MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 1. İş Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin kararın davalı ... vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda karar bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 25.06.1997 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle uğradığı meslekte kazanma gücü kayıp oranının (sürekli iş göremezlik oranı) tespitine ilişkin Zonguldak 2. İş Mahkemesinde açılan davada mahkemenin 2005/681 E., 2008/391 K. sayılı kesinleşen kararı ile meslekte kazanma gücü kayıp oranının %13,1 olarak tespit edildiğini, davalı ... Kurumunun (SGK/Kurum) sürekli iş göremezlik gelirini 01.06.2008 tarihinden itibaren bağladığını, yaptıkları itiraz üzerine bu sefer 01.10.2005 tarihinden itibaren gelirin yeniden hesaplandığını ancak Adli Tıp Kurumunun 27.12.2007 tarihli ve 550 sayılı kararında %13,1 maluliyet oranının iş kazası tarihi olan 25.06.1997 tarihinden geçerli olduğunun belirtildiğini, Zonguldak 2. İş Mahkemesinin de bu raporu esas aldığını ileri sürerek sürekli iş göremezlik gelirinin 25.06.1997 tarihinden itibaren bağlanmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; Zonguldak 2. İş Mahkemesinde açılan davada 28.05.2008 tarihinde verilen karar ile sürekli iş göremezlik oranının %13,1 olarak tespit edildiğini, ancak kararda sürekli iş göremezlik gelirinin hangi tarihten itibaren ödenmesi gerektiğine ilişkin bir hüküm bulunmadığından karar tarihini takip eden aybaşı olan 01.06.2008 tarihinden itibaren sürekli iş göremezlik geliri bağlandığını, ancak Kurum Hukuk Müşavirliğinin 28.01.2010 tarihli ve 71 sayılı yazısı doğrultusunda dava tarihi esas alınarak 01.10.2005 tarihinden itibaren gelirin yeniden hesaplandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Birinci Kararı:
6. Ankara 1. İş Mahkemesinin 16.10.2012 tarihli ve 2010/595 E., 2012/879 K. sayılı kararı ile; Adli Tıp Kurumunun 12.04.2012 tarihli raporunda sürekli iş göremezlik oranının iş kazası tarihi olan 25.06.1997 tarihinden itibaren geçerli olduğunun belirtildiği, tüm dosya kapsamı ile Zonguldak 2. İş Mahkemesine ait dava dosyası birlikte değerlendirildiğinde davacının iş kazasında meydana gelen arızasının iyileşmesinin 17 ay sürdüğü, bu süre zarfında mesleğini icra edemediğinden %100 malûl sayılması gerektiği, kesinleşen mahkeme kararı ile sürekli iş göremezlik oranının %13,1 olarak belirlenmesi nedeniyle sürekli iş göremezlik gelirinin 25.06.1997 tarihinden itibaren bağlanması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:
7. Ankara 1. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
8. Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 18.02.2014 tarihli ve 2013/958 E., 2014/2581 K. sayılı kararı ile; davacıya 25.06.1997 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle geçici iş göremezlik ödeneği ödenip ödenmediği ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun (506 sayılı Kanun) 99. maddesi gereğince sürekli iş göremezlik geliri için davacının Kuruma müracaatı olup olmadığı, var ise hangi tarihte başvurduğu araştırılmadan eksik inceleme ile karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemenin İkinci Kararı:
9. Ankara 1. İş Mahkemesinin 10.12.2014 tarihli ve 2014/839 E., 2014/1383 K. sayılı kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davacıya 15.06.1997-15.04.1999 tarihleri arasında geçici iş göremezlik ödeneği ödendiği, davacının 13.05.1999 tarihinde malûliyetinin tespiti hususunda gerekli işlemlerin yapılması talepli dilekçe verdiği, %10’un üzerinde malûliyeti bulunan kazalıya geçici iş göremezlik gelirinin kesilerek sürekli iş göremezlik geliri bağlanmamasının veya bilgilendirilmemesinin davacı lehine yorumlanarak dilekçenin tahsis talebi olarak kabul edilmesi gerektiği, bu durumda 506 sayılı Kanun’un 99. maddesinde öngörülen 5 yıllık sürenin geçmediği, davacı vekilinin son celsedeki beyanı da dikkate alınarak 01.06.1999 tarihinden itibaren sürekli gelire hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:
10. Ankara 1. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
11. Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 07.05.2015 tarihli ve 2015/5101 E., 2015/10084 K. sayılı kararı ile sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra; “…Somut olayda; Dairemizin 2013/958 E.,2014/2581 K. Sayılı bozma ilamında davacının geçici iş göremezlik ödeneği alıp almadığı ve sürekli iş göremezlik için Kurum'a başvurusunun bulunup bulunmadığının sorulması belirtilmiş, davacının 13.5.1999 tarihli dilekçesi başvuru içeriğine sahip olmamasına rağmen başvuru kabul edilerek sürekli iş göremezlik gelirinin 1.6.1999 tarihinden bağlanması hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; davacının sürekli iş göremezlik talebinin bulunmadığı ve 13.5.1999 tarihli dilekçenin sadece maluliyet tespiti içerdiği kabul edilerek davanın reddine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
12. Ankara 1. İş Mahkemesinin 05.10.2015 tarihli ve 2015/753 E., 2015/620 K. sayılı kararı ile; 506 sayılı Kanun’un 19. maddesinde sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanılması bakımından açıkça yazılı talep koşulu öngörülmediği, 506 sayılı Kanun’un 99. maddesinde ise “yazılı istek” açıkça yer almış olmakla birlikte bu maddedeki yazılı istek koşulunun sıhhat şekil şartı olmayıp gelir başlangıcının tespiti yönünden ispat maksatlı olduğunun kabulü gerektiği, somut olayda davacının kaza tarihi itibariyle geçici iş göremezlik gelirine hak kazandığı, bu gelirin kesilmesinden sonra uğradığı maluliyete dayalı haklarından vazgeçmediğini belirtecek şekilde maluliyet oranı ve tarihinin belirlenmesinden sonraki ek hakları için yazılı müracaatta bulunduğu, talebin SGK’nın haberdar olmadığı bir maluliyetin bildirilmesine ilişkin olmayıp geçici iş göremezlik ödeneği sona eren davacının hem maluliyetinin doğru olarak tespiti hem de sonucundan lehine yararlanma talebi sayılması gerektiği, geçici iş göremezlik ödeneği sonrası sürekli iş göremezlik geliri bağlanması için sigortalıya maluliyet oranı ve başlangıcının belirlenmesi dışında ek külfet getirilmediği, ayrıca maluliyetin kesin tespitinden sonra yazılı istek konusunda bilgilendirme yapılmaması ve geciktirilerek bekletilmesinin olumsuz sonucunun kazalı sigortalıya yüklenemeyeceği, kaza tarihinden malûliyetin kesin tespitine kadar 12 yılı aşkın sürenin geçmesinden kaynaklı zaman aşımı nedeniyle hak kaybından kazalı sigortalıyı sorumlu tutacak şekilde ayrıca “tahsis” veya “gelir” sözcüklerini içeren şekle bağlı, sıhhat şartı niteliğinde yazılı müracaat aranmaması ve maluliyetinin tespiti için gerekli işlemlerin yapılması isteğinin dürüstlük kuralı ve sigortalı lehine yorum ilkeleri gözetilerek 506 sayılı Kanun’un 99/1. maddesi kapsamında yazılı istek olarak kabulü gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
13. Ankara 1. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
14. Hukuk Genel Kurulunun 25.05.2016 tarihli ve 2016/21-1032 E., 2016/685 K. sayılı kararı ile; kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğu gerekçesiyle usulden bozulmuştur.
15. Ankara 1. İş Mahkemesinin 18.10.2016 tarihli ve 2016/587 E., 2016/610 K. sayılı kararı ile; Hukuk Genel Kurulunun bozma kararı doğrultusunda kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilerek önceki gerekçe tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
16. Direnme kararı süresinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
17. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, sürekli iş göremezlik geliri bağlanması için yazılı istekte bulunulmasının gerekip gerekmediği ve davacının 13.05.1999 tarihli dilekçesinde sürekli iş göremezlik geliri bağlanması talebi bulunup bulunmadığı; buradan varılacak sonuca göre davacının 01.06.1999 tarihi itibariyle %13,1 sürekli maluliyet oranı üzerinden gelire hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
18. Öncelikle konuyla ilgili kavramlar ve yasal düzenlemeler üzerinde kısaca durulmasında yarar bulunmaktadır.
19. Geçici iş göremezlik, sigortalının geçirdiği iş kazası ya da meslek hastalığı nedeniyle geçici olarak çalışamaması durumunu ifade etmektedir. İş kazası veya meslek hastalığından ötürü geçici iş göremezliğe uğrayan sigortalıya Kurum tarafından yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu almış olması şartıyla geçici iş göremezlik ödeneği verilir (5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu m. 18; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu m.16). Geçici iş göremezlik ödeneğinin amacı sigortalının çalışamadığı süre içindeki ücret kaybını kısmen gidermek amacını taşımaktadır.
20. İş kazası geçiren ya da meslek hastalığına tutulan sigortalı Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucuları tarafından tedavi altına alınmakta, sağlığına kavuşması için gerekli tüm tıbbi yardımlar sağlanmakta, bu arada sigortalıya geçici iş göremezlik ödemesi yapılmaktadır. Tedavi sonucunda sigortalı tamamen sağlığına kavuşarak yeniden çalışma gücünü kazanabileceği gibi, meslekte kazanma gücünü tamamen ya da kısmen yitirmesi de söz konusu olabilecektir.
21. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (5510 sayılı Kanun) 19. maddesinde, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve engellilik nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden, Kurum sağlık kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalının sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanacağı hükme bağlanmıştır.
22. Dava konusu dönemde yürürlükte olan mülga 506 sayılı Kanun’un 19. maddesinde de ;
“Geçici iş göremezlik hali sonunda Kuruma ait veya Kurumun sevk edeceği sağlık tesisleri sağlık kurulları tarafından verilecek raporlarda belirtilen arızalarına göre, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 10 azalmış bulunduğu Kurumca tesbit edilen sigortalı sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanır.
Sürekli iş göremezlik geliri almakta olan veya bu geliri sermayeye çevrilerek ödenmiş bulunan sigortalının yeniden tedavi ettirilmesi halinde meslekte kazanma gücünü ne oranda yitirdiği, yukarıdaki fıkrada belirtilen sağlık kurullarından alınacak raporlara göre yeniden tesbit olunur.” hükmüne yer verilmiştir.
23. Buna göre, bedensel ve ruhsal arızalar nedeniyle sigortalıya ya da hak sahiplerine sosyal sigorta yardımlarının yapılabilmesi ve bu yardımların kusurlu işveren veya üçüncü kişilerden tahsil edilebilecek peşin sermaye değerinin belirlenebilmesi için sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, sigortalıda oluşan meslekte kazanma gücü kayıp oranının ve bu oranın ne zaman meydana geldiğinin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerekmektedir.
24. Hukuk Genel Kurulunun 25.12.2013 tarihli ve 2013/10-485 E., 2013/1749 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere sigortalıda oluşan meslekte kazanma gücü kayıp oranı ve bu oranın ne zaman meydana geldiğinin saptanması ise ancak bu hususta yasal çerçevede bir raporun alınmış olmasına bağlıdır.
25. İş kazası nedeniyle oluşan iş göremezlik oranının tespitinde izlenecek usul ise, 5510 sayılı Kanun’un 95. maddesinde (506 sayılı Kanun'un 109. maddesinde) düzenlenmiştir.
26. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 95. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, usulüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usulüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı hâlinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.
27. İş kazasının meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanun da aynı yönde düzenleme içermektedir.
28. Gerçekten de 506 sayılı Kanun’un 109. maddesinde; sigortalının sürekli işgöremezlik, malullük ve erken yaşlanma hâllerinin saptanmasında, Kurum sağlık tesisleri sağlık kurullarınca verilecek raporlarda belirtilen hastalık ve arızaların esas tutulacağı, Kurumca verilen kararlara ilgililer tarafından itiraz edilmesi hâlinde durumun Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanacağı ve Kurumun yaptıracağı incelemelerin kendi açısından Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun kararı ile sona ereceğini hükme bağlanmıştır.
29. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 99. maddesine göre ise;
“Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazalarıyla meslek hastalıkları ve ölüm sigortalarından hak kazanılan gelir ve aylıklar, hakkı doğuran olay tarihinden itibaren beş yıl içinde istenmezse zamanaşımına uğrar. Bu durumda olanların gelir ve aylıkları yazılı istek tarihini takibeden aybaşından itibaren başlar.
İş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından kazanılan diğer haklar ile hastalık ve analık sigortalarından doğan haklar ise, hakkı doğuran olay tarihinden itibaren beş yıl içinde istenmezse düşer.
Geçici iş göremezlik ödeneğini veya herhangi bir döneme ilişkin gelir veya aylığını beş yıl içinde almayanların, söz konusu ödenek, gelir veya aylıkları ödenmez”.
30. Sözü edilen 506 sayılı Kanun’un 99. maddesindeki hüküm uyarınca iş göremezlik geliri iş kazasının gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içerisinde istenmezse zamanaşımına uğrayacağından iş kazasının meydana geldiği tarihten itibaren bağlanmayacak ancak yazılı istek tarihini takip eden ay başından itibaren bağlanabilecektir (Hukuk Genel Kurulunun 27.06.2018 tarihli ve 2015/10-1372 E., 2018/1284 K. sayılı kararından).
31. Öte yandan sigortalının iş kazası ya da meslek hastalığı nedeniyle uğradığı meslekte kazanma gücü kayıp oranının tespitini talep etmekte hukukî yararı bulunduğu açıktır. Şöyle ki; sigortalının iş kazası veya meslek hastalığından dolayı meslekte kazanma gücünü %10’dan daha az kaybetmesi hâlinde sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanması mümkün değil ise de, değişik işverenler yanında ve değişik zamanlarda uğradığı iş kazalarının her birinde %10’un altında iş göremezliğe uğraması durumunda dahi eğer toplam iş göremezlik oranı %10 veya üstüne çıkmış ise sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanması mümkün olacaktır (Aynı yöndeki görüş için; Ekmekçi, Ö./ Tuncay, A. Can: Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, Yenilenmiş 15. Baskı, İstanbul 2012, s.326). Ayrıca sigortalının işverenine karşı açacağı tazminat davası yönünden de iş göremezlik derecesini tespit ettirmesi hüküm altına alınacak tazminatların miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle önem arzetmektedir.
32. Somut olayda, davacının 25.06.1997 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle uğradığı maluliyet (sürekli iş göremezlik) oranının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından tespit edilen %8’den fazla ve %10’un üzerinde olduğunu ileri sürerek maluliyet oranının tespiti ve gelir bağlanması istemiyle Zonguldak 2. İş Mahkemesinin 2005/681 Esas sırasına kayden açtığı davada mahkemece 28.05.2008 tarihinde davacının 25.06.1997 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu maluliyetinin %13,1 olduğunun tespitine karar verildiği, kararın gerekçesinde gelir bağlama ve tahsis işlemlerinin maluliyetin tespitinden sonra davacının müracaatı üzerine Kurumca yerine getirileceğinin belirtildiği, hükmün davalı ... vekilinin temyizi üzerine 10. Hukuk Dairesince 02.11.2009 tarihinde onanarak kesinleştiği, davacıya bu davanın karar tarihi olan 28.05.2008 tarihini takip eden ay başı olan 01.06.2008 tarihinden itibaren sürekli iş göremezlik geliri bağlandığı, davacının itirazı üzerine sözü edilen davanın açılış tarihi olan 12.09.2005 tarihini takip eden 01.10.2005 tarihinden itibaren gelirin yeniden hesaplandığı, eldeki davada alınan Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 12.04.2012 tarihli ve 340 sayılı kararında geçirdiği iş kazası sonrası davacıda meydana gelen arızanın iyileşmesinin 17 ay sürdüğü, kaza tarihinden itibaren 17 ay boyunca mesleğini icra edemeyeceğinden bu süre zarfında %100 malul olduğunun kabulü gerektiği, tespit edilen %13,1 maluliyet oranının bu sürenin sonundan itibaren geçerli olduğunun belirtildiği, davacıya 25.06.1997-15.04.1999 tarihleri arasında geçici iş göremezlik ödeneği verildiği, davacının 13.05.1999 tarihinde Kurum kayıtlarına giren dilekçesinin “…Ekte sunulan Sağlık Kurulu raporundan da anlaşılacağı üzere 25.06.1997 tarihinde iş kazası geçirdim ve 16.04.1999 günü çalışır aldım. Yanlız kontrollü olarak 1 ay hariciye de iş başı yaptım. Sağlık Kurulundan gelen ön rapora göre maluliyet tesbitimin yaptırılması hususunda gereken işlemlerin yapılmasını yüksek müsaadelerinize arz ve talep ederim.” içerikte olduğu, davacı vekilinin de 18.07.2014 havale tarihli dilekçesinde müvekkilinin 13.05.1999 tarihinde dilekçe ile Zonguldak Sigorta Müdürlüğüne başvurarak 25.06.1997 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle maluliyetinin tespitini ve akabinde gereken işlemlerin yapılması talebinde bulunduğunu belirterek 13.05.1999 tarihli dilekçeyi sunduğu görülmüştür.
33. Şu hâlde yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken 506 sayılı Kanun’un 19. maddesinde sürekli iş göremezlik geliri bağlanması için sigortalının yazılı istekte bulunması gerektiği yönünde hüküm bulunmamakta ise de, bu maddede sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanma şartlarını düzenlemektedir. 506 sayılı Kanun’un 99. maddesinin 1. fıkrasında ise iş kazalarıyla meslek hastalıkları ve ölüm sigortalarından hak kazanılan gelir ve aylıkların hakkı doğuran olay tarihinden itibaren beş yıl içinde istenmezse zaman aşımına uğrayacağı belirtilmiş olup bu hükümden açıkça anlaşılacağı üzere iş kazasından dolayı sürekli iş göremezlik geliri bağlanması için sigortalının talepte bulunması gerekmektedir. Nitekim sözü edilen hükmün devamında bu durumda olanların gelir ve aylıklarının yazılı istek tarihini takip eden aybaşından itibaren bağlanacağı hükme bağlanmıştır. Bu nedenle sürekli iş göremezlik geliri bağlanması için yazılı istekte bulunmaya gerek olmadığına ilişkin direnme gerekçesi yerinde değildir.
34. Öte yandan davacının Kurum kayıtlarına 13.05.1999 tarihinde giren dilekçesinde sürekli iş göremezlik geliri bağlanması yönünde bir talebinin bulunup bulunmadığı konusuna gelince; davacı dilekçede “sağlık kurulundan gelen ön rapora göre maluliyet tesbitinin yapılması hususunda gereken işlemlerin yapılmasını” talep etmiş olup sürekli iş göremezlik geliri bağlanmasına ilişkin bir isteminin bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Davacının yukarıda açıklandığı üzere ileride yine iş kazası geçirdiğinde %10’un altında olan maluliyetlerinin birleştirilerek gelir bağlanmasını sağlamak ya da işverene karşı tazminat davası açmak için maluliyet oranı tespit ettirmekte hukukî menfaatinin bulunduğu dikkate alındığında, dilekçenin tahsis talebi olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir.
35. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
36. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
37. Dava tarihinin harcın yatırıldığı 17.06.2010 tarihi olmasına rağmen direnme kararında 21.06.2010 olarak yazılması ise, mahallinde her zaman düzeltilebilecek maddi hata kabul edilmiş ve işin esasına etkili görülmeyerek bozma nedeni yapılmamıştır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 22.09.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.