“Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.”…
-
Git
: -
-
ᴀ⇣ Yazı karakterini küçült
Aşağıda bir kısmını gördüğünüz bu dokümana sadece Profesyonel + pakete abone olan üyelerimiz erişebilir.
B.Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısındaki Düzenleme
Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununda hukuka aykırı yollardan elde edilen delillerin…
Böylelikle hukukumuzda medenî usûl hukuku alanında da Anayasamıza ve ceza usûl hukukuna…
“İkinci fıkra ile, ispat hakkının delillere ilişkin yönünün hukuki çerçevesi çizilmiş, bir davada ileri sürülebilecek her türlü delilin mutlaka hukuka uygun yollardan elde edilmiş deliller olması esası getirilmiştir. Fıkrada öngörülen düzenlemeye göre, hukuka aykırı olarak elde edildiği anlaşılan delillerin, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınmayacağı düzenlenmek suretiyle, yargılama sırasında taraflarca sunulan delilleri elde ediliş biçiminin mahkeme tarafından re’sen göz önüne alınması ve delilin her ne suretle olursa olsun hukuka aykırı olarak elde edildiğinin tespit edilmesi halinde, diğer tarafça bir itiraz ileri sürülmese dahi mahkemece caiz olmadığına karar verilerek, dosya kapsamında değerlendirilmemesi ilkesi benimsenmiştir. Bu hususta mahkemece re’sen karar verileceği hususu dördüncü fıkra ile öngörülmüştür.”…
Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı komisyon çalışmaları sırasında, tüm komisyon üyelerinin…
Prof. Dr. Hakan PEKCANITEZ- Hocam, teşekkür ediyorum.…
“240-İspat Hakkı”nı okuyalım.…
Osman ÇALIŞKAN-”240-İspat Hakkı:…
“Hukukî dinlenilme hakkına sahip olan herkes kendi hakkı çerçevesinde kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına da sahiptir, hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller mahkeme tarafından bir vakanın ispatında dikkate alınamaz, kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar başka delillerle ispat olunamaz, gösterilen delilin o vakanın ispatı için geçerli, elverişli veya caiz bir delil olup olmadığına mahkemece karar verilir.”…
Prof. Dr. Hakan PEKCANITEZ- Evet Halûk Bey.…
Doç. Dr. Halûk KONURALP- Kısa bir açıklama yapalım.…
Önce kırmızı üç sözcükten bahsedelim. Biz Muhammet’le anlaşamadık, bir karara varamadık, içimiz rahat etmedi, Bütün mesele “caiz” sözcüğünün kullanılıp kullanılmamasından çıktı. Onu Komisyonun takdirine bırakıyoruz ve merakla da bekliyoruz “caiz” sözcüğünü kullanacak mıyız diye. Bunun dışında, bu madde şu açıdan ilginç bir madde: 1’inci fıkrasında ve 2’nci fıkrasında düzenlenen hususlar yenidir, ama daha önce tartıştığımız hukuka aykırı delil meselesi 2’nci fıkrada düzenlenmiş. 3’üncü fıkra, başlangıçta sunuşta da sözünü ettiğim gibi, şu anda 287’nci maddede yer alan bir düzenlemedir; ama sadece senedi değil, delillerin genel hükümlerini ilgilendirdiği için buraya alın
Bizim şimdilik söyleyeceklerimiz bunlar.…
Prof. Dr. Hakan PEKCANITEZ- Teşekkür ediyorum.…
Buyurun Kâmil Bey.…
Prof. Dr. Kamil YILDIRIM- Şimdi, yeni bir başlık, yeni bir kurum; “İspat hakkı.” İçinde pek çok husus var. Sistematik olarak yaklaşacak olursak, bu ispat hakkı mukayeseli hukukta son zamanlarda ortaya çıkan bir kavram, “Beweisrecht” diye. Hatta “Habscheid”ın da 70’li yıllarda bir makalesi vardır; bilmiyorum Muhammet arkadaşımız ona da ulaştı mı? O makalesinde de daha ziyade bu ilkenin, yani ispat hakkının anayasal temeli olduğunu söyler ve o arada şu da dikkati çeker. Aslında ispat hakkı delillerin serbestçe değerlendirilmesi ilkesiyle sıkı bir bağ içindedir. Bu ilkenin temeli nerededir diye de “Habscheid” araştırmış. Roma’da bir kural. Ben şimdi Latincesini telaffuz edemeyeceğim, yani söylersem doğru da olmayacak, yanlış olabilir. Yaptığım Türkçe tercümesine göre Romalıların ilkesi şu: “Bir vakanın eğer ispatına imkân varsa bu engellenmemelidir” şeklinde bir kural. Şimdi bunu söylememdeki sebep, aşağıda tabii 287’nin 2’nci fıkrasıyla da bağlantılı fıkraların yer alması. Burada bir tercih söz konusu, Eğer ispat hakkı diyorsak, bu gerçekten yeni bir terimdir. İspat hakkını Batılıların anladığı, yani literatürde, Roma’dan da gelen bir ilkeyle ve Anayasadaki temelleriyle aslında delillerin serbestçe değerlendirilmesi ilkesiyle de doğrudan bağlantılı bir esas. Bir adımdır yani en azından. İspat hakkı da kanunumuza girdi dersek bu bizim için bir kazanç olacaktır. Ardından gelen 287’ye ait hükümler, fıkra 2 ve altta yer alan ifadeler bu işe bana göre aslında pek uygun değil Orada da bazı değişiklikler önerebiliriz diye düşünüyorum.…
Prof. Dr. Hakan PEKCANITEZ- Mesela...Sayfa 349…
Prof. Dr. Kamil YILDIRIM- Temel bir değişiklik tabii.…
Doç. Dr. Halûk KONURALP- Bazı değişiklikler değil; yani orada söylediğiniz şey, senetle ispat mecburiyetini kaldıralım.…
Prof. Dr. Kamil YILDIRIM- Evet, kaldırılması.…