Kanun’un 31’inci maddesi son derece açık bir şekilde düzenlenmiştir. Hükme göre,…
Fakat bu düzenlemenin Yargıtay tarafından hemen kabul edilmediği ve eski tartışmaları…
“...Hukuk Genel Kurulu’nun 26.3.1975 gün ve 60/394 sayılı kararında açıklandığı üzere mahkemelerin yetkisinin kamu düzenine dayanılarak belirlenmediği hallerde taraflar bir sözleşme ile (yetki sözleşmesi) aralarında belirli konularda çıkacak uyuşmazlıklarda, yetkisiz olan bir mahkemenin sözü edilen uyuşmazlıkların çözümünde yetkili olduğunu kabul edebilirler. Ancak bu yetki sözleşmesi genel kurallara göre yetkili mahkemenin yetkisini de ortadan kaldırmaz. Bunun aksinin kabulü, yani yetki sözleşmesinin genel kurallar uyarınca yetkili mahkemenin yetkisini ortadan kaldırdığı sonucunun benimsenmesi belirli bir mahkemenin yetki sözleşmesine konu olan uyuşmazlığa bakamayacağı yolunda olumsuz yetki sözleşmelerinin geçerli bulunduğunun da benimsenmesi sonucunu doğurur ve belirli bir mahkemeye peşinen güvensizlik ifade edeceğinden kamu düzenine ters düşmekle geçersiz sayılırlar. O halde, yetki sözleşme
denilmek suretiyle yetki anlaşması ile seçilen mahkemenin münhasır yetki kazanacağı…
“...2675 sayılı Yasanın 31. maddesinde (...) hükmü yer almış bulunmaktadır. Bu hükmün son cümlesinin anlamı şudur: Yetki sözleşmesi ile yabancı bir devlet mahkemesinin yetkili kılınmış olması halinde, artık Türk Mahkemelerinde doğrudan doğruya dava açılamaz. Eğer böyle bir dava açılırsa, diğer taraf Türk Mahkemesinin yetkili olmadığı hususunda yetki itirazında bulunabilir. Ancak, yetki sözleşmesi ile yetkili kılınan yabancı devlet mahkemesinin kendisini yetkisiz sayması ve bu nedenle davaya bakmaması halinde, dava yetkili Türk Mahkemesinde açılabilir.…
Bilindiği gibi 2675 sayılı Yasanın Ön tasarısına ilişkin 22-24 Kasım 1976 günlerinde düzenlenen Sempozyumda, öntasarının 28. maddesinin ikinci (son) cümlesi (şimdi 2675 sayılı Yasanın md.31 son cümlesi için, “Dış ülkenin bir mahkemesi yetkili kabul edilmişse, artık o münhasır yetki mahiyetini almıştır. Türk Mahkemelerine müracaat, ancak ve ancak o münhasır yetkili kabul edilen mahkemenin kendisini yetkisiz kabul etmesiyle mümkün olabilmektedir. …
şeklinde itirazda bulunularak yabancılık içeren uyuşmazlıklara ilişkin yetki sözleşmeleri…
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bu kararı, uygulamada var olan karışıklığın daha…
Kanun’un açık hükmüne aykırı yönde oluşturulan bu karar, doktrinde de şiddetli eleştirilere…
Tüm bu gerekçeler sebebiyle taraflardan her biri, kendi ülkesinin sağladığı hukuki…
Gerçekten de pek çok devlet gerek iç hukuk sistemlerinde gerek milletlerarası özel…
Neyse ki YHGK, 1998 yılındaki kararı ile 1988 yılında verdiği bu karardan dönerek…
“ (...) 31. madde; Milletlerarası yetki sözleşmelerinin, hukuki, tanım ve kapmasını açık ve seçik bir biçimde çizmiştir. (...) Madde metninden açıkça anlaşıldığı üzere; 31. madde; Türk Mahkemelerini yer itibariyle yetkili bulunmadığı, dolayısıyla milletlerarası yetkisinin de doğmadığı hallerde, tarafların Türk mahkemelerini yetkilendirebilecekleri ve buna ilişkin yetki anlaşması yapabileceklerini düzenleyen HUMK. 22. maddesine karşıt olarak getirilmiştir. Nitekim, 31. madde: Belirli koşulların vücut bulması halinde, en önemlisi, Türk Mahkemelerinin yetkili olduğu durumlarda dahi tarafların yetki anlaşması ile yabancı bir ülke mahkemesinde yetkili kılabileceklerini kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde hükme bağlamış olması bunu göstermektedir. 31. maddenin uygulama alanının ve koşullarının belirlenmesinde yarar vardır.…
1- Önceden belirtelim ki, yabancı bir Devlet Mahkemesini yetkilendiren ve anılan maddenin öngördüğü koşullara uyan, geçerli bir yetki sözleşmesinin varlığı halinde, yetkisi kararlaştırılan Yabancı Devlet Mahkemesi “Münhasıran” yetkili bir mahkeme kimliğini kazanmış olur. Bu sonucu, maddenin ikinci cümlesinde yer alan “Yabancı Mahkemenin kendisini yetkisiz sayması halinde, dava yetkili Türk Mahkemesinde görülür” şeklindeki sözler açık ve kesin bir şekilde doğrulamaktadır.” (133)