hükümler dışında, diğer özel bankaların da tabi olduğu hükümlere tabi kamu sermayeli özel hukuk bankalarıdır. Kamu bankaları nitelikleri sona vermiştir.
T.C. Ziraat ve Türkiye Halk Bankalarının özelleştirilmesi konusu ve bu husustaki yasal düzenlemelere de temas etmek gerekmektedir.
4603 sayılı "Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun"un 2/2. maddesine göre:
"Yeniden yapılandırma işlemlerinin tamamlanmasını müteakiben bankaların hisse satış işlemleri 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükümleri çerçevesinde sonuçlandırılır. Yeniden yapılandırma ve hisse satış işlemleri bu Kanunun yürürlüğe girmesinde itibaren üç yıl içinde tamamlanır. Bankalar kurulu bu süreyi bir defaya mahsus olmak üzere yarısı kadar uzatabilir."
4046 sayılı "Özelleştirme uygulamalarının Düzenlenmesi ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un, Özelleştirme Yüksek Kurulu ve Görevleri başlıklı 3. maddesinin ( a ) fıkrasına göre:
"Bu Kanunun 1. maddesinde sayılan kuruluşların "özelleştirme kapsamına" alınmasına, özelleştirme kapsamına alınanlardan mevcut durumu itibariyle özelleştirilebilir nitelikte olmayanların mali ve hukuki açıdan "özelleştirmeye hazırlanmasına", hazırlık işlemleri tamamlananların bu işlemlerin tamamlanmasından sonra, hazırlık işlemlerine gerek görülmeyenlerin ise doğrudan "özelleştirme programına" alınmasına karar vermek ve özelleştirme kapsamına alınan kuruluşların özelleştirme işlemlerinin tamamlanması için süre tespit etmek, "
Yine yukarıda bahsi geçen 4046 sayılı Kanunun 7/3. maddesine göre:
"Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile özelleştirme programına alınan kuruluşlarda çalışan personel ile sözleşmeli olarak çalıştırılan personel Türk Ceza Kanunun 279. maddesinde yazılı memurdan sayılırlar ve bu personelin özelleştirilmenin paralarına ve para hükmündeki evrak ve senetlerine ve mevcutlarına karşı işledikleri suçlar ile bilanço, tutanak, rapor ve benzeri her türlü belge ve defterleri üzerinde işledikleri suçlar ile ifa ettikleri görevlerinden doğan suçlardan dolayı haklarında Türk Ceza Kanununun ikinci kitap üçüncü ve altıncı baplarındaki hükümler uygulanır."
Görüldüğü gibi, T.C. Ziraat ve Türkiye Halk Bankalarının hisselerinin satılabilmesi, başka bir ifade ile özelleştirilebilmesi için 4603 sayılı Kanun toplam 4 yıl 6 aylık bir yeniden yapılandırma süresi öngörmüş ve Bankaların hisse satış işlemlerinin 4046 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde sonuçlandırılacağını hükme bağlamıştır.
4046 sayılı Kanun özelleştirme kapsam ve programına alınmaya karar verme yetkisini özelleştirme Yüksek Kuruluna vermiştir. Yüksek Kurulca "özelleştirme programına alınma" kararı verilmesinin ceza kanunu uygulaması yönünden sonuçları bulunmaktadır. Yukarıda yer verilen 4046 sayılı Kanunun 7. maddenin 3. fıkrasına göre; özelleştirme programına alınan kuruluşlarda çalışanlar Türk Ceza Kanunu uygulamasında memur sayılırlar ve kuruluşun para, para hükmündeki evrak ve senetlerine, mevcutlarına ve belgelerine karşı işledikleri suçlarda memur gibi cezalandırılırlar.
T.C. Ziraat ve Türkiye Halk Bankaları henüz 4603 sayılı Kanun çerçevesinde yeniden yapılandırma sürecini tamamlayamadığından bugün itibariyle Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından özelleştirme kapsam ve programına alınmış değildir. Diğer hususların dışında bu itibarla da anılan Banka çalışanlarının memur gibi cezalandırılmalarına olanak bulunmamaktadır.
T.C. Ziraat Bankası ve Türkiye Halk Bankasının kamu bankası niteliklerinin sona ermesinin bir takım hukuksal sonuçları ortaya çıkmıştır. Bu dosyadaki fiillerde olduğu gibi, Türkiye Halk Bankası çalışanlarının zimmet suçunu işlemeleri halinde haklarında 4389 sayılı Bankalar Kanunun 22/3. maddesi mi? Yoksa TCK.nun zimmet suçunu düzenleyen 202 ve devamı maddeleri mi? Uygulanacaktır. 25.11.2000 tarihinden sonra işlenen suçlara kuşkusuz ki 4389 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır. Bu tarihten önce işlenen suçlarda ise TCK.nun 2. maddesine göre; "lehe kanun" hükümlerinin uygulanması gerekecektir. Mevcut düzenlemeler karşısında anılan kanun hükümlerinden hangisinin lehe olduğunu genel olarak söylemek mümkün değildir. Her iki Kanunda da lehe ve aleyhe hükümler mevcuttur. Somut olaylara göre hangi Kanun lehe sonuç veriyorsa o hükümler tatbik edilmelidir.
Şu hale göre; somut olayda Türkiye Halk Bankası yönetici ve çalışanları için TCK.nun 202/son maddesindeki kamu bankalarıyla ve aynı Kanunun 219/1. maddesindeki emir ve idare yetkisine sahip olanlarla ilgili ağırlaştırıcı nedenlerin uygulanma olanakları ortadan kalkmıştır. Buna göre sanıklar hakkında daha lehe düzenlemeler içeren 4389 sayılı Bankalar Kanunundaki ceza hükümleri uygulanmalıdır..." görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire kararının bozma bölümünün kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme hükmünün, sanıklar Yahya Murat Demirel, Hüsnü Barbaros Olcay, Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil ve Emine Mehtap Ceylan'ın eylemlerine uyan TCY.nın 2. maddesi delaletiyle 4389 sayılı Bankalar Yasasının 22/3. maddesi uyarınca cezalandırılmaları gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okunup, konu müzakere edilmiş ve açıklanan karara varılmıştır.
KARAR : Sanıklar hakkında, hile ve desiseler kullanmak suretiyle Türkiye Halk Bankasından kredi aldıkları ve geri ödemeyerek bankayı zarara uğrattıklarından bahisle nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasında Yerel Mahkemece eylemlerin sabit olmadığı kabul edilerek beraatlarına karar verilmiş olup, hüküm Özel Dairece dolandırıcılık suçlarının oluştuğundan bahisle bozulmuştur. Yargıtay C.Başsavcılığı ise, sanıkların sabit olan eylemlerinin bankacılık zimmeti suçuna uyduğu görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurmuştur. Bu hal karşısında çözülmesi gereken hukuki sorun, sanıklar Yahya Murat Demirel, Hüsnü Barbaros Olcay, Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil ve Emine Mehtap Ceylan'ın eylemlerinin sabit olup olmadığı, sabit olduğunun kabul edildiği takdirde de hangi suç niteliğine uyduğunun belirlenmesi noktalarında toplanmaktadır.
İncelenen dosya içeriğine göre;
A ) KATILANIN TALEBİ:
Türkiye Halk Bankası;
19.04.2001 tarihinde C.savcılığına sunduğu dilekçe ile Dempa AŞ., Dempanel AŞ., Era Finansal Kiralama AŞ. Ve Üniversal Holding AŞ.ne kullandırılan krediler ile ilgili olarak banka müfettişi O. Uğur Belovacıklı tarafından düzenlenen 10.04.2001 tarihli soruşturma raporunda, kredilerin kullandırılmasında mevzuata aykırılıklar yapıldığının tespit edildiğinden bahisle sorumluluğu olan banka personeli ile kredi alan şirketlerin yöneticileri haklarında yasal işlem yapılması için suç duyurusunda bulunmuştur.
Banka, kamu davası açıldıktan sonra vekilleri aracılığıyla davaya katılarak, kredi işlemlerinde birlikte hareket eden sanıkların bankaya karşı hile ve desise kullanmak suretiyle haksız menfaat temin ettiklerini, bunun sonucu olarak bankanın zarara uğratıldığını ileri sürmüş, sanıkların dolandırıcılık suçundan cezalandırılmaları talebinde bulunmuş, ayrıca sanıkların mal varlıklarına ve kamudaki haklarına, başkalarına devri engellemek için ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş, ancak bu talepler, hukuk mahkemesinde dava açılabileceği ve o dava kapsamında istenebileceği gerekçesiyle mahkemece red edilmiştir.
B ) SANIK SAVUNMALARI:
1-Sanık Yahya Murat Demirel;
Safahattaki savunmalarının tümünü kapsar biçimde duruşmada sunduğu 11.9.2001 tarihli dilekçesinde aynen;
"1- Hissedarı ve temsilcisi olduğum Dempa, Dempanel, Era Finansal ve Üniversal Holding A.Ş ile Halk Bankası Levent Şubesi arasında, 1994 yılından bu yana sorunsuz bir biçimde devam eden olağan bankacılık ilişkisi bulunmaktadır. O tarihlerde, bu şirketler, Halk Bankası dışındaki birçok bankanın da saygın kredi müşterileri arasında yer alan, kredibilitesi yüksek kuruluşlardır.
Bu şirketlerden;
Dempa A.Ş. orman ürünlerinin ithalatı pazarlaması ile iştigal eden ve o dönemde Türkiye'nin en büyük Tomruk ithalatçısı bulunan saygın bir kuruluştur.
Dempanel A.Ş. orman ürünleri imalatı ile iştigal eden bir sanayi kuruluşudur.
Era Leasing A.Ş. finansal kiralama faaliyetleri ile iştigal eden ve trilyonlarca TL işlem hacmine sahip bir leasing kuruluşudur.
Universal Holding A.Ş ise, üretim, pazarlama, yatırım, finansal kiralama, sigorta, bankacılık gibi faaliyetlerde bulunan birçok büyük şirketin, aynı çatı altında toplanması suretiyle meydana gelmiş, Türkiye'nin o tarihlerde en önde gelen holdinglerinden biridir.
Bu şirketlerin, Halk Bankasından kredi kullanan diğer firmalardan hiçbir farkı bulunmamaktadır.
2- Bu firmaların, Halk Bankası Levent Şubesinden kullanmış olduğu kredilerin tümü gayri nakdi kredilerdir. Genel olarak gayri nakdi krediler; kefalet, aval, ciro ve kabul şeklinde bankaların, herhangi bir nakit çıkışı olmaksızın, yüksek oranda komisyon bedeli ve faiz geliri elde etmelerini sağlayan son derece karlı kredi türlerindendir. Bu sebeple, gayri nakdi kredilerden doğan zararlar, Kamu İktisadi Teşebbüslerinde "Görev Zararı" şeklinde telakki edilmemektedir.
Dosya kapsamındaki belge ve açıklamalarla sabit olduğu üzere, teminat mektubu ya da aval verilmesi şeklinde kullanılmış olan gayri nakdi kredilerin, tümü Bankalar Kanunu ve teamüllerine uygun bir biçimde tesis edilmiştir.
Gerek 3182 Sayılı eski Bankalar Kanunu'nda gerekse 4389 Sayılı Yeni Bankalar Kanununda yasal zorunluluk bulunmamasına rağmen, kullanılan gayri nakdi kredilerin tümü Halk Bankası tarafından çok yüksek gayrimenkul ipoteği alınmak suretiyle teminatlandırılmıştır.
"Gayrimenkul Ekspertiz Raporları" dikkate alındığı takdirde, teminat olarak alınan gayrimenkul ipoteklerinin kullanılan kredilerin çok üzerindeki değerlere tekabül ettiği tespit edilebilecektir.
TC. Merkez Bankası Dış İlişkiler Müdürlüğünün Mart 1992 tarihli Sermaye Hareketleri Talimatının III. Bölüm; Kısım A-3.V maddesinde:
"Türkiye'de yerleşik kişilerin, yurtdışından ayni veya nakdi kredi temin etmeleri, bu kredileri bankalar ve özel finans kurumları aracılığıyla ( garanti vererek ya da vermeksizin ) kullanmaları serbesttir."
Bu talimat çerçevesinde, temsilcisi olduğum firmalar tarafından Halk Bankası Levent Şubesi'nden çeşitli tarihlerde teminat mektubu şeklinde gayri nakdi krediler kullanılmıştır.
Bu tür teminat mektupları, yurt dışından uzun vadeli yatırım kredilerinin temini amacıyla parçalar halinde kullanılmıştır. Teminat mektuplarında ana para ve faiz miktarı rakamsal olarak belirtilmiştir.
Zaman içerisinde bazı yabancı bankalar, yurtdışı kaynaklı kredilerde Türkiye'deki ekonomik durumu ileri sürerek, teminat mektuplarının henüz süresi dolmadan erken tarihte paraya çevrilmesi istenmiştir. Bunun üzerine Halk Bankası, yurtdışı kreditör kurumlardan finans arayışına girişmiş ve bilahare bulunan krediyi uygun bularak, aval şerhi vermiştir. Bankanın aval verdiği kredilerin teminatı olarak temsilcisi olduğum firmalardan %200 oranında gayrimenkul ipoteği alınmıştır.
Yapılan bu işlem, bankanın başlangıçta teminat mektubu şeklinde kullandırdığı bir krediyi, başka bir gayri nakdi kredi türü olan aval şekline dönüştürülmesini sağlayan olağan bir bankacılık işlemidir. Bankaca aval verilen bir senedin iskonto ettirilmesi işlemi, bu kredinin mahiyeti gereğidir. Bu sebeple iddianamede Halk Bankası tarafından bazı bonolara aval verilmesi işleminin sanki firmalarımıza tanınan bir ayrıcalıkmış gibi gösterilmeye çalışılması, tamamıyla bankacılık uygulaması ve maddi gerçeklere aykırı bir iddiadır.
Aval kredisi, senedin keşidecisi şirketlerle, bu senetlere aval veren Halk Bankası arasında cereyan eden bir hukuki işlemdir. Bu sebeple, senetlerin lehdarı şirketlerin mali yapısının aval işleminde bir ehemmiyeti bulunmamaktadır. Çünkü, Halk Bankası bu senetlere aval verirken, muhatap olarak senedi keşide eden borçlu şirketleri almaktadır.
Keza başlangıçta Türk Lirası olarak kullanılan bazı teminat mektuplarının, bilahare -Dövizi Natık Teminat Mektubu haline getirilmesinde de, Bankalar Kanunu ve Teamüllerine aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davaya konu teminat mektuplarının tümü, 5 yılın üzerinde vadeyi içermektedir. Yürürlükteki Bankacılık Mevzuatı gereğince teminat mektuplarının vadesinin 5 yılın üzerinde olduğu hallerde, bankaya teminat olarak gösterilen gayrimenkul ipoteklerinin TL bazında değil döviz bazında da alınması mümkündür.
Bu sebeple, dava konusu teminat mektupları, Türk Lirası'ndan, Dövize Natık hale getirilirken bankaya verilen gayrimenkul ipotekleri de dolara endeksli olarak artırılmış, böylece bankanın ileride kur farkından doğabilecek riskleri de güvence altına alınmıştır.
Teminat mektuplarının tahsis amaçları dışında kullanıldığı iddiası, kredi sözleşmesinin feshini gerektirebilecek bir özel hukuk ihtilafıdır.
3 ) 1998 senesinde Türkiye çapında yaşanan ekonomik kriz, tüm sektörleri olduğu gibi hissedarı ve temsilcisi olduğum firmaları da son derece olumsuz bir biçimde etkilemiş ve daha önce Halk Bankasından kullanılan gayri nakdi kredilerin geri ödenmesinde çeşitli sorunlar baş göstermiştir.
Bunun üzerine Dempanel AŞ., Dempa AŞ., Universal Yatırım AŞ. ve Era Leasing A.Ş Yetkilileri ile alacaklı Halk Bankası A.Ş Yetkilileri bir araya gelerek, borcun tasfiyesi amacıyla bir mutabakat yapmaya karar vermişlerdir.
Türkiye Halk Bankası A.Ş Yönetim Kurulunun 15.07.1999 tarih ve 102 sayılı karar uyarınca, taraflar arasında "Borç Tasfiye Protokolünün" imzalanması kabul edilerek protokol şartları belirlenmiştir.
Genel Müdürlük Ticari Krediler Müdürlüğünün verdiği yetki ile; Halk Bankası Levent Şubesi ile kredi kullanan firmalar ve müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla şahsım ve Şevket Demirel Holding A.Ş. arasında dava konusu kredilere ilişkin "Borç Tasfiye Protokolü" imzalanmıştır.
Davaya konu toplam 86 Milyon USD tutarındaki gayri nakdi kredilerle ilgili olarak, anılan mutabakat uyarınca;
-1998 senesinde yapılan ödeme tutarı = 23.523.345 USD
-1999 senesinde yapılan ödeme tutarı = 22.323.776 USD
-2000 senesinde yapılan ödeme tutarı = 6.971.328 USD olmak üzere
TOPLAM ÖDEME TUTARI = 52.818.449 USD. ödenmiştir.
Buna ilaveten ayrıca müşteki bankaya Sümerbank Gayrettepe Şubesine ait 10.010.967 USD tutarında teminat mektubu verilmiştir.
Hissedarı olduğum şirketler ile Halk Bankası arasında yapılan bu protokol, her hangi bir icra takibine başlanılmadan imzalanmıştır. Dava konusu kredi borçlarıyla ilgili olarak 63 Milyon USD civarında ödeme yapılmış olmasına rağmen, bankaya daha önceden verilmiş olan gayrimenkul ipoteklerinin kaldırılmasına yönelik hiçbir talepte bulunulmamıştır. Bu durum, şirketlerin, kredi borcunu ödemeye yönelik iyi niyetinin açık bir göstergesidir.
4 ) 22.12.1999 tarihinde Egebank A.Ş'ne Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından el konulmuştur. Takip eden dönemde, resmi merciler tararından şahsımın ve bankanın tüm mal varlığına ve iştiraklerine de el konularak, gerek bu şirketlerin, gerekse şahsımın ticari hayatı adeta sıfırlanmıştır. Bu sebeple kredi borçlusu şirketlerin, protokole tabi olarak müşteki bankaya muntazam bir biçimde yapmış olduğu ödemeler, bu aşamadan sonra artık fiilen yapılamaz hale gelmiştir.
Bu durum, mensubu olduğum şirketlerin borçlarını ödeme imkanını ortadan kaldıran bir "forj majör" halini oluşturmaktadır.
Dava konusu gayri nakdi kredilerin tümü, çok büyük kıymeti haiz gayrimenkul ipoteklerine bağlanmak suretiyle teminatlandırılmış olduğu için, bunların her aşamada nakde dönüştürülerek, borcun tamamının kapatılması mümkündür.
Müşteki Bankanın, davaya konu bankacılık işlemlerini, 1999 senesinde yapılan "Borç Tasfiye sözleşmesinde" de tüm ayrıntılarıyla tespit etmiş olmasına rağmen, o tarihte hakkımda herhangi bir şikayette bulunmamış olması, iddiaların ne derece gerçek dışı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Keza, bir Kamu iktisadi Teşebbüsü olan Halk Bankası yöneticileri de bu zaman dilimi içerisinde TBMM KİT Komisyonunda iki yıl üst üste ibra edilmişlerdir. Ayrıca, Başbakanlık Denetleme Kurumunca, bu konuda herhangi bir yasal takibatta bulunulmasına gerek görülmemiştir. Uzun bir süre geçtikten sonra, tamamıyla hukuki nitelik arz eden bu iddiaların, bir ceza davasının konusu yapılması politik çekişmelerin doğal bir sonucudur.
5 ) Temsilcisi olduğum firmaların, Halk Bankası Levent Şubesinden kullanmış oldukları gayri nakdi kredilerin ilgili şubenin yetkisi dahilinde olup olmadığı hususu, tamamıyla bankanın iç işleyişini ilgilendiren bir konudur. Benim, şubenin hangi limitlere kadar kredi kullandırma yetkisini haiz olduğunu bilebilme imkan ve sorumluluğum bulunmamaktadır.
Kaldı ki, şubenin bu kredileri, şirketlere kullandırmak suretiyle limit aşımına sebebiyet verdiği kabul edildiği takdirde dahi, bu eylem 4389 Sayılı Bankalar Kanunu'nun 11. maddesi delaletiyle 21. maddesinde düzenlenen idari para cezasını öngörmektedir.
Nitekim, dava konusu kredilerle ilgili olarak Müdür Mualla Halistürk ve Müdür Yardımcısı Ender Altun hakkında "Kredilerde limit aşımına sebebiyet verdikleri" iddiasıyla açılan ve Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen 1999/8 E-2001/200 K.nolu ceza davaları:
"Sanıklara isnat edilen eylemlerin, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 4389 sayılı Kanun'un 21. maddesi uyarınca idari para cezasını öngördüğü" gerekçesiyle "Görevsizlik Kararı" ile neticelenmiştir. Anılan kararlar kesinleşmiştir.
6 ) TCK.nun 504/1. maddesinde yazılı suçun oluşması için bizzat krediyi alan kişinin bankaya karşı hile ve desise teşkil edici bir takım hareketler icra ederek, bankayı aldatması gerekmektedir.
Dava konusu hadisede kredi kullanan firmalar tarafından bankaya ibraz edilen bilanço ve diğer ticari bilgiler tamamıyla gerçeği yansıtmaktadır teminat olarak gösterilen gayrimenkullerin değeri ise bizzat Halk Bankasının Eksperleri tarafından yapıldığı için, bu konuda da herhangi bir ihtilaf ve aldatma sözkonusu değildir.
Söz konusu kredilerin tümünün gerçek miktar ve mahiyetleriyle muhasebe kayıtlarına aktarılmış olması ve bu kayıtlara dayalı olarak banka ile borçlu şirketler arasında borç tasfiye protokolü yapılarak 2000 yılı ortalarına kadar 63 milyon USD civarında ödemenin yapılmış bulunması, bankaya karşı hile ve desise teşkil eden herhangi eylemin icra edilmediğini ortaya koymaktadır.
İddianamede yer alan "Halk Bankası Levent Şubesinde görevli bir kısım personelin, zaman zaman yetkilerini aşarak üst makamlardan onay almaksızın gerçekleştirmiş olduğu ileri sürülen işlemler", tamamıyla bankanın iç işleyişini ilgilendiren hususlardır. Kaldı ki, konuyla ilgili olarak Levent Şubesi ile Genel Müdürlük Birimleri arasında cereyan eden resmi yazışmalar, somut hadisede banka personelinin de hile ve desise teşkil eden bir davranışın bulunmadığını ortaya koymaktadır.
Benim dolandırıcılık suçunu işlemeye yönelik herhangi bir eylem ve kastım mevcut değildir." şeklinde savunma yapmıştır.
Sanık duruşmada dilekçesini tekrar etmiş ve benzer şekilde anlatımda bulunarak, alacak miktarından fazla teminat verdiklerini dolandırıcılık yapmadıklarını söylemiştir.
Sanık müdafileri de sanıkların kredi kullanmak için bankayı yanıltacak herhangi bir sahte belge vermediklerini, yüksek teminatlar karşılığında kredi alındığını ve teminat olarak gösterilen malların alacağı fazlasıyla karşılamaya yeterli olacağını, bankaca kredi verilmeden önce istihbarat yapılarak söz konusu kredilerin kullandırıldığını, paravan şirket olduğu iddia edilen yurtdışındaki firmaların yerleşik şirketler olup haklarında hiçbir araştırma yapılmadan asılsız iddialarda bulunulduğunu, kredi borçlarının büyük kısmının geri ödendiğini, sanığın ülkede yaşanan ekonomik krizler nedeniyle gelişen olaylardan dolayı ödeme güçlüğüne düştüğü için borcun tamamının ödenemediğini, bu halin özel hukuk ihtilafı olabileceğini, olayda dolandırıcılık suçunun unsurları oluşmadığından beraat kararı verilmesini talep ettiklerini bildirmişlerdir.
2- Sanık Hüsnü Barbaros Olcay;
C.savcılığında müdafii huzuruyla alınan ifadesinde, müfettiş raporunun çelişkilerle dolu olduğunu, suç tarihi olarak 1996-1998 yıllarının gösterildiğini, halbuki bankadaki görevinden Eylül 1997 tarihi itibariyle kendi isteği ile istifa ederek ayrıldığını, Levent Şubesinin 1997 yılından bu yana 4 yıldan beri her yıl, iki kezden aşağı olmamak üzere sürekli denetlendiğini, bugüne kadar bu suçlamaların neden ortaya çıkmamış olduğunun yorumlanması gerektiğini, banka genel müdürünce de müteaddit defalar Demirel grubuna verilen kredilerde bir usulsüzlük bulunmadığının açıklandığı gibi, görev yaptığı döneme ilişkin banka hesaplarının hepsinin TBMM KİT Komisyonunda ibra edildiğini, suçlandığı telefon teyitli işlemlerle ilgili olarak İngilizce bilen üst düzey yetkilinin sadece kendisi olduğunu, kaldı ki yapılan işlemin müfettişin iddia ettiği gibi bir kredi dönüşümü değil, teminat mektubunda konu değişikliği niteliğinde bulunduğunu, bankada 1995 yılında özellikle fon yönetimi ve dış işler biriminden sorumlu genel müdür yardımcısı olarak göreve başladığını, yönetim kurulu başkanı, murahhas aza veya genel müdür olmadığını, 6 yönetim kurulu üyesinden birisi olarak görev yaptığını, bu dönemde bankanın ve dolayısıyla hazinenin 300 milyon dolar batık parasını kurtardığını, yurtdışına hazine garantisiz tahvil ihracını Türkiye'de ilk kendisinin gerçekleştirdiğini, göreve başladığı tarihte bankanın 150-200 milyon tutarındaki dış ticaret hacmini 2 milyar dolar seviyesine çıkarttığını, Yahya Murat Demirel'e kendisi göreve başlamadan önce de bankaca kredi verildiğini, görevden ayrıldıktan sonra da kredi verilmeye devam edildiğini, kendisinin bankadaki görevinden ayrılışından 1 yıl, Yahya Murat Demirel tarafından Egebank'ın satın alınmasından da 6 ay sonra, adı geçen tarafından, bankacılık tecrübelerinden yararlanılmak için iş teklifinde bulunulunca kabul ettiğini, görevde ve kredilendirmelerde bir usulsüzlüğünün bulunmadığını, bu nedenle yüklenen suçlarla bir ilişkisinin olmadığını beyan etmiştir.
Duruşmada ise aynen;
"İddianameyi kesinlikle kabul etmiyorum, söz konusu kredilerin verildiği 1994 yılında Halk Bankasında görevli bulunmamaktaydım. 1995 yılı Mayıs ayında Halk Bankasındaki görevime başladım. 1997 yılı Eylül ayında Halk Bankasındaki görevimden kendi isteğimle ayrıldım. 1998 yılında Murat Demirel Egebank'ı satın aldıktan 6 ay sonra 1998 yılının Eylül ayında yurtdışındaki bilgilerim ve banka bilgilerim nedeniyle firmalardan bankalardan teklif aldım ve Demirel Grubuna girdim. Ben Demirel Grubuna girmeden önce banka yönetim kurulu söz konusu kredilerin tahsili için protokol düzenlemişlerdir. Ben Demirel Grubuna girdikten sonra bu protokol gereği bankaya bir çok ödemeler yapılmasını sağladım. Yetki aşımı olarak bildirilen bonolara aval verilmesi sırasında ben görevde bulunmamaktaydım. Bankadan ayrılalı 3, 5 ay olmuştu. Demirel Grubuna girdiğimden sonra özellikle ekmeğini yediğim Halk Bankasına ödemelerin aksamaması için elimden gelen itinayı gösterdim. Tüm bu yaptıklarıma karşılık dolandırıcılıkla suçlamamı anlamış değilim, ben Halk Bankasından ayrılıp Demirel Grubu şirketine girdiğimden sonra her hangi bir kredi alınmamış, aksine ödemeler yapılmıştır. Müfettiş raporunun bir yerinde yetki aşımı yaptığımdan söz edilmekte, bir bölümünde ise yapılanın yetki aşımı değil, bankanın iç tüzüğüne uygun işlemler olduğu belirtilmek suretiyle tezata düşülmektedir." şeklinde savunma yapmıştır.
Müdafileri de çeşitli tarihlerde sundukları dilekçelerde benzer şekilde savunma yaparak, müfettiş raporunda da belirtildiği üzere sorunlu kredi işlemleri ve depasmanlı işlemlerin 1997 yılı sonunda sanık Halk Bankasındaki görevinden ayrıldıktan sonra başlamış olduğunu, bu tür işlemlerde kusurunun ve sorumluluğunun bulunmadığını belirtmişlerdir.
3- Sanık Gökalp Baştürk;
C.savcılığındaki ifadesinde, kredi alan şirketlerde yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle bir takım işlemlerde imza attığını, bunların da ticari ilişkiden kaynaklanan hukuka uygun işlemler olduklarını belirtmiş ve kapsamlı savunma yapabilmek için süre istemiştir.
Duruşmada sunduğu dilekçede,
"Dempa AŞ. ve Dempanel AŞ.de sembolik anlamda yönetim kurulu üyesi olduğunu, bu iki firmanın kredi girişimlerinin hiçbir safhasında ve görüşmelerinde yer almadığı gibi, kredi alınan banka şubesi çalışanlarının hiçbirini tanımadığını, kredi tahsisi ve kullandırma şartlarının tamamen bilgisi dışında oluştuğunu, kredilerin bono ve poliçelerin düzenlenmesinden çok önce tahsis edildiğini, kredilerin yasalara uygun olup yıllarca yürütüldüğünü, 52 milyon dolar gibi bir paranın borç karşılığı ödendiğini ve kalan borcun da teminat altına alındığını, kredilerin tahsisi için hiçbir hile ve desise yapmadığını, sahte belge düzenlemediğini ve yalan beyanda bulunmadığını, sadece firmanın finansman müdürlüğü tarafından hazırlanan bonolara Dempa AŞ. ve Dempanel AŞ.yi temsilen imza attığını, bu bonoların bazılarının lehdarı olan Estone Financial SA. Firmasının, bonoların nakde dönüşmesi işlemlerinin daha hızlı yapılabilmesi için kendisine yetki verdiklerini, bu yetki çerçevesinde bu firma adına işlemleri takip etmiş bulunduğunu, bu işlemlerin uluslar arası hukuka uygun olup Estone firması araştırıldığında görüleceği üzere yasal bir firma olduğunu, dolandırıcılık suçunu işlemediğini" beyan etmiş, duruşmada da bu dilekçesini tekrar ederek, dolandırıcılık suçlamasını reddetmiştir.
Müdafii de çeşitli tarihlerde sunduğu savunma dilekçelerinde, sanığın aslında söz konusu şirketlerde ücret karşılığında çalışan teknik bir eleman olduğunu, hile ve desise teşkil edecek bir eyleminin bulunmadığını, kaldı ki yurt dışında yerleşik Estone ve TFP firmalarının paravan şirketler olmayıp yasal şirketler olduğunu, bu hususun araştırılırsa rahatlıkla ortaya çıkabileceğini sanığın yüklenen suçları işlemediğini belirtmiştir.
4- Sanık Şaban Ayhan Tatlıgil;
C.savcılığındaki ifadesinde;
"Üniversal Holdingin finansman müdürü olduğunu, kredi alım aşamasında kendisinin bir yetkisinin bulunmadığını, sadece şirket yönetim kurulu kararına göre ödeme yapılacak yerlere gerekli ödemeleri yapmakta olduğunu, yaptığı tüm ödemelerin de belgeye dayalı olduklarını beyan etmiş, duruşmada ise, bir usulsüzlük ve dolandırıcılığın söz konusu olmadığını, kredi borcunda %80'i aşan ödemenin yapıldığını, verilen teminatlar ve ipoteklerin banka lehine eksilmeden devam ettiğini, suçlamaları kabul etmediğini" söylemiş, safahatta benzer savunmalarda bulunmuştur.
5- Sanık Emine Mehtap Ceylan;
C.savcılığındaki ifadesinde;
"Üniversal Yatırım Holdingte muhasebeden sorumlu eleman olarak çalışırken 31.07.2000 tarihinde istifa etmiş olduğunu, bu bankanın kime kredi verdiğini bilemediğini, yüklenen suçlamayı kabul etmediğini beyan etmiş, duruşmada ise, Dempa AŞ.de muhasebeci olarak çalıştığını, şirketin düzenlemiş olduğu bonolarda çift imza bulunması gerektiğini, kendisinin de imza sirkülerinde adı olduğundan finansman müdürlüğü tarafından düzenlenen sayısını kesin olarak bilemediği bonoların arkasını ikinci imza olarak imzaladığını, bunun dışında olaylarla bir ilgisinin olmadığını" söylemiş, safahatta aynı nitelikte savunmalarını tekrarlamıştır.
C ) Haklarındaki beraat kararı Yargıtay 11. Ceza Dairesinin onama kararıyla kesinleşmiş bulunan sanıklardan;
1-Sanık Mualla Halistürk;
Kolluk ve C.savcısı tarafından alınan ifadelerinde özetle;
"Şube müdürü olarak 6 milyar liraya kadar kredi verme yetkisi bulunduğunu, bu miktarı aşan kredi talepleri konusunda Genel Müdürlükten sorduklarını, bu kredileri onaylama yetkisinin Banka Yönetim Kuruluna ait olduğunu, suçlamalara konu olan 1995 sonu 1996 başlarında verilmiş ve 5 yıl vadeli olarak tahsis edilen kredilerin, 2 yıl sonunda ödeme zamanları geldiğinde, banka kaynaklarından karşılanmaması için eski poliçelerin geri alınarak yenilerinin verilmesi suretiyle temdit işlemleri yapıldığını, bu işlemlerde yetki aşımının olmadığını, tüm işlemlerin sıralı yetkililer olan Genel Müdür Yenal Ansen, Genel Müdür Yardımcıları Osman Nuri Ertuğ, İbrahim Toptepe ve Hüsnü Barbaros Olcay ile Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela'nın bilgileri ve talimatları doğrultusunda gerçekleştirildiğini, söz konusu kredilerin parça parça gözükse de aslında tek parça halinde düzenlenmiş krediler olduğunu, ilgili firmanın poliçe bedellerini ödemediklerini fark edince durumu Genel Müdürlüğe bildirdiğini, Genel Müdür Yenal Ansen ve Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela'nın bu kredilerin banka kaynağına dönüşmemesi için firmanın uzatma taleplerinin yerinde olduğunu söylediklerini, bunun üzerine eski poliçelerin değiştirilmesi için yenilerini düzenleyip firma yetkililerine verdiklerini, sonra Genel Müdürlükten yazılı talimatın gelmesini beklediklerini, bu arada eski poliçelerin iadesinde sorun çıkınca durumu genel müdürlüğe bildirdiğini, genel müdürlük yetkililerinin konuyu firma yetkilileri ile görüşeceklerini söylediklerini, şubesinin çabaları ile bir takım gecikme faizi ile banka teminat mektuplarının firmadan alındığını, bu soruşturma açılana kadar 4 müfettiş incelemesi geçirdiklerini, ancak her birisinde de yapılan işlemlerin soruşturma açılmasını gerektirmediğinin belirtildiğini, kredilerin açılması aşamalarında zaman zaman Genel Müdür Yenal Ansen, Genel Müdür Yardımcıları Osman Nuri Ertuğ ve Hüsnü Barbaros Olcay'ın telefonla kendisini arayarak, işlemlerin hızlandırılmasını istediklerinin olduğunu, hatta bir seferinde Osman Nuri Ertuğ'un, bir başka firmanın kredi talebinin bekletilerek Demirel Grubunun kredi işlemlerine öncelik tanınması hususunda talimat verdiğini, bildiği kadarıyla bu gruba verilen toplam kredinin 88 milyon dolar olduğunu, Şubat 2000 tarihine kadar toplam 53 milyon dolar tahsilat yaptıklarını, ödenmeyen kredilerin de olduğunu, kredilere karşı gayrimenkul ipoteği alındığını, tahminine göre bu teminatların borcu karşılamaya yeterli olduğunu, suç işlemediğini, Genel Müdürlüktekilerin kendilerini kurtarabilmek için bu soruşturmaları açtırdığını beyan etmiş" duruşmada da bu ifadelerini tekrar ettiğini bildirmiştir.
2-Sanık Ender Altun;
Sanık Mualla Halistürk'ün savunmalarına benzer savunma yapmış;
"Kredilerden sorumlu tutulamayacaklarını, yetki aşımı olarak gösterilen işlemlerin Genel Müdürlük yetkililerinin bilgileri ve talimatları doğrultusunda gerçekleştirildiğini, nitekim 1999 yılında yapılan borç ödeme protokolünde kabul edilen ilkelerin de bu işlemlere izin verildiğinin göstergesi bulunduğunu, müfettiş raporundaki iddiaların düzmece olduğunu, suç işlemediğini" savunmuştur.
3- Sanık Muazzez Ela;
"Halk Bankasının Ticari Krediler Müdürü olarak görev yaptığını, görevinin bir tür sekreterya olduğunu, krediler konusunda bir yetkisinin bulunmadığını, yetkinin Yönetim Kuruluna ait olduğunu, Demirel şirketler grubuna kullandırılan kredilerin mevzuata uygun bulunduğunu, ancak şubenin kredi kullandırımında yetki aşımı yaparak kredi sınırlarının dışına çıktığını, bu yetki aşımı için talimat vermesinin ve bunları onaylamasının söz konusu olmadığını, aksine yapılmaması konusunda talimat verdiğini, kredilerin tahsis edildiği dönemde Demirel şirketler grubunun güçlü ve itibarlı olduğunu, işlemler yapılırken ipoteklerin yanı sıra Şevket Demirel Holdingin şahsi kefaletinin alınarak teminatın kuvvetlendirildiğini, nitekim kredi tahsislerinden bir yıl sonra Devletin de Yahya Murat Demirel'e, Egebank'ı alma izni verdiğini, suç işlemediğini" savunmuştur.
D. İNCELEME RAPORLARI, BİLİRKİŞİ RAPORLARI VE TESPİTLER
Soruşturma öncesinde, esnasında ve kovuşturma evresinde bazı harici kurumlarca ve Yerel Mahkemece inceleme raporları düzenlettirilmiş bulunmaktadır.
1-Birinci Rapor ;
Halk Bankası Müfettişi Kemal Keser tarafından, Levent Şubesince, depasmanlı işlemler yapılması ve gayrinakdi olarak kullandırılan kredilerin bir kısmının nakde dönüştürülmesi iddiaları ile ilgili olarak, kamu davasının ikamesinden önce ancak tüm kredi işlemlerinden sonra yapılmış olan soruşturma sonucunda 09.07.1998 tarihinde düzenlenmiştir. Raporda her bir kredi işleminin geçirdiği safahat ile ilgili olarak ayrı ayrı bilgi verilmiştir.
Raporda özetle;
"Söz konusu işlemler sonucunda Demirel grubuna açılan yabancı para kredi toplamının 88.200.000 dolar, kredi aşımı tutarının 40.098.859 dolar, Türk parası kredi tutarının 4.5 trilyon lira şeklinde oluştuğu;
20.04.1998 ve 07.07.1998 tarihleri arasındaki inceleme süresi içerisinde, banka kaynaklarından transfer edilen ve geçici hesaplarda bekleyen 19.251.729 doların, yapılan tahsilatlarla tasfiyesinin sağlandığı ve firmadan, brüt %16 faiz oranı üzerinden hesaplanan 734.367 dolar faiz alınarak şube gelirlerine intikal ettirildiği;
Ayrıca, söz konusu işlemler sonucunda oluşan 20.847.130 dolar kredi aşımına karşılık, banka lehine düzenlenen, Egebank'tan ( Dempanel AŞ. adına ) ve Sümerbank'tan ( Dempa AŞ. adına ) olmak üzere toplam 19.306.060 dolar tutarında teminat mektupları alınarak, TFP firması lehine keşide edilen ve bankaca aval verilen 15.12.1999 vadeli Promissory Note'ların vadelerinde ödenmelerinin garanti edildiği;
Bütün bu tespitlere göre şubenin, söz konusu firmalara kredi kullandırırken Genel Müdürlükçe onaylanan limitlerin üzerine çıktığı, yapılan depasmanlı işlemlerin, personelin, vadeleri dolacak olan gayrinakdi kredilerin banka kaynağına dönüşmesi riski karşısında telaşa kapılmaları ve sağlıklı düşünememelerinden kaynaklandığını, Genel Müdürlüğün geçmişte bu tür işlemlere dolaylı da olsa izin vermesinin yanısıra, firmaya duyulan aşırı güvenin etkisiyle art niyete dayanmaksızın ve bankaya zarar vermek amacı güdülmeksizin, firmanın talep ettiği miktarda poliçeye aval verildiğini, şube yetkililerinde bu tür depasmanlı işlemlerin sıradan ve normal karşılanan olaylardan sayılması gerektiği fikrinin etkili ve egemen olduğu kanaatine ulaşıldığı, diğer taraftan banka kaynağına dönüşen tutarın tahsili yanında, kredi aşımına konu tutarın banka teminat mektubuna bağlanması konularında gösterdikleri çabalar da gözönüne alınarak, yapılan işlemlerin tamamında imzaları bulunan Şube Müdürü Mualla Halistürk ile Müdür Yardımcısı Ender Altun haklarında soruşturma açılmasının bankaya bir yarar sağlamayacağı, ilgili personelin cezai mahiyette olmayan bir yazı ile uyarılmalarının uygun olacağı sonuç ve kanısına varıldığı" belirtilmiştir.
2- İkinci Rapor;
Türkiye Halk Bankası AŞ. Müfettişi O.Uğur Belovacıklı tarafından 10.04.2001 tarihinde düzenlenmiş olup, C.Savcılığına yapılan suç duyurusunun dayanağını oluşturmaktadır. Raporun sonuç bölümünde aynen;
"Sahipleri politik ve ekonomik alanda ülkemizin en önde gelen isimleri arasında yer alan, hatta Türkiye'nin önde gelen tüm bankaları ile kredi ve bankacılık ilişkisi bulunan bu firmalarla, Bankamız arasındaki kredi ilişkileri tamamen iyi niyetle başlamıştır. Kredi ilişkisinde 1997 yılına kadar büyük bir problem yaşanmamıştır. Özellikle Dempa ve Dempanel A.Ş.'ye kullandırılan krediler dikkate alındığında en büyük problem, 1997 yılı sonunda yapılan depasmanlı işlemlerle ortaya çıkmıştır. Kredilerin nakde dönüşmemesi ve temdit edilmesi amacıyla, tahsilat çalışmaları yapılmış ve 1998 yılında 23.523.345 USD, 1999 yılında 22.323.776 USD ve 2000 yılında 6.971.328 USD olmak üzere toplam, 52.818.449 USD tahsilat yapılmıştır. Buraya kadar yer verilen olaylarda sorumluluk gerektiren hukuksuz eylemler şöyledir.
Dempa ve Dempanel A.Ş'ye kullandırılan kredilerde ( depasmanlara ) yer verilerek, yönetim kurulunca belirlenen limitler üzerinde kredi kullandırılmış,
Tahsis edilen kredilerin, tahsis amaçları dışında "tabela şirketi" konumundaki şirketler üzerine düzenlenen bono ve poliçelere Bankamız garantisinin alınması vasıtasıyla kullanılarak, Banka tüzel kişiliğini dolandırılmış,
Dempa A.Ş.'ye tahsis edilen toplam 20.000.000 USD'lik ithalat kredilerinin gerçek olmayan belge ve şirket aracılığıyla, tahsis ve talep amacı haricinde kullanılması ve böylece olmayan bir ithalat varmış gibi Banka tüzel kişiliği dolandırılmış,
Dempa A.Ş ve Dempanel A.Ş.'ye 24.06.1997 gün, 21 sayılı Yönetim Kurulu kararıyla ve "Gümrüklere Hitaben KDV Ertelemesi İçin" tahsis edilen, 3.000.000.000.000 TL ve 1.500.000.000.000 TL tutarındaki Türk Parası Teminat Mektubu Kredileri'nin tahsis talimatına aykırı olarak dövize dönüştürülüp, tahsis amacı haricinde kullandırılmış,
Böylece; Bankamız ya Teminat Mektuplarına ya da bono ve poliçelere koyulan, aval veya kabul imzaları ile sorumluluk atına sokulmuştur. İmzaların hemen hemen tamamı Müdür Mualla Halistük ve Müdür Yrd. Ender Altun'a aittir.
Bu meyanda;
Dempa A.Ş.'ye kullandırılan, 34.490.240 USD'ye ulaşan depasman tutarından;
Dempanel A.Ş.'ye kullandırılan 24.856.740, 93 USD'ye ulaşan depasman tutarından;
Era Finansal Kiralama A.Ş.'ye kullandırılan 2.325.000 USD'lik depasman tutarından;
Üniversal Holding A.Ş.'ye kullandırılan kredinin işleyecek faizleri de Bankamız garantisi kapsamına alındığından, 392.711, 55 DEM ve 132.129, 10 USD'lik depasman tutarlarından;
Müdür Mualla Halistürk ve Müdür Yrd. Ender Altun kusurlu ve sorumlu bulunmuşlardır.
Adı geçen çalışanlarımız, dahili kredi mevzuatımıza, Personel Yönetmeliği'ne aykırı hareket ederek, kanuni yetkilerini aşmışlardır. Ancak, işlemlerde birinci derecede bilgi ve inisiyatif sahibi olan kişi, Kambiyodan sorumlu Müdür Yrd. Ender Altun'dur. Müdür Mualla Halistürk kambiyo konusunda gereken ihtisasa sahip olmadığından, vazife suistimalinde asli sorumlu Müdür Yrd. Ender Altun'dur. Müdür Mualla Halistürk'ün eylemlerinin ise, daha çok ihmal niteliğinde olduğu düşünülmektedir.
Diğer yandan,
Dempa A.Ş.ye açılan kredilerin 45.592.332 USD'lik kısmı Estone Financial SA, 15.373.925 USD'lik bölümü TFP İnternational Ltd. emrine;
Dempanel A.Ş'ye açılan kredilerin ise, 4.394.416 USD'lik kısmı Estone Financial SA, 19.883.542 USD'lik bölümü TFP İnternational Ltd. emrine;
Düzenlenen bono ve poliçelere Bankamız aval veya kabulü verilmesi veya bonoların bankamızca garanti edilmesi yoluyla kullanılmıştır.
Süreç incelendiğinde; Dempa ve Dempanel A.Ş tarafından, bu firmalar emrine düzenlenen bono ve poliçelerin, yine Dempa ve Dempanel A.Ş.'nin yönetim kurulu üyesi ve/veya ortağı olan kişiler tarafından yurtdışındaki finans kuruluşlarında iskonto ettirilerek, bedellerinin alındığı görülmektedir. Dempa ya da Dempanel A.Ş.'nin düzenlediği bonoların tedavülü için, Bankamız avali şarttır. Zira, yurtdışındaki kuruluşlar, tanımadıkları Dempa A.Ş, Dempanel A.Ş, Estone SA veya TFP İnt. Ltd.'ye güvenerek değil, tamamen T. Halk Bankası A.Ş.'nin garantisine ve bu garantinin itibarına güvenerek satın almaktadırlar.
Öte yandan, bu kredilerin kullanılabilmesi için firmaların ya ithalat yapıyor olması ya da yurtdışından nakit kredi temin etmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda;
Dempa A.Ş.'ye 26.09.1996 ve 20.12.1996 tarihlerinde tahsis edilerek kullandırılan toplam 20.000.000 USD'lik ithalat kredilerinde firma yöneticileri bilerek ve isteyerek hayali işlemlere yer vermiştir. Her iki kredi de Estone SA adlı firma tarafından, düzenlenen faturalara istinaden kullanılmıştır. Oysa, ne Estone SA'nın böyle bir ithalatı yapacak fiziki mevcudu ve sermayesi vardır ne de ortada bir ithalat vardır. Hayali faturalardan sonra, firma tarafından olmayan ticari ilişkinin ve olmayan borcun, hayali poliçesi bankaya ibraz edilerek, Bankamızın kabul veya aval şerhi alınmıştır. Daha sonra, yabancı banka veya finans kurumlarında Estone SA adına iskonto ettirilen bu kıymetlerin bedelleri, Dempa A.Ş.'nin yöneticisi ve ortağı olan Gökalp Baştürk tarafından alınmıştır. Yani hayali bir ithalat işlemi, hayali taraflar ve hayali bir borç alacak ilişkisi yaratılarak, bankamızdan ithalat kredisi alınmış ve bankamız aldatılarak alınan kredi, mal ithali için değil de nakit kredi temini için kullanılmıştır.
Hayali ithalat işlemi nedeniyle düzenlenen bono ve poliçelerden doğan yükümlülük firma tarafından yerine getirilmediğinden, Banka kaynaklarından karşılanmış ve böylece kurumun mal varlığı da ihlale uğramıştır.
Bu nedenle;
Dempa A.Ş.'ye açılan 26.09.1996 tarihli ithalat kabul kredisinin işleyişi sırasında, 21.10.1996 tanzim tarihi, 20.05.1997 vadeli, Estone emrine düzenlenmiş, 10 adet ( toplam 10.905.000 USD'lik ) bonoya imza koyarak tanzim eden Yahya Murat Demirel, M. Cengiz Süer ve daha sonra ciro eden Gökalp Baştürk,
Yine Dempa A.Ş.'ye açılan 20.12.1996 tarihli ithalat kabul kredisinin işleyişi sırasında, 24.12.1996 tanzim tarihli, 23.12.1997 vadeli, Estone emrine düzenlenmiş 10 adet ( toplam 10.895.000 USD'lik ) poliçeye imza koyarak tanzim ve daha sonra ciro eden Gökalp Baştürk,
Aynı kredi dilimine dair 05.12.1997 tanzim tarihli, 01.12.1998 vadeli, Estone Financial emrine düzenlenmiş 10 adet ( toplam 10.417.300 USD'lik ve 10.03.1998 vadeli, yine Estone emrine düzenlenmiş 3 adet ( toplam 2.988.000 USD'lik ) bonoya imza koyarak tanzim eden Emine Mehtap Ceylan, Muzaffer Gülten ve daha sonra ciro eden Gökalp Baştürk,
Estone adına düzenlenen fatura ve anlaşma metinlerine "firma yetkilisi" sıfatıyla imza koyan Gökalp Baştürk,
Ve eğer işlemlerin yönetim kurulu kararına bağlandığı tespit edilir ise, söz konusu yönetim kurulu kararına olumlu oy vererek katılan tüm Dempa A.Ş. yönetim kurulu üyeleri kasıtlı ve sorumlu görülmektedir.
Ayrıca 05.12.1997 ve 11.07.1997 tarihlerinde Dempa ve Dempanel A.Ş. tarafından Estone SA ve TFP İnternational Ltd. emrine düzenlenen bonolarla ilgili olarak ulaşılan sonuç da aynıdır. Olmayan bir borç-alacak ilişkisine istinaden "tabela şirketi" firmalar üzerine bonolar düzenlenmiş, bu bonolar için bankamız garantisi alınarak kredi kullanılmıştır. Oysa, konu bonolar özü itibariyle, gerçeğe aykırı ve batıldır.
Düzenlenen sair benzer bonoların niteliği Dempa A.Ş'ye kullandırılan ithalat kredisinde bahsolunan bonolarla aynıdır.
Hayali borç-alacak ilişkisi nedeniyle düzenlenen bono ve poliçelerden doğan yükümlülük firma tarafından yerine getirilmediğinden, Banka kaynaklarından karşılanmış ve böylece kurumun mal varlığı da ihlale uğramıştır.
Bu nedenle;
Dempa A.Ş'ye açılan 08.12.1995 tarihli DNTM kredisinin işleyişi sırasında, 05.12.1997 tanzim tarihli, 15.12.1999 vadeli, Estone emrine düzenlenmiş toplam 10.387.032 USD'lik 9 adet bonoya imza koyarak tanzim eden Emine Mehtap Ceylan, Muzaffer Gülten ve daha sonra, ciro eden Gökalp Baştürk,
Aynı kredi dilimiyle ilgili olarak, 05.12.1997 tanzim tarihli, 17.11.2000 vadeli, TFP İnternational Ltd. emrine düzenlenmiş, toplam 9.623.925 USD'lik 9 adet bonoya imza koyarak tanzim eden Emine Mehtap Ceylan, Muzaffer Gülten ve daha sonra ciro eden H.Kemal Esiner,
Yine Dempa AŞ.ye açılan 24.06.1997 tarihli Teminat Mektubu kredisine istinaden Levent Şubesi'ne ibraz edilen ve Bankamız garantisi altına alınan, 11.07.1997 tanzim tarihli, 20.07.1998 vadeli, TFP emrine düzenlenmiş, toplam 5.750.000 USD'lik 5 adet bonoya imza koyarak tanzim eden Gökalp Baştürk, Naşit Bozkurt ve daha sonra ciro eden H.Kemal Esiner,
Dempanel A.Ş'ye açılan 08.12.1995 tarihli DNTM kredisinin işleyişi sırasında 05.12.1997 tanzim tarihli, 17.11.2000 vadeli, TFP emrine düzenlenmiş, toplam 3.860.000 USD'lik 4 adet bonoya imza koyarak tanzim eden Metin Suekinci, Gökalp Baştürk ve daha sonra ciro eden H.Kemal Esiner,
Dempanel A.Ş'ye açılan 19.01.1996 tarihli DNTM kredisinin işleyişi sırasında 05.12.1997 tanzim tarihli, 15.12.1999 vadeli, TFP emrine düzenlenmiş, toplam 7.025.466 USD'lik 6 adet bonoya imza koyarak tanzim eden Metin Suekinci, Gökalp Baştürk ve daha sonra ciro eden H.Kemal Esiner,
Dempanel A.Ş'ye açılan 29.02.1996 tarihli DNTM kredisinin işleyişi sırasında 05.12.1997 tanzim tarihli, 15.12.1999 vadeli, TFP emrine düzenlenmiş, toplam 3.248.076 USD'lik 3 adet bonoya imza koyarak tanzim eden Metin Suekinci, Gökalp Baştürk ve daha sonra ciro eden H.Kemal Esiner,
Aynı kredi dilimiyle ilgili olarak, 05.12.1997 tanzim tarihli, 15.12.1999 vadeli, Estone emrine düzenlenmiş, toplam 4.394.416- USD'lik 4 adet bonoya imza koyarak tanzim eden Metin Suekinci, H.Kemal Esiner ve daha sonra ciro eden Gökalp Baştürk,
Yine Dempanel A.Ş'ye açılan 24.06.1997 tarihli Teminat Mektubu kredisine istinaden Bankamız garantisi altına alınan, 11.07.1997 tanzim tarihli, 20.07.1998 vadeli, TFP emrine düzenlenmiş, toplam 5.750.000 USD'lik 5 adet bonoya imza koyarak tanzim eden Metin Suekinci, Gökalp Baştürk ve daha sonra ciro eden H.Kemal Esiner,
Dempa A.Ş adına TFP'ye hitaben düzenlenen anlaşma metnine "firma yetkilileri" sıfatıyla imza koyan Cengiz Suer, Şaban Ayhan Tatlıgil ve H.Kemal Esiner, başvurdukları aldatma amacına yönelik eylemlerinden ötürü sorumlu görülmektedir.
Ayrıca, Bankamız Yönetim Kurulu tarafından Dempa ve Dempanel A.Ş'ye, tahsis edilen 3 ve 1, 5 Trilyon TL'lik kredilerin, eski Genel Müdür Yrd. Barboros Olcay'ın talimatıyla, dövizi natık teminat mektubu olarak kullandırıldığı görülmektedir.
Oysa Bankamız Yönetim Kurulu Dempa ve Dempanel A.Ş'ye özel bir amaçla, şarta bağlayarak kredi tahsis etmiştir. Bu krediler "gümrüklere hitaben KDV Ertelemesi" için verilmiştir. Firma Bankamız teminat mektubunu gümrüklere vererek KDV istisnasından yararlanacaktır. Oysa H.Barboros Olcay tarafından verilen talimatla kredi yabancı paraya dönüştürülmüş, muhatap TFP isimli tabela firması olmuş, kredi, yurtdışından nakit temini için kullanılmıştır.
Dolayısıyla eski Genel Müdür Yardımcısı Barboros Olcay kusurlu ve sorumlu bulunmuştur.
Diğer yandan, gerçekleştirilen toplam 52.818.449 USD'lik tahsilat gibi hususların, sorumluluk tespitinde dikkate alınması sayın savcılık makamının takdirindedir.
Olaylar topluca değerlendirildiğinde şu sonuç ve tespitler ortaya çıkmaktadır. Sahipleri politik ve ekonomik alanda ülkemizin en önde gelen isimleri arasında yer alan, hatta Türkiye'nin önde gelen tüm bankaları ile kredi ve bankacılık ilişkisi bulunan bu firmalarla, Bankamız arasındaki kredi ilişkileri tamamen iyi niyetle başlamıştır. Bu iyi niyetli ilişkiler, süreç içinde, kimi zaman firma yöneticilerinin kötü niyetli eylemleri, kimi zaman da ilgili şube personelinin hukuksuz işlemleri neticesi farklı bir hal almıştır. Kredi ilişkisinde 1997 yılına kadar büyük bir problem yaşanmamıştır. Dempa ve Dempanel AŞ'ye kullandırılan krediler de en büyük problem, 1997 yılı sonunda yapılan depasmanlı işlemlerle ortaya çıkmıştır. Kredilerin nakde dönüşmemesi, yani temdit edilmesi amacıyla tamamen şube yetkilileri tarafından yapılan söz konusu yetki aşımlarına vakıf olunmasını müteakip, tahsilat yönünde çalışmalar yapılmıştır. Bu nedenle belirtilen eylemlere katılan Bankamız personelinin ve diğer şahısların kusurlu, kasıtlı ve sorumlu olduğu kanısına varılmıştır." görüşlerine yer verilmiştir.
3- Üçüncü Rapor;
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun 10 Nolu temennisi gereği BDDK. Bankalar Yeminli Murakıplarınca 30.11.2001 tarihinde düzenlenmiştir.
Bu raporda özetle;
"1. Dempa A.Ş. yönünden; ( Sabit Sayı:52 )
Banka'nın Levent Şubesi 14.12.1994-24.06.1997 döneminde yedi adet kredi dilimi için, Banka uygulamasının da dışına çıkılarak özel bir prosedür izlendiği görülmektedir. Nitekim, 26.09.1996 tarih ve 34 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile açılan 10 milyon USD'lik kabul kredili ithalat kredisi ekspertiz ve istihbarat raporlan iki gün içerisinde hazırlanarak Genel Müdürlüğe iletilmiş Genel Müdürlük önergesine bağlanarak bir gün içerisinde Yönetim Kurulu'na intikal ettirilmiştir. Benzer şekilde, 11.12.1996 tarih ve 44 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen krediye ilişkin Şube teklifi aynı gün Genel Müdürlüğe iletilmiş, tahsis öncesi herhangi bir istihbarat raporu düzenlenmemiş aynı gün hazırlanan Genel Müdürlük önergesi Yönetim Kuruluna intikal ettirilmiştir.
Ayrıca, Firmaya 24.06.1997 tarih ve 21 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen 3 trilyon TL teminat mektubu kredisine ilişkin Şube'nin istihbarat ve ekspertiz raporu talebi 2 trilyon TL üzerinden yapılırken, kredi teklifi 3 trilyon TL üzerinden Genel Müdürlüğe iletilmiş istihbarat raporu dikkate alınmadığı gibi, önerge Banka dahili düzenlemesine uygun olmayan şekilde hazırlanmıştır.
Firma hakkında ilk olarak 25.11.1994 tarihli istihbarat raporu düzenlenmiştir. Bu raporda, Firma'nın çok yüksek borçluluk oranı ve düşük karlılıkla faaliyetlerini sürdürdüğü ve 07.11.1994 itibariyle 33.258.000 USD döviz kredisi kullandığı ifade edilirken 09.03.1995 tarihli istihbarat raporunda da, yüksek düzeydeki borçluluğunun sürdüğü, serbest varlık tutarının negatif 596 milyar TL civarında hesaplandığı belirtilmiştir.
Banka elemanları tarafından düzenlenen 04.12.1995 tarihli istihbarat raporunda ise, Firma'nın öz kaynaklarına oranla yüksek borçlandığına değinilmiş ve 4.4 trilyon TL civarında serbest varlık hesaplanmıştır. Serbest varlık hesaplamasına dahil edilen taşınmazlar için yapılan ekspertiz değerlerinde de önemli farklılıkların olduğu belirlenmiştir. Nitekim, 25.11.1994 tarihli ekspertiz raporunda 2.250.000 TL belirlenen birim rayiç değer, 25.09.1996 tarihinde 15 milyon TL olarak tespit edilmiştir.
Firmaya, Yönetim Kurulunun 26.09.1996 tarih ve 34 sayılı Kararı ile açılan kredi öncesi düzenlenen istihbarat raporunda TFP'nin, Firma'ya ortak olduğu belirtilirken 11.12.1996 tarih ve 44 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile açılan kredi öncesi istihbarat raporuna gerek görülmemiştir. Oysa ki otorize krediler için, yeni veya ilave kredi teklifinde istihbarat raporu düzenlenmesi, Banka'nın dahili mevzuatına göre zorunlu iken buna uyulmamıştır. Öte yandan, Dempa A.Ş.'ne ortak olan TFP firması Dempa ve Dempanel A.Ş'nin ve temdit işlemlerinde kullanılan bazı poliçe ve bonoların alacaklısı olarak gözükmektedir.
Öte yandan, Yönetim Kurulunun 24.06.1997 tarih ve 21 sayılı Kararı ile açılan 3 trilyon TL teminat mektubu kredisinden önce düzenlenen istihbarat raporunda, Firmanın 1997 yılı içerisinde yoğun protestolara maruz kaldığı, bilançosunun kur riski taşıdığı belirtilmesine rağmen, Genel Müdürlük tarafından bu hususa itibar edilmemiştir.
Levent Şubesi aracılığı ile otorize olarak kredilendirilen Firmaya, mali yapısına kıyasla büyük montanda kredi kullandırılmıştır.
Firmaya, yaklaşık 2, 5 yıllık dönemde açılan 42.7 milyon USD ve 3 trilyon TL düzeyinde kredilere ilişkin süreçte gerek Bankanın dahili mevzuatına gerekse bankacılık usul ve teamüllerine aykırı kredilendirme işlemleri yapılmış, istihbarat raporları dikkate alınmamış, hatta bazı kredi dilimlerinde herhangi bir istihbarat raporu düzenlenmesine bile gerek görülmemiştir.
Kredilerin teminatına alınan taşınmazlar için Bankaca düzenlenen ekspertiz raporlarından; kredi tahsisleri öncesi düzenlenenler ile 2001 yılı içerisinde düzenlenenler arasında dolar bazında fahiş fark olduğu belirlenmiştir. Nitekim, 2001 yılı içerisinde Bankaca düzenlenen raporlardaki kıymet takdirinin dolar karşılığı 20.446.408 USD iken, kredi tahsisi öncesi düzenlenen raporlarda aynı taşınmazların değeri 140.353.902 USD olarak hesaplanmıştır. Genel Müdürlüğe iletilen veya iletilmesi gereken istihbarat raporlarındaki bu tip çelişkilerin, krediyi değerlendiren makamın gözünden kaçması mümkün değildir.
2. Dempanel A.Ş. yönünden; ( Sabit Sayı:71 )
Bankanın Levent Şubesi tarafından 08.12.1995-24.06.1997 döneminde Firma lehine teklif ve tahsis edilen beş adet kredi dilimi için de özel bir prosedür uygulanmıştır.
Bu çerçevede, Firmaya 19.01. 1996 tarih ve 3 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile açılan kredi için Genel Müdürlükçe hazırlanan önergede, önceki kredi tahsisinde de kullanılan 31.05.1995 tarihli istihbarat raporu esas alınmıştır. Banka dahili mevzuatına göre her kredi öncesi istihbarat raporu gerektiği halde, düzenlenmeden, yine 29.02.1996 tarih ve 8 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen kredi dilimi için de istihbarat raporu düzenlenmediği gibi, 24.06.1997 tarih ve 21 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen teminat mektubu kredisi öncesi hazırlanan 17.06.1997 tarihli istihbarat raporunun dikkate alınmamıştır.
Firma'ya DNTM şeklinde gayrinakdi olarak açılan kredilere ilişkin tahsis kararlarına parantez içerisinde bir koşul eklenerek proje kredisi izlenimi verilirken, finanse edildiği ifade edilen projeye ilişkin yatırımın fiziki durumunun yerinde görülmediği, yatırımın Firmaca sunulan bilgi ve belgeler üzerinden değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Açılan kredilerin, Dempanel A.Ş.'nin. yatırımlarından ziyade, Demirel Grubu firmalarının finansman ihtiyacını karşıladığı anlaşılmaktadır. Bilahare, 05.01.1998 tarihli periyodik izleme raporunda, Firmaya ait fabrikanın çalışmadığı belirtilirken, 05.04.1999 tarihli inceleme raporunda fabrikanın çalışmadığı, makine ve ekipmanlarının sökülüp götürüldüğü ifade edilmiştir. Bu tespitler değerlendirildiğinde; bir projenin değil, firmanın kredilendirildiği sonucu ortaya çıkmaktadır.
Dempa A.Ş. hakkında yapılan değerlendirmeler Dempanel A.Ş. için de geçerlidir.
Dempa ve Dempanel A.Ş. firmalarının vadesi gelen veya tazmin talebinde bulunulan harici garantilerinin temdidi için, Şube yetkililerince aval verilmek suretiyle gerçekleştirilen ve onaylı kredi işlemlerini, Genel Müdürlüğün bildiği ve hatta yönettiği anlaşılmaktadır. Banka Teftiş Kurulu tarafından düzenlenen 1998/1 sayılı Rapor'da, depasmanlı işlemler, depasman tutarları ve Firmaların risk durumu tüm açıklığı ile ortaya konulmuştur.
3. ERA A.Ş. yönünden; ( Sabit Sayı:94 )
Diğer iki Firma'da olduğu gibi, Haziran 1997'de kredi açılan Era Finansal için de ayrıcalıklı davranıldığı görülmektedir.
Kredinin açılması öncesi düzenlenen istihbarat raporunda; Firma sermayesindeki artışın gerçek bir artış olmadığı ima edilirken, Müdürlük değerlendirmelerinde Firma lehine hareket edilmiştir.
Firmaya açılan bu kredi de ekspertiz raporu düzenlenmediği gibi Banka ve diğer bankalara ipotekli taşınmazlar üzerine derecesi ve marjı belli olmayan şekilde ipotek tesisi koşulunun getirilmiş olması, kredinin teminatlandırma aşamasında da Genel Müdürlüğün devrede olduğunu göstermektedir.
4. Üniversal A.Ş. yönünden; ( Sabit Sayı:95 )
Şubat 1996'da kurulan Firma'ya, aradan 1.5 yıl geçmeden istihbarat raporundaki son derece olumsuz tespit ve değerlendirmelere rağmen 8 milyon USD tutarında kredi açılması talebi, Genel Müdürlük tarafından Yönetim Kuruluna intikal ettirilmiştir.
Sözü edilen istihbarat raporunda; Gruba dahil Dempa A.Ş.'nin aleyhine yoğun protestoya rastlanıldığının, kredinin kullanım amacının tespit edilemediğinin, satış gelirlerinin nereden kaynaklandığına ilişkin bilgiye ulaşılamadığının belirtilmesine rağmen, bu olumsuzlukların hiçbirisine kredi tahsisi öncesi Genel Müdürlük tarafından hazırlanan önergede yer verilmediği müşahade edilmiştir.
Diğer grup firmalarındaki gibi, mutat Banka uygulamasının dışına çıkılmış, teminata alınması düşünülen taşınmazlar için ekspertiz raporu aranmadan, mülkiyeti Dempa ve Dempanel A.Ş.'ne ait taşınmazlar üzerine ipotek tesis olunması şartı tesis edilerek, kullandırılacak kredinin teminatı zayıflatılmıştır.
Sonuç olarak, Banka üst yönetimi tarafından, takdir hakkının Firmalar lehine Banka aleyhine olacak biçimde kullanıldığı, ayrıca Banka ile Firmalar arasında yapılan borç ödeme planı ve protokollerinde mevcut risk ve teminat dengesinin gözetilmediği görülmektedir.
İncelemeye konu Firmalara 2.5 yıllık süreçte gayrinakdi olarak 88.2 milyon USD ve 4.5 trilyon TL, nakdi olarak da 225 milyon TL tutarında krediler açılmış ve kullandırılmıştır.
Bahse konu krediler, karar organı olan Yönetim Kurulu onayı ile açılmış olmakla birlikte, tahsisler öncesi önergelerin hazırlanmasında asıl etkili kişilerin Ticari Krediler Müdürü, Ticari Kredilerden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Müdür olduğu dikkate alınarak, diğer yönetim kurulu üyelerinin Rapora konu işlemlerde kasıt ve sorumluluklarının, önergelerde kendilerine sunulan bilgi ve belgelerle sınırlı olduğu düşünülmektedir.
İncelemeye konu Firmaların, kredilendirilmesi işlemlerinde kişilerin sorumluluğu şöyledir; DEMPA A.Ş. yönünden; ( Sabit Sayı:52 )
1 ) 14.12.1994 tarih ve 26 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 2.7 milyon USD tutarındaki DNTM kredisinde, Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay ve Genel Müdür Yenal Ansen, Şube Müdürü Mualla Halistürk'ün TCK.nun 230 uncu maddesine göre görevlerini savsakladıkları; ancak temdit işlemi dışında fiillerinin TCK.nun 102 nci maddesi hükmü gereği zamanaşımına uğradığı ve bu kapsamda mütalaa edilmesi gerektiği,
2 ) 14.12.1995 tarih ve 11 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 10 milyon USD tutarındaki DNTM kredisinde, Şube Müdürü Mualla Halistürk'ün; Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı S. Şevki Doruk, Genel Müdür Ufuk Söylemez ile krediyi açan Yönetim Kurulu üyeleri A.İhsan Elgin, A.Haydar Emre, Yücel Dirik ve Yenal Ansen'in TCK.nun 240 ıncı maddesine göre sorumlu oldukları, ancak TCK.nun 102 nci maddesi hükmü gereği eylemin zamanaşımına uğradığı ve bu kapsamda mütalaa edilmesi gerektiği,
3 ) 08.12.1995 tarih ve 41 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 10 milyon USD tutarındaki DNTM kredi diliminin açılışı ve ilk kullandırma ilişkin işlemlerin TCK.nun 102 nci maddesi hükmü gereği zamanaşımına uğradığı ve bu kapsamda mütalaa edilmesi gerektiği, ancak 05.12.1997 tarihli temdit işlemlerinde, Şube Müdürü Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun ile Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı O. Nuri ERTUG ve Genel Müdür Yenal Ansen'in TCK.nun 240 ıncı maddesine göre sorumlu oldukları,
4 ) 26.09.1996 tarih ve 34 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 10 milyon USD tutarındaki kabul kredili ithalat kredisine ilişkin olarak Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı H.Barbaros Olcay, Genel Müdür Yenal Ansen ile Şube Müdürü Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun ve kararı imzalayan Yönetim Kurulu Üyeleri A. İhsan Elgin, O. Nuri Ertuğ ve Hasan Özcan'ın TCK.nun 230 uncu maddesine; kredinin kullandırımından ve temdit işlemlerinden Şube Müdürü Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun ile Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay ve Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela'nın TCK.nun 240 ıncı maddesine göre sorumlu oldukları, ancak TCK.nun 230 kapsamındaki eylemlerin TCK.nun 102 nci maddesi hükmüne göre zamanaşımına uğradığı,
5 ) 1.12.1996 tarih ve 44 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 10 milyon USD tutarındaki kabul kredili ithalat kredisine ilişkin olarak Müdür Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun, Ticari Krediler müdürü Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay, Genel Müdür Yenal Ansen ve Yönetim Kurulu Üyeleri A. İhsan Elgin, O. Nuri Ertuğ'un; ayrıca kredinin temdidini 05.12.1997 tarihli "Makam Oluru" ile gerçekleştiren Genel Müdür Yardımcısı O. Nuri Ertuğ, Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela ile Şube yetkilileri Müdür Mualla Halistürk ve Müdür Yardımcısı Ender Altun'un TCK.nun 240 ıncı maddesine göre sorumlu oldukları,
6 ) 24.06.1997 tarih ve 21 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 3 trilyon TL. tutarındaki teminat mektubu kredisi yönünden Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdürü Yardımcısı H. Barbaros Olcay ve Genel Müdür Yenal Ansen'in; krediyi teklif eden Şube yetkilileri Müdür Mualla Halistürk ve Müdür Yardımcısı Ender ALTUN'un; kredinin kullandırımı için Yönetim Kurulu Kararı'ndaki tahsis koşulunu inisiyatifi ile yetkisi olmadığı halde telefon teyidine bağlanan talimat ile değiştiren Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay'ın TCK.nun 240 ıncı maddesi hükmü sorumlu oldukları,
2. Dempanel A.Ş. yönünden; ( Sabit Sayı:71 )
1 ) 08.12.1995 tarih ve 41 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 10 milyon USD tutarındaki DNTM kredi diliminin açılışı ve ilk kullandırımına ilişkin işlemlerin TCK.nun 102 nci maddesi hükmü gereği zamanaşımına uğradığı ve bu kapsamda mütalaa edilmesi gerektiği, ancak temditlerden ötürü Şube Müdürü Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun, Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı O. Nuri Ertuğ ve Genel Müdür Yenal Ansen'in TCK.nun 240 ıncı maddesine göre sorumlu oldukları,
2 ) 19.01.1996 tarih ve 3 sayılı ve,
3 ) 29.02.1996 tarih ve 8 sayılı Yönetim Kurulu Kararları ile tahsis edilen ve kullandırılan 5'er milyon USD tutarındaki ( 10 milyon USD ) DNTM kredisi işlemlerinin TCK.nun 102 nci maddesi hükmü gereği zamanaşımına uğradığı ve bu kapsamda mütalaa edilmesi gerektiği, kredinin temdidi amacıyla Genel Müdürlüğün de bilgisi ve taassubunda yapılan 05.12.1997 tarihli işlemlerden Şube yetkilileri Müdür Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun, Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı O. Nuri Ertuğ ve Genel Müdür Yenal Ansen'in TCK.nun 240 ncı maddesi hükmü gereği sorumlu oldukları,
4 ) 23.05.1996 tarih ve 17 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 10 milyon USD tutarındaki DNTM kredisinin açılmasında Müdür Mualla Halistürk ve Müdür Yardımcısı Ender Altun'un yanı sıra, Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı H.Barbaros Olcay ve Genel Müdür Yenal Ansen ile birlikte önergeyi kabul eden Yönetim Kurulu Üyeleri Yücel Dirik, Hasan Özcan, A.İhsan Elgin ve O.Nuri Ertuğ'un TCK.nun 240 ıncı maddesine göre sorumlu oldukları, ancak anılan işlemlerin TCK.nun 102 nci maddesi hükmü gereği zamanaşımına uğradığı ve bu kapsamda mütalaa edilmesi gerektiği,
5 ) 24.06.1997 tarih ve 21 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 1.5 trilyon TL. tutarındaki teminat mektubu kredisi yönünden Ticari Krediler Müdür Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay ve Genel Müdür Yenal Ansen'in; krediyi teklif eden Şube yetkilileri Müdür Mualla Halistürk ve Müdür Yardımcısı Ender Altun'un; kredinin kullandırımı için Yönetim Kurulu Kararı'ndaki tahsis koşulunu inisiyatifini kullanarak, yetkisi olmadığı halde telefon teyidine bağlanan talimat ile değiştiren Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay'ın, TCK.nun 240 ıncı maddi hükmü gereği sorumlu oldukları,
3. ERA Finansal A.Ş.yönünden;
Era Finansal Kiralama A.Ş'ne 10.06.1997 tarih ve 10.06.1997 tarih ve 19 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 7.5 milyon USD tutarındaki DNTM kredisine ilişkin olarak, Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdürü Yardımcısı H.Barbaros Olcay ve Genel Müdür Yenal Ansen'in; ayrıca kredi teklifini hazırlayan Şube yetkilileri Müdür Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun'un,
4. Üniversal Yatırım A.Ş. yönünden;
Üniversal Yatırım A.Ş.'ne de 10.06.1997 tarih ve 19 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile tahsis edilen ve kullandırılan 8 milyon USD tutarındaki DNTM kredisine ilişkin olarak, Ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı H. Barbaros Olcay ve Genel Müdür Yenal Ansen'in; ayrıca kredi teklifini hazırlayan Şube yetkilileri Müdür Mualla Halistürk, Müdür Yardımcısı Ender Altun'un, TCK.nun 240 ıncı maddesi gereği sorumlu oldukları,
İncelemeye Konu Dört Firma ile Yapılan Borç Geri Ödeme Planı ve Protokolüne İlişkin İşlemler:
Yönetim Kurulu 09.11.1998 tarih ve 38 sayılı oturumunda kabul edilen ödeme planı ile 15.07.1999 tarih ve 23 sayılı oturumunda her dört Firma ile protokol imzalanmasına ilişkin kararı öncesi, söz konusu Firmalardan olan banka alacakları açısından risk-teminat dengesinin gözetilerek önerge hazırlanması gerekirken, risk durumundan hiç bahsedilmeden borç erteleme önergelerinin hazırlanarak Yönetim Kurulu'na intikal ettirilmesinden ötürü ticari Krediler Müdürü Muazzez Ela, Genel Müdür Yardımcısı Turan Kalaycıoğlu ve Genel Müdür Yenal Ansen ile kendisine yöneltilen sorulara cevap vermeyen Yönetim Kurulu üyesi A. İhsan Elgin'in TCK.nun 240 ncı maddesine göre sorumlu oldukları,
Sözü edilen önergeleri imzaları ile kabul eden Yönetim Kurulu üyeleri Halil Sarıaslan, O. Nuri Ertuğ ve Hasan Özcan'ın TCK.nun 230 uncu maddesine göre sorumlu oldukları düşünülmektedir.
15.07.1999 tarih ve 23 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile uygun görülen protokole ilişkin olanlar dışındaki eylemler, "23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıvermeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun" kapsamına girmektedir.
III. Özet ve
Açıklanan nedenlerle; 1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 21.06.2004 gün ve 4154-5504 sayılı kararının sanıklar Yahya Murat Demirel, Hüsnü Barbaros Olcay, Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil ve Emine Mehtap Ceylan haklarındaki bozma bölümünün KALDIRILMASINA, 2- Bu sanıkların eylemlerinin bankacılık zimmeti suçunu oluşturduğu gözetilmeden beraatlarına karar verilmesi isabetsiz olduğundan, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.12.2003 gün ve 206-460 sayılı hükmünün BOZULMASINA, 3- Dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 31.05.2005 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.