Ayrıca icra memuru olmıyan yerlerde bu vazife mahkeme başkâtipleri tarafından görülür.
ᴀ⇣ Yazı karakterini küçült
Değişikliklere ilişkin notları gizle
Konsolide metin - eski sürüm (Sürüm: 9)
No.: 2004
Kabul Tarihi: 09.06.1932
Yürürlüğe Giriş Tarihi: 04.09.1932
Son Değişiklik Tarihi: 22.07.2025
Bu Sürümün Yürürlük Tarihi: 15.07.1985 - 01.12.1987
Aşağıda bir kısmını gördüğünüz bu dokümana sadece Standart, Profesyonel veya Profesyonel + pakete abone olan üyelerimiz erişebilir.
Birinci Bap
Teşkilât ve Muhtelif Hükümler
İcra daireleri ve memurları
Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur.
Her icra dairesinde Adalet Bakanlığınca atanacak bir İcra memuru ile yeteri kadar yardımcı ve mahallince atanacak kâtip, mübaşir ve sair müstahdemler bulundurulur.
Adalet teşkilâtı sulh mahkemesinden ibaret bulunan yerlerde Adalet Bakanlığı bu mahkemelere görmeye yetkili olduğu işlerde icra yetkisini verebilir. Bu takdirde icra memuruna ait görev ve yetkiler mahkeme başkâtibi, yokluğu halinde zabıt kâtibi tarafından yerine getirilir.
Birden ziyade asliye mahkemesi olan yerlerde Adalet Bakanlığı icra dairelerini bir arada bulundurmaya ve aynı tetkik merciine bağlamaya yetkilidir.
İflâs daireleri
Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde lüzumu kadar iflas dairesi bulunur.
Birinci madde hükmü iflâs daireleri hakkında da caridir.
İcra ve İflâs dairelerinin birleştirilmesi
İcra ve iflâs işleri bir dairede birleştirilebilir.
Tetkik mercii
İcra ve iflâs dairelerinin muamelelerine karşı yapılan şikâyetlerle itirazların tetkik mercii mahkeme reisi veya hâkimi ve bulunan yerlerde müstakil icra hâkimlerde yardımcıları yahut kanun mucibince bu vazife kendilerine verilmiş olan hâkimlerdir.
İcra yetkilerini haiz sulh mahkemelerinin muamelelerine karşı vukubulacak şikâyet ve itirazların tetkik mercii o mahkemenin hâkimidir.
Sorumluluk
İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları, ancak idare aleyhine açılabilir. Devletin, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu hakkı saklıdır. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır.
Zimmet
İcra dairesine tevdi veya bu dairece tahsil olunan veya muhafaza altına alınan paraların, ilgili memur tarafından zimmete geçirilmesi halinde, zimmete geçirilen miktar, cezai takibat sonucu beklenmeden ve tazmin yolunda bir hükme hacet kalmaksızın hazine tarafından derhal icra veznesine yatırılır. Devletin asıl sorumlulara rücu hakkı saklıdır.
Zarar ve ziyan davasının zamanaşımı
Zarar ve ziyan davası, mutazarrır olan tarafın zararı öğrendiği günden bir sene ve her halde zarar ve ziyanı mucip fiilin vukuundan on sene geçmesile zamanaşımı uğrar.
Şu kadar ki zarar ve ziyan cezayı mucip bir fiilin neticesi olupta ceza kanunları bu fiili daha uzun bir müddetle zamanaşımına tâbi tutmakta ise hukuk davasında da ceza zamanaşımı cari olur.
Tutanaklar
İcra ve iflâs daireleri yaptıkları muamelelerle kendilerine vâki talep ve beyanlar hakkında bir tutanak yaparlar. Sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altları ilgililer ve icra memuru veya yardımcısı veya kâtibi tarafından imzalanır.
İlgililer bu tutanakları görebilir ve bunların örneğini alabilir.
İcra ve iflas dairelerinin tutanakları, hilâfı sabit oluncaya kadar muteberdir.
Para ve değerli eşyanın tevdii
İcra ve iflas daireleri; aldıkları paraları ve kıymetli evrak ve değerli şeyleri, nihayet ertesi iş günü, çalışma saati sonuna kadar, sermayesinin yarısından fazlası Devlete ait bulunan bankalardaki hesaplarına yatırmaya, banka bulunmıyan yerlerde icra veya mahkeme kasalarında muhafazaya, kasa da olmıyan mahallerde malsandıklarına bırakmaya mecburdurlar.
İcra ve iflas dairelerinin para ve değerli şeyleri yatıracakları bankalar hazırlanacak yönetmelikte gösterilir.
İş görmekten memnuiyet
İcra ve iflas işlerine bakan memur ve müstahdemler :
1. Kendisinin,
2. Karı veya kocasının, nişanlısının yahut kan ve sihrî usul ve füruunun veya üçüncü derece dâhil olmak üzere bu dereceye kadar olan kan ve sihrî civar hısımlarının,
3. Kanuni mümessili veya vekili yahut müstahdemi bulunduğu bir şahsın,
Menfaati olan işleri göremeyip derhal tetkik merciine haber vermeye mecburdur. Tetkik mercii müracaatı yerinde görürse o işi diğer bir memura, bulunmıyan yerlerde kâtiplerinden birine verir.