İTİRAZ
İtirazname No : 2018/18992
KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : 11. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ağır Ceza
SAYISI : 100-13
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Resmî belgede sahtecilik suçundan sanıklar ..., ... ve ...'ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 204/1, 43/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına ve mahsuba ilişkin Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 02.12.2014 tarihli ve 276-230 sayılı hükümlerin, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 23. Ceza Dairesince 20.09.2016 tarih ve 8306-8205 sayı ile Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesi yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 03.02.2017 tarih ve 999 sayı ile; "...Resmi belgede sahtecilik suçundan temel ceza tayin olunurken teşdiden ibaresine yer verilmeden alt sınırdan uzaklaşarak ceza verilmesinin yerinde olup olmadığı hususuna gelince;
Yerel mahkemece, temel cezanın belirlenmesi sırasında; 'suçun işleniş biçimi, sanıkların şahsi, sosyal ve ekonomik durumları' gözönüne alınarak TCK'nn 204/1. maddesi uyarınca takdiren 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği, akabinde TCK'nın 43. maddesi uyarınca artırım yapılırken en alt orandan indirim yapıldığı ve yine sanıklar hakkında TCK'nın 62. maddesinin uygulandığı, gerekçede de sanıklara resmi belgede sahtecilik suçunda teşdit uygulandığına dair bir bulguya rastlanılmadığı, bu durumda sanıklar hakkında teşdiden ibaresine yer verilmeden alt sınırdan uzaklaşılarak hüküm verilemeyeceği..." görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 07.03.2017 tarih ve 14923-7099 sayı ile;
"...Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 20/09/2016 tarih ve 2016/8306 Esas, 2016/8205 Karar sayılı kararının itiraz kapsamı ile sınırlı olmak üzere bir kısım mahkumiyetine ilişkin hükümlerin kaldırılmasına...
...b-Sanıklar hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan kurulan hükümlerde gerekçesi belirtilmediği gibi teşdiden ibaresi de kullanılmadan alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle ceza tayini,...
...Kanuna aykırı olup sanıklar ... ve ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca bozulmasına" karar verilmiştir.
Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesince 11.01.2018 tarih ve 100-13 sayı ile; resmî belgede sahtecilik suçundan sanıkların TCK'nın 204/1, 43/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 2 yıl 7 ay 7 gün hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına ve mahsuba karar verilmiş, bu hükümlerin de sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 30.11.2021 tarih ve 5421-11104 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 10.02.2022 tarih ve 18992 sayı ile;
"...1) Sanıklardan ..., ... ve ... haklarında ortak itiraz nedenleri :
Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.01.2018 tarih 2017/100 esas, 2018/13 karar sayılı kararı ile; sanıklar ..., ... ve ...'ın 'Resmi belgede sahtecilik' suçunu işledikleri kabul edilerek mahkumiyet hükümleri kurulmuş ise de;
Mahkemece sanıklar ..., ... ve ...'ın mahkumiyetlerine karar verilmesine neden olan resmi belgelerin her bir sanık yönünden hangi belgeler olduğu (belgelerin tarihleri, konusu, içeriği gibi) gerekçeli kararda açıkça ve tek tek belirtilmemiş olduğundan, mahkemece öncelikle sanıklar ..., ... ve ...'ın mahkumiyetlerine konu edilen resmi belgelerin hangi belgeler (belgelerin tarihleri, konusu, içeriği gibi) olduğunun açıkça ve tek tek belirtilerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme sonucu mahkumiyet hükümleri kurulmuş olduğu gibi; sanıklar ..., ... ve ...'a isnad olunan 'Resmi belgede sahtecilik' suçuna konu belgelerin ve dayanakları olan belgelerin (örneğin: Epikriz Raporu ile ıslak imzalı hasta onay belgesi gibi) incelenerek her bir belgenin ilgili olduğu hastanın davet edilerek, belgelerde veya dayanak belgelerde isimleri yerine atılmış olan imzaların kendilerine veya yakınlarına ait olup olmadığı konusunda açık beyanlarının tespit edilmesi, imzaların inkar edilmesi halinde ise suça konu belgelerde veya dayanakları olan belgelerde yer alan hasta imzalarının ilgili hastaların elleri ürünü olup olmadığı konusunda bilirkişi raporu alınarak (bu şekilde hastalardan tanık sıfatıyla beyanları alınanların beyanlarının doğru olup olmadığı da mahkemece denetlenerek) toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanıklar ..., ... ve ...'ın hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve eksik araştırma sonucu mahkumiyet hükümleri kurulmuş olmasının yasaya aykırı olduğu anlaşılmıştır.
2) Sanık ... yönünden yukarıda '1' noda belirtilen itiraz sebepleri yanında ayrıca; sanık ... yönünden suç tarihinden itibaren Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2018/5421 Esas, 2021/11104 Karar sayılı onama ilamının tarihi olan 30.11.2021 tarihine kadar geçen süre içinde 12 yıllık olağanüstü dava zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu anlaşılmıştır.
Öncelikle; sanık ...'a isnad olunan 'Resmi belgede sahtecilik' suçunun, sanık ... yönünden suç tarihinin hangi tarih olduğunun belirlenmesi gerekmektedir.
Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 30.11.2021 gün ve 2018/5421 Esas, 2021/11104 Karar sayılı ilamında; 'Sanıklar ... ve ...’nin Tarsus Özel Umut Tıp Merkezi Üroloji Polikliniğinde Üroloji uzman doktoru, sanık ...’ın ise bu merkezde Kardiyoloji uzman doktoru olarak görev yaptıkları ve eylem ve fikir birliği içerisinde hareket ederek sahte belgeler düzenledikleri, sanıklar ... ve ... için suç tarihinin en son düzenlenen belge tarihi olan 21.12.2009 olduğu, sanık ...’ın ise 04.08.2009 tarihinde Tarsus Özel Umut Tıp Merkezinin ortaklığından ve yönetimden ayrıldığı, bu nedenle sanık ... yönünden suç tarihinin 04.08.2009 olduğu, ...' denilmek suretiyle; Tarsus Özel Umut Tıp Merkezi Üroloji Polikliniğinde Üroloji uzman doktoru olan sanıklar ... ve ... yönünden suç tarihinin en son düzenlenen belge tarihi olan 21.12.2009 olduğu belirlendikten sonra, Tarsus Özel Umut Tıp Merkezi Kardiyoloji Polikliniğinde Kardiyoloji uzman doktoru olan Sanık ...'ın da, Üroloji uzman doktorları olan sanıklar ... ve ... ile birlikte eylem ve fikir birliği içerisinde hareket ettiği kabul edilerek sanık ... yönünden suç tarihinin, Tarsus Özel Umut Tıp Merkezinin ortaklığından ve yönetimden ayrıldığı tarih olan 04.08.2009 tarihi olduğu kabul edilmiş ise de;
Ana dosyaya ait Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığının 16.07.2010 tarih 2010/2817 esas sayılı iddianamesinde; sanık ... yönünden suç tarihinin '15.06.2007-29.12.2008' olduğu belirtildiği gibi bu iddianamenin anlatım kısımlarında yer alan içeriklerden ve 38. sayfasında yer alan;
'Tarsus Dr. ... Kardiyoloji Dal Merkezinin 24 Saat EKG Holter ve 24 Saat Ambulatuar Tansiyon Holter cihazlarına ilişkin randevu defterlerinin 2007 ve 2008 yıllarına ait randevu kayıtları ile ... Başkanlığı Hizmet Sunum Genel Müdürlüğünün 08.07.2010 tarih ve 2010/765-491 sayılı yazılarına ekli bu tıp merkezine ait resmi kayıtları gösterir listelerin birlikte değerlendirilmesinde şüphelilerin 2007 yılında 371 ve 2008 yılında 935 adet 24 Saat EKG Holter kaydını ve 2007 yılında 176 ve 2008 yılında 145 adet 24 Saat Ambulatuar Tansiyon Holter kaydını randevu defterinde yer almadığı halde fazladan şikayetçi kuruma fatura ettiklerinin tespit edildiği, şüphelilerin bu eylemleri neticesinde 24 Saat EKG Holter kayıtları açısından 78.360,00 TL, 24 Saat Ambulatuar Tansiyon Holter kayıtları açısından 17.141,40 TL ve ifadesi alınan yukarıda ayrıntılı dökümü yapılan tanıklar açısından ise 5.444,00 TL olmak üzere şikayetçi kurumun toplamda 100.945,40 TL zarara uğratıldığı, şüphelilerden Dr. ..., Dr. ... ve Osman Sucularlı'nın oluşan bu zararın tamamından sorumlu oldukları,' şeklindeki içerikten açıkça anlaşıldığı üzere; iddianamede sanık ...'a isnad olunan 'Resmi belgede sahtecilik' suçuna konu eylemlerin tümünün 2007 ve 2008 yıllarında gerçekleştiğinin belirtilmiş olması nedeniyle; Ana dosyaya ait Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığının 16.07.2010 tarih 2010/2817 esas sayılı iddianamesiyle sanık ...'a isnad olunan 'Resmi belgede sahtecilik' suçunun suç tarihinin en aleyhe kabulle 31.12.2008 tarihi olduğunu kabul etmek gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Birleşen Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2011/346 esas, 2014/95 karar sayılı dosyasına ait Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığının 28.09.2011 tarih 2011/3514 esas sayılı iddianame başlığında yer alan suç tarihi kısmında; her ne kadar; sanık ... yönünden suç tarihinin '2011' olduğu yazılı ise de soruşturma aşamasına ait belgelerin incelenmesinde; Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 28.09.2011 tarih 2011/3514 esas sayılı iddianamesi ile; sanık ...'a isnad olunan 'Resmi belgede sahtecilik' suçuna konu olan Güney Sanayi ve Ticaret İşletmeleri AŞ'de çalışan bir kısım sigortalılara düzenlendiği iddia edilen istirahat raporlarının 19.11.2008, 29.11.2008, 17.12.2008 ve 27.12.2008 tarihli oldukları, nitekim bu hususun ... Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının 29.03.2011 tarih 106193/SRŞ:01 sayılı Soruşturma Raporunun 34, 35, 43 ve 44. sayfalarından da anlaşılmakta olduğu görülmüştür. Bu nedenle; birleşen Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/346 esas, 2014/95 karar sayılı dosyasına ait Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığının 28.09.2011 tarih 2011/3514 esas sayılı iddianamesi ile sanık ...'a isnad olunan 'Resmi belgede sahtecilik' suçunun suç tarihinin en son 27.12.2008 tarihi olduğu anlaşılmaktadır.
Ana dosyaya ait Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığının 16.07.2010 tarih 2010/2817 esas sayılı iddianamesinde; Tarsus Özel Umut Tıp Merkezi Üroloji Polikliniğinde Üroloji uzman doktoru olan sanıklar ... ve ...'ye isnad olunan 'Resmi belgede sahtecilik' suçuna konu eylemler ve o eylemlerin tarihleri ile; Tarsus Özel Umut Tıp Merkezi Kardiyoloji Polikliniğinde ve Özel Dr. ... Kardiyoloji Dal Merkezinde Kardiyoloji uzman doktoru olan sanık ...'a isnad olunan 'Resmi belgede sahtecilik' suçuna konu eylemler ve o eylemlerin tarihleri birbirinden farklıdır.
Kardiyoloji uzman doktoru olan sanık ...'ın, Tarsus Özel Umut Tıp Merkezinin ortağı ve Yönetim Kurulu üyesi olması hususu tek başına; Tarsus Özel Umut Tıp Merkezi Üroloji Polikliniğinde Üroloji uzman doktoru olan sanıklar ... ve ...'ye isnad olunan 'Resmi belgede sahtecilik' suçunu, sanık ...'ın, diğer sanıklar ... ve ... ile birlikte eylem ve fikir birliği içerisinde işlediğini kabule yeterli olmadığı gibi; iddianamede de; bu yönde bir isnadın bulunmadığı, iddianamedeki isnadın; Üroloji uzman doktorları olan sanıklar ... ve ...'nin kendi aralarında birlikte suç kastıyla hareket ettikleri yönünde olduğu ve Kardiyoloji uzman doktoru olan sanık ...'ın ise yine Kardiyoloji uzman doktoru olup yargılama sırasında ölmüş olan diğer sanık ... ile birlikte suç kastıyla hareket ettiği yönünde olduğu iddianame içeriğinden anlaşılmıştır. Bu husus; suçların ve cezaların şahsiliği ilkesinin de doğal sonucudur. Nitekim; Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.01.2018 tarih 2017/100 esas, 2018/13 karar sayılı gerekçeli kararının 67. sayfasında; 'sanıkların her birinin kendi eylemlerinden sorumlu olması gerektiği,' de belirtilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında; sanık ...'a isnad olunan 'Resmi belgede sahtecilik' suçunun, sanık ... yönünden suç tarihinin en aleyhe kabulle 31.12.2008 olduğu, Kardiyoloji uzman doktoru olan sanık ...'ın, Tarsus Özel Umut Tıp Merkezi Üroloji Polikliniğinde Üroloji uzman doktorları olan sanıklar ... ve ...'ye isnad olunan 'Resmi belgede sahtecilik' suçunu, sanıklar ... ve ... ile birlikte eylem ve fikir birliği içerisinde işlemediği sonucuna ulaşılmıştır.
Sanık ...'a isnad olunan 'Resmi belgede sahtecilik' suçunun 5237 sayılı TCK.nın 204/1. maddesindeki cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu 5237 sayılı TCK.nun 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen 12 yıllık olağanüstü dava zamanaşımının, sanık ... yönünden en aleyhe kabulle suç tarihi olan 31.12.2008 tarihinden itibaren, dava zamanaşımının durduğu Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 2016/8306 esas, 2016/8205 karar sayılı düzelterek onama ilamının tarihi olan 20.09.2016 tarihine kadar geçen süre ve zamanaşımının yeniden işlemeye başladığı tarih olan; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.02.2017 tarih KD-2017/999 sayılı itiraz talebi üzerine, itiraz talebinin kabulüne ve mahkumiyet hükmünün bozulmasına ilişkin verilen; Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 2017/14923 esas, 2017/7099 karar sayılı ilamının tarihi olan 07.03.2017 tarihinden itibaren, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2018/5421 Esas, 2021/11104 Karar sayılı onama ilamının tarihi olan 30.11.2021 tarihine kadar geçen süre içinde dolmuş olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1) Sanıklardan ... ve ... haklarında eksik araştırma ve yetersiz inceleme sonucu 'Resmi belgede sahtecilik' suçundan dolayı verilmiş olan Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.01.2018 tarih 2017/100 esas, 2018/13 karar sayılı mahkumiyet hükümlerinin bozulmasına karar verilmesi yerine, Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 30.11.2021 gün ve 2018/5421 Esas, 2021/11104 Karar sayılı ilamı ile; sanıklardan ... ve ... haklarındaki hükümlerin onanmasına karar verilmiş olması nedeniyle;
2) Sanık ... hakkında ise; öncelikle; 12 yıllık olağanüstü dava zamanaşımının dolmuş olması gözetilerek, 12 yıllık olağanüstü dava zamanaşımının dolmadığı kanaatine varılması halinde ise eksik araştırma ve yetersiz inceleme sonucu mahkumiyet hükmü kurulmuş olması gözetilerek, resmi belgede sahtecilik suçundan dolayı verilmiş olan Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.01.2018 tarih 2017/100 esas, 2018/13 karar sayılı mahkumiyet hükmünün bozulmasına karar verilmesi yerine, Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 30.11.2021 gün ve 2018/5421 Esas, 2021/11104 Karar sayılı ilamı ile; sanık ... hakkındaki hükmün onanmasına karar verilmiş olması nedeniyle;
Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 30.11.2021 gün ve 2018/5421 Esas, 2021/11104 Karar sayılı ilamının; Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.01.2018 tarih 2017/100 esas, 2018/13 karar sayılı kararı ile sanıklardan ..., ... ve ... haklarında 'Resmi belgede sahtecilik' suçu nedeniyle verilen mahkumiyet hükümlerinin onanmasına ilişkin kısmına yönelik olarak itiraz talebinde bulunulması gerektiği" görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 23.02.2022 tarih ve 2057-2814 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KAPSAMI ve KONUSU
İtirazın kapsamına göre inceleme, sanıklar hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1-Sanık ... hakkında açılan kamu davası yönünden dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin,
2- Zamanaşımının gerçekleşmediğinin kabulü hâlinde tüm sanıklar hakkında, gerçekleştiğinin kabulü hâlinde ise yalnızca sanıklar ... ve ... hakkında eksik araştırmayla hükümler kurulup kurulmadığının,
Belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Tarsus İlçe Emniyet Müdürlüğü KOM Grup Amirliğinin 01.03.2010 tarihli ve 10 sayılı yazısı ile gönderilen 24.02.2010 tarihli rapora göre; yapılan istihbari çalışmalar kapsamında ve şifai ihbarlar neticesinde ilçelerinde faaliyet gösteren Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde;
- Görevli bazı doktorların aynı zamanda Tarsus Devlet Hastanesinde de görev yaptıkları ve bu doktorların, Devlet Hastanesinde muayene ettikleri bazı hastaları, aynı anda Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde de muayene edilmiş olarak kayıtlara girdikleri,
- Yatan bazı hastalara, hasta odasında ultrason yapıldığı, daha sonra aynı hastaya sistoskopi, instilasyon vb. işlemler yapılmadığı hâlde yapılmış gibi gösterildiği,
- Üroloji servisinde ameliyat yapılmış gibi gösterilen birçok hastanın, gerçekte ameliyat olmadığı hâlde kayıtlara ameliyat yapılmış gibi geçirildiği,
- Kardiyoloji servisinde yatan bazı hastalara eforlu ekokardiyografi yapılmadan ve holter cihazı takılmadan takılmış gibi kayıtlara girildiği,
- Yatan bazı hastalara sistoskopi ve üretra dilatasyonu işlemleri yapılmadığı hâlde yapılmış veya yapıldığı sayıdan daha fazla sayıda yapılmış gibi gösterildiği,
- Diğer hastanelerde görev yapan bazı doktorların görevli bulundukları hastanelerde nöbetçi olduğu günlerde aynı gün Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde görevliymiş ve hasta muayene etmiş gibi gösterildiği,
Ve tüm bu işlemlerin Sosyal Güvenlik Kurumuna fatura edildiği bilgilerinin alındığı, bunun üzerine sanıklar hakkındaki soruşturmanın başladığı,
Sanık ...'in 21.09.2005, sanık ...'in 13.03.2007 tarihinden dosya kapsamında operasyonun yapıldığı 27.04.2010 tarihine kadar Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin Üroloji Polikliniğinde üroloji uzman doktoru olarak, sanık ...'in ise 21.09.2005 tarihinden 25.08.2007 tarihine kadar adı geçen Tıp Merkezinde Kardiyoloji Polikliniğinde kardiyoloji uzman doktoru olarak görev yaptıkları, aynı zamanda anılan Tıp Merkezinde sanık ...’in 09.11.2004 – 26.07.2006, 03.01.2008 – 14.03.2008 tarihleri arasında yönetim kurulu başkan vekili ve 09.10.2008 – 18.05.2009 ve 25.05.2009 – 18.05.2012 tarihleri arasında başkan olarak, sanık ...’in 07.07.2006 – 26.07.2006 tarihleri arasında yönetim kurulu başkanı, 25.05.2009 – 04.08.2009 tarihleri arasında ise yönetim kurulu üyesi olarak, sanık ...’in de 26.08.2009 – 05.03.2010 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi olarak yetkili ve görevli oldukları, ayrıca sanıklar ... ve sanık ...’in bu Merkezin ortaklarından oldukları, 04.08.2009 tarihinde sanık ...’in ortaklığının sona erdiği, sanık ...’in bu Tıp Merkezi dışında yine Tarsus ilçesinde faaliyet gösteren Özel Tarsus Dr. ... Kardiyoloji Dal Merkezinin de kurucusu ve ortağı olduğu, doktorluk görevini icra ettiği, 03.09.2007 – 30.07.2008 tarihleri arasında adı geçen Merkezin mesul müdürü olarak da görev yaptığı,
Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezi tarafından SGK’ya fatura edilen hizmetlerin doğru olup olmadığı, suistimal bulunup bulunmadığının belirlenmesine yönelik olarak Dr. ...’nun hazırladığı 02.03.2010 tarihli ön inceleme raporunda; ilgili Merkezden alınan belgeler ile tanık hasta beyanlarının incelenmesinde, defterlerde karalama ve oynama olduğu, aynı güne çok sayıda FAKO işlemi kaydedildiği, sanık ...’in Tarsus 70. Yıl Devlet Hastanesinde nöbetçi olduğu günlerde dahi Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde işlem yapmış gözüktüğü, 2007 ve 2008 yıllarında üroloji işlemlerinin sıklıkla sanık ... tarafından, 2009 yılında ise sanık ... tarafından yapıldığı, kardiyoloji branşında çok sayıda 24 saatlik EKG kaydı (holter) ve eforlu ekokardiyografi işleminin fatura edildiği, Merkezden faturalandırılan hastaların yakın tarihlerde Tarsus 70. Yıl Hastanesinde muayene oldukları ve sonrasında bu Merkeze yönlendirildikleri, yapılan veya yapılmayan işlemlerde sanık ... yerine sanık ...’in kaydedildiği, ameliyathane defterlerinde denetimde usulsüzlüklerin göze batmaması açısından işlem yapılmayan hastaların defterlere işlendiği, kardiyoloji polikliniğinde yapılan veya yapılmayan işlemlerde denetimleri yanıltmak amacıyla sanık ... yerine yine aynı Merkezde kardiyoloji uzman doktoru olarak görev yapan inceleme dışı sanık ...’ın adı ile kayıt açılmak suretiyle kuruma faturalandırma yapıldığı tespitleriyle Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezince SGK’nın sistemli bir biçimde zarara uğratıldığı kanaatine varıldığının belirtildiği,
Dr. Dilek Yılmaz tarafından Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezindeki usulsüzlüklere ilişkin olarak hazırlanan 14.07.2010 tarihli bilirkişi raporunda; 2007, 2008 ve 2009 yıllarında adı geçen Tıp Merkezinde 26 hastaya sistoskopi işlemi, 94 hastaya üretra dilatasyonu işlemi, 26 hastaya 24 saat ekg kaydı (holter) işlemi, 6 hastaya egzersiz stres ekokardiyografi işlemi, 19 hastaya mesanenin prekanseröz lezyonlarında fulgurasyon işlemi, 5 hastaya üreteral karunkül operasyonu işlemi, 1 hastaya sistoskopi ve mesaneden punch biyopsi işlemi, 1 hastaya gündüz yatış işlemi, 2 hastaya acil poliklinik muayene işlemi, 5 hastaya ambulatuar kan basıncı ölçümü işlemi, 2 hastaya üreteral J stent takılması işlemi, 4 hastaya transtorasik ekokardiyografi işlemi, 6 hastaya vaka başı muayene işlemi, 1 hastaya meatotomi işlemi, 2 hastaya üreterosel endoskopik tedavi işlemi girişinin yapıldığı ancak hastalara bu işlemlerin uygulanmadığı, belirtilen işlemlere ilişkin bir hizmet verilmediği hâlde MEDULA sistemi üzerinden Sosyal Güvenlik Kurumuna fatura edilmek suretiyle kurumun toplam 47.490,18 TL zarara uğratıldığı tespitleriyle birlikte bu Merkezde uygulanan sistoskopi, üretra dilatasyonu ve mesanenin prekanseröz lezyonlarında fulgurasyon işlemleri ile ilgili olarak Mersin Üniversitesi Rektörlüğü Sağlık Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimliği, Başkent Üniversitesi Adana Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Başhekimliği ve Tarsus Devlet Hastanesi Başhekimliğine hitaben üroloji polikliniklerine başvuran, yatan ve ayakta tedavi gören hastaların sayısal bilgileri ile bu hastaların kaçına bahse konu işlemlerin uygulandığının sayısal olarak bildirilmesinin istenmesine dair dosya içerisinde yer alan müzekkerelere verilen cevap yazıları tablolar hâlinde gösterilmiş olup söz konusu tablolardan;
Mersin Üniversitesi Rektörlüğü Sağlık Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimliğinde 2007 yılı içinde Üroloji Polikliniğinde 18014 hastanın tedavi gördüğünün, bunlardan 102'sine sistoskopi ve 17'sine üretra dilatasyonu işlemlerinin uygulandığının, 2008 yılı içinde Üroloji Polikliniğinde 20973 hastanın tedavi gördüğünün, bunlardan 77'sine sistoskopi ve 85'ine üretra dilatasyonu işlemlerinin uygulandığının, 2009 yılı içinde Üroloji Polikliniğinde 21924 hastanın tedavi gördüğünün, bunlardan 61'ine sistoskopi ve 71'ine üretra dilatasyonu işlemlerinin uygulandığının ve 2007, 2008 ve 2009 yıllarında mesanenin prekanseröz lezyonlarında fulgurasyon işleminin ise uygulanmadığının,
Başkent Üniversitesi Adana Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğünde 2007 yılı içinde Üroloji Polikliniğinde 21733 hastanın tedavi gördüğünün, bunlardan 371'ine sistoskopi ve 187'sine üretra dilatasyonu işlemlerinin uygulandığının, 2008 yılı içinde Üroloji Polikliniğinde 23323 hastanın tedavi gördüğünün, bunlardan 431'ine sistoskopi ve 140'ına üretra dilatasyonu işlemlerinin uygulandığının, 2009 yılı içinde Üroloji Polikliniğinde 21478 hastanın tedavi gördüğünün, bunlardan 647'sine sistoskopi ve 83'üne üretra dilatasyonu işlemlerinin uygulandığının ve 2007, 2008 ve 2009 yıllarında mesanenin prekanseröz lezyonlarında fulgurasyon işleminin ise uygulanmadığının,
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Başhekimliğinde 2007 yılı içinde Üroloji Polikliniğinde 16208 hastanın tedavi gördüğünün, bunlardan 520'sine sistoskopi ve 131'ine üretra dilatasyonu işlemlerinin uygulandığının, 2008 yılı içinde Üroloji Polikliniğinde 18308 hastanın tedavi gördüğünün, bunlardan 451'ine sistoskopi ve 127'sine üretra dilatasyonu işlemlerinin uygulandığının, 2009 yılı içinde Üroloji Polikliniğinde 15091 hastanın tedavi gördüğünün, bunlardan 686'sına sistoskopi ve 120'sine üretra dilatasyonu işlemlerinin uygulandığının ve 2007, 2008 ve 2009 yıllarında mesanenin prekanseröz lezyonlarında fulgurasyon işleminin ise uygulanmadığının,
Tarsus Devlet Hastanesi Başhekimliğinde 2007 yılı içinde Üroloji Polikliniğinde 34354 hastanın poliklinikte, 1107 hastanın yatarak tedavi gördüğünün, bunlardan 808'ine sistoskopi, 58'ine üretra dilatasyonu ve 29'una mesanenin prekanseröz lezyonlarında fulgurasyon işlemlerinin uygulandığının, 2008 yılı içinde Üroloji Polikliniğinde 30541 hastanın poliklinikte, 964 hastanın yatarak tedavi gördüğünün, bunlardan 794'üne sistoskopi, 84'üne üretra dilatasyonu ve 23'üne mesanenin prekanseröz lezyonlarında fulgurasyon işlemlerinin uygulandığının, 2009 yılı içinde Üroloji Polikliniğinde 26495 hastanın poliklinikte 940 hastanın yatarak tedavi gördüğünün, bunlardan 717'sine sistoskopi, 80'ine üretra dilatasyonu ve 29'una mesanenin prekanseröz lezyonlarında fulgurasyon işlemlerinin uygulandığının,
Yine Tarsus Devlet Hastanesi Başhekimliğinin aynı yazılarında 2007 yılı içinde Üroloji Polikliniğinde poliklinik kısmında tedavi gören hastaların 8630'unun ve yatarak tedavi gören hastaların 439'unun tedavilerinin sanık ... tarafından yapıldığının ve bu sanığın tedavi ettiği hastalardan 158'ine sistoskopi, 1'ine üretra dilatasyonu ve 14'üne mesanenin prekanseröz lezyonlarında fulgurasyon işlemlerini uyguladığının, 2008 yılı içinde Üroloji Polikliniğinde poliklinik kısmında tedavi gören hastaların 7287'sinin ve yatarak tedavi gören hastaların 353'ünün tedavilerinin sanık ... tarafından yapıldığının ve bu sanığın tedavi ettiği hastalardan 133'üne sistoskopi, 2'sine üretra dilatasyonu ve 8'ine mesanenin prekanseröz lezyonlarında fulgurasyon işlemlerini uyguladığının, 2009 yılı içinde ise Üroloji Polikliniğinde poliklinik kısmında tedavi gören hastaların 8334'ünün ve yatarak tedavi gören hastaların 323'ünün tedavilerinin yine adı geçen sanık tarafından yapıldığının ve bu sanığın tedavi ettiği hastalardan 124'üne sistoskopi, 2'sine üretra dilatasyonu ve 9'una mesanenin prekanseröz lezyonlarında fulgurasyon işlemlerinin uyguladığının,
Anlaşıldığı,
Aynı raporda ... Hizmet Sunum Genel Müdürlüğünün yazıları doğrultusunda yer verilen tablolardan da;
Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin Üroloji Polikliniğinde 2007 yılında 730 hastanın poliklinikte ayakta, 1865 hastanın ise yatarak tedavi gördüğü, bu hastaların poliklinikte ayakta tedavi gören 1 ve yatarak tedavi gören 11 olmak üzere 12'sinin tedavisinin sanık ... tarafından yapıldığı ve sadece 1 hastaya sistoskopi işlemi uygulandığı, poliklinikte ayakta tedavi gören 729 ve yatarak tedavi gören 1854 olmak üzere toplam 2583 hastanın tedavisinin ise sanık ... tarafından yapıldığı ve bu hastalardan 93'üne fulgurasyon, 574'üne tanısal sistoskopi, 1'ine sistoskopi ve punch biyopsi ve 61'ine üretra dilatasyonu işlemlerinin sanık ... tarafından uygulandığı,
Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin Üroloji Polikliniğinde 2008 yılında 1250 hastanın poliklinikte ayakta, 3155 hastanın ise yatarak tedavi gördüğü, bu hastaların poliklinikte ayakta tedavi gören 365 ve yatarak tedavi gören 1157 olmak üzere 1522'sinin tedavisinin sanık ... tarafından yapıldığı ve bu hastalardan 77'sine fulgurasyon, 183'üne tanısal sistoskopi ve 105'ine üretra dilatasyonu işlemlerinin uygulandığı, poliklinikte ayakta tedavi gören 885 ve yatarak tedavi gören 1998 olmak üzere toplam 2883 hastanın tedavisinin ise sanık ... tarafından yapıldığı ve bu hastalardan 68'ine fulgurasyon, 613'üne tanısal sistoskopi ve 204'üne üretra dilatasyonu işlemlerinin sanık ... tarafından uygulandığı,
Tarsus Özel Umut Tıp Merkezinin Üroloji Polikliniğinde 2009 yılında 1125 hastanın poliklinikte ayakta, 1115 hastanın ise yatarak tedavi gördüğünün, bu hastaların poliklinikte ayakta tedavi gören 1075 ve yatarak tedavi gören 1011 olmak üzere 2086'sının tedavisinin sanık ... tarafından yapıldığı ve bu hastalardan 102'sine fulgurasyon, 31'ine sistoskopi ve punch biyopsi, 714'üne sistoskopi ve 228'ine üretra dilatasyonu işlemlerinin uyguladığı, poliklinikte ayakta tedavi gören 50 ve yatarak tedavi gören 104 olmak üzere toplam 154 hastanın tedavisinin ise sanık ... tarafından yapıldığı ve bu hastalardan 41'ine tanısal sistoskopi ve 9'una üretra dilatasyonu işlemlerinin adı geçen sanık tarafından uygulandığı,
Sonucunun çıkarıldığı,
Bu kapsamda yapılan işlemlerin oransal değerlendirilmesi de tablolar hâlinde raporda yer almış olup,
Sistoskopi işlemlerinin 2007 yılına ilişkin oransal değerlendirilmesinde, Tarsus Devlet Hastanesi Başhekimliğinde %2,35, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Başhekimliğinde %3,20, Başkent Üniversitesi Adana Uygulama ve Araştırma Merkezinde %1,70 ve Mersin Üniversitesi Rektörlüğü Sağlık Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimliğinde %0,56 oranında uygulanırken aynı işlemin aynı yıl içinde Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde %22,15 oranında uygulandığı,
Sistoskopi işlemlerinin 2008 yılına ilişkin oransal değerlendirilmesinde, Tarsus Devlet Hastanesi Başhekimliğinde %2,59, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Başhekimliğinde %2,46, Başkent Üniversitesi Adana Uygulama ve Araştırma Merkezinde %1,84 ve Mersin Üniversitesi Rektörlüğü Sağlık Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimliğinde %0,36 oranında uygulanırken aynı işlemin aynı yıl içinde Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde %14,72 oranında uygulandığı,
Sistoskopi işlemlerinin 2009 yılına ilişkin oransal değerlendirilmesinde, Tarsus Devlet Hastanesi Başhekimliğinde %2,70, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Başhekimliğinde %4,54, Başkent Üniversitesi Adana Uygulama ve Araştırma Merkezinde %3,012 ve Mersin Üniversitesi Rektörlüğü Sağlık Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimliğinde %0,27 oranında uygulanırken aynı işlemin aynı yıl içinde Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde %33,70 oranında uygulandığı,
Üretra dilatasyonu işlemlerinin 2007 yılına ilişkin oransal değerlendirilmesinde, Tarsus Devlet Hastanesi Başhekimliğinde %0,16, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Başhekimliğinde %0,80, Başkent Üniversitesi Adana Uygulama ve Araştırma Merkezinde %0,86 ve Mersin Üniversitesi Rektörlüğü Sağlık Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimliğinde %0,09 oranında uygulanırken aynı işlemin aynı yıl içinde Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde %2,35 oranında uygulandığı,
Üretra dilatasyonu işlemlerinin 2008 yılına ilişkin oransal değerlendirilmesinde, Tarsus Devlet Hastanesi Başhekimliğinde %0,27, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Başhekimliğinde %0,69, Başkent Üniversitesi Adana Uygulama ve Araştırma Merkezinde %0,60 ve Mersin Üniversitesi Rektörlüğü Sağlık Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimliğinde %0,40 oranında uygulanırken aynı işlemin aynı yıl içinde Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde %5,71 oranında uygulandığı,
Üretra dilatasyonu işlemlerinin 2009 yılına ilişkin oransal değerlendirilmesinde, Tarsus Devlet Hastanesi Başhekimliğinde %0,30, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Başhekimliğinde %0,79, Başkent Üniversitesi Adana Uygulama ve Araştırma Merkezinde %0,38 ve Mersin Üniversitesi Rektörlüğü Sağlık Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimliğinde %0,32 oranında uygulanırken aynı işlemin aynı yıl içinde Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde %10,58 oranında uygulandığı,
Tespitlerine ulaşıldığı,
Tablolardaki istatistikî veriler karşılaştırıldığında, Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin hasta sayılarına oranla yapılan işlemlere ait veri girişlerinin, o bölgede yer alan Kamu ve Üniversite hastanelerinin hasta sayılarına oranla yapılan işlemlere ait veri girişlerinin oransal olarak çok üstünde olduğunun, adı geçen Tıp Merkezinde hak sahiplerine herhangi bir hizmet verilmediği hâlde hizmet verilmiş gibi gösterilmek suretiyle tıbbi işlemi gerçekleştiren diğer hekimlerle birlikte üroloji uzman doktoru olarak görev yapan sanık ...’in SGK’nın 25.060,63 TL zarara uğratılması fiilinden, sanık ...’in ise SGK’nın 19.815,35 TL zarara uğratılması fiilinden tıbbi yönden bizzat sorumluluklarının bulunduğu kanaatlerine varıldığı,
Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezi tarafından SGK’ya fatura edilen hizmetlerin doğru olup olmadığı, suistimal bulunup bulunmadığının belirlenmesine yönelik olarak Dr. ...’nun hazırladığı 04.08.2010 tarihli inceleme raporunda; 179 hasta veya hasta yakınının yazılı beyanından ilgili belge ve bilgilerden toplam 60.571,18 TL’nin işlem yapılmadığı hâlde SGK’ya fatura edildiği kanaatine varıldığı, yapılmadığı hâlde yapılmış gibi fatura edildiği değerlendirilen 231 işlem bulunduğu, 74 hasta/hasta yakını işlemin sanık ... tarafından yapılmadığını ifade etmesine rağmen, SGK’ya adı geçen doktor tarafından faturalandırılıp epikriz vb. belge düzenlendiği tespitlerine yer verildiği,
Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/493 talimat numaralı ve 10.12.2013 tarihli yazısı ekinde gönderilen Emekli Sayıştay Uzman Denetçisi Mahmut Yergin, Emekli Sayıştay Başdenetçisi Hüseyin Işık, Adli Tıp Uzmanı Dr. Ertan Güven’den oluşan bilirkişi kurulunun hazırladığı bilirkişi raporunda;
1- Tarsus Özel Umut Tıp Merkezinde;
Hasta ifadeleri ve kayıtlardan;
Merkezde yapılan sistoskopi, üretra dilatasyonu ve mesanenin prekanseröz lezyonlarda fulgurasyon işlemlerinin gerçekte yapılandan daha fazla sayıda SGK’ya fatura edildiği, aslında yapılmayan işlemlerin de sahte epikriz raporları düzenlenerek yapılmış gibi SGK’ya fatura edildiği, 26 hastaya sistoskopi işlemi yapılmadan fatura düzenlendiği, 4.196 TL fazla para alındığı, 94 hastaya üretra dilatasyonu işlemi yapılmadan fatura düzenlendiği, 23.668,90 TL fazla para alındığı, 19 hastaya mesanenin prekanseröz lezyonlarında fulgurasyon işlemi yapılmadan fatura düzenlenerek 13.849,10 TL fazla para alındığı, 5 hastaya üretral karankül operasyonu işlemi yapılmadan fatura düzenlenerek 1.161,95 TL fazla para alındığı, 1 hastaya sistoskopi ve mesaneden punch biyopsi işlemi yapılmadan fatura düzenlenerek 57,23 TL fazla para alındığı, 2 hastaya üreteral stent takılması işlemi yapılmadan fatura düzenlenerek 435,60 TL fazla para alındığı, 2 hastaya üreterosel, endoskopik tedavi işlemi yapılmadığı hâlde fatura düzenlenerek 1.457,80 TL fazla para alındığı, 26 hastaya 24 saat EKG kaydı (Holter) işlemi yapılmadığı hâlde fatura düzenlenerek 1.560 TL fazla para alındığı, 6 hastaya egzersiz stres ekokardiyografi işlemi yapılmadığı hâlde fatura düzenlenerek 427,20 TL fazla para alındığı, 1 hastaya gündüz yatak ücreti fatura edilerek 6 TL fazla ücret alındığı, 2 hastaya acil poliklinik ücreti fatura edilerek 32,80 TL fazla ücret alındığı, 5 hastaya ambulatuar kan basıncı ölçümü fatura edildiği ancak hizmetin yapılmadığı, 267 TL fazla ücret alındığı, 4 hastaya transtorasik ekokardiyografi işlemi fatura edildiği ancak hizmetin yapılmadığı, 166,40 TL fazla ücret alındığı, 6 hastaya vaka başı muayene ücreti işlemi fatura edildiği ancak hizmetin yapılmadığı 160,80 TL fazla ücret alındığı, 1 hastaya meatotomi işlemi fatura edildiği ancak hizmetin yapılmadığı, 25,40 TL fazla ücret alındığı, bu bölümden toplam kurum zararının 47.490,18 TL olduğu,
Bu zararın;
25.060,63 TL’sinden sanık ...'in, 19.815,35 TL’sinden sanık ...'in, 2.450,20 TL’sinden ise birbirlerinin şifrelerini kullanmış oldukları anlaşılan inceleme dışı sanık ... ile sanık ...'in sorumlu olduğu, sorumluların fiilen yapılmayan tedavi ve tetkiklere ilişkin gerçeğe aykırı belge düzenleyerek SGK Başkanlığını toplam 47.326,18 TL zarara uğrattıkları,
İnceleme dışı sanıklar ...’ın 55,50 TL, ...’in 71,20 TL, ...’ın 20 TL, ...’ın 17,30 TL fazla ödemeye neden oldukları, söz konusu fazla ödemelerin küçük rakamlardan oluşması nedeniyle hataen yapılmış olabileceği, fazla alınan ücretlerin SGK Başkanlığına iade edilmiş bulunduğu, mesul müdürler ..., ..., ...., ...’ın fazla ödemelerin yapılmasında ihmallerinin bulunduğu,
2- Tarsus Dr. ... Kardiyoloji Dal Merkezinde;
Hasta ifadelerine göre tetkik ve tedavisi yapılmadığı hâlde SGK Başkanlığına fatura edilerek ücreti alınan işlemler için sahte epikriz raporları düzenlendiği, 13 hasta için muayene yapılmadan 331,20 TL vaka başı muayene ücreti alındığı, 66 hasta için 24 saat EKG (Holter) işlemi yapılmadan 3.960 TL ücret alındığı, 1 hasta için egzersiz stres ekokardiyografi işlemi yapılmadan 71,20 TL ücret alındığı, 26 hasta için; transtorasik ekokardiyografi işlemi yapılmadan 1.081,60 TL ücret alındığı, bu bölümden toplam kurum zararının 5.444 TL olduğu, bu zararın; 2.949,60 TL’sinin sanık ...'in sorumluluğunda bulunduğu,
İnceleme dışı sanık ...'in şifresinin sanık ... tarafından da kullanıldığı yönünde değerlendirilebilecek hasta ifadelerinin bulunduğu, inceleme dışı sanık ...’in şifresiyle yapılan işlemlerin cüzi bir meblağ olduğu, şifresini gizli tutmamak nedeniyle görevini ihmal etmiş olduğu, ancak, sahte belge düzenlediği hususunun tevsik edilemediği, sağlık kuruluşu ortaklarından olan sanık ...'in düzenlenen gerçeğe aykırı belgeler nedeniyle SGK’dan fazladan aldığı 2.949,60 TL nedeniyle sorumlu olduğu, fazla alınan miktarın SGK’ya geri ödenmiş bulunduğu,
24 saat EKG kaydı (Holter) açısından MEDULA sisteminde yer alan fatura bilgileri ile randevu kayıt defterinde yer alan hasta sayılarının karşılaştırılmasında; 2007 yılında 371 adet, 2008 yılında 935 adet holter işleminin randevu defterinde kaydının bulunmadığı,
24 saat kan basıncı ölçümü açısından MEDULA sisteminde yer alan fatura bilgileri ile randevu kayıt defterinde yer alan hasta sayılarının karşılaştırılmasında; 2007 yılında 176 adet, 2008 yılında 145 adet ambulatuar kan basıncı ölçüm işleminin randevu defterinde kaydının bulunmadığı, gerek hasta ifadelerinden gerekse Merkezde bulunan holter aleti sayısının yetersiz olması karşısında, hizmet ifa edilmeden epikriz ve fatura düzenlendiğinin anlaşıldığı,
Ambulatuar kan basıncı ölçümü nedeniyle randevu defterine göre fazla olan 321 işlem için 17.141,40 TL, 24 saat EKG kaydı (Holter) için ise fazla olan 1306 işlem karşılığı 78.360 TL olmak üzere toplam 95.501,40 TL SGK’dan fazla ücret alındığı, ancak bu ödemelere ilişkin belgeleri düzenleyenlerin sağlıklı olarak tespit edilemeyeceği, söz konusu fazla ödenen miktarın ilgili Merkezce geri ödenmiş olduğundan kurum zararı bulunmadığı, randevu defterinde bulunmayan hastalar için holter ve 24 saat kan basıncı ölçümü işlemi yaparak SGK’dan alınan fazla paranın kuruluşun ortağı olan sanık ...'in sorumluluğunda bulunduğu
Tespit ve kanaatlerine varıldığı,
Sanıklar hakkında düzenlenen Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığının 16.07.2010 tarihli ve 2817-180 sayılı iddianamesinde;
-Fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri belirtilen sanıklar ... ve ...’in sahtecilik eylemlerinin “A) Tarsus Özel Umut Tıp Merkezi Üroloji Polikliniğinde Yapılan ve Sahte Olduğu Belirtilen İşlemler” başlığı altında anlatıldığı, gerçekte yapmadıkları hâlde yapmışlar gibi gösterilen işlemler ve bunlara ilişkin düzenlenen çok sayıdaki sahte belgeler yönünden ilk belge tarihinin 04.07.2007, son belge tarihinin ise 21.12.2009 tarihi olarak gösterildiği, iddianamenin bu başlığı altındaki eylemlere birçok inceleme dışı sanığın da iştirak ettiği yönünde anlatım bulunmasına rağmen adı geçen Tıp Merkezinde kardiyoloji uzman doktoru olarak çalışan sanık ... yönünden bu hususta herhangi bir anlatım bulunmadığı,
- İnceleme dışı sanık ... ile fikir ve eylem birliği içinde hareket ettikleri belirtilen sanık ...’in sahtecilik eylemlerinin ise “C) Tarsus Özel Umut Tıp Merkezi Kardiyoloji Polikliniğinde Yapılan ve Sahte Olduğu Belirtilen İşlemler” başlığı ile “2- Tarsus Dr. ... Kardiyoloji Dal Merkezinde Yapılan ve SGK’ya Fatura Edilen İçeriği İtibarıyla Sahte İşlemler” başlığı altında anlatıldığı, gerçekte yapmadıkları hâlde yapmışlar gibi gösterilen işlemler ve bunlara ilişkin düzenlenen çok sayıdaki sahte belgeler yönünden ilk belge tarihinin 15.06.2007, son belge tarihinin ise 17.12.2008 tarihi olarak gösterildiği, iddianamenin bu başlıkları altındaki eylemlere birçok inceleme dışı sanığın da iştirak ettiği yönünde anlatım bulunmasına rağmen sanıklar ... ve ... yönünden bu hususta herhangi bir anlatım bulunmadığı,
- Başlık kısmında suç tarihlerinin sanıklar ... ve ... yönünden “04.07.20017 – 21.12.2009”, sanık ... yönünden ise “15.06.2007 – 29.12.2008” olarak gösterildiği,
Ana dosya ile birleştirilen Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.04.2014 tarihli ve 346-95 sayılı kararına konu kamu davasına ilişkin olarak sanık ... ile inceleme dışı sanıklar Refik ve Jıldızkan Erenler hakkında düzenlenen Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığının 28.09.2011 tarihli ve 3514-194 sayılı iddianamesinde de eylemin;
“Yukarıda açık adres ve kimlik bilgileri yazılı bulunan şüphelilerin Tarsus ilçesinde faaliyet gösteren Tarsus Özel ... Kardiyoloji Dal Merkezi sahibi ve doktorları oldukları, Şikayetçi ... Başkanlığınca Tarsus Güney Sanayi A.Ş isimli işyerinde tetkik Uzman kadrosunda çalışması bulunan sigortalıların şirketin son yıllarda içinde bulunduğu ekonomik kriz sonucu ücretlerini tam ve zamanında uzun bir süre alamamaları nedeniyle çalışanların maddi sıkıntılar içerisine girdikleri, bu sıkıntılı durumdan kurtulmak amacıyla çare olarak Tarsus Özel ... Kardiyoloji Dal merkezinden istirahat raporları alarak karşılığı olan istirahat bedellerini alarak maddi sıkıntılarından kurtulmaya çalıştıklarının tespit edilmesi üzerine ... Başkanlığınca belirtilen hususlarda inceleme başlatıldığı,
Başlatılan inceleme kapsamında ifadelerine başvurulan sigortalıların bazılarının alınan ifadelerinde kendilerinin sorunlarının hastanede doktorlar tarafından dinlenmesinin dışında herhangi bir tetkik yapılmadığını, sigortalıların bazılarının ise kendilerine herhangi bir ilaç tedavisi dahi uygulanmadığını, kendilerine hiç reçete düzenlenmediğini belirttikleri,
Yapılan araştırmada Tarsus Özel ... Dal merkezine hiç bir şekilde gitmedikleri halde kimlik bilgileri kullanılarak faturalandırma yapılarak kurum zararına sebebiyet verildiğinin tespit edildiği” şeklinde anlatıldığı, suç tarihinin 2011 olarak gösterildiği, ancak dosya içerisinde yer alan tüm belgelerin incelenmesinde bahsi geçen Güney Sanayi AŞ isimli şirket çalışanlarına verilen gerçeğe aykırı raporlardan sonuncusunun tarihinin 17.12.2008 olduğu, 2011 tarihinin soruşturmanın başlamasından sonraki bir zamana tekabül ettiği,
Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesince sanıklar hakkında yapılan yargılama sırasında sanıkların 01.10.2010 tarihli oturumda sorgularının yapıldığı, yargılama sonucunda da 02.12.2014 tarih ve 276-230 sayı ile; resmî belgede sahtecilik suçundan TCK’nın 204/1, 43/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmalarına hükmedildiği, bu hükümlerin sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 23. Ceza Dairesince 20.09.2016 tarih ve 8306-8205 sayı ile Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesi yönünden düzeltilerek onanmasına karar verildiği,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 03.02.2017 tarih ve 999 sayı ile; “…Yerel mahkemece, temel cezanın belirlenmesi sırasında; ‘suçun işleniş biçimi, sanıkların şahsi, sosyal ve ekonomik durumları’ gözönüne alınarak TCK'nun 204/1 maddesi uyarınca takdiren 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği, akabinde TCK'nun 43. maddesi uyarınca artırım yapılırken en alt orandan indirim yapıldığı ve yine sanıklar hakkında TCK'nun 62. Maddesinin uygulandığı, gerekçede de sanıklara resmi belgede sahtecilik suçunda teşdit uygulandığına dair bir bulguya rastlanılmadığı, bu durumda sanıklar hakkında teşdiden ibaresine yer verilmeden alt sınırdan uzaklaşılarak hüküm verilemeyeceği” görüşüne dayanılarak itiraz yoluna başvurulması üzerine CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 15. Dairesince 07.03.2017 tarih ve 14923-7099 sayı ile itiraz nedenleri yerinde görülerek itirazın kabulüyle hükümlerin bozulduğu,
Bozmaya uyan Yerel Mahkemece 11.01.2018 tarih ve 100-13 sayı ile resmî belgede sahtecilik suçundan sanıkların TCK'nın 204/1, 43/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 2 yıl 7 ay 7 gün hapis cezasıyla cezalandırılmalarına hükmedildiği ve bu hükümlerin de sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 30.11.2021 tarih ve 5421-11104 sayı ile onanmasına karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Sistemde üç kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezi üroloji polikliniğinde iki kez muayene olduğunu, her gittiğinde ameliyathanede bulunan çatal masaya yatırılarak iki kez işlem yapıldığını, üçüncü bir operasyon yapılmadığını, sanık ...’i tanımadığını, muayenesini ve işlemleri sanık ...’in yaptığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ...’e muayene olduğunu, adı geçen Tıp Merkezinin ameliyathanesinde idrar yoluna bir kez mille girilerek işlem yapıldığını, ikinci kez yapılmış gibi gösterilen işlemin sahte olduğunu,
Mahkemede farklı olarak; idrar kanalından mille bir defa işlem yapılmasından yaklaşık 10-15 gün sonra idrar kanallarını temizlemek için bir işlem daha yapıldığını, savcılıkta verdiği ifadesinde ikinci kez yapılmış gibi gösterilen işlemin sahte olduğuna dair cümleyi kendisinin kullanmadığını, ifade verirken Cumhuriyet savcısına sadece müfettişe verdiği ifadesinin aynısını tekrar ettiğini söylediğini, tutanağa neden o şekilde geçtiğini bilmediğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık Tacittin Uğurcan müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sadece bir kez idrar yoluna mil sokularak işlem yapıldığını, ameliyathaneye bir defa girdiğini,
Mahkemede farklı olarak; idrar yollarından ameliyathanede bir kez cisim sokarak sistoskopi işlemi yapıldığını, bundan bir süre sonra yine gittiğini bu kez muayene odasında bir cismin idrar kanalından sokulduğunu, bunun haricinde üçüncü kez yine aynı Tıp Merkezinde idrar kanalına bir şey sokularak operasyon yapıldığını, bu operasyonları sanık ...’in yaptığını, sanık ...’i de bu Tıp Merkezine gittiğinde zaman zaman muayene olup ilaç yazdırdığı için tanıdığını, soruşturma evresindeki beyanı okunup sorulduğunda; o ifadesi alınırken ameliyathanede yapılan işlemler sorulduğu için bir kez işlem yapıldığını beyan ettiğini, muayene odasında yapılandan bahsetmediğini,
Sistemde bir kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezi ortopedi servisinde ayağından küçük bir operasyon geçirdiğini, bunun dışında bu Tıp Merkezinde üroloji alanında herhangi bir operasyon geçirmediğini, sanık ...’i tanımadığını, sanık ...’i ise Devlet Hastanesinden doktoru olduğu için tanıdığını, adı geçen Tıp Merkezinde muayene olmuş olabileceğini ancak herhangi bir operasyon geçirmediğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathane bölümünde idrar kanalına bir cisim sokularak işlem yapıldığını, bir kez de bu Merkeze kontrol amacıyla gittiğini, bu gidişinde herhangi bir operasyon yapılmadığını sadece ilaç yazılıp gönderildiğini, sanık ... gösterilerek doktorunun bu kişi olup olmadığı sorulduğunda; benzediğini ancak ... olmadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen ....’in kızları tanıklar .... ve .... müfettiş huzurunda; babalarının şehir dışında yaşadığını, aynı zamanda yaşlı ve kronik hasta olduğundan gelemediğini, kardeşiyle birlikte babalarının tüm sağlık işlemlerinde yanında olduklarını, Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde de babalarına sadece bir defa idrar yoluna mil sokulmak suretiyle işlem yapıldığını,
Sistemde bir kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde yalnızca bir kez mille idrar yolundan girilerek tedavi uygulandığını,
Mahkemede ise adı geçen Tıp Merkezi üroloji servisinde çatal masaya yatırılarak aletle muayene yapıldığını, yarası olduğunun söylendiğini, sonrasında da bir kez yara yakma işlemi yapıldığını, bu işlemin sonraki günlerde yapılmış olabileceğini, tam hatırlayamadığını,
Sistemde dört kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen ...’nin kızı tanık .... müfettiş huzurunda; annesinin yatalak ve felçli olması nedeniyle ifadeye gelemediğini, bütün işlemlerde annesinin yanında olduğunu, Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde annesine idrar yoluna mil sokulmak suretiyle sadece üç defa işlem yapıldığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ...’e muayene olduğunu, bu muayene kapsamında aynı gün ameliyathanede idrar yoluna mille girilmek suretiyle bir kez işlem yapıldığını, ameliyat olduktan sonra muayene olmak için tekrar gitmediğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından yalnızca bir kez idrar yoluna mille girilerek sistoskopi denilen işlemin yapıldığını, daha sonra gittiği muayenelerde ultrasonla bakma işlemi yapıldığını, kesinlikle ikinci kez idrar kanalından girme gibi bir işlemin yapılmadığını, sanık ...’i tanımadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık Hatice Özdemir müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından idrar yoluna mil sokulmak suretiyle yalnızca bir kez yakma tabir edilen işlemin uygulandığını, yani ameliyathaneye bir kez girdiğini, kendisine iki kez bu ve benzeri işlemin yapılmadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde 2008 yılının Şubat ayında sanık ... tarafından muayene edildiğini, muayenesi kapsamında ameliyathanede idrar yoluna girilmek suretiyle bir kez işlem yapıldığını, 2008 yılının Mart ayında bu Tıp Merkezine sadece kontrol için gittiğini, bu gittiğinde idrar yoluna girilmediğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından ameliyathanede çatal masaya yatırılarak mille ya da sistoskopi aletiyle sadece bir kez muayene edildiğini, bu Merkeze üç kez gitmiş olabileceğini ancak belirttiği gibi ameliyathanedeki işlemin bir kez yapıldığını, diğer gittiklerinde ilaç yazıldığını, sanık ...’i de aynı Tıp Merkezine gittiği bir gün sanık ...’in olmaması nedeniyle görüşmesi ve şikâyetini dinlemesi sebebiyle tanıdığını, kendisine ilaç yazdığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen ...nın kızı tanık .... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; annesi ...nın yatalak hasta olması nedeniyle kendisinin geldiğini, bütün hastane işleriyle kendilerinin ilgilendiğini, annesine Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde yalnızca bir defa sanık ... tarafından ameliyathanede yakma işlemi yapıldığını, bu işlemin yapıldığını kendilerine sanık ...’in söylediğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından idrar yolundan mille girilmek suretiyle bir kez işlem yapıldığını,
Mahkemede farklı olarak; adı geçen Tıp Merkezine rahatsızlığı nedeniyle gittiğini, ilk gittiğinde ameliyat masasında sistoskopi aletiyle muayenesinin yapıldığını, yara olduğunun ve yakılması gerektiğinin bildirildiğini, bu işlemin yapılması için verilen günde tekrar hastaneye gittiğini, o gün de yine ameliyat masasında uyutularak yakma işleminin yapıldığını, belirttiği işlemlerin sanık ... tarafından gerçekleştirildiğini, sanık ...’i tanımadığını, soruşturma evresindeki beyanları okunarak sorulduğunda; o ifadelerinde yara yakma işleminden bahsettiğini ancak sorulmadığı için yakma işlemi öncesindeki sistoskopi işleminden bahsetmemiş olabileceğini,
Sistemde üç kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından idrar yoluna mille girilmek suretiyle iki kez işlem yapıldığını, üçüncü işlemin yapılmadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; tarihini tam hatırlamamakla birlikte sanık ...’ye Devlet Hastanesinde muayene için gittiğini, sanık ...’in muayene sonrasında Devlet Hastanesinde yapılamayan işlemleri yapmak için Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezine müracaat etmesi gerektiğini söylediğini, ardından adı geçen Tıp Merkezine gittiğini, sanık ...’in kendisini ameliyat odasına alıp idrar kanalına cisim sokmak suretiyle kanalda açma işlemi yaptığını, daha sonra kontrole gittiğinde ise sadece ilaç yazıldığını, başka herhangi bir işlem yapılmadığını, sanık ...’i tanımadığını, dilatasyon işlemi yapıldığına dair belgedeki imzanın kendisine ait olduğunu ancak imzayı ne zaman attığını hatırlamadığını,
Sistemde bir kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde çatal şeklinde tabir edilen ameliyat masasına bir defa yattığını ancak burada mil sokularak herhangi bir işlem yapılmadığını, sanık ... tarafından elle muayene edildiğini,
Mahkemede farklı olarak; tam hatırlayamadığını ancak kendisini muayene eden doktorun isminin ... olduğunu, doktorun kendisini odasında elle muayene ettiğini, herhangi bir çubuk, ışıklı alet veya başka bir cisim kullanmadığını, ameliyathanede muayene edilmediğini, ayaküstü muayene edildiğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından mille idrar yolundan girilmek suretiyle yalnızca bir kez işlem yapıldığını, sonrasında birkaç kez daha bu Tıp Merkezine kontrol amacıyla gittiğini, bu gidişlerinde idrar yoluna herhangi bir şekilde girilmediğini, ultrason cihazıyla bakıldığını ve ilaç yazıldığını, sanık ...’i tanımadığını, bu doktora muayene olmadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcılığı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından mille girilerek bir kez işlem yapıldığını, daha sonra kontrol için gittiğinde idrar yolundan girme gibi bir işlemin yapılmadığını,
Mahkemede farklı olarak; adı geçen Tıp Merkezinde kendisini ameliyathaneye çıkarttıklarını, ilaçla mı yoksa korktuğu için mi bayıldığını bilmediğini, bu sebeple nasıl bir işlem yaptıklarını hatırlayamadığını, bunun dışında aletle herhangi bir kontrol için hastaneye gitmediğini, sanık ...’i tanımadığını ve muayene olmadığını, kendisini muayene eden doktorun sanık ... olabileceğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından mille idrar yolundan girilerek bir kez işlem yapıldığını, bunun üzerine sanık ...’in “Sigorta Hastanesine gel, orada ameliyatını yaparız.” dediğini, bunun dışında adı geçen Tıp Merkezine gitmediğini, sanık ...’i tanımadığını, bu doktora muayene olmadığını, ameliyat olduktan 3-4 ay sonra yurt dışına çıktığını, adı geçen Tıp Merkezinde yapılan 14.05.2008 tarihli işleme dair hasta formundaki imza gösterilerek sorulduğunda; imzanın kendisine ait olmadığını, eşinin imzasına benzediğini ancak böyle bir işlem yaptırdıklarını hatırlamadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezine hastalığından dolayı müracaat ettiğini, önce muayene odasında ultrasonla baktıklarını, sistoskopi yapılması gerektiğini kendisine söylediklerini, üç gün sonra tekrar gittiğini, bu kez ameliyathane bölümünde sistoskopi işlemi yaptıklarını, sistoskopi yapılmasından iki gün sonra da aynı Tıp Merkezinde kan vererek tahlil yaptırdığını, bunun dışında bu Merkeze bir daha gitmediğini, daha sonra Devlet Hastanesinde ameliyat olduğunu, adı geçen Tıp Merkezinde tıbbi müdahaleyi gerçekleştiren doktorun ismini bilmediğini ancak (Sanık ...'i göstererek) işlemi yapanın sanık ... olduğunu, diğer sanıkları ise tanımadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından çatal tabir edilen ameliyat masasında idrar yoluna mille bir kez girildiğini,
Mahkemede farklı olarak; adı geçen Tıp Merkezinde bir kez mille girme işlemi yapıldıktan sonra ikinci kez bu Merkeze gittiğini yine sanık ...’e muayene olduğunu ve ikinci kez sistoskopi işlemi yapıldığını, soruşturma evresindeki beyanı okunup sorulduğunda; aslında iki kez bu işlemin yapıldığını anlattığını, soruşturma evresinde eksik yazılmış olabileceğini şu andaki ifadesinin doğru olduğunu, sanık ...’i tanımadığını, muayenelerini yapan doktorun sanık ... olduğunu,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından bir sefer mille idrar yolundan girildiğini, ikinci kez böyle bir işlemin yapılmadığını, bu tedaviden sonra işleri olduğu için herhangi bir kontrole gitmediğini, sanık ...’i tanımadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından mille bir kez sistoskopi işlemi yapıldığını, adı geçen Tıp Merkezine kontrol amacıyla ve ilaç yazdırmak için çok kez gittiğini, ancak ameliyathanedeki sistoskopi işleminin bir kez yapıldığını, bu işlem yapıldığı sırada yara olduğu da belirtildiği için o anda yarasının yakılma işleminin de yapıldığını, sanık ...’i tanımadığını,
Sistemde üç kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından mille idrar yolundan bir kez girilerek işlem yapıldığını,
Mahkemede ek olarak; ameliyathanede mil sokma işleminden on gün sonra tekrar aynı Tıp Merkezine gittiğini, sanık ...’in odasında yine mil sokmak suretiyle bir muayene daha yapıldığını, bunun dışında başka bir işlem yaptırmadığını, daha sonra bu Tıp Merkezine de gitmediğini, soruşturma evresindeki ifadesi okunup sorulduğunda; sanık ...’in odasında mille yapılan muayene işlemini unutmuş olabileceğini, sanık ... gösterilip sorulduğunda; bu kişiyi tanıdığını,
Sistemde üç kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezine gittiği iki ayrı tarihte iki sefer mille idrar yolundan girilerek tedavi uygulandığını, üçüncü kez gittiğinde ise sonuçlarını alıp gösterdiğini, ilaç yazıldığını ancak mille kontrol ya da tedavi işlemi yapılmadığını, işlemleri ve muayenelerini sanık ...’in yaptığını sanık ...’i tanımadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından idrar kanalından mille girilerek bir kez işlem yapıldığını, sonrasında birkaç kez daha adı geçen Tıp Merkezine kontrol amacıyla gittiğini ancak bu gidişlerinde idrar yoluna mille girme işlemi yapılmadığını,
Mahkemede ek olarak; mille girme işleminden sonra sanık ...’in muayene odasında muayene olduğunu ancak burada idrar kanalına bir şey sokulup sokulmadığını hatırlamadığını, kendisine muayene işlemlerini ve sistoskopi işlemini sanık ...’in yaptığını sanık ...’i de tanıdığını, hatırladığı kadarıyla sanık ...’e sanık ...’in olmadığı bir günde muayene olduğunu, ...’in kendisine ilaç yazmış olabileceğini hatırladığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık Ali Akdedepınar müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından mille idrar yolundan girilerek bir kez işlem yapıldığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezine idrarındaki kanama nedeniyle gittiğini, sanık ...’in yanına gönderdiklerini, ameliyathanede idrar kanalına girilerek bir işlem uygulandığını, bir hafta sonra tekrar kontrole gittiğini ve benzer şekilde iki sefer daha kontrol için bu Tıp Merkezine uğradığını, ameliyat sonrasında gittiği muayenelerde herhangi bir şekilde idrar kanalında bir işlem yapılmadığını, sadece ilaç yazıldığını, ultrasonla dahi bakılmadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; idrar yolları rahatsızlığından dolayı öncelikle Devlet Hastanesine gittiğini, orada sanık ... tarafından muayene edildiğini, kendisini Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezine yönlendirdiğini, ...’in kendisine “Tedavini orada yapacağız.” dediğini, sanık ...’in belirttiği gün ve saatte adı geçen Tıp Merkezine gittiğini, ameliyathane bölümünde sanık ... tarafından idrar yolundan bir cisim sokulmak suretiyle muayene işlemi yapıldığını, bunun adının sistoskopi olabileceğini, bu işlemden 15 gün sonra yeniden aynı Tıp Merkezine gittiğini, bu gidişinde herhangi bir şekilde muayene ve doktorla görüşmesinin olmadığını, yalnızca vizite kâğıdı getirmesi gerektiğinin söylendiğini, sanık ...’i tanımadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezine gittiğini, önce sanık ... tarafından muayene edildiğini, daha sonra sanık ... tarafından ameliyathane bölümüne alınarak mil sokma işleminin yapıldığını, bunun dışında başka herhangi bir işlem yapılmadığını,
Sistemde üç kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından mille idrar yolundan girilerek bir kez tedavi uygulandığını, bir daha böyle bir işlemin yapılmadığını,
Mahkemede farklı olarak; sistoskopi aletiyle kontrolü yapıldıktan sonra bir kez daha kontrole gittiğini, bu kez sistoskopi aletinin dışında mille girilerek doktorun odasında muayene işlemi yapıldığını, çelişki nedeniyle sorulduğunda; önce adı geçen Tıp Merkezinde mille girilerek muayene olduğunu, rahatsızlığı geçmemesi sebebiyle daha sonra bir kez de ameliyathanede çatal masaya yatırılarak sistoskopi ile muayene edildiğini, ilaçlar verildiğini, daha sonra kontrol için gittiğinde de mille girilerek kontrol işleminin yapıldığını, sanık ... gösterilerek sorulduğunda; sanığı tanıdığını ancak sistoskopi işlemini yapanın bu doktor olmadığını, sanık ... gösterilip sorulduğunda; bu sanığın da doktor olduğunu ancak ona hiçbir zaman muayene olmadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; 2007 yılının Ağustos ayında Devlet Hastanesinde sanık ...’e muayene olduğunu, kendisini Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezine yönlendirdiğini, aynı ay içerisinde adı geçen Tıp Merkezine giderek sanık ...’e muayene olduğunu, ameliyathanesinde sanık ... tarafından mille idrar yolundan girilerek bir sefer tedavi uygulandığını, bir daha böyle bir işlemin yapılmadığını,
Mahkemede ise adı geçen Tıp Merkezinin ameliyathane bölümünde çatal masaya yatırılarak idrar kanalına mille girilmek suretiyle operasyon yapıldığını, ilaç verildiğini ilacını kullandığını, sonrasında hatırladığı kadarıyla bir daha kontrol için dahi bu Merkeze gitmediğini, sanıklar ... ve ... gösterilerek sorulduğunda; mil atma operasyonunu gerçekleştiren doktorun ismini ... olarak hatırladığını, bu kişinin sanık ...’e benzediğini diğerlerini ise tanımadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından idrar yolundan mille girilerek bir kez tedavi uygulandığını, bir daha da böyle bir işlemin yapılmadığını,
Mahkemede farklı olarak; adı geçen Tıp Merkezinde üroloji servisine gittiğini, sanık ...’e muayene olduğunu, sanık ...’in kendisine operasyondan önce kilo vermesi gerektiğini söyleyerek ilaç yazdığını, daha sonra da bu Merkeze gitmediğini, dolayısıyla herhangi bir operasyon yapılmadığını, soruşturma evresindeki ifadesi okunarak sorulduğunda; şimdiki ifadesinin doğru olduğunu normal muayene ve ilaç yazdırma dışında herhangi bir işlem yapılmadığını, sadece ultrason ile bakıldığını hatırladığını, sanık ...’i tanımadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından mille idrar yolundan bir kez girilerek tedavi uygulandığını, adı geçen Tıp Merkezinde sanık ... dışında başka bir doktora üroloji muayenesi yaptırmadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık Delal İne müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından mille idrar yolundan bir kez girilerek tedavi uygulandığını, adı geçen Tıp Merkezinde sanık ... dışında başka bir doktora üroloji muayenesi yaptırmadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından mille idrar yolundan bir kez girilerek tedavi uygulandığını, adı geçen Tıp Merkezinde sanık ... dışında başka bir doktora üroloji muayenesi yaptırmadığını,
Mahkemede farklı olarak; adı geçen Tıp Merkezine 2007 yılında iki kere gittiğini, ilkinde çatal masa diye tabir ettikleri masaya yatırdıklarını ve idrar kanalına bir cisim sokarak tedavi ettiklerini, ilk gidişinden birkaç gün sonra yine sanık ...’in muayene odasında mil sokmak suretiyle bir işlem daha yapıldığını, sanıklar gösterilerek sorulduğunda; belirttiği işlemi yapan doktorun sanık ... olduğunu diğer sanığı tanımadığını, soruşturma evresindeki ifadesi okunarak sorulduğunda; o ifadesinde neden "Bir kez mil sokuldu." dediğini hatırlamadığını ancak bu ifadesinde belirttiği gibi iki kez mil sokma işlemi yapıldığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş huzurunda; sanık ... tarafından Devlet Hastanesinde muayene edildiğini, adı geçen sanığın yönlendirmesiyle Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezine gittiğini, bu Merkezde sanık ... tarafından idrar yoluna mil sokulmak suretiyle bir kez yakma işlemi yapıldığını, yani ameliyathaneye bir defa girdiğini,
Mahkemede ise sanık ...’in önce kendisini sistoskopi işlemiyle muayene ettiğini, yara olduğunu ve yakılması gerektiğini söylediğini, sonra ameliyat masasına alarak yakma işlemini yaptığını, bu iki işlemin aynı gün mü yoksa farklı günlerde mi yapıldığını hatırlayamadığını, sanık ...’i tanımadığını, işlemleri sanık ...’in yaptığını, müfettiş huzurunda alınan beyanı okunarak sorulduğunda; o ifadesinin de doğru olduğunu ancak önce muayene yapıldıktan sonra yakma işleminin yapıldığını, o beyanının yanlış anlaşıldığının düşündüğünü,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezine gittiğini, bu Merkezde sanık ... tarafından idrar yoluna mil sokulmak suretiyle bir kez işlem yapıldığını, yani ameliyathaneye bir defa girdiğini,
Mahkemede ise sanık ...’in kendisini çatal masaya yatırarak bir kontrol yaptığını, yara olduğunu söylediğini, iki gün sonra da adı geçen Tıp Merkezine tekrar gittiğini ve yara yakma işlemi yapıldığını, sistoskopi işlemi ile yara yakma işlemini aynı doktorun mu yaptığını hatırlayamadığını, huzurda bulunan sanık ... gösterilerek sorulduğunda; işlemleri yapan doktorun gösterilen kişi olabileceğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezine bir kez gittiğini ve sadece bir kez idrar kanalına bir cisim sokularak operasyon yapıldığını, huzurda bulunan sanıklar gösterilip sorulduğunda; operasyonu yapan kişinin sanık ... olduğunu, diğer iki sanığı tanımadığını, dosya içerisindeki dilatasyon işlemine ilişkin belgedeki imza gösterilip sorulduğunda; imzanın kendisine ait olduğunu ancak sadece bir kez bu Tıp Merkezine gidip bir kez operasyon geçirdiğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından yalnızca bir kez idrar yolundan girilmek suretiyle işlem yapıldığını, sanık ...’e hiç muayene olmadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından yalnızca bir kez idrar kanalından mille girilerek yakma işlemi yapıldığını,
Mahkemede ise adı geçen Tıp Merkezine muayene ve tedavi amacıyla gittiğini sanık ... tarafından ameliyathanede çatal masaya yatırılarak sistoskopi aletiyle veya mille muayene edildiğini, yarası olduğunun ve yakılması gerektiğinin söylendiğini, daha sonra gün verildiğini ve verilen günde yeniden adı geçen Tıp Merkezine gittiğini, ameliyat masasına yatırılarak yakma işleminin yapıldığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen ....’in eşi tanık .... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; eşinin vefat etmesi nedeniyle ifadeye kendisinin geldiğini, eşinin Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde bir kez idrar yollarına ilişkin tedavi gördüğünü, bir kez daha aynı işlemi yapacaklarını söylemelerine rağmen belirttikleri tarihte adı geçen Tıp Merkezine gittiklerini, ameliyathaneye girdiklerinde ise eşine bu işlemi uygulayamayacaklarını beyan ettiklerini, yani eşine bu Tıp Merkezinde ameliyat masasına yatırılarak yalnızca bir kez işlem yapıldığını, hatırladığı kadarıyla eşine bu işlemi uygulayan doktorun adının ... olduğunu,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Tarsus Devlet Hastanesinde sanık ...’e muayene olduğunu, adı geçen sanığın önerisi üzerine Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezine gittiğini, bu Tıp Merkezinde sanık ... tarafından kendisine sistoskopi işlemi yapıldığını, daha sonra muayeneye gittiğinde ultrasonla kontrol edildiğini, bunlar dışında bir kez daha kontrole gittiğini, ancak belirttiği gibi idrar kanalına cisim sokularak bir kez işlem yapıldığını, bunun da ameliyathanede olduğunu, dosya içerisinde bulunan belge altındaki imza gösterilerek sorulduğunda; imzanın kendisine ait olduğunu ancak imzayı kontrol için gittiğinde mi yoksa ilk gittiğinde mi attırdıklarını bilemediğini,
Sistemde üç kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından yalnızca iki kez idrar yoluna mille girilmek suretiyle işlem yapıldığını, üçüncü kez böyle bir işlemin yapılmadığını, böyle bir işlem gerçekleştirilmiş olsaydı bunu kesinlikle hatırlayacağını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından yalnızca bir kez idrar yoluna mil sokularak işlem yapıldığını,
Mahkemede ise adı geçen Tıp Merkezinin ameliyathanesinde idrar kanalına bir cisim sokularak bir şeyler yapıldığını, ameliyat olması gerektiği önerilince Devlet Hastanesinde ameliyat olduğunu, bu Tıp Merkezinde başka bir operasyon geçirmediğini, dosya arasındaki belgelerden on gün kadar sonra ikinci kez dilatasyon işlemi yapıldığı anlaşılarak sorulduğunda; tam hatırlayamadığını ancak bu şekildeki rahatsızlıktan dolayı gerekli tedaviyi yaptırmış olduğunu hatırladığını, belki iki kez de gitmiş olabileceğini,
Sistemde üç kez işlem kaydı görünen ve doktorları ... ile ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından bir kez idrar yoluna mil sokma işleminin yapıldığını,
Mahkemede ise adı geçen Tıp Merkezine iki kez gittiğini, her gittiğinde de idrar kanalına bir cisim sokularak operasyon yapıldığını, yani bu Tıp Merkezinde iki kez belirttiği işlemin yapıldığını, bu iki işlemi de sanık ...’in gerçekleştirdiğini, sanık ...’i tanımadığını, soruşturma evresindeki beyanı okunup sorulduğunda; o beyanının neden o şekilde yazıldığını bilmediğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından yalnızca bir defa idrar yoluna mil sokularak işlem yapıldığını, dosya arasında yer alan 30.01.2009 tarihli fotokopi belgedeki imzanın kendisine ait olduğunu,
Sistemde beş kez işlem kaydı görünen ve doktorları ... ile ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından iki defa mille idrar yolundan girilerek tedavi uygulandığını, sanık ...’i tanımadığını, bu doktor tarafından herhangi bir operasyon yapılmadığını,
Sistemde dört kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sadece üç defa idrar yoluna mil sokularak işlem yapıldığını,
Mahkemede ise toplam dört kez idrar torbasında iltihap oluştuğunu, bu sebeple gittiği adı geçen Tıp Merkezinde temizleme işlemi yapıldığını, soruşturma evresindeki beyanı okunup sorulduğunda; aradan zaman geçtiği için üç kez mi yoksa dört kez mi belirtilen işlemin yapıldığını hatırlayamadığını,
Sistemde altı kez işlem kaydı görünen ve doktorları ... ile ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından yalnızca iki kez idrar yoluna mil sokularak işlem yapıldığını,
Mahkemede ise adı geçen Tıp Merkezine çok kez gittiğini, üç dört kez de mil sokma işlemi yapıldığını, sayısını net olarak hatırlayamadığını, soruşturma evresindeki beyanı okunup sorulduğunda; yapılan işlem sayısını kesinlikle hatırlamadığını, sanık ...’e muayene ve tedavi olmadığını, kendisini tanımadığını işlemleri sanık ...’in gerçekleştirdiğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından yalnızca bir kez mille idrar yolundan girilerek tedavi uygulandığını,
Sistemde üç kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından yalnızca bir kez mille idrar yolundan girilerek tedavi uygulandığını,
Mahkemede ise adı geçen Tıp Merkezinde sanık ... tarafından mil sokma işleminin iki kez gerçekleştiğini, bunun dışında birkaç kez de kontrole gittiğini, idrar kanalına herhangi bir cisim sokularak işlem yapılmadığını, ultrasonla kontrol yapıldığını, ilaçlar yazıldığını, soruşturma evresindeki beyanları okunarak sorulduğunda; o beyanları verdiği tarihte rahatsız olduğu için tam olarak yapılan işlem sayısını hatırlayamadığını ancak şu anda iki kez yapıldığını kesin olarak hatırladığını, bundan ... olduğunu,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezine yalnızca bir kez gittiğini ve bu gittiğinde de sanık ... tarafından idrar kanalına mil sokulmak suretiyle işlem yapıldığını, bu işlemin yalnızca bir kez yapıldığını, bir daha bu Tıp Merkezine gitmediğini, sanık ...’i tanımadığını,
Sistemde beş kez işlem kaydı görünen ve doktorları ... ile ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde yalnızca bir defa idrar yoluna mil sokulmak suretiyle işlem yapıldığını, bu işlemin de sanık ... tarafından gerçekleştirildiğini, sanık ...’e herhangi bir ürolojik işlem yaptırmadığını, muayene de olmadığını,
Mahkemede ise adı geçen Tıp Merkezine çok defa gittiğini, bir kere ameliyathanede iki kez de muayene odasında idrar kanalından mille girilme işleminin yapıldığını, soruşturma evresindeki beyanları okunup sorulduğunda; aradan zaman geçtiği için hatırlayamadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık Birsen Düden aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından bir kez mille idrar yolundan girilerek tedavi uygulandığını, başka bir işlem yapılmadığını, sanık ...’e muayene olmadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; önce Devlet Hastanesinde sanık ... tarafından muayene edildiğini, adı geçen sanığın yönlendirmesi üzerine Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezine gittiğini, ilk gittiğinde çeşitli röntgen filmlerinin çekildiğini, ikinci kez gittiğinde de ameliyathaneye alındığını ve sanık ... tarafından idrar kanalına bir cisim sokularak operasyon yapıldığını, bu operasyondan sonra adı geçen Tıp Merkezine kontrole dahi gitmediğini, bu işlem sırasında bir yere imza attığını hatırladığını ancak birden çok belgeye imza atıp atmadığını hatırlayamadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Tarsus Devlet Hastanesinde sanık ...’e muayene olduğunu, adı geçen sanığın yönlendirmesiyle Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezine gittiğini, bu Merkezde ameliyathane bölümüne alınarak idrar kanalından bir cisim soktuklarını, bu işlem bittikten sonra ilaç yazıldığını, daha sonra kontrole gittiğinde ultrasonla bakıldığını, mil sokma işleminin yalnızca bir kez yapıldığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Tarsus Devlet Hastanesinde sanık ...’e muayene olduğunu, adı geçen sanığın kendisini Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezine yönlendirdiğini, bu Merkezde bir defa idrar yoluna mille girilerek işlem yapıldığını,
Sistemde dört kez işlem kaydı görünen ve doktorları ... ile ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Tarsus Devlet Hastanesinde sanık ...’e muayene olduğunu, adı geçen sanığın kendisini Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezine yönlendirdiğini, bu Merkezde bir defa idrar yoluna mille girilerek işlem yapıldığını, sanık ...’e ürolojik bir işlem yaptırmadığını, muayene olmadığını,
Mahkemede ise adı geçen Tıp Merkezinde birkaç kez mille girilerek kontrollerinin yapıldığını, sanık ...’i tanımadığını, soruşturma evresinde alınan ifadesi okunarak sorulduğunda; o ifadesinde birkaç kez mille girilme işlemi yapıldığını unutmuş olabileceğini,
Sistemde beş kez işlem kaydı görünen ve doktorları ... ile ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sadece iki kez idrar yoluna mil sokularak işlem yapıldığını, bu işlemleri sanık ...’in gerçekleştirdiğini, adı geçen Tıp Merkezinde sanık ... haricinde başka bir doktora muayene olmadığını,
Sistemde üç kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından iki kez idrar yoluna mille girilerek işlem yapıldığını, sürekli adı geçen sanığın muayenehanesine kontrollere de gittiğini ancak odasında yaptığı muayenelerde herhangi bir mil ya da cisim sokma işleminin yapılmadığını,
Sistemde dört kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ...’e birkaç kez gittiğini, adı geçen sanık tarafından üç kez işlem yapıldığını, bu işlemlerden bir ve üçüncü işlemde idrar yoluna mille girildiğini, ikinci işlemde ise stent takıldığını,
Mahkemede ise adı geçen Tıp Merkezinde bir kez sistoskopi aletiyle muayenesinin yapıldığını, daha sonra gittiğinde yine aynı aletle kontrol edilip stent takıldığını, üçüncü kez gittiğinde ise stendin çıkarıldığını, dolayısıyla adı geçen Tıp Merkezinde üç kez çatal şeklindeki masaya oturtularak mille ya da sistoskopi aletiyle kontrollerinin ve muayenesinin yapıldığını, sanık ...’in talebi üzerine sorulduğunda; kontrol için gittiğinde sanık ...’in muayene odasında kamışa bir şeyler takarak kontrol yaptıklarını ancak ayrıntısını bilmediğini, sadece bir sefer bu şekilde muayene edildiğini,
Sistemde üç kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından iki defa işlem yapıldığını, birincisinde idrar yoluna bakıldığını diğerinde ise yara yakma işleminin yapıldığını, bu işlemlerin 15 gün arayla gerçekleştirildiğini,
Sistemde üç kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş huzurunda; sanık ...’e Devlet Hastanesinde muayene olduğunu, kendisini Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezine yönlendirdiğini, adı geçen Tıp Merkezinde de sadece iki defa idrar yoluna mil sokularak işlem yapıldığını,
Mahkemede ise adı geçen Tıp Merkezine üç kez gittiğini, ilk gittiğinde önünü bezle kapatarak ışıklı bir aletle kontrol ettiklerini, ikinci kez gittiğinde yine masaya yatırıp mil sokmak suretiyle kontrol ettiklerini, üçüncü kez gittiğinde de yine masaya yatırıldığını, bayıltıldığı için nasıl bir işlem yapıldığını görmediğini ancak sonrasında yara yakma işlemi yapıldığını öğrendiğini, soruşturma evresindeki ifadesi okunup sorulduğunda; soruşturmada ayrıntılı şekilde sorulmadığı için önünü bezle kapatıp yaptıkları muayene işlemini belirtmediğini, şu anki ifadesinin doğru olduğunu,
Sistemde altı kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde yalnızca üç defa idrar yoluna mil sokularak işlem yapıldığını, bu işlemi sanık ...’in gerçekleştirdiğini,
Mahkemede ise adı geçen Tıp Merkezine yaklaşık dört yıldır gittiğini, tam sayısı hatırlamamakla birlikte en az dört kez sanık ...’in mil sokma operasyonuyla tıkanıklığı açmaya çalıştığını, bazen de sanık ...’in kendisini muayene ettiğini ancak sanık ...’in mil sokma işlemi yapıp yapmadığını hatırlamadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından bir kez mille idrar yolundan girilerek tedavi uygulandığını, yani yara yakma işlemi yapıldığını, sanık ...’i tanımadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından yalnızca bir kez idrar kanalından cisim sokularak operasyon yapıldığını, sanık ...’i tanımadığını,
Sistemde dört kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; 2007 yılının Kasım ayında Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından stent takıldığını, aynı ayın Aralık ayında ise takılan bu stendin çıkartıldığını, bu işlemden yaklaşık 6-7 ay sonra da Başkent Üniversitesi Hastanesinde yeniden stent takıldığını, bu stendin de bir ay sonra yani 2008 yılının Temmuz ayında adı geçen Tıp Merkezinde çıkartıldığını, yani bu Tıp Merkezinde yalnızca idrar yoluna bir kez stent takma, iki kez de idrar yolundan stent çıkartma işlemi yapıldığını,
Mahkemede ise adı geçen Tıp Merkezinde iki kez stent takıldığını iki kez de takılan stendin çıkartıldığını, bu işlemlerin tamamını sanık ...’in yaptığını, soruşturma evresindeki ifadesi okunup sorulduğunda; o ifade alınırken kendisini yanlış ifade etmiş olabileceğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından idrar yollarına yalnızca bir kez bir cisim sokularak operasyon yapıldığını, adı geçen Tıp Merkezine birkaç kez daha gittiğini, ancak bunlarda ilaç yazımı veya normal kontrol muayenesi yapıldığını,
Sistemde bir kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ...’e muayene olduğunu, muayene sırasında veya sonrasında idrar yoluna mil sokulmak suretiyle girilmediğini, üroloji muayenesinde rastlanan kist yönünden iğneyle yalnızca Devlet Hastanesinde işlem yapıldığını,
Mahkemede ise soruşturma evresinde Devlet Hastanesinde kist yönünden işlem yapıldığını belirtmiş ise de bunun doğru olmadığını, bu belirttiği işlemin adı geçen Tıp Merkezinde sanık ... tarafından sol böbreğine şırınga ile daha doğrusu mil ile müdahale edilerek kistin alınması şeklinde gerçekleştiğini dosya içerisinde yer alan hasta katılım payı kabul ve muayene formu taahhütname başlıklı iki sayfadan oluşan belge fotokopileri gösterilip sorulduğunda; gösterilen belgenin birinci ve ikinci sayfasındaki imzaların kendisine ait olduğunu, bu belgeleri "İmzala." dedikleri için imzaladığını, içeriğini bilmediğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından ultrason cihazıyla muayene edildiğini, muayene sonucunda adı geçen sanığın kendisine mille girilerek sistoskopi işlemi yapılması gerektiğini söylediğini, bunun üzerine ameliyathanede idrar kanalına bir cisim sokulmak suretiyle muayene işlemi yapıldığını, bu işlemden sonra da sadece kontrole gittiğini ve ultrason cihazıyla kontrol edildiğini, yeniden mil sokma işlemi yapılmadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından sadece bir kez mille girilerek işlem yapıldığını,
Mahkemede ise adı geçen Tıp Merkezine idrar yapamama şikâyetiyle gittiğini, ameliyathane bölümüne çıkarıldığını, orada bir masaya yatırılarak idrar kanalından bir cisim sokmak suretiyle operasyon yapıldığını, bu operasyondan 15-20 gün kadar sonra yeniden adı geçen Tıp Merkezine gittiğini, bu kez muayene odasına aldıklarını, orada da idrar kanalından bir mil sokarak işlem yaptıklarını, bunların dışında başka bir operasyon yapılmadığını, soruşturma evresindeki ifadesi okunup sorulduğunda; o ifadesinde ameliyathaneye kaç kez girdiği sorulduğundan yalnızca o kısmı anlattığını, muayene odasındaki işlemi anlatmadığını,
Sistemde üç kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık Semra Aydın müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından iki kez ameliyathanede işlem yapıldığını, birinin yakma işlemi birinin de idrar kaçırma şikâyetine bağlı kelepçe takma işlemi olduğunu,
Mahkemede ise adı geçen Tıp Merkezine ilk kez gittiğinde sistoskopi aletiyle muayenesinin yapıldığını, yara olduğunun ve yakılması gerektiğinin bildirildiğini, bunun üzerine bir gün sonra da ameliyathanede yara yakma işleminin yapıldığını, ileri bir tarihte de idrar tutamama sorunuyla aynı Tıp Merkezine gittiğini, yine ameliyathanede kelepçe takma işlemi yapıldığını, soruşturma evresindeki ifadeleri okunarak sorulduğunda; o ifadesinde "İki kez işlem yapıldı." derken yara yakma işlemini ve kelepçe takma işlemini kastettiğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından bir defa yara yakma işlemi yapıldığını,
Mahkemede ise adı geçen Tıp Merkezine gittiğini, önce ameliyathanede aletle muayene ettiklerini, ertesi gün yarasını yaktıklarını, daha sonra yine yara yaktırmak için bu Merkeze gittiğini, daha sonraki tarihlerde de kontrole gittiğini, soruşturma evresindeki ifadesi okunup sorulduğunda; o ifadesinde de iki kez yara yaktırdığını söylediğini ancak neden o şekilde yazıldığını bilmediğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından idrar kanalına bir cisim sokularak operasyon yapıldığını, sonrasında iki veya üç sefer kontrole gittiğini ancak bu işlemlerde kesinlikle kanala herhangi bir cisim sokularak operasyon yapılmadığını, dosya içerisinde bulunan dilatasyon işlemine ilişkin belge üzerindeki imza gösterilerek sorulduğunda; bu imzanın kendisine ait olduğunu ancak kesinlikle böyle bir işlemin yapılmadığını, ilk sistoskopi işleminden sonra kendisine birkaç adet belge imzalattıklarını, bunların ne olduğunu bilmediğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde bir kez mil sokulmak suretiyle operasyon yapıldığını, birkaç kez de kontrole gittiğini, ancak kesinlikle ikinci kez idrar kanalına mil sokma işleminin yapılmadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde idrar yoluna mil sokmak suretiyle bir kez girildiğini,
Mahkemede ise adı geçen Tıp Merkezinde idrar yollarından bir cisim sokularak oluşan tıkanıklığın açılmaya çalışılmasından sonra kontrol amacıyla yeniden bu Tıp Merkezine gittiğini, ikinci kez idrar yollarına cisim sokularak kontrol işleminin yapıldığını, soruşturma evresindeki beyanı okunarak sorulduğunda; yapılan işlemlerin ne anlama geldiğini bilmediği için önceki ifadesini verirken yanıldığını, mahkemede verdiği ifadesinin doğru olduğunu,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından çatal şeklindeki ameliyat masasına yatırıldığını ve sistoskopi tabir edilen işlemin bir kez uygulandığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından çatal şeklindeki ameliyat masasına yatırıldığını ve idrar yoluna mil ile girilerek sistoskopi adındaki işlemin uygulandığını, bu işlemin sadece bir kez yapıldığını,
Sistemde üç kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından idrar yoluna mil ile girilerek sistoskopi adındaki işlemin uygulandığını, bu işlemin sadece bir kez yapıldığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde idrar yollarındaki bir rahatsızlık sebebiyle muayene olduğunu, ameliyat edilmesi gerektiğinin söylendiğini, bunun üzerine ameliyathanede bir kez operasyon yapıldığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde bir defa idrar yoluna mil ile girilmek suretiyle işlem yapıldığını,
Sistemde dört kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından yalnızca bir defa idrar yoluna mil sokulmak suretiyle işlem yapıldığını, sanık ...’e hiç muayene olmadığını ve işlem yaptırmadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından yalnızca bir sefer mille idrar yolundan girilerek tedavi uygulandığını, adına ikinci kez fatura edilen işlemin gerçeği yansıtmadığını,
Sistemde üç kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından bir kez mille idrar yolundan girilerek tedavi uygulandığını, bu şekilde bir işlemin daha sonra tekrarlanmadığını sadece birkaç kez kontrole gittiğini, doktorun muayene odasında bu şekilde bir işlem yapıldığını hatırlamadığını,
Sistemde dört kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen ...’ın eşi tanık ... müfettiş huzurunda; eşi ...’in alzheimer hastası olması nedeniyle bütün muayenelerine birlikte gittiklerini, ayrıca eşinin 2009 yılının Ekim ayında vefat ettiğini, eşinin rahatsızlığı sebebiyle sanık ...’in çalıştığı Özel Hastaneye 4-5 kez muayene olmaya gittiklerini, eşinin orada sadece bir defa ameliyathaneye girdiğini ve kendisine idrar yolundaki tıkanıklığın açıldığının söylendiğini, belirttiği Özel Hastanede eşinin ameliyathaneye yalnızca bir sefer girdiğinden kesinlikle ... olduğunu, bunun dışında bir kez de Devlet Hastanesinde prostatından ameliyat olduğunu,
Mahkemede ise ismini ... olarak hatırladığı doktorun çalıştığı Devlet Hastanesine eşiyle beraber gittiklerini, bu doktorun eşini bir kez ameliyat ettiğini, daha sonra kontrol için gittiklerinde de eşinin doktor odasına alındığını, içeride ne gibi bir işlem yapıldığını bilmediğini, ama ameliyat olmadığını olsaydı bundan haberinin olacağını, Tarsus’daki Devlet Hastanesi dışında başka bir hastaneye eşi için gitmediğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sadece bir defa ameliyathanede sistoskopi işlemi yapıldığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen ...’ın oğlu tanık ..... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; babası ...’ın yatalak hasta olduğunu, bu sebeple ifadeye gelemediğini, bütün muayene işlemlerini kız kardeşi ile kendisinin bizzat takip ettiklerini, babasının Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ...’e muayene olduğunu, bu Tıp Merkezi’nin ameliyathanesinde yalnızca bir kez babasının idrar yolundan mil ile girilerek sistoskopi tabir edilen işlemin yapıldığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından bir kez mille idrar yoluna girilerek tedavi uygulandığını, daha sonra birkaç kez kontrol amaçlı gittiğinde de ultrason cihazıyla bakılıp birtakım tahliller yapıldığını, adı geçen Tıp Merkezinden düzenlenen hasta katılım payı kabul ve muayene formu taahhütname başlıklı belge gösterilip sorulduğunda; belgenin birinci ve ikinci sayfasındaki imzaların kendisine ait olduğunu ancak belgelerin içeriğini bilmediğini, "İmzala." dedikleri için imzaladığını,
Sistemde üç kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde yalnızca iki defa idrar yoluna mil sokularak işlem yapıldığını,
Mahkemede ise adı geçen Tıp Merkezine birçok kez gittiğini, sayısından çok ... olmamakla birlikte üç kez idrar kanalına cisim sokularak tedavi ve muayene edildiğini, soruşturma evresindeki beyanı okunup sorulduğunda; sayıyı hatırlamadığını, önceki ifadesinde bu nedenle iki kez bu işlemin yapıldığını söylemiş olabileceğini ancak üç kez yapılmış olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu,
Sistemde üç kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; sanık ...’in hem Devlet Hastanesinde hem de Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde görev yaptığını, 2009 yılında ürolojik şikâyetlerinden dolayı Devlet Hastanesine adı geçen doktora gittiğini ve muayene olduğunu, Devlet Hastanesinde yapılan tetkik sonuçlarını göstermek için sanık ...’in çalıştığı adı geçen Tıp Merkezine gittiğini, bu Tıp Merkezinde ameliyathane bölümüne alındığını, stent takmak istediklerini ancak taştan dolayı takamadıklarını, Devlet Hastanesine gidip orada ameliyat olması gerektiği söylenince Devlet Hastanesine giderek ameliyat edildiğini, orada kendisine stent takıldığını, daha sonra adı geçen Tıp Merkezinde de takılan bu stendin çıkarıldığını, belirttiği gibi bu Tıp Merkezinde stent takılma işlemi değil yalnızca çıkarma işleminin yapıldığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Devlet Hastanesinde sanık ...’e muayene olduğunu, adı geçen sanığın kendisini Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezine yönlendirdiğini, belirtilen Tıp Merkezine gittiğinde de sanık ...’in kendisini ameliyat bölümüne alarak idrar yollarına bir cisim sokmak suretiyle operasyon yaptığını, aynı gün taburcu olduğunu ve bir daha da bu Tıp Merkezine gitmediğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından ameliyathane bölümünde yalnızca bir kez idrar yoluna bir cisim sokularak operasyon yapıldığını, daha sonra gittiği kontrollerde şikâyeti dinlenip ilaç yazıldığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından yalnızca bir kez idrar yoluna bir cisimle girilerek operasyon yapıldığını, bunun dışında bu Tıp Merkezine bir daha gitmediğini,
Sistemde üç kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından yalnızca bir kez mille idrar yolundan girilerek tedavi uygulandığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathanesinde sanık ... tarafından yalnızca bir kez mille girilmek suretiyle tedavi uygulandığını, tekrar kontrol için gittiğini ancak belirttiği şekildeki işlemin yeniden uygulanmadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin ameliyathane bölümünde sanık ... tarafından idrar kanalına bir cisim sokularak idrar kanalındaki bir daralmayı açmaya çalıştıklarını, bu operasyondan sonra birkaç kez daha adı geçen Merkeze gittiğini ancak bu gidişlerinde ilaç yazıldığını, belirttiği gibi bir operasyonun tekrar yapılmadığını,
Sistemde üç kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından yalnızca bir kez mille idrar yolundan girilerek tedavi uygulandığını, adına üç kez fatura edilen işlemlerden ikisinin sahte olduğunu, bu Tıp Merkezi dışında bir defada Toros Devlet Hastanesinde mille idrar yolundan girilme işlemi yapıldığını,
Mahkemede ise müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda vermiş olduğu ifadelerin doğru olduğunu ve aynen tekrar ettiğini ancak “Üç kez fatura edilen işlemlerden ikisi sahtedir.” diye bir cümle kurmadığını ve Toros Devlet Hastanesinde tedavi gördüğüne dair beyanının da yanlış olduğunu fark ettiğini, aslında 75. Yıl Devlet Hastanesinde tedavi gördüğünü, o tedaviyi de başka bir doktorun gerçekleştirdiğini, kendisine gösterilen hasta katılım payı kabul ve muayene formu taahhütname başlıklı belgenin birinci ve ikinci sayfasında bulunan imzaların kendisine ait olduğunu, ameliyat olduktan sonra da muayene için adı geçen Tıp Merkezine birçok defa gittiğini, bu belgelerin içeriğini ve neden imzaladığını bilmediğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından idrar kanalına mil sokulmak suretiyle kanal açma operasyonu yapıldığını, daha sonra birkaç kez daha bu Tıp Merkezine gittiğini ancak bu gidişlerinde şikâyetleri dinlenerek ilaç yazıldığını, mil sokma işleminin bir kez yapıldığını, kesinlikle ikinci kez yapılmadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından yapılan muayenesi kapsamında yalnızca bir kez mille idrar yolundan girilerek tedavi uygulandığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından yalnızca bir kez idrar yolundan mil sokularak işlem yapıldığını,
Mahkemede ise adı geçen Tıp Merkezinin ameliyathanesinde bir kez cisim sokularak operasyon geçirdiğini, bunun haricinde bir sefer de doktorun muayene odasında çubuk şeklindeki bir cisimle idrar yoluna girilerek kontrol edildiğini, bunlar dışında başka bir işlem yapılmadığını, soruşturma evresindeki ifadesi okunup sorulduğunda; müfettiş tarafından bilgisayar ekranında yapılan işleme ilişkin aletler ve uygulama gösterilerek bu gösterimdeki işlemin kaç kez yapıldığının sorulduğunu, kendisinin de gösterilen işlemin bir kez yapıldığını söylediğini, aynı ifadesini tekrar ettiğini, o fotoğraflarda gösterilen şekildeki işlemin bir kez ameliyathanede yapıldığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; 2009 yılının Mart ayında Devlet Hastanesinde sanık ...’e muayene olduğunu, adı geçen sanığın kendisini Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezine yönlendirdiğini, bu Tıp Merkezinde de sanık ... tarafından bir kez mille idrar yolundan girilerek tedavi uygulandığını, birkaç gün arayla üç dört kez röntgen filmi çekildiğini ancak idrar yollarına yalnızca bir kez girildiğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; 2009 yılının Ocak ayında Devlet Hastanesinde sanık ...’e muayene olduğunu, adı geçen sanığın kendisini Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezine yönlendirdiğini, bu Tıp Merkezinde de sanık ... tarafından bir kez mille idrar yolundan girilerek tedavi uygulandığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından yalnızca bir sefer mille idrar yolundan girilerek tedavi uygulandığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından yalnızca bir sefer mille idrar yolundan girilerek tedavi uygulandığını, bu Merkeze sonrasında birkaç kez daha giderek ilaçlarını yazdırdığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından yalnızca bir kez idrar yolundan mille girilerek tedavi uygulandığını, bir kez de kontrol amaçlı gittiğini ve bu gidişinde tekrar mille girme gibi bir işlem yapılmadığını, sanık ...’in ultrasonla muayene ettiğini, gösterilen belge üzerindeki imzaların da kendisine ait olduğunu,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ...’in oğlu tanık ...müfettiş huzurunda; tanık ...’in ameliyat olması nedeniyle gelemediğini, annesi yerine kendisinin geldiğini, annesinin 2008 yılında Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde yalnızca bir defa idrar yoluna mil sokulmak suretiyle yara yakma işlemi yapıldığını,
Tanık ... Cumhuriyet savcısı huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ...’e muayene olduğunu, bu muayenesi kapsamında bu Tıp Merkezinin ameliyathanesinde yalnızca bir kez idrar yoluna mille girilerek işlem yapıldığını, daha sonra kontrole de gitmediğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen Kenan Çelebi’nin oğlu tanık ... müfettiş ve Cumhuriyet savcısı huzurunda; yatalak hasta olması nedeniyle babasının yerine ifade vermek için kendisinin geldiğini, tüm hastane işlemlerinde babasına yardımcı olmak için yanında bulunduklarını, babasının 2009 yılının Şubat ayında Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezine muayene olmak için gittiğini, babasını muayene eden sanık ... tarafından bu muayene kapsamında yalnızca bir sefer mille idrar yolundan girilerek tedavi uygulandığını, babasının birkaç kez daha adı geçen Tıp Merkezine muayene ve kontrol için gittiğini ancak bu gidişlerinde yeniden idrar yoluna mille girilmediğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... müfettiş huzurunda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sadece bir defa idrar yoluna mil sokularak işlem yapıldığını, bu işlemi sanık ...’in gerçekleştirdiğini,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından yalnızca bir kez mille idrar yolundan girilmek suretiyle tedavi uygulandığını, bu işlemin kesinlikle ikinci kez yapılmadığını,
Sistemde iki kez işlem kaydı görünen ve doktoru ... olarak kaydedilen tanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde sanık ... tarafından yalnızca bir kez mille idrar yolundan girilmek suretiyle tedavi uygulandığını, bu işlemin kesinlikle ikinci kez yapılmadığını,
İnceleme dışı sanık ... Baday aşamalarda; olay tarihlerinde Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin bilgi işlem merkezinde çalıştığını, Tıp Merkezine gelen hastaların girişte kayıt yaptırdığını, ardından poliklinik sekreterine gittiğini, poliklinik sekreterinin gerekli kayıtları alıp bilgisayara girdiğini, daha sonra doktor tarafından gerekli tedaviler ya da ameliyatların yapıldığını, bu işlemin de sekreter tarafından bilgisayara yazıldığını, bu işleme önce doktorun daha sonra sorumlu müdürün imza attığını, her iki imzanın da atıldığı raporları faturaya dönüştürdüklerini, sonunda bölüm sekreterlerinin yeniden yapılan tedavileri ve ameliyatları kontrol ettiğini ve faturaların kontrol listeleri ile birlikte kendisine gönderildiğini, kendisinin de Medula’ya bu faturaları elektronik ortamda yüklediğini, bu faturaların dönmesi sonrasında da yeniden doktorlara liste ettiğini, onların da bu belgeleri imzaladıklarını ve ay sonunda belgelerin bilgi işlem merkezine geri dönmesi üzerine tüm bu faturalara tek bir fatura düzenleyip SGK’ya gönderdiklerini, herhangi bir tıbbi tedavi kayıt yetkisinin olmadığını, sadece kayıt edilip gelen faturaları, belgeleri bir araya toplayıp elektronik ortamda göndermek suretiyle işlemi yaptığını, yönetimde olmadığını, kurumda sigortalı olarak çalıştığını, prim de almadığını, yasa dışı bir işlemde bir çıkarının bulunmadığını, hastanede iş akışının anlattığı gibi olduğunu, üroloji polikliniğindeki ameliyatlara genelde sanık ...’in girdiğini ancak üzerinde fazla işlem görünmesini istemediğinden sanık ... üzerinden sisteme kaydedildiğini, sanık ...’in Tıp Merkezinde olmadığı zamanlarda bile adı geçen sanık tarafından yapılmış muayene belgeleri ve epikriz raporlarının geldiğini, bu işi sanık ...’in organize ettiğinden şüphelendiğini,
İnceleme dışı sanık ... aşamalarda; kalp hastalığının teşhisinde en önemli uygulamanın eko uygulaması olduğunu, bu nedenle muayeneye gelen hastaların neredeyse tamamına yakınında mutlaka eko uyguladıklarını, bu yüzden hastalara uygulamadıkları bir eko işlemi nedeniyle evrak düzenlemelerinin mümkün olmadığını, yine gerek holter cihazının gerekse tansiyon cihazının bağlanması işlemlerinin de gerçek olduğunu, yapmadıkları bir uygulamaya ilişkin olarak evrak düzenlemediklerini, benzer birçok olayda bu cihazlar ile yaptıkları uygulama sonucu kalp hastalığını teşhis edip tedavi ettiklerini, Özel Tarsus Dr. ... Kardiyoloji Dal Merkezinde çalışmaya başladığında 9 adet holter cihazı olduğunu, daha sonra 4 adet de Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinden getirildiğini, 2 adet cihazın da kiralandığını, bu şekilde 15 holter cihazı ile çalıştıklarını, bir cihazın sonradan yandığını, ayrıca tansiyon yönünden de 5 adet aletlerinin olduğunu, 24 saat holter cihazı ile tansiyon cihazı uygulamalarında uygulamaya 24 saatten önce ara verilip bu cihazların başka bir hastaya takılmasının söz konusu olmadığını, çünkü 24 saat dolmadan bunun hastadan çıkartılması hâlinde tüm verilerin çoğunun kaybolacağını, beklenen amacın gerçekleşmeyeceğini, bu nedenle bu cihazların aynı gün içinde birkaç hastaya takılmasının mümkün olmadığını, böyle bir uygulamanın yapılmadığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... aşamalarda; Özel Tarsus Dr. ... Kardiyoloji Dal Merkezinin SGK ile hizmet alım sözleşmesi olduğunu, bütün işlemlerin bu hizmet alım sözleşmesinde belirtilen kurallara göre yapıldığını, herhangi bir şekilde bu sözleşmeye aykırılık hâlinde tek taraflı veya çift taraflı olarak sözleşmenin feshedileceğini, ayrıca SGK’ya hasta bildirimlerinin MEDULA sistemi üzerinden yapıldığını, gelen hastalar herhangi bir kurumda çalışıyor ise mutlaka çalıştığı yerden vizite kağıdı getirmesinin zorunlu olduğunu, MEDULA sistemine ancak anlık veya günlük olarak kayıt yapılabildiğinden önceki veya sonraki tarihli bir kaydın yapılmasının mümkün olmadığını, kayıtların ancak anlık ve günlük olarak yapılabildiğini, hakkındaki iddialar ile ilgili olarak dosyada yer alan SGK denetçisi tarafından düzenlenen raporu kabul etmediğini, bu raporda hasta beyanları, randevu defteri ve faturalar üzerinden örnekleme yolu ile bir inceleme yapıldığını, kurum zararı tespitine esas alınan 62 hastanın beyanlarının yazılı olarak alınmasına karşın aynı konuda dinlenen 300-500 civarı hastanın beyanlarının yazılı olarak alınmadığını, çünkü bu hastaların birçoğunun denetçi tarafından ifadelerinin alınmasından sonra da muayeneye geldiğini, bu tür bir uygulamadan söz etmelerine karşın bu şahısların yazılı beyanlarının alınmadığının raporlardan anlaşıldığını, tanık beyanı olarak 62 hasta yönünden yaklaşık 4.500,00 TL civarında bir kurum zararı çıkartıldığı hâlde randevu defterleri incelenerek randevu defterinde kayıtlı olmadığından bahisle 2007 yılı için 1300 holter cihazı ile 320 ambulator cihazı yönünden 95.000,00 TL kurum zararının çıkarıldığını, randevu defterinin SGK ile yapmış oldukları hizmet alım sözleşmesinin bir unsuru veya şartı bulunmadığını, kaldı ki randevu defterinde aynı gün gelen hastaların kayıtlarının söz konusu olmadığını, ancak daha önceden muayene olmak için başvuran hastaların kayıt edildiğini, günlük muayeneye gelen hastaların randevu defterine kayıt edilmesinin söz konusu olmadığı gibi randevu defterine kayıt yapılmasının herhangi bir sözleşme şartı da olmadığını, bunun tamamen iç uygulamaları ile ilgili bir husus olduğunu, bu nedenle randevu defterine kayıtlı olmayan hastalara bu işlemlerin yapılmadığı belirtilerek kurum zararı tespit edilmesinin gerçeğe uygun bulunmadığını, kaldı ki ifadesi alınan 62 hasta içerisinde ambulator cihazı yönünden beyanda bulunan hiçbir hastanın da olmadığını, böyle bir tespit olmadığı hâlde sırf randevu defterinde bulunmadığı için bu cihaz yönünden de kurum zararının tespit edildiğini, bu nedenle düzenlenen bu raporu kabul etmediklerini, dosyada yer alan bilirkişi raporunun da denetçi ...’nun izlediği yöntem ile yine hasta ifadeleri doğrultusunda aynı hususlarda düzenlendiğini, bilirkişinin pratisyen hekim olduğunu ve kardiyoloji alanında bir uzmanlığının bulunmadığını, bu bilirkişinin uzmanlık alanı dışında yetersiz olarak düzenlenmiş olduğu bilirkişi raporunu da kabul etmediğini, iddianame kapsamında 10 hasta yönünden Merkezlerinde muayene olmadıkları hâlde Devlet Hastanesinde muayeneye gelmeleri nedeniyle kimlik bilgilerinin tespit edilerek Merkezlerinde kayda girildiği belirtilmiş ise de, Devlet Hastanesindeki kayıtlar incelendiğinde bu 10 hastadan 5 tanesinin önce kendi Kardiyoloji Merkezlerine muayene olduklarını, daha sonra Devlet Hastanesine başvurduklarını, yine diğer hastalardan 4'ünün de yaklaşık 2 ay kadar öncesinde yine Merkezlerine başvurduğunu, iddianamede belirtildiği şekilde bu hastaların önce Devlet hastanesine müracaat edip alınan bilgileri ile sonradan Dal Merkezlerinde kullanılması gibi bir durumun söz konusu olamayacağını, ayrıca işçi statüsündeki kişilerin çalıştığı iş yerinden vizite kağıdı getirmeden sisteme kayıt edilmesinin de mümkün olmadığını, yani bu iddianın tümü ile gerçek dışı olduğunu, bu nedenle hakkındaki suçlamaların hiçbirini kabul etmediğini, yetersiz denetçi ve bilirkişi raporlarını kabul etmediğini, bu nedenle uzman bilirkişiler vasıtasıyla bu konularda yeniden rapor aldırılmasını talep ettiğini, atılı suçları kabul etmediğini,
Sanık ... aşamalarda; yaklaşık 4 yıl Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinde görev yaptığını, 2009 yılı Ağustos ayına kadar da adı geçen Tıp Merkezinde hissesinin bulunmadığını, sabit ücretli doktor olarak görev yaptığını, Tıp Merkezinin cirosunun artmasının kendi ücretine hiçbir katkısının bulunmadığını, sabit ücret ile çalışan birisi olarak gerçekten yapmadığı bir işlemi yapmış gibi göstermesinin hiçbir anlamı olmadığını, bu tür bir iddiayı da kabul etmediğini, birtakım işlemlerin fazla yapıldığına yönelik iddianın ise soyut olduğunu, söz konusu işlemlerin kaç kez yapılacağı yönünde belirlenmiş bir standardın söz konusu olmadığını, birtakım hastaların bazı işlemlerin yapılmadığı yönündeki beyanları arasında da çelişkilerin olduğunu, bir hasta yönünden özellikle kayıtlar incelendiğinde bu olaylar ortaya çıkmadan 28 ay sonrasını düşünerek hasta yönünden bir kayıt düşülmesinin hayatın olağan akışına uygun olmayacağından tanık beyanlarının sağlıklı olmadığını, benzer bir olay ile cezaevinde de karşılaştığını, cezaevinde koğuşlarına gelen ... isimli emekli bir memurun kendisini gördüğünde “Ben size 2 defa Tarsus Devlet Hastanesinde, bir defa da Umut Tıp Merkezinde muayene olmuştum, hatırladınız mı?” diye sorduğunu, kendisinin de Tarsus Devlet Hastanesinde çalışmadığını söylemesi üzerine adı geçen kişinin “O zaman Haluk Bey’e muayene olmuştum.” dediğini, yani beyanda bulunan kişilerin bazı şeyleri karıştırabileceğini, bu nedenle 2007 yılında yapılmış bir işlem nedeniyle 2010 yılında beyanı alınan kişinin bir kısım şeyleri hatırlamaması, eksik hatırlaması veya yanlış hatırlamasının gayet doğal olduğunu, sanık ...’in muayene edip tedavi uyguladığı hastaların kendisi adına kaydedilmesinin de mantıklı olmadığını, çünkü kendisinin sabit ücret karşılığı çalıştığını, sanık ...’in ise prim esaslı çalıştığını, bu nedenle suçlamaları kabul etmediğini,
Sanık ... aşamalarda: dosya kapsamında gerek SGK muhakkikinin gerekse bilirkişinin üroloji konusunda uzman olmadıklarının açıkça anlaşıldığını, hastalardan öğrendiklerine göre özellikle SGK muhakkikinin ifade alırken hastalar üzerinde baskı kurduğunu ve hastaları çok zorladığını, ayrıca muhakkikin hastalara yapılan işlem, tanı, teşhis ve tetkikler yönünden bir uzmanlığı bulunmadığından yapılan işlemlerin genel olarak ameliyat olarak değerlendirilip kaç kere ameliyat oldun gibi bir soru ile hastaya yaklaşılmasının, diğer yapılan tanısal işlemlere ilişkin herhangi bir soru sorulmamasının, hastanın muhakkikin soru sorma usulüne göre de ayrıntılı olarak cevap vermesinin söz konusu olamayacağını, kaldı ki çoğu zaman karşılaştıkları hastaların muayene oldukları doktoru bile karıştırdıklarını, kendi hastası olduğunu söyleyerek muayeneye gelen kişiyi bilgi işlemden veya muhasebeden sorgulattığında bu kişinin doktor sanık ... tarafından muayene edilmiş olduğunu öğrendiği gibi durumlara da çok rastladığını, bu nedenle hastaların doktorlarını bile karıştırması söz konusu iken, üroloji uzmanı olmayan birisi tarafından yapılan bu tanısal işlemleri tek tek sayıları ile hatırlayarak cevaplandırmalarının mümkün olmadığını, zaten SGK muhakkikinin de tanısal işlemler ve bahse konu ayrıntılı işlemlerden söz etmeyip genel ameliyat işlemlerinden bahsettiği için hastaların buna yönelik cevaplarda bulunduklarını, hâlbuki ameliyat işlemleri sadece ameliyathanede yapılırken tanısal işlemlerin muayene odasında yapılmasının da söz konusu olduğunu, bu nedenle konunun uzmanı olmayan bir hekim tarafından hastalar yönlendirilerek baskı ile bu şekilde beyanları alındıktan sonra bu kez aynı hastaların tanık olarak kolluk ve savcılıkça ifadeleri alınırken korktukları için önceki ifadelerini değiştirmeksizin aynen tekrar ettiklerinin anlaşıldığını, yine yapılan üretral dilatasyon işleminin sıklıkla yapıldığı, başka yöntemlerin uygulanmadığı belirtilmiş ise de SGK ile yapılan sözleşmelere göre bu hastalık ile ilgili tedavi işlemlerinden sadece üretral dilatasyon işleminin yapılmasına izin verildiğini, aynı hastalıkla ilgili olarak diğer ameliyat ve tedavi işlemlerinin ancak hastanede yapılabileceğini, diğer işlemlerin özel tıp merkezi ortamında yapılmasına sözleşme ile izin verilmediğinden bu tür işlemleri yapmalarının mümkün olmadığını, doğal olarak sadece sözleşme ile kendilerine izin verilen üretral dilatasyonunu yaptıkları ve diğer ameliyatları yapamadıkları için bu sayının diğer hastanelere göre fazla çıkmasının doğal olduğunu, muhakkikin bu şekilde özel polikliniklere ve hastanelere sözleşme ile izin verme işlemlerini tam olarak bilmediği için böyle bir değerlendirme yaptığının ortaya çıktığını, kaldı ki 2010 yılında SGK tarafından aynı hastalığın tedavisi ile ilgili diğer ameliyat çeşidine de izin verildiğini, 2010 yılı verileri nazara alındığında daha önceki örneklemenin farklı çıkacağının aşikâr olduğunu, bu şekilde işin uzmanı olmayan muhakkik tarafından alınan ifadeler ve düzenlenen rapordaki kurum zararlarının doğru olmadığını, aynı şekilde bilirkişi tarafından da bu muhakkik raporu esas alınarak düzenlenen kurum zararının da doğru olmadığını, kaldı ki denetçi tarafından kurum zararında bahsedilen ..., ... gibi hastalar yönünden de SGK kesintileri yapılıp düşüldüğü hâlde sanki bu hastalar yönünden de ayrıca para alınmış gibi kurum zararında değerlendirme yapıldığını, tüm bunlara karşın 3 yıllık bir süreç içinde yapıldığı iddia edilen eylemler ile oluşan kamu zararının 25.000,00 TL civarında olduğunu, Şirketteki yaklaşık %35 hissesi nedeniyle 9.000,00 TL civarında bir haksız menfaat temin ettiğinin, buna göre de yıllık 3.000,00 TL civarında bir haksız menfaat temin ettiğinin iddia edildiğini, böyle bir şeye tenezzül etmesinin söz konusu olmadığını, bu tür bir yolsuzluk yapmasının söz konusu olmadığını, inceleme dışı sanık ...’ın Şirketten ayrılması ile Şirket bilgilerini yalan yanlış şekilde kurum dışındaki kişilere aktarması nedeniyle yönetim dışı ortakların şikâyeti üzerine açılan davada da hesaplarının incelendiğini, hiçbir yolsuzluk tespit edilmediğini, ayrıca işlem yapılan belgelerde hastaların yüzde yüze yakınının imzalarının mevcut olduğunu ancak sekreterlerin gözden kaçırdığı belgeler ile yanlış imza atılan belgeler olabileceğini, hastaların hepsinden imza alındığını, suçlamaları kabul etmediğini,
Savunmuşlardır.
V. GEREKÇE
A. Sanık ... hakkında açılan kamu davası yönünden dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği
1- İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar
TCK’nın 66. maddesinde, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde beş yıldan fazla olmamak üzere hapis ya da adli para cezasını gerektiren suçlarda bu sürenin sekiz yıl olacağı hüküm altına alınmıştır.
Zamanaşımını kesen sebepler ise TCK’nın 67/2. maddesinde sayılmış olup bir suçla ilgili olarak,
a- Şüpheli ya da sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,
b- Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,
c- Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,
d- Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi,
Hâlinde zamanaşımı kesilecektir.
TCK’nın 67. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları gereğince kesen bir nedenin bulunması hâlinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak, dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması hâlinde ise son kesme nedeninin gerçekleştiği tarih esas alınacak, ancak kesilme hâlinde zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
Ceza Genel Kurulunun 26.06.2012 tarihli ve 978-250 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında açıkça vurgulandığı üzere yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hâllerden biri olan zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi durumunda mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
2- Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Sanık ...’in üzerine atılı resmî belgede sahtecilik suçunun yaptırımı TCK’nın 204/1. maddesi uyarınca iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olup TCK'nın 66/1-e maddesi gereğince bu suçun asli dava zamanaşımı süresinin sekiz yıl, aynı Kanun'un 67/4. maddesi göz önüne alındığında kesintili dava zamanaşımı süresinin ise on iki yıl olduğunun anlaşılması karşısında,
Daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve sanık hakkında düzenlenen her iki iddianamede de sanığa atfen anlatılan olaya konu belgelerden sonuncusunun tarihinin 17.12.2008 olduğu tespit edilen eylemle ilgili olarak iddianame tarihlerinin 16.07.2010 ile 28.09.2011 olduğu, zamanaşımının son olarak sanık hakkında verilen 11.01.2018 tarihli mahkûmiyet kararıyla kesildiği ve sanık hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan Yerel Mahkemece kurulan ilk mahkûmiyet hükmünün Yargıtay (Kapatılan) 23. Ceza Dairesince düzeltilerek onanmasına ilişkin kararın verildiği 20.09.2016 tarihi ile belirtilen karara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 03.02.2017 tarihinde itiraz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince itirazın kabulüne ve anılan hükmün bozulmasına dair kararın verildiği 07.03.2017 tarihi arasında zamanaşımı süresinin 5 ay 15 gün kadar durduğu da gözetildiğinde, TCK'nın 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen on iki yıllık kesintili dava zamanaşımı süresi, adı geçen sanık yönünden 01.06.2021 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının söz konusu uyuşmazlık konusu yönünden kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının sanık ... hakkında açılan kamu davası yönünden dava zamanaşımının gerçekleştiğine yönelik itirazının reddedilmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
B. Sanıklar ... ve ... hakkında eksik araştırmayla hükümler kurulup kurulmadığı
Özel Tarsus Umut Cerrahi Tıp Merkezinin Üroloji Polikliniğinde çalışan doktor sanıklar ... ve ...'in, birçok hastaya yapılmayan tıbbi işlemleri yapılmış gibi göstererek sahte kayıtlar ve belgeler düzenleyip MEDULA sistemi üzerinden SGK'ya faturalandırmak suretiyle resmî belgede sahtecilik suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazında, sanıkların mahkûmiyetlerine konu edilen belgelerin hangi belgeler olduğunun gerekçeli kararda açıkça gösterilmediği ve suça konu edilen belgelere ilişkin hasta dosyalarında, imzası bulunan tanıkların özellikle bu hususta dinlenip imzalar yönünden verdikleri beyanların doğru olup olmadığının bilirkişi raporuyla teyit edilmesi gerektiğinden bahisle eksik araştırmayla karar verildiği belirtilmiş ise de gerekçeli kararda, sanıklar hakkında açılan kamu davaları, mütalaa ve dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları belirtildikten sonra dinlenen tüm tanık ifadelerine yer verildiği, "Oluş Ve Mahkememizin Kabulü" bölümünde de bu deliller değerlendirilip ayrıntılı şekilde kaç hastaya hangi işlemin yapılmadığı hâlde yapılmış gibi gösterildiği, yapılmış gibi gösterilen bu sahte işlemlere ilişkin düzenlenen faturalar ve SGK’dan alınan fazla ödemelerden bahsedildiği, sonuç olarak gerekçeli karar içeriğinde atıf yapılan iddianamede tek tek sahte olduğu belirtilen işlemlere yönelik hazırlanmış belgelerin sahteliğinin, Mahkemece bütün hâlde yapılan değerlendirme ile kabul edildiği, öte yandan dosya kapsamında ifadeleri alınan tanıkların birçoğuna ilgili olduğu belgeler gösterilip sorulduğunda, büyük bir çoğunluğunun imzanın kendisine ait olduğu ya da imzalanması gerektiğini söyledikleri için imzaladığı veya ne zaman imzaladığını hatırlamadığı ya da yapılan işlem sonrasında kontrol amaçlı gittiğinde imzalatıldığı şeklinde cevaplar verdikleri ve ayrıca yine dosya kapsamında dinlenen tanıkların büyük bir çoğunluğunun adına yapılan işlemlerin sayısının fazla gösterildiğini kesin olarak beyan ettikleri, bir kısmının ise yapılan işlem sayısının doğru olduğunu söylemesine rağmen işlemi yapan doktor olarak sistemde gösterilen sanık doktorlardan birinin diğeri yerine kaydedilmiş olduğunu, sistemde adı yazılı doktora muayene olmadıklarını ve işlem yaptırmadıklarını açıkça belirttikleri dikkate alındığında; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazında belirtilen hususlarda yeniden araştırma yapılmasına gerek olmadığı, incelemeye konu dosya içerisine giren bilgi, belge ve beyanların yeterli olduğu, sanıkların yapılmayan tıbbi işlemleri yapılmış gibi göstererek sahte belgeler düzenlemek suretiyle atılı suçu işledikleri sabit olmakla sanıklara yüklenen resmî belgede sahtecilik suçunun sübutu bakımından eksik araştırmayla hükümler kurulmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının bu uyuşmazlık konusu bakımından reddine karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının;
A) Sanık ... hakkında açılan kamu davasında dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık konusu yönünden KABULÜNE,
B) Sanıklar ... ve ... hakkında eksik araştırmayla hükümler kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık konusu yönünden ise REDDİNE,
2- Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 30.11.2021 tarihli ve 5421-11104 sayılı sanık ... yönünden verilen onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesince sanık ... hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan kurulan 11.01.2018 tarihli ve 100-13 sayılı mahkûmiyet hükmünün, gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak, atılı suç için TCK'nın 66/1-e, 67/4 maddelerinde öngörülen dava zamanaşımı süresinin Özel Dairenin inceleme tarihinden önce dolduğu anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık ... hakkındaki kamu davasının TCK’nın 66/1-e, 67/4 ve CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.03.2024 tarihinde yapılan müzakerede ilk uyuşmazlık konusu yönünden oy çokluğu, ikinci uyuşmazlık konusu yönünden ise oy birliğiyle karar verildi.